Tekrar Merhaba,
Yarışla ilgili bir yazı yazma vaktim geldi sanırım,
Öncelikle bu sene asıl hedef olarak Kapadokya CUT koymuşken bu yarış nasıl araya girdi tam anlamadım ama 100. yıl 100K ve organizasyon tecrübesi en önemli etkenler oldu tabii ki.
Ekim ayına kadar 2-3 tane 50k-60k yapmak varken planda tüm planları değiştiren bir yarış oldu, açıkçası tam olarak hazır olmadığımın tamamen farkındaydım. Buna göre son 3 hafta için farklı bir antrenman programı planladım ve başarılı olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Yarış içerisindeki beslenme ve tempoyu da hazır olmadığımı göze alarak hazırlamıştım.
Öncelikle Ekipman :
Çanta : Aonijie c962 12L
Baton : Leki FX.One
Ayakkabılar : Nike Pegasus Trail 4 GORE-TEX, Adidas Ultraboost
Flask : Salomon Soft Flask 500mlx2
Kafa Lambası : Petzl NAO RL
Supporters
Duygu Demir ve Savaş Lütfi Kara… Onlar olmasa bu kadar keyifle ve sağlıkla bitiremezdim bu yarışı…
Konaklama için Bursa içerisinde airbnb den ev tutmayı tercih ettik, startın farklı bir noktada olması bu tercihi destekledi. Daha rahat ve mobil olduk böylece.
Yarış Öncesi
Kit alımını perşembe günü SPX mağazası önünde kurulan alandan alarak yarış gününe iş bırakmamaya çalıştım. Kit çantası doluydu, 100K lar için farklı bir t-shirt tasarımı yapılmış (kalıp inanılmaz küçük tabi giymeme imkan yok, bir de logo basılacaktı ama sanırım yetişmemiş kolda sadece logo yazıyor, güzel bir hatıra oldu : ) 2 adet buff, kafa bandı, açacak, havlu, indirim çekleri, kalem ve redbull.
Yarış günü Nefes Dağyenice tesislerine gidip sosyalleşme ve selamlaşma kısımlarını hallettikten sonra yarışa 2 saat kala eve geçerek dinlenmeye çekildim, yarış alanına da erken gitmeyerek yorulmaktan kaçınmak istedim açıkçası. Start saatinin 21:00 olması gün içerisi yorgunluğa çok dikkat etmeyi gerektiriyor bence. En ufak fazla efor yarışta kendini hatırlatabilir. 20:30 gibi Gölyazı’ya vararak starta yakın bir yere park ettik. Start alanına geçip yerimizi aldıktan sonra heyecanlı bekleyiş başladı. Bu arada Nilüfer Belediyesi 19 Mayıs törenlerine canlı bağlantı yapılacağı için 12-13 dakika bekleyerek geç start almak durumunda kaldık. Zaten hem ilk 100k olması hem de çevremdeki efsane isimlerle artan heyecanım bu 12-13 dakikada iyice zirve yaptı desem yeridir.
Ve Start…
Gerçekten çok keyifli bir start oldu, yüksek bir enerjiyle hızlı başladıktan sonra sürekli kendime telkinlerle yavaşlayarak 2.km sonunda arka sıralarda yerimi alarak kontrollü bir şekilde ilerlemeye başladım. Parkurun zor kısımlarına bir gün öncesinden göz attığım için bizleri bekleyen çamurları bildiğimden asfalt sonrası için psikolojik olarak hazır olduğumu sanıyordum… (geliyor gelmekte olan) İlk çamurlarda insanlar suya girmekten çekinirken ileri de kaçış olmadığını bildiğimden pek umursamadan geçmeye başladım. 4km-10km arasında hem Parkur direktörü Mahmut Yavuz’un hem de parkuru işaretleyen Ayhan Esen’in çamur uyarısı sonuna kadar haklı çıktı bir de üstüne kaygan taşlar sürprizi eklendi. Belli bölümlerde Likya-Latmos karışımı taşlı alanlar vardı, kazasız belasız kontrollü şekilde bu bölümleri geçerek hedeflediğim sürede ilk CP1 Akçalar (12K) a ulaştım.
Buradan sonraki kontrol noktasına kadar olan bölüm parkurun km başına en çok çıkışına sahip olduğundan zorlayıcıydı . (ipli maden çıkışı da bu bölümdeydi) Batonların da yardımıyla yarış öncesi kafamda en çok gerildiğim ilk 24K lık bölümü geçerek yine hedef süremde CP2 Unçukuru’na (24K) ulaştım. Bu kadar çok gerilmemin nedeni genelde yarışlarda ilk bölümlerde vücut belli yerlerden error verebiliyordu. Yarış öncesi hem antremanlar hem de kuvvet çalışmalarının karşılığını aldığımı düşünüyorum, bu bölümü sorunsuz geçtim. Sorunsuz geçtim derken bu CP de arkadaşlara ilk bölüm beklediğimden daha ağırdı, bacaklar fazla yoruldu bir yerde bu zorlanmalar çıkacaktır mutlaka dediğimi hatırlıyorum. (Neyse ki parkurun son çeyreğine kadar daha dayandı bacaklar)
CP ler için öncesinde de bir vakit planı yapmıştım ama parkurun çamurlu olması, zor geçişlerin etkisinin kattığı yoruculuğu nedeniyle bekleme sürelerimi arttırmaya daha baştan karar verdim. Arada bulunan inişli çıkışlı 6km i geçip CP3 Maksempınar’a (30K)vardığımda bu bölümde yarışı bırakan isimleri duyduğumda nabzım bir değişmedi değil, bununla beraber gecenin ağırlığı çökmeye başladı açıkçası. Şunu da belirtmem lazım yarışın bu bölümüne kadar %95 inde tek başıma koşunca gecenin olumsuzlukları daha fazla etkiledi. Bunları da düşünerek bir sonraki CP e kadar yakınımda olduğunu bildiğim 3 kişilik bir gruba dahil olmaya karar verdim. Tempoların hedefimden biraz daha düşük olması bu bölümde daha fazla toparlanmamı sağladı. Verdiğim en doğru kararlardan biri oldu, çünkü bastıran sisle beraber bu zor bir bölümü tek başına geçmek yarışın kalanı için fazlasıyla yıpratıcı olacaktı .Ayın yeniay fazında olması ile beraber sisin de etkisini arttırmasıyla parkur gerçekten depresif bir hal alıyordu. Daha önce de gece koşmuştum ama bu kadar karanlık ve bunaltıcı hiç koşmamıştım açıkçası. (havanın oldukça nemli olduğunun o anlarda farkında değildim) Ekiple geçen keyifli bir 11k sonrası CP4 Üçpınar’a (41K) ulaşıp Polat Dede’ye kendimizi bıraktık. Ekip önden giderken ben CP de biraz dinlenmeyi ve beslenmeyi tercih ettim. Köyden çıkarken peşime takılan 2 can dost köpekle beraber parkura başladık. Bu arada gecenin bitecek olmasına da güvenerek rahat yol ayakkabılarına dönerek bir risk aldım ve parkurun bu bölümünde karşılığını hızlanarak aldım. 1 can dost yolun yarısında dönerken tüm 10km boyunca diğer can dostla beraber koşarken gündoğumunun ve yeşil manzaranında verdiği enerjiyle beraber CP5 Atlas’a (50K) beni bekleyen destekçilerimin bile beklemediği kadar erken geldim. Burada görevli olan Ayhan Esen’in verdiği enerjiyle beraber yola çıkarak bir sonraki durağa kadar yola koyulmuşken maden çıkışından daha sert bir çıkışla topladığım enerjinin ciddi kısmını orada bırakarak yola devam ettim. Atlas CP den sonraki cp aralıkları uzadığı için asıl sınavın başladığının farkındaydım. Gündüze geçişle beraber beslenmeyi arttırabiliyordum fakat bağırsakların kilitlenmesiyle vücut errorlar vermeye başladı, buna rağmen 65k a kadar kontrollü ve keyifli bir şekilde devam ettim. Bu arada 61k yarışçılarının hızlı olanlarıyla karşılaşmak ve desteklerini almak muhteşemdi, hepsine tekrar tekrar verdikleri enejri için teşekkürler. (61Kcılar ile son 45k ortaktı) Parkurun en güzel kontrol noktası CP6 Misi’ye varıp oturduktan sonra ilk defa ciddi yorgunluğu hissetmeye başladım. Tabi bunda şimdiye kadar en uzun mesafemi katetmiş olduğumu da hatırlamak lazım. Kendime gelmek için formül ararken parkur tanıtımlarında bu CP noktasında konaklamalı bir tesis olduğunu hatırladığımdan duş alma imkanım olup olmadığını sordum, olumlu yanıt alınca hızlı bir duş alarak tam anlamıyla uyanmış oldum. Oldukça uzun kaldığım bu noktadan çıkarken güneş açmasına güvenip tayt ve yağmurluğu çıkarmam yarışta yaptığım en büyük hatalardan biri oldu. Sonrasında parkurda özellikle rüzgarın da etkisiyle ciddi anlamda üşüyerek oldukça yıprandım. Hatta şöyle ki tüm parkur boyunca hatırlamadığım tek bölümler bu arada oluştu. CP7 Doğancı Çeşme’ye (80K) vardığımda ilk ve son defa yüzümdeki gülümseme kaybolmuştu. Burada ilk iş olarak t-shirt değiştirip hoodie ve bere giyerek ısınmaya çalıştım. ANDA çadırında bulunan arkadaşın ikram ettiği sıcak kahve ile iyice kendime gelerek toparlanmış şekilde tekrar parkura çıktım. Yarışın benim için en zor kısmı başlamıştı, bir sonraki cp e 16km vardı ve mental mücadele başlamıştı. Düzenli olarak hiçbir şekilde koşamıyordum ama durmadan hızlıca yürüyebiliyor ve yokuşları sorunsuz çıkabiliyordum. Kalan bölümde teknik bir inişin olmaması büyük şanstı açıkçası. Bundan sonrasında risk almadan sağlıkla bitirmek için aynı tempoda devam ederek, kafamda dolaşan düşünceleri uzaklaştırarak doğaya konsantre olup (yaşasın halüsinasyonlar) CP8 Atlas’a (96K) tekrar ulaştım. Bu geçen bölümde yarışı bırakanları görmek gerçekten üzücüydü. Yine Atlas’ın enerjisini topladıktan sonra enerjik bir şekilde yarışın sonunda bulunan son sert tırmanışıda atlatarak finishe yine kontrollü bir şekilde hızlı yürüyüş temposuyla ara ara kısa koşularla yaklaştım. Finish öncesi tesisin yokuşu zaten yeterince konuşuldu ben üzerine yorum yapmayayım. Neyse ki çıkışlarla bir sorunum yoktu. Finish bölgesinde bekleyen tüm dostlara teker teker teşekkürler, sayelerinde gülen yüzlerle beklediğimden biraz uzun ve zor süren ilk 100K’ımı başarıyla tamamlamış oldum.
Sonuç ve özetle :
-
Hem kilo hem form olarak ortada olan eksiklerimi destekçilerimin muhteşem katkılarıyla kapattığımı ve sağlıkla bitirdiğimi düşünüyorum. Cp e yaklaşılan son 4-5 km boyunca arkadaşlarını görecek olmanın verdiği psikolojik pozitif etki çok yardımcı oldu.
-
Beslenme konusunda genel bir sorun yaşamadım, Jel olarak Türkiye’de satışı olmayan BCAA destekli Decathlon Jeller kullanıyorum. Wup Tuz hapı ile beraber her saatte bir adet almaya çalıştım. Arada 3-4 tane GU Roctane ile değiştirdim. (Özellikle espressolu olan yüksek kafeinli olan çeşidini lezzet ve etki olarak seviyorum) Bunlar dışında Haribo Veggy Mix, Knorr Hazır Makarna, Haşlanmış Patates, Peyman Bahçeden Mini Barlar, 4-5 adette çikolata, badem (tuzlu) tükettim. (Bir de patatesli gözleme şımarıklığım oldu) CP lerden sadece çorba ve ekmek aldım. Bunlara ek olarak %100 meyve suyu içiyorum, buradaki fruktoz beni rahatsız etmiyor ama tavsiye değildir denemeden yarışmayın. (1 Litrede 120 gr karb var) Ayrıca Wup Carb 3+ ü her CP de tüketmeye çalıştım. Yarış sonunda ise Protein Shake ve Wup Upgrade ile toparlanma sürecini desteklediğimi düşünüyorum. Yarış sonu yemeği ise beslenme açısından yeterliydi. Ertesi gün uyandığımda fiziki olarak gerçekten iyi durumdaydım.
-
Ayak tabanlarım hassas olduğundan daha önceki yarışlarda genelde sorun yaşıyordum, bir süredir deneyimlediğim ve geçen bir başlıkta önerdiğim decathlon sürtünme önleyici krem yine hayat kurtardı. Böyle çamurlu-ıslak bir parkurda çok işime yaradı. (Sürekli çorap değiştirdim bunu da belirtmem lazım)
Sonuç olarak bir küçük su toplaması dışında sorunsuz bitti.
-
İşaretleme ve yönlendirmeler yeterliydi, bazı parkurlarda yaşanan sorunları yaşamadım kendi adıma, sis bastığında gps biraz bozulsa da yüklü rota ile hiç kaybolmadan rahatça yolumu buldum. Önde gidenler farklı sorunlar yaşayabiliyor genellikle, bu yarıştada bazı sorunlar yaşanmış ne yazık ki.
-
Baton kullanmayı seviyorum ve rahatım, sadece çıkışlarda değil yarışın genelinde kullanıyorum.
Kafa lambası Petzl NAO RL yeni geldiği için sanırım ilk defa kullandım, meraklısı için söylemem gerekirse çok memmun kaldım, tüm gece sonunda 5 birim şarjından 4 birimi duruyordu, hiç şarj etmeme gerek kalmadı. Çanta ve flaskleri daha önce de kullandığım için memmundum zaten, bu kadar süre içerisinde de bir sorunla karşılaşmadım.
-
Finisher Polarında beden eksiği vardı, Medium verilince doğal olarak alamadım
, sonra göndereceklerini belirttiler, heyecanla bekliyorum.
-
Organizasyonun geçen sene göl kenarında olmasından sonra bu sene tesis içinde olmasının havanın da etkisiyle genel olarak keyifsizlik yarattığını gözlemledim. Tesisin göl kenarı bölümü de var gördüğüm kadarıyla, seneye umarım o bölgeye doğru kaydırılır. Yukarıdaki bölümde doğanın içinde olduğumuz aşağısı kadar hissedilmedi bence. Finishin yokuş sonunda olması zaten cidden ilginçti, finish fotoğraflarında gülmek istiyor koşucular
Tesisle ilgili başka sorunlar da yaşandı (otopark ücreti vs) sonradan müdahele edilip çözüldü ama akılda kalan kalıyor. Bunun dışında organizasyonda tüm kişiler gerçekten canla başla çalışıp güzel bir yarış gerçekleşmesini sağladılar. İletişime açık olmaları sorunların çözülmesi konusunda güven veriyor.
-
Fotoğrafçılar 10/10. Yarışçı gibi parkurda tırmandılar koştular valla. Drone’la fotoğraf çekmek yeni bir özellik olarak yarışlara geldi , hayırlı olsun. muhteşem kareler çıkardılar.
Yarış öncesinde, yarış sırasında ve sonrasında destekleyen, arayıp soran takip eden tüm dostlara sevgiler, minnettarım.
Ve gelelim son günlerde bana en çok sorulan soruya,
“Burada tekrar 100k koşar mısın?”
“Kesinlikle Evet”