Ucuz Ayakkabı vs Pahalı Ayakkabı Hakkında Fikir Alışverişi

Merhaba, tecrübeli forum üyeleri ile bir konuda fikir alışverişi yapmak istiyorum. Pahalı koşu ekipmanları konusunda ayakkabıya dair bir yorum yapmıştım. Konuyu aşağıya bırakıyorum.

Konuda belirttiğim gibi: “Dechatlonun en ucuz koşu ayakkabısını satın aldım. Kalenji Run 100, bu ayakkabıyı da yaklaşık 500 kilometredir kullanıyorum sanırım. İstanbul yarı maratonunda 10K kategorisinde ve geçen Pazar yapılan maratonda 15K kategorisinde bu ayakkabı ile koştum. Bu sefer yarı maratonda 21K koşacağım için Kalenjinin bir üst modelini alasım var ama ne kadar ihtiyacım var gerçekten emin değilim.” Söz konusu iki ayakkabıya dair Youtube’da bir koşucunun videosu ile karşılaştm. Videoları da aşağıya bırakayım.

Ritim Blogda da minimalist ayakkabıya dair bir konu var, o konuyu da aşağıya iliştireyim.

Herneyse, yeterince referans verdim sanırım. Sorum şu ben an itibariyle koşu ayakkabılarımdan memnunum. Fakat kafamda “acaba bir şeyler kaçırıyor ya da hata yapıyor muyum?” sorusu var. Ya da tam tersi avantajlı bir şeyin mi peşindeyim. Pahalı ayakkabılara dair genel argüman performansı arttırdığı yönünde. Ben profesyonel bir sporcu değilim. Dolayısıyla pahalı bir ayakkabı bana kilometre başına bir dakika bile kazandırsa hayatımda neyi değiştirir bilmiyorum. Sonuçta sporu sağlık amaçlı yapıyorum. Gözden kaçırdığım bir nokta varsa, bu husustaki fikirlerinizi konuya yazarsanız müteşekkir olurum.

Sağlıcakla kalın,
Saygılarımla.

4 Beğeni

Değiştirme zamanını koşarken yürürken anlarsın. Bir ağrı, sorun, işlevini yerine getirememe vs var mı?
Atladığın konu pahalı ucuzdan ziyade ayakkabıdan memnunsan koşu ömrüyle ilgili olabilir.Çok pahalı yada ucuz iyi olacak diye garanti yok. Alışkanlık, keyif, ayak yapısı, hisler.Bana decathlon ayakkabı tabanı sert gelmişti ama taraklı 110kg civarındaki birinin tercihi de başkasından farklı olur. Ucuzcuyum ama yılda 200km ya koşar ya koşmam.Karbon plakalı ayakkabılar da -konusu vardı burada- örneğin uzun kilometreler için uygun değil.

5 Beğeni

Hepimizin aklında aynı soru, kalbinde aynı istek var bence. Ayakkabı biraz kişisel bir tercih olduğu için bu sorunun en iyi cevabı herhalde her ayakkabıyı olmasa da her tarzı deneyerek bulunabilir ki ekonomik koşullar buna pek elvermiyor.

Ama bu konuya şöyle katkı yapmak isterim; zaman içerisinde koşmaya devam ettikçe aynı hedefleriniz gibi ihtiyaçlarınız da değişiyor. ilk koşu ayakkabısından beklentiniz maliyet olurken (ne kadar uzun soluklu bir uğraş olduğundan emin olamadığınız için çok makul bir beklenti) ikinci üçüncü ayakkabınızdan rahatlık, altıncı yedinci ayakkabınızdan performans bekliyor oluyorsunuz. Bu süre esnasında patika, yol, yarış, günlük antreman için farklı özelleşmiş ayakkabılarınız da olabiliyor ayrıca. o zaman da maliyeti daha etkili yönetebilmek için farklı taktikler var, mesela altı sertleşen yol ayakkabıları çok teknik olmayan patika koşlarında iş görüyor, eski performans ayakkabıları günlük koşu ya da recovery koşu ayakkabılarına evriliyor. Hatta koşudan emekli edilenler, işe gezmeye gidilen gündelik ayakkabılarına dönüşüyor falan.

Bence en güzel ayakkabı; kişiyi sakatlamadan, koşudan soğutmayan ve uzun süre koşmasını sağlayan ayakkabıdır.

5 Beğeni

Ikidir otomobilleri ornekliyor buldum kendimi ama :sweat_smile:

Kosu ayakkabilarini otomobiller gibi dusunelim:

Otomobillerin hepsi insani A’dan B’ye goturur. Bazisi daha konforlu goturur, bazilari daha konforlu ve hizli goturur. Bazilarinin guvenlik ekipmani ve oyuncagi daha fazladir. Bazilari asflatta hizlidir, bazilari arazide basarilidir.

En basit otomobil ile dunya turu yapabilirsiniz hatta avantajlari da cok cok daha fazladir.

Ama kapitalist dunya herkese Bugatti Chiron’u gosterir. Herkes onu alamaz, alsa da pek birsey yapmaz zaten. Onu alamayanlar daha makul Ferrari’lere yonelir. Oysaki onda bir fiyatina, yakin hizlara cikabilen cok basarili otomobiller vardir.

Birine “Neden Bugatti aldin?” denmez ama kapitalist sistemin insanlari emdigi de bir gercektir.

Ama ayni sistemle de bugun, kullandigimiz seylere ulasti insanlik. Yaman bir paradoks bu.

6 Beğeni

Yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Sırayla elimden geldiğince yanıtlamaya çalışayım.

@fatihboyaci bey bence bu ayakkabı beni 500 kilometre daha götürür. Tekinin file kısmında dikkatli bakınca gözüken ufacık bir yırtık oldu fakat ayakkabı iki seneyi doldurmadığından garantisi var ve Decathlon’un kolaylıkla değişim yaptığını biliyorum. Gerçi ayakkabıyı sınırlarının üstünde kullandığımdan garanti kapsamına girmeyebilir. Agrı meselesine gelince, koşuya ilk başladığım dönemlerde ayak parmaklarımın gerisinde ayanın üstüne gelen bölümde bir ağrı yaşamıştım. Hatta bu ayakkabıyı da o ağrı yüzünden almıştım. Öncesinde çok daha basit bir ayakkabı kullanıyordum. Yeterli dinlenme ile o ağrı geçti. Daha sonra merkezi sanki sağ diz kapağımın içi gibi hissettiren bir ağrı vardı, hatta it band sendromunu araştırmıştım o dönemde. Fakat o ağrı da zamanla geçti. Şu günlerde sol bacağımın kalçaya yakın bölümünde bir ağrı yaşıyorum fakat bunun ayakkabı ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Ağırlık antrenmanlarındaki form bozukluğundan ya da yeterli dinlenememeden kaynaklı olabilir. Belki de ayakkabıdandır, emin değilim. Fakat düzenli ağırlık antrenmanları yaptığımdan kas ağrım sürekli oluyor. Bu bahsettiğim ağrılar kemik ya da eklem ağrıları. Belki de yeterince beslenemiyorumdur. Sorun olarak nitelendirilecekse sağ ayak baş parmağımda koşuya bağlı olarak nasır çıktı. Ön tarafı daha fazla yastıklamalı olan bir ayakkabıda bu olmazdı sanırım. Ama dediğim gibi nasır bir sorun olarak nitelendirilebilir mi bilmiyorum. Koşu ömrünün ayakkabının fiyatıyla çok ilgili olduğunu düşünmüyorum ki siz de sanırım performansa dair bazı ayakkabıların daha kısa ömürlü olabileceğinden bahsetmişsiniz. Dolayısıyla ben durumumdan memnunum, ilk mesajımda da belirttiğim gibi kafamda sadece bir “acaba?” var.

@nex55 bey tam olarak zihnimin merkezindeki noktaya işaret ettiniz. Sakatlık konusu. Vucudumuzun en fazla eklemine sahip yer ayaklarımız. Dolayısıyla ucuza ayakkabı alıp kâr edeceğim derken bir sakatlık yaşanırsa ettiğimiz kârı hem maddi hem manevi olarak misliyle geri ödememiz gerekir. Fakat nereden okuduğumu ya da duyduğumu hatırlamıyorum ama daha pahalı ya da daha çok yastıklamalı ayakkabıların sakatlıklarda bir azalma sağladığına dair kesin verilere sahip değiliz. Hatta belki de tam aksine minimalist ayakkabılar kas ve iskelet sistemine daha çok görev yüklüyorsa, insan bedeninin adapte olabilme yeteneğinden ötürü daha faydalı olduğu bile iddia edilebilir.

@Nurettin bey o halde ben de otomobillerden bir örnek vereyim. Gittiğim serviste Le Mans yarış yağı kullanan biri var. Ustama ihtiyaç var mı diye sorduğumda, “otobanda 240 ile 4 saat boyunca gideceksen lazım.” demişti. Ki gerçekten böyle bir senaryoda zarar görmüş bir motor bloğuyla da karşılaştım. Ama benim böyle bir kullanımım olmadığından yarış yağı satın almıyorum. Öte yandan gidip sanayide varillerde açık olarak satılan en ucuz yağı da almıyorum. Kendi senaryoma en uygun, fiyatına göre faydası en yüksek olan yağı kullanıyorum. Yarış yağı kullansam hem 4 katı daha fazla para ödeyeceğim hem de yağ değişimi aralığım yarısı kadar kısalacak. Dolayısıyla yağ maliyetim 8 kat artacak. Bu bağlamda sorum fiyatına göre faydası bakımından benim senaryomdaki gibi spordan para kazanmayan biri için en uygun ayakkabı seçiminin nasıl olması gerektiğine dair.

Sağlıcakla kalın,
Saygılarımla.

2 Beğeni

Koşu sporunu sağlık amaçlı yapıyorsanız normal bir ritimde koşuyorsunuzdur. Koşu sporunu belli bir hedef için yapanlar ya da derece için yapanlar arasında çok fark var. Her iki tarafı kıyasla bir örnek verirsek iki koşucu da 500k toplamda koşmuştur bir taraf hafif koşullarla geçirmiştir bu süreyi ama diğer taraf sert antrenmanlarda yapmıştır. Daha açık söylemem gerekirse siz yere teması %50 kuvvet uygulayarak yapıyorsunuz Biz ise 500k’nın yarısını neredeyse %100 yere daha çok kuvvet uygulayarak yapıyoruz. İşte burada ayakkabı tabanı çok önemli oluyor Ben sizin de kullandığınız kalenji 100 modelini kullandım daha 100k olmadan ayakkabı parçalandı

2 Beğeni

Amacımı yanlış aktarmış olabilirim sanırım. Sağlık amaçlı derken kardiyo maksatlı sürekli aynı tempoda ve aynı sürelerde antrenmanlar yapmıyorum. Hatta uzun süreli düşük yoğunluklu antrenmanları katabolik etkisinden ötürü saçma buluyorum da diyebilirim fakat kosucular için “easy run” denen hafif koşuların çok etkili olduğunu ve antrenmanların çoğunluğunun bu türde olması gerektiğini duymuştum, dolayısıyla böyle bir şey iddia etmeyeceğim. Zaten koşuya dair bir uzmanlığım yok. Ama antrenmanlarımı hafif koşu (easy run), yüksek yoğunluklu aralıklı koşu (HIIT run) ve aerobik dayanıklılık koşusu (aerobic endurance run) olacak şekilde eşit üç türde planlamaya çalışıyorum. Yani benim de kendi içimde bir hedefim var. Fakat sağlık hedeflerden daha öncelikli bir pozisyonda. Derece anlayışım ise kürsü değil, kendimin bir gün önce yaptığı dereceyi geçebilmek. Bu bağlamda önceliğim sırasıyla sakatlanmamak, hedefler (mesafe) ve en son olarak performans (ne kadar hızlı koştuğum) denebilir belki. Lakin yere kuvvet uygulamaktan kastınızın tam olarak ne olduğunu anlayamadım. Ben her halukarda koşu formu olarak yere yumuşak inmek gerekiyor diye biliyorum. Yanlışım mı var? Hızdan ötürü daha hızlı koştukça yere daha sert iniliyor olabilir tabi. Ayrıca yere daha çok kuvvet uygulanması kiloya da bağlı bir durum olabilir. Sonuç olarak daha fazla ağırlığın yerden bağlantısı kesilip yere yeniden iniyor. Bu bağlamda 178 boyunda 64 kilo ve %15 civarı yağ oranına sahip olduğumu belirtmem gerekir sanırım. Ayrıca ayakkabıyı 73 kilo ve %21 yag oranına sahip olduğum dönemde de kullanmıştım. Siz de benzer vücut kompozisyonuna sahipseniz ve ayakkabınız 100 kilometre bile dayanmadıysa keşke ayakkabıyı decathlona götürseydiniz. Belki üretimden kaynaklı bir hata ile karşılaşmıssınızıdır. Çünkü verdiğim linklere bakarsanız benden başka bir koşucu ayakkabıyı 700 kilometre civarı kullanıp hala yeni gibi olduğundan bahsediyordu.

Sağlıcakla kalın,
Saygılarımla.

Bu video bana sanki pr çalışması gibi geldi. Kalenjiden iki farklı model ayakkabı denedim hiç verm alamadım maalesef

1 Beğeni

@Hasilyus aslinda temelde ayni seyleri soyluyoruz ama metaforum ise yaramamis, dusuncemi yeterince ifade edememis :slight_smile:

Benim motor sporlari ile pratikte de alakam var. Isler karisacak ama madem yazdiniz, ben de ornekleyeyim. LeMans yagi, boxer motor yagi, Dakar lastigi vb tanimlama ve genellemelerin hepsi de "pazarlama"dir, uzgunum.

Cok ayakli, gunler suren bu gibi yarislarin hepsinde, yaris makineleri istisnasiz “her gun” yag, hava filtresi ve lastik degistirir. Bu minimum sarf malzemesidir ve en guclu “fabrika takimlari” disinda, her yarisci kalitesiz olmamak kaydi ile en ucuzuna yonelir. Cunku tuketim yuksektir. Motosikletlerine, sirf bu nedenle otomobil yagi (motosiklet debriyaji yag icinde calisir) koyanlar gordum. Aksama kadar yardirip, aksam degistiriyorlar cunku. Debriyaj kullanan kim? :sunglasses:

Aslinda bu urunler yariscilardan cok "wannabe yarisci"lara daha cok satilir.:slight_smile:

Nike, %3-5 kusuratli :sweat_smile: ayakkabilarini Kipchoge’ye satmak icin yapmiyor sonucta. Air Jordan logosunu 1985’te bir koydu, MJ bugun hala her yil milyon dolar kazaniyor satislardan.

Uzun yazi nedeniyle herkesten ozur dileyerek, dusuncemi toparlayayim:

Bu ve benzer cok orneklem nedeniyle, en ust fiyat skalasinda bulunan her turlu urunden uzak dururum. Ayakkabilarin elbette bir kosu omru vardir. Kendi anatomimize ve ihtiyacimiza uydugu surece, alinabilecek en uygun fiyatli ayakkabi -bence- her zaman daha dogrudur.

Kimseye de ucuzu veya pahaliyi almasi icin tavsiye vermedim simdiye dek. Herkesin kendi akli, fikri, butcesi ve tercihi olur cunku. Parazit olmaya gerek yok.

Yukarida son paragrafta dusuncemi ifade edebildim sanirim. Surc-u lisan ettimse affola!

Sevgiler, saglikli gunler!

5 Beğeni

Adidas Boost,Nike Pegasus var çok rahatlar ve aldığğı paraları hak etti Ama!!!Son 3 aydır 3 Yıllık kalenjiyle yürüyüşleri,koşuları gerçekleştiriyorum işimi gayet iyi görüyor fakat profesyönel bir koşucu değilim saniyelerler,saliselerle hesabım yok Dizlerim sakat menisküs grade1-2 var ön bağlar zorlanmış yumuşak taban ayakkabı olmak zorunda Kalenji işimi görüyor ki (Yıllar önce üretilen mavi renkli kalenji de var-6 yıla yakın günlük iiş hayatımda Kalenji kullnmaya devam ediyorum) Ama yukarıdaki adiidas ve nike modellerinin rahatlığını vermiyor Sadete geliyorum İş görüyor ama benim işim:Aylık ortalama
200 K mesafeli yürüyüş,koşu karışık İhtiyaçlar gereksinimleri değiştirir
Herkese gönlündeki nasip olması dileğiyle Sağlıcakla

4 Beğeni

amatör bir sporcu olarak, sakatlık yaşamadığınız sürece, ayakkabı konusunda doğru yapıp yapmadığınızı pek anlayamazsınız.
ancak eğer bir sıkıntı yaşıyorsanız bu konuda algılarınız farklı çalışıyor.

1.5 yıldır koşuyorum, son 4-5 aydır dizlerimde arızalar var, yürürken dizlerde sesler, araba kullanırken dizimde nahoş takılmalar vs.

başlarken nike downshifter 11,
8 ay kadar sonra da asics gel contend 7 gibi başlangıç seviyesinde ayakkabılar aldım.
daha sonra dizlerde sıkıntılar artmaya başladı.

bu şekilde devam edemeyeceğimi gördüm.
son olarak yüksek yastıklamalı ayakkabı alıp bunlarla devam edip edemeyeceğimi görmek istedim.
bir adet brooks ghost 14
bir adet de asics novablast 2 aldım.

brooks biraz ağır ve yumuşak,
asics ise orta ağırlıkta, çok yumuşak ve şahane yastıklamalı bir ayakkabı.

asics’le antrenman sıklığı az, tempoya da fazla yüklenmeden idare edip bir denge noktası oluşturmaya ve sürdürülebilir bir antrenman seviyesi tutturmaya çalışıyorum.

asics’i almasaydım muhtemelen koşmayı bırakacaktım.

bana göre:
diğer ekipmanlarda ucuza kaçılabilir ancak ayakkabı kırmızı çizgidir.
sakatlandığınızda ne çok şey kaybedebileceğinizi bir düşünün, sakatlıkla aranızda
sadece:
uygun açma germe
sert zemin/ yumuşak zemin
güçlendirme çalışmaları
uygun beden kitle endeksi
belki biraz yüksek kadans kısa adım
iyi ayakkabı seçimi gibi faktörler var.

bunları ıhmal etmemek gerekir.

6 Beğeni

İyi ayakkabı kendini uzun yolda zor şartlarda belli ediyor. Uzun mesafelerde , Yeri geliyor kar yağmur çamur ter hepsi birbirine karışıyor, ucuz ayakkabıya güvenip yola çıkamazsınız. Antrenmanlarda orta mesafede sorun çıkarmayan ayakkabı 100 ve üstü mesafelerde eziyete dönüşebiliyor. İyi ayakkabı n ikinci elini almak dahi mantıklı oluyor.

5 Beğeni

İhtiyaçlar gereksinimleri belirler Bugün yarış yok,Seyirci yok,Derece yok,Sadece güzel bir yürüyüş nefes açma antremanı dolayısıyla da yıllardır kullandığım görüntüdeki ayakkabı işimi rahatlıkla gördü Aylardırda görüyor
Sağlıcakla

3 Beğeni

ilk önce hedef belirlenip, sonra hedefe sizi en verimli götürecek araç tayin edilmelidir.

eğer amacım 4-5 km sıradan bir koşu ise , en basit bir ayakkabı ile dahi koşarım.
eğer amacım 10k, 21k gibi bir yarışta kişisel rekor yapmaksa karbon plakalı, hafif bir ayakkabıya yönelirim.
eğer amacım alttaki fotoğraftaki gibi 300k mesafe, 25k irtifa kazanımlı bir yarış ise hem yüksek dayanıklı hem yüksek yastıklamalı bir ayakkabıya yönelirim.
eğer amacım kar, buz, yağmur, çamur bir yarış ise Speedcross tarzı dişli bir ayakkabıya yönelirim.

örneğin hız antrenmanlarım Nike Zoom Fly 3 kullanıyorum. en ucuz karbon plakalı Nike. ama ondan daha pahalı karbon plakalı Nike ayakkabılarına oranla daha çok verim aldım.

yani demek istediğim amaç doğrultusunda en verimli araç seçilmelidir. Bu amaç için bazen ucuz bir araç yeterli olabilirken , bazen pahalı bir araca ihtiyaç duyabiliriz.

pahalı bir araç bizim ne işimize yarayabilir sorusuna ise şöyle bir örnek ile cevap vereyim.

Mevcut ucuz Decathlon ayakkabınız şu anda işinizi görüyor olabilir ama haftalık antrenman yükünüzü artırmak istediğinizde , haftalık en fazla %10’luk artışı sağlıkla şekilde yapmanıza olanak verebiliyorken, pahalı bir ayakkabı bol ve kaliteli bir yastıklama ile %20 artışı sağlıklı bir şekilde yapmanıza olanak sağlayabilir. özellikle kısa sürelerde uzun mesafeli yarışlara hazır olmak isteyen kişilerin işine yarayabilir bu.

veya şöyle örnekte verebilirim. Nike olarak 2 yol ayakkabım var. birisi Nike React Miler (bol yastıklamalı, uzun mesafe ayakkabısı) , diğeri Nike Zoom Fly ( karbon plakalı, enerji geri dönüşümü yüksek bir ayakkabı) . 2 ayakkabı ile 1 hafta arayla 21k yaptım. Zoom Fly ile 10dk daha hızlı koşabildim. ama Zoom Fly ile ayak tabanında su toplaması oldu. fakat daha önce React Miler yaptığım 50k antrenmada dahi su toplaması olmamıştı.

yani demek istediğim her şeyin bir artısı ve eksisi var. amacımızı doğru tespit ederek, doğru aracı bu doğrultuda seçmemiz gerekiyor

5 Beğeni

Arkadaşlar şahane yorumlar yapmışlar.
Ayakkabı konusunda sizin gibi daha yolun başında olan birisinin kafa karışıklığı yaşaması normal. Şahsen bu konuda fazla deneyimim yok ve profesyonel koşucu değilim. Ama bu konuda amacınızı belirleyip yatırım yapmanızı tavsiye ederim.
İleri mühendislik ürünü olan modeller sizi rekabet ortamında bir adım ileri taşıyabilir belki ama şahsen bu konudaki tasarımları bir nevi tekerleği yeniden icat etmeye benzetiyorum.
Maratonlara katılamadım ama amacın stabil ve yüksek performans olduğu bir ortamda ihtiyacınız olan ayakkabının hafif ve stabil adım profilini desteklemesi en mantıklı beklenti olur.

Hobi olarak ve sağlıklı kalmak için spor yapıyor iseniz sizin ihtiyacınız olan şey bu sporu 70 yaşında bile yapabiliyor olmak. Bu durumda adım profilinize ve koşu sırasında zorlanan kas ve tendonlarızı destekleyen ve güçlendiren ek egzersizlere dikkat etmeniz daha mantıklı olacaktır.

Bu “bir şeyi kaçırmak” hissiyatına gelince. Yeni ve farklı olan her şeye ilgi duymak insanların doğasında olan bir şey. Teknik olarak bir şey kaçırmıyorsunuz aslında. Sadece merak ediyorsunuz.
Size bu konuda şu öneriyorum; anatomi ve hareket biyomekanigi üzerinde bişeyler okuyun ya da izleyin. O pahalı ürünlerin hangi konuda işinize yarayacağını denemeden anlarsınız. Ben bu tekniği kulaklık ve teknolojik ürünler konusunda kullanıyorum ve denemeden pek çok ürünü tanımış oluyorum.

1 Beğeni

Konuya son girişimden bu yana baya mesaj gelmiş, sırayla düşüncemi aktarayım.

@herdogdu eğer video pr çalışması ise iyi bir reklam çalışması olmuş. Ne demek istediğimi videonun altındaki yorumlara bakarsanız anlarsınız. Videonun altında birçok kişi bu ucuz ayakkabıdan pahalı ayakkabılara göre daha fazla verim aldığınan bahsetmiş.

@Nurettin evet benzer düşünce yapısına sahibiz sanırım. Fakat ben o kadar da “pazarlama” olmamasını en azından ümit ediyorum diyeyim. Geçenlerde üretici dexos2 standartlarında yağ öneriyor ben yıllardır normal seri kullanıyorum diye şüpheye düşmüştüm. Tabi kullandığım markanın dexos2 standardındaki yağı da 2 katı maliyete sahip, dolayısıyla içimi rahatlattınız diyebilirim.

Wannabe yarışçı meselesine de katılıyorum adamlar hayal satıyor sonuçta. Bak bu koşucu bu ayakkabıyı kullanıyor sen de bunu giyersen bunun gibi koşabilirsin gibisinden. Açıkcası düşüncenize ekleyebileceğim bir şey olduğunu sanmıyorum. Çünkü düşüncelerinize katlıyorum. Merak ettiğim koşu ayakkabılarında para ödemeye değer bir teknoloji olup olmadığı. Benzer düşünmemize rağmen siz de araçlarınızda en ucuz yağları kullanmıyor, marka tercih ediyorsunuzdur sanırım.

@yoldabirivar düşünceleriniz için çok teşekkürler, evet herkese gönlündeki nasip olsun. Fotoğrafla siz de göstermişsiniz, decathlonun en ucuz ayakkabısı yıllarca iş görebiliyor.

@dragon şükür sakatlığa dair herhangi bir sorun yaşamadım fakat bunu ayakkabıya değil, ağırlık antrenmanlarına ve doğru dinlenmeye bağlıyorum. Sakatlık konusundaki düşüncelerinize katılıyorum. Fakat ayakkabının kırmızı çizgi olması konusunda çizgiyi belirleyen şeyin ayakkabının fiyatı değil, türü olduğunu düşünüyorum. Örneğin aqua için üretilmiş bir ayakkabıyla maraton koşmasak iyi ederiz.

@erhan ultramaratonlara dair pek bilgi sahibi değilim zaten fakat ikinci el ayakkabı düşüncesine hijyenden ötürü sıcak bakmıyorum.

@ismaileren 25k irtifa kazanımlı bir yarış nasıl oluyor merak ettim açıkcası, öte yandan koşu için kaç çift ayakkabınız olduğu farklı bir merak konusu. Fakat konuya dair cevabınız yeterince açıklayıcı oldu. Lakin buradaki soru antrenman yükünü ayakkabıdan yardım alarak normalin iki katı hızında arttırmanın doğru olup olmadığıdır sanırım. Kas kütlesini arttırmak isteyen bir kişi de anabolik steroidlere başvurarak normalden çok daha hızlı bir şekilde kas kazanabilir mesela ama bu iki örnek birbirine oturur mu oturmaz mı onu her iki alanda da tecrübeli kişilere sormak lazım.

@Grdl Evet sorum teknik olarak bir şey kaçırıp kaçırmadığımı da soruyorum. Örneğin Under Armor’un GPSli bir ayakkabısı varmış sanırım. Gore-tex gibi Vibram taban gibi Kevlar kumaş gibi koşu ayakkabılarına özel teknolojiler var mı merak etmekteyim. Ama konu genellikle ayakkabıların yastıklaması ve dayanıklıklığı üzerine şekillendi. Anatomi ve hareket biyomekaniğine dair önerebileceğiniz yerli ve yabancı kaynaklara açığım, paylaşırsanız memnun olurum.

Cevap veren herkese kıymetli vakitlerinden ayırıp cevap verdikleri için çok teşekkür ederim.

Sağlıcakla kalın,
Saygılarımla.

1 Beğeni

Youtube’da barefoot strength ve Grown and healthy kanallarına bakabilirsiniz.

oturmaz. hiç oturmaz. ayakkabıdan destek alarak koşu hacmini daha hızlı artırmanın vücut geliştirmedeki karşılığı daha iyi eldiven, daha iyi kemer vb gibi şeylerle daha yüksek ağırlığa girebilmek veya daha çok set çıkarmak olur.

@Grdl iki kanal da harika gözüküyor. Sayenizde öğrendim ve abone oldum. Müsait bir vakitte inceleyeceğim. Müteşekkirim.

@ismaileren bilirsiniz eldiven, kemer gibi ekipmanlar kullanmayan hatta makine kullanımından uzak durup sadece serbest ağırlıkla çalışan bir akım da var. Birinin diğerine daha üstün olup olmadığını gerekli deneyler yapmadan bilmek pek mümkün olmayabilir. Lakin hayatın genelinde olduğu gibi bu konuda da itidalli olmanın faydalı olacağı kanaatindeyim.

1 Beğeni

@Hasilyus çok güzel bir konu başlatmışsınız, bütün yorumları ilgi ile okudum çünkü ayni soru bende de vardı. ama yanlış anlamazsanız ufak bir eleştiri ile başlayacağım, neredeyse bütün yorumlara cevap vermeye çalışmışsınız. Bu cevap verme, dışarıdan tezinizi savunma gibi anlaşılıyor. Naçizane görüşümdür…

çok güzel yorumlar yapılmış ama biri benim için çok netti @nex55 in değerlendirmesi. @dragon 'un da yorumu, aslında yaşadıkları ile durumu net açıklıyor…

bu benim forumdaki ilk yorumum ve umarım bu yorumum benim gibi bu işe yeni başlayanlar için faydalı olur.

1,5 yıl önce sağlık sorunları nedeniyle zorunlu yürümeye başladım. Hayati boyunca spor yapmamış biri olarak, haftada 1-2 kez 5-10 km yürüyecektim ve ucuz bir ayakkabı fazlasıyla yeterliydi. Decathlon kalenji siyah modelini aldım (sadece siyah rengi için alacak kadar cahilce bir tercih ile). Daha sonra, hafif ucuz harika bir ayakkabı, bir tane daha alayım yedek dursun diyecek kadar da fanatiği oldum.

6 ay sonra yürümekten sıkılınca, benim zorunlu yürüme isi 100-200 metre hafif koşu sonra yürümeye dönmeye başladı. Sonra daha çok yürüme daha çok koşma. 1 yılın sonunda ayakkabı bez bölüm sağ taraftan ufak patladı. Decathlon garantiden değiştirdi. Ayakkabı yenilenmiş ve ben artık hem bu ayakkabının hem decathlın fanatiği olmuştum.

Koşma oranım arttı 2-3-5 km. haftada 2-3 kez. Kas, eklem ağrıları, sakatlık korkusu. Anlamadığım ağırları googledan araştırıyordum, sakatlıktan çok korkuyordum. Artık 5 km koşu rutin olmuştu ama özellikle 5-6 km sonrası normal kas ağrıları yanısıra eklem diz bilek ağrıları da artıyordu. Bunu kiloma, uygun şekilde basamamaya (kondisyon güç yetersizliği topuk basma) bağlıyordum. kilo vermeye ve basma seklimi yönetmeye çalışıyordum…

Bu arada 5-6 ay önce, spor yapıyorum lan iyi bişey almalıyım hevesiyle asics alt-orta seviye bir ayakkabısını almıştım. Ama sonra birkaç ay koşamayınca, hem kış yıpratmayayım diye, hem kendimi çokta bu işi layığıyla yapan biri olarak görmediğim için ama asıl fazlasıyla mennun olduğum bir ayakkabım zaten olduğu için asics kutusuyla duruyordu.

Bu bahar 10 K yarış hazırlıklarına başladım. Koşu hacmim, haftalık koşu antrenmanım artmıştı. Kas eklem ağrıları da artıyordu ama bu ağrıların hepsini antrenman ve gelişim kaynaklı değerlendiriyordum. Yarışa 1 ay kala yarışta kullanmak için asicleri denemeye karar verdim. İyi kötü 10 K bir organizasyonda koşacaktım ve dayanıklılık antrenmanlarının birinde denedim…

Denediğim gün hissettiğim şu oldu; çıplak el ile asfaltı tokatlamak ne ise ben aylardır onu yapıyormuşum. bam bam bam yeri tokatlaya tokalaya koşuyormuşum…büyük hayal kırıklığı yaşadım… asiclere geçinde bütün ağrılarım bittiği gibi daha uzun koşmaya başladım. ağrılar beni neredeyse koşudan soğutuyordu ama yeniden fazlasıyla zevk alarak devam ediyorum. burada konu asics değil, reklam olarak anlaşılmasın, kalenjinin bana uygun olmaması ve darbeli, şiddeti yüksek, ağrılı bir koşu sunması…

Üzgünüm ama bu tür malzemelerin hayranı, minimalist düşüncede, marka reklam hayranlığına karşı biri olarak, bu konuda da maalesef kalitenin karşılığı yine kaliteli ürün ve dolayısıyla para. Decahtlon harika bir oluşum, herşeyin “al bi dene” dediği ürünü var ve bu durumu fazlasıyla kullanıyorum, bu harika. Tabi ki 3000-400 liraya da koşu ayakkabısı var ve muhtemelen piyasa rakiplerinden de çok geride de değildir. Ama bu giriş seviyesi ürünlerin kişiye, performansa, zamana bağlı olarak uygun olabileceği, pahalı malzeme şart değil anlamına gelmiyor.

Sonuç olarak bu işi 3-5 gün deneyeyim diyorsanız alt segment çözümler ile deneyebilirsiniz. 3 gün sonra devam etmeyeceğiniz bir işe 150 dolarlık bir ayakkabı ile başlamak ekonomik olmayabilir. Ama ihtiyacınız değiştiği an hemen değişikliğe gidin. İhtiyacınız koşu hacminiz, temponuz, zemininiz, mevsiminiz, sağlığınız, antrenman ağrınız vs. herşey olabilir. Bunun için @nex55 yorumu bana durumu net tanımlıyor, “ihtiyaç değiştiğinde talep değişmeli”. 110 kilo bir adama yeri hissedeceği bir ayakkabı tavsiye etmek, hatta koşu tavsiye etmek doğru mudur? Veya haftada 5 km koşan biri ile haftada 200 km koşan biri aynı ayakkabıyı kullansa da olur mu?

Ufak bir ekleme; tavsiye, öneri ile hiçbir ayakkabıyı almayın. Bütün tecrübe ve tavsiyeleri not alın, varsa imkanınız gidin deneyin, daha da imkanınız varsa alın deneyin. Bu olayı yaşadıktan sonra dünyanın en iyi ayakkabısı olduğu iddia edilse de, 1000 -2000 dolar olsa da “içine ayağımı sokmadığım hiçbir ayakkabıyı satın almam”.

Çok uzun oldu farkındayım ama son bir not ekleyeyim; 1 haftadır bu forumdaki her başlığı okumaya çalışıyorum. Başlıklardaki ayakkabı marka model tavsiyelerini not aldım. AVM’ler de bulabildiğim hepsini denemeye çalıştım, belki 10-15 model denemişimdir. 1000-2000 arası ekonomik bir model almak amacındaydım ama alamayacak olsam da pegasus 39 da denedim, asics nimbusta (harika ayakkabılar). Ancak forumda bu skalada karşınıza çıkanların içinde de, netten araştırdığımda da hiç ön plana çıkmamış kocaman şekilsiz Adidas Galaxy 6m benim içinde en rahat ettiğim ayakkabı oldu ve 1000 lira altına aldım. Ama yazıda dikkat çekmek istediğim gibi, “BENİM için”. Yani sizin için olmayabilir. Onun için deneyin…

yeni başlayan veya bu işleri benim gibi yeni kavramaya çalışanlara, fazlasıyla cahil bir acemi olarak yaşadıklarımı uzun uzun naçizane yazmaya çalıştım. umarım yanlış anlaşılmam, umarım okuyanlar için faydalı olur

11 Beğeni