Uludağ Ultra Trail 2021-2022-2023

@fatihboyaci çok teşekkür ederim :slight_smile:! Uludağ her zamanki gibi şahaneydi… Organizasyon da muazzamdı :smiling_face_with_three_hearts:.

5 Beğeni

Merhabalar,

Uludağ muhteşemmiş hele bir de orada koşmak, ormana dalmak ve huzuru hissetmek ! Yaşamayan bilemez.

Fırtına ve soğuk da öyle …

Uludağ da koşmuş ve gelecek yıllarda koşacak arkadaşlar için,

Videosunu da yaptım. İyi seyirler.

8 Beğeni

ULUDAĞ ULTRA 100K

Zirve hemen yanıbaşımda. Sadece 70-80 metre tırmansam ulaşıp deftere ismimi yazabilirim.

Boşver. Neden buralara tırmandığını unutma. Kürsüde yer almam gerek. Yer almamız gerek. Borcunu ödemelisin. Bu para ile, senetle ödenmez. Sözünü tutmalısın.

“Başka bir seneye inşallah” deyip gerçek zirveden uzaklaşıyor, küçük zirveye, yani keşiş tepesine doğru gidiyorum. Yürüyor muyum, rüzgar beni uçuruyor mu belli değil. Batonu düz bir şekilde ileri atmak mümkün değil. Askılar olmasa elimden uçacak sanki.

Küçük zirvenin taştan yapısına varınca Uludağ’ın diğer tarafına ulaşıyorum. Güney batı yönüne bakan bu dik sırtta rüzgarı yediğimde anlıyorum ki, şimdiye kadarkiler sadece fragmanmış. Batonu değil, tüm yükümle beni havalandırıyor.

Hep hayal ettiğim şu iniş bu mu yani. Hani sonrası kolaydı. Hızla inip kayıp zamanı telafi edecektim… Gözlerimi açamıyorum, önümü göremiyorum, kafamda başlık durmuyor.

Aslında diğer yamaçta yol hemen aşağıda. Vaz mı geçsem. Bu yaşımda benim için gerçekten zor. Herkes anlayış gösterir.

Hem şu anda tüm Marmara bölgesindeki insanların en yüksekte olanı benim. Ona en yakın ben olmalıyım. Yetmez mi…

İyi de onu zirveye çıkaracağım demedim ki… Kürsüye çıkaracağım dedim. Hadi devam. Lütfen kıvırma. Sözünü tut.

Ne çok arkadaş kaybediyorum artık. Çoğunu anamıyorum bile. Sakın sözünü unutup bu fırsatı harcama

Ayrıca bu rüzgarı ve soğuğu az önce nasıl özlüyordun. Bir kaç saat önce kavruluyordun sıcaktan.

Sabah hava ne güzeldi. Saat 06:00’da start noktasına, yani teleferiğe geldiğimizde üstümüzdeki rüzgarlıkların gereksiz olduğunu görüp sevinmiştik. Yağmur da beklenmiyordu.

Belli bir planım olmasa hemen rüzgarlık, yağmurluk, üst katman falan çıkarırdım sırtımdan, en azından drop-bag’e koyar ilk 60 km boşuna taşımazdım. Ancak hayalimdeki UTMB’ye gitmeyi gerçekten istiyorsam, bu yarışı aynı zamanda bir simülasyon olarak değerlendirmeliydim.

Sırt çantama yağmurluk, rüzgarlık, uzun kollu üst, kep, bandana, bere, uzun tayt, yağmur pantalonu, bardak, biri su geçirmez iki takım eldiven, iki adet kafa feneri, her birine yedek piller, hiç dokunulmayacak 800 Cal değerinde ek gıda, normal beslenme planı için jeller, rüzgar koruyucu gözlük, güneş gözlüğü, cep telefonu için yedek batarya ve kabloları, ek su kapasitesi falan derken çanta 6 kg’dan fazla ağırlığa ulaşmıştı.

Sırtımda hörgüç gibi duran çantamı hafifletmedim. Arkadaşlarımın, “hani tüfekle fişekliğin” şeklindeki alaylarına katlandım. CP’lerdekilerin malzeme kontrolü yapmak için davrandıklarında ağızlarının açık kalmalarına aldırmadım.

Asıl amacım kürsüye çıkmak, daha doğrusu çıkarmaktı ama, yine de bu çalışma fırsatını kaçırmak istemiyordum.

Daha asfalt zeminde başlayan yarışın ilk 100 metresinde irtifanın ne menem bir şey olduğunu anladım. O yavaş tempoya rağmen nefes nefeseydim. “Olmayacak” dedim içimden. Ancak durmayı kendime yediremedim.

Ortalığı ayağa kaldırmış, hep birlikte geldiğimiz 14 kişilik grubumuza resmi basılı tişörtler yaptırmıştım.

Ayrıca hatırı çok büyüktü. Son günlerindeki vakar ve kaderini kabul edişi aklımdan gitmiyordu. Hala espri yapıyordu. “İyi ki bu sene Uludağ Ultra 100K düzenlendi. 2 senedir oyaladılar, son dakikaya yetiştiler. Gider kürsüyü birlikte yaparız.”

Hiç gülmemiştim. “Sonra da Kaçkar’a gideriz” diyebilmiştim sadece… Şimdi nasıl yarıda bırakırdım.

Sırtımdaki acemice yerleştirilmiş yükün şakada şukada sesleri arasında ilk 200 metreyi tırmandık. 3. km’de inişe geçtiğimde de gerek yol yapısı, gerek 2000 metrelik rakım yüzünden pek rahatlamadım.

Rahatlamam 8. km’deki Kirazlıyayla CP’sinde başladı. Burada 1500 metreye inen rakım ve ısınan hava ile koşum düzene kavuştu. Sırtımdaki yüke de biraz alıştım.

Zeyniler CP’ye kadar sürekli indik. Bu inişlerin çoğu, diğer tüm yarışlarda teknik iniş olarak kabul edilen şartlardaydı. Ancak bu etkinliğin verip vereceği en düzgün yollar da bu kadardı.

Çok dik olmayan yokuşlar çıkarak Cumalıkızık, Hamamlıkızık üzerinden Saitabat’a ulaştım. Havanın sıcaklığı burada serin akarsular ve şelale ile rahatlıyordu.

42 km’yi bu şekilde keyifle geçtikten sonra sarp dağ yollarında yokuş çıkmaya başladık.

Konuya hakim olmayanlar, bir cadde yokuşu gibi düşünebilir. Ancak burada bahsettiğim, 570 metre rakımdan başlayıp, 2490 metreye tırmanılan yaklaşık 40 km süren bir yokuş irisi.

Yolun ilk yarısı kavuran ve insanı her adımıyla susuz bırakan şartlarda. 1500 metre rakımdan sonra ise fırtına başlıyor. 2000 metre sonrası ise nefes darlığı yeniden ortaya çıkıyor.

İlk istasyon 57,5 km’deki Alaçam CP. Burası güzel bir tesis. Güzel bir çorba ve makarna var. Ayrıca her CP’de bolca Uludağ Limonata içiyorum. Sponsor burada gerçekten çok işe yarıyor.

Geç kalmamak, daha doğrusu zirveyi aydınlıkta geçmek için acele kalkıyorum. Hava kavuruyor. 2 km sonra susuzluk başlayınca elimi atıyorum ve su rezervimi yenilemediğimi farkediyorum.

Sonraki istasyona 12 km daha var. En doğrusu geri dönüp su almak ama, Uludağ su deposu. Bir şeyler yapar su çıkarırım diye düşünüp devam ediyorum. Ancak susuzluğun beni yolda bırakmaması için çok yavaşlıyorum.

Arkamdan gelen 5-6 kişi yavaşça beni geçiyorlar. Önemli değil.

Birden beni geçen üçlü grubun seslerini ve gülüşmelerini duyuyorum. Yanlarına varınca bir izci orman kampı ve kapısında ucuna hortum bağlanmış bir çeşme ile karşılaşıyorum.

Su içme ve yedekleme tamamlanınca hızlanıyorum. Az önce yanımdan geçenleri yakalayıp geçtikçe şaşırıyorlar. Derdim onlar değil. Yaş grubunda 2 kişiyiz zaten. Bitirsem yeter. Sorun aydınlıkta zirveyi aşmak. Burası beni korkutuyor.

Yaklaşık 70. km’de buzul gölleri sapağına varıyorum. Fırtına başlıyor ama üstüme bir şey giymiyorum henüz.

Yoldan devam edeceğiz artık diye düşünürken birden bir dağ tırmanışı başlıyor. 800 metre mesafede 250 metre yükselme. Eğim yüzde kaç acaba…

İlk 100 metreyi yükseldiğimde rüzgar çok şiddetleniyor. Aşağıda neden akıl etmemiş olduğuma kızarken yağmurluğu çıkarıyorum. Rüzgar neredeyse elimden koparıp alacak. Çok zor giyiyorum.

Asıl facia ise küçük zirveyi aşıp diğer yamaca ulaşınca başlıyor.

Fırtına bende kötü anıları canlandırıyor. Marmaradaki bir adada, yarı açık cezaevi hekimi olarak mecburi hizmet yaptığım gençlik yıllarım aklıma geliyor.

İstanbul’a yük götüren tekneye binmiş eve giderken motor arızası yaşayışımız, saatlerce düzeltemediğimiz, havanın kararmasından sonra fırtınaya yakalanışımızı hatırlıyorum.

Gece yarısı tekne çatırdamalar eşliğinde su almaya başlamıştı. Mümkün olduğunca yükü boşaltıp denize atıyor, pompalar çalışmadığından elimizle suyu tahliye ediyorduk.

Sonunda el telsizimiz, adanın jandarma telsizi ile bağlantı kurabilmişti. Bu umutla canlanan bir personel, koca bir sinide, tereyağı içinde yüzen 50-60 kadar yumurta kızartmış ortaya koymuştu. Bir tane bile yiyememiştim.

Şimdi en azından ayağım yere basıyor. Ne yapar eder aşarım burayı.

Yavaş da olsa oteller bölgesine ulaşıyorum. Gerçi tam yola yaklaştırıp, her seferinde telesiyej hattı boyunca tırmandırarak yeniden zirve yaptırmaları sinir bozucu ama, aydınlıkta medeniyete ulaşıyorum sonunda.

Sonrası orman geçişleri ile dolu, fazla teknik olmayan, 16 km yarışçılarının da gittiği hafif diklikte yokuşlarla kolayca geçiliyor.

Tam gece yarısı finişe ulaşıyorum.

Gördüğüm herkese, yaptıkları işaretlemelerden dolayı tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum. Demek özenince oluyormuş. Bu kadar karman çorman bir rotada kimse kolay kaybolmaz. Neredeyse saatteki haritaya hiç gerek olmadı.

Ertesi gün sonuçlara bakıyorum. 18 saat sürmüş. Genelde 15. yaş grubunda ilk sıra. Yani kürsü işi tamam.

Ertesi gün tüm arkadaşlar İlhan’ın resmi basılı tişörtlerimizi giyiyoruz. Kürsü sırası bana geldiğinde izin isteyip mikrofonu elime alarak nedenini açıklıyorum.

11 Haziran günü, yakalandığı hastalığa yenilerek, sadece bir kaç ay içinde kaybettiğimiz, koşu grubumuzun en iyimser, munis ve tevekkül sahibi elemanı olan İlhan Çavuşoğlu ile ortak dileğimizi anlatıyorum.

Birlikte Uludağ Ultraya gelip birlikte kürsü yapmak…

İşte bir şekilde birlikte kürsüdeyiz onunla.

Sevgili İlhan kardeşim,

Bugün 28 Temmuz senin doğum günün. Doğum günü hediyen bu yazı sadece. Alamadığın rüzgarlığa artık ihtiyacın yok. Keşke ihtiyacın olsaydı ve yine alamasaydın.

Ruhun şad olsun dostum.

29 Beğeni

Merhaba,

Yaklaşık 3 yıl sonra yarışlara döndüm. Bu yarışı bitirmek benim için çok önemliydi ama bu kadar zor olacağını tahmin etmiyordum. Mental ve fiziksel zindeliğimi fazlasıyla test ettiğim bir yarış oldu. Bu yarışı düzenleyen ve katılım gösteren herkese hayatıma bu eşsiz deneyimi ekleme fırsatı verdikleri için çok teşekkür ederim.

Yarışı 15 saat 10 dakikada bitirdim. Son 5 dakika saati kapamayı unutmuşum ama 15 saatte 5 dakikanın ne önemi var ki :slight_smile:

Bu 25 dakikalık yarış videosunu yaparken yarış boyunca yaptığım hataları çok iyi analiz etme imkanı buldum. Bir yandan da çok keyif aldım.

Sonraki büyük yarışlarda bu harika koşu camiasıyla tekrar birlikte olmak üzere!

Burada 1 dakikalık trailer vidoesunu izleyebilirsiniz:

Burada da 25 dakikalık tüm videoyu izleyebilirsiniz:

16 Beğeni

Yanılmışım , Eskişehir değil koşuforum’dan.
@singer26 Oğuzhan Emre

Forumun güzelliği.

5 Beğeni

Merhabalar, önceki yıllarda Uludağ Ultra Trail süresince Çobankaya ya da dağdaki diğer kamp alanlarında çadır konaklaması yapan oldu mu acaba aramızda? Ortam nasıl, gürültü oluyor mu, çok kalabalık oluyor mu?
Yaz boyunca orada kalan aileler/insanlar olduğunu okudum bazı yerlerde. Ne derece rahatsızlık verirler? Malum erken yatıp erken kalkmak gerekecek.
Ya da işaretli kamp alanlarının dışında çadır kurmak mümkün olur mu?

2 Beğeni

Küçük bir fikir olması açısından geçen yıl ki videomu atayım size …

5 Beğeni

Start alanının yakınında, otopark alanında karavan ve çadır konaklaması yaptık. Herhangi bir şekilde rahatsızlık, gürültü vs. olmadı. Kayıt yaptırırken normalde izin verilmediği ama yarış zamanı kalabalık olduğu için otoparkta konaklamaya izin verdiklerini söylemişlerdi.

7 Beğeni

Katılımcı sayısı 2.000 i geçti, özellikle 66K Türkiye için katılıcılarıyla Şampiyonlar Ligi gibi oldu.
Keyifle takip edilir.
Ben de 30k parkurunda olmaya çalışacağım.

Bu sene geçen senelerin şampiyonlarının organizasyon içinde olması bakalım farklı neler getirecek, güzel bir düşünce olmuş.

8 Beğeni

Lokomotiv Tiflis olarak 66kda yerimi ayırttım :slight_smile:

5 Beğeni

30 K … Hep beraberiz demek ki .

5 Beğeni

Merhaba,

katılımcı sayısı çok. çok fazla kişi teleferik de çalışmadığı için arabayla gelecektir. O nedenle kamp alanlarında kamp yapılması, otopark alanlarında da araç parkı yapılması önemli.

3 Beğeni

Ben de 30k da olacağım :grinning:

4 Beğeni

Hersey gibi otel fiyatlarında saçmalamaya başladı sanırım böyle giderse sadece dibimizdeki yarışlara gidicez

2 Beğeni

Teleferik yarışmacılara yine ücretsiz olacakmış ama startlarımız erken saatte olduğu ve teleferik o saatte hizmete başlamayacağı için en gereken zamanda yarış sabahında teleferiği kullanamıyoruz. Bu çok kötü oldu. @bbaho’nun yazdığı gibi herkesi arabayla gelmeye ya da Uludağ’daki otellerde konaklamaya mahkum etmişler. Önceki senelerde yarış sabahları teleferik koşucular için özel olarak faaliyete alınıyordu diye biliyorum. Bu sene olmaması talihsizlik olmuş.

Her sene üzerine katarak giden bir organizasyonun bu tarz şeyleri de çözüme kavuşturması güzel olurdu.

3 Beğeni

2021’de katıldığımda teleferik ve migros yarış saatlerinde faaliyette olacak şekilde açıktı. Teleferik düşünenler organizasyonla iletişime geçerek sorabilir, Uludağ Ultra organizasyonu bence yine teleferiği erken saatte kullanıma açtırır.

2 Beğeni

Uludağ Ultra Trail, instagram hesabındaki gönderilerden birindeki soruya, “Maalesef yarış başlama saatinde henüz çalışmaya başlamamış oluyor” diye yanıt vermiş.

2 Beğeni

Bununda Nedeni var maalesef. Yarış günü erken saatlerde çok çok az yarışçı teleferik kullanıyor. Neredeyse teleferikler hiç kullanılmıyor saat sabah 5 ile 7 arası. Boşuna personel ve elektrik harcanıyor. Büyük ihtimalle o yüzden iptal etmişlerdir

2 Beğeni

Ben de öyle olduğunu tahmin ediyorum ama yarışa katılan kişi sayısı her geçen sene artıyor. Kayıt sırasında ya da sitede ayrıca bir form ile “Yarış sabahı teleferik kullanmayı düşünüyor musunuz?” şeklinde kabaca bir sayı toplayıp ona göre hareket edebilirlerdi belki.

2 Beğeni

Normalde herkes koşar ama sonunda Dmitri Mtyaev kazanır.Ancak bu yarışta bir tane de Badger(bal porsuğu) var.İzlemesi keyifli olacak.

1 Beğeni