Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun "Yürüyelim mi? Koşalım mı?" yazısı üzerine

medyatik doktorlar her konuda fikir beyan ediyor, takipçileri yada sevenleri hocaları her konuyu bilsin ve konuşsun istiyor
benim eleştiri hedefim medyatik doktorların takipçileri

  • sürekli sağlık konuşurlar birbirleriyle sürekli doktor videosu paylaşırlar, mhrs den randevu alıp gitmezler gittikleri zaman doktoru begenmezler ilave testler yapmasını isterler
  • şu faydalı bu faydalı diyerek sürekli yerler
  • şeker ilacı kullanıp tatlı yerler
  • insulin direncini bilirler fakat göbekli olmayı garipsemezler
  • Ramazan da oruç tutup kilo alirlar
  • sürekli peygamber şöyle yerdi böyle deyip bir öğünde peygamberin bir ayda yediğini yerler
    -10 bin adım deyip AVM lerde gezerler
    -TV de internette ne kadar çöp varsa izleyip takip ederler
    -her konuyu bilirler hemde en iyi bilirler kilo vermeyi bilmezler
    -ayak uçlarına dokunacak kadar egilemezler koşanlara spor yapanlara kulp takarlar
8 Beğeni

Burada bir duraksadım, hemen deneyeyim dedim. Sağ elimle zar zor dokundum, sol elimle ramak kaldı. Koşu sonlarında esnemelere vakit ayirmam lazım. Ne yalan söyleyeyim suçluluk hissettim şimdi :upside_down_face:

7 Beğeni

Konu üzerine düşüncelerini buraya da taşımak istedim. Maraton koşanları da örnek vererek düşüncelerini aktarıyor. 01:04:24’ te başlıyor. Özellikle maraton koşucularının yaşam süresi hakkında söylediği ortalama değer beni çok şaşırttı.

İki gündür araştırma yapıyorum. Osman Müftüoğlunun bu dediklerini destekleyen yazı bulamadım. Belki de ben bulamadım.

Gördüğüm tüm makaleler koşan insanın koşmayan insana göre daha az risk altında bulunduğu yönünde.

Bazı çalışmalar koşan insanın koşmasından dolayı yaşamının daha uzun olmadığını, fakat daha sağlıklı olmayı daha ön planda tuttukları için daha uzun yaşadıklarını göstermiş. Nötr/bağlantısız durum saptamışlar yani.

Vo2max ın yaşam uzunluğuna katkısı birebir bağlantılı.

Açıkçası tersi kanıt için aramalar özellikle yaptım ama sakatlanıp hareket kabiliyetini yitirmekten dolayı erken ölmek dışında bir bağlantı da bulamadım.

Çağımızda çok teknik terim olsa dahi makalelerin abstractlarına ulaşıp makalenin ne dediğini anlamak çok kolay.

Bu durumda Osman Müftüoğlu’na değil de bilimsel makalelere inanmak daha doğru gibi geliyor.

8 Beğeni

Ben anlayamadım.

‘Maraton kosanlarda ortalama yaşam süresinin 55 yaşı geçmediğini’ söyledi.

‘Spor yapanlarda 100 yaşı gecenlerin çok az olduğunu’ söyledi.

Diğer taraftan Fatih Altaylı ‘kosmak için yaratilsaydik 4 ayaklı kalırdık’ dedi… İnsan ve devekuşu gibi iki ayaklılarin çok iyi birer uzun mesafe kosuculari olduklarindan bihaber şekilde.

Yine Fatih Altayli sporcu bir arkadaşının spor yaparken vefat ettiğini söyledi. Ne kadar ilginç bir bilgi. Sporcunun spor yaparken ölmesi! Günde 1 saat spor yapan kişinin (spor nedeni ile veya başka bir nedenle) spor yaparken ölme ihtimali en az 1/24 ile yaklaşık %4 tür zaten. Ben daha iddialı bir şey söyleyeyim. Spor yapmayanların tümü spor yapmıyor iken ölüyor. Bu durumda ne diyelim? Spor yapmamak %100 öldürür mü diyelim.

Madem ‘Koşmak için yaratilsaydık 4 ayaklı kalırdık’ şeklinde, olaya felsefi yaklaşılıyor ben de şunu soruyorum? Çok koşmak veya Uzun mesafe koşmak insan sağlığına zararlı ise, (ister evrim diyelim ister yaradılış) insanın şu anki yapısı uzun koşmaya müsait olur muydu?

Yaradılış yönünde düşünürsek, Yaratan, 'ben sana bu uzun koşma yeterliliğini veriyorum. Sen bu yetenek ile tüm kara hayvanlarinin tamamına yakınını (belki birkaç tür hariç) 50km üstü mesafelerde geçebilirsin ama sen bunu kullanma, bu sana zararlı mı diyor. Cennetteki yasaklı meyve gibi.

Evrimsel yönde düşünecek olursak, uzun koşmak zararlı olsaydı bu yönde evrilebilir miydik?! Evrilemezdik. Ama uzun koşmayı illa da tukaka ilan edeceksek… ‘biz eskiden çok daha iyi, çok daha uzun koşuyorduk. Ama bu bize zararlı olduğu için köreldik, ancak yine de hala iyiyiz’ mi diyelim.

Diğer konular…

Öncelikle, tüm insan popülasyonu içinde spor yapanların sayısı kaç ki, 100 yaşını geçen sporcu sayısından bir beklentimiz olsun. Spor yapmayıp 100 yaşını aşan insan sayısının, spor yapıp 100 yaşını aşan insan sayısından daha fazla olması çok normal. Çünkü spor yapmayanların sayısı çok daha fazla. Spor yapanların yüzde kaçı 100 yaşını aşıyor ve yapmayanlarin yüzde kaçı aşıyor şeklinde bir değerlendirme gerekiyor.

Spor yapanların veya Maraton koşanların ortalama yaşam süresinin 55 yil olduğunu söyleyebilecek istatistiki bir çalışma yapılıp, sonuçlar yayınlanmış mı? Amaçlarına ulasmak için Kelvin Kiptum’un ölümünü de istatistiğe katmislar mıdır diye düşünmeden edemiyorum!

5 Beğeni

ChatGPT ve deepseek bu 55 yaşına dair birşey bulamadığı gibi tersine sporun iyi olduğunu söylüyor. Olmayan birşeyi bulmak yerine iddia sahibi araştırmayı dile getirmeliydi.

3 Beğeni

Günlük en az 12 K koşuyorum. Defalarca denedim ve gözlemledim, koşmanın vücudum üzerindeki etkisi meditasyon gibi tansiyon düşüyor, stres eriyip gidiyor, neşem yerine geliyor, güçlü hissediyorum, algılarım açılıyor yani Fatih Altaylı’nın tam tersi bir moda bürünüyorum. Kortizol bunları yapar mı ? Bilinçli hareket edince durduk yere kortizol salgılanır mı ? Sebil çeşmesi mi bu bacaklar her hareket edince kortizol akacak .
İkincisi insan ayağı mükemmel bir mekaniğe sahip , ayak parmaklarından aşil tendonuna kadar hız ve denge için yaratılmış .
Bitki gibi kök salalım bütün gün TV de siyasaldan sınıfta kalmış Fatih ile Demirel de doktora yapmış hocayı seyredelim .

4 Beğeni

Videoyu izlerken bağımsız bir dinleyici olarak ve plan program çerçevesinde bir nebze daha rekabetçi koşan bir sağlık mensubu olarak düşündüm. Aslında aktivite meselesi ve egzersiz olarak yürüme, hitap edilen kitlenin çoğunluğu gözetilerek biraz ön plana çıkarılmış. Süre ve öneriler yanlış değil. Fakat koşmayı zararlı olarak yansıtmaları bilimsel gerçeklerden uzak. İşin komik tarafı, sanki toplum olarak abartı koşuyoruz, maraton kültürümüz tavanmış gibi bunun zararlı bir aktivite ve koşmak faydalı olsa 4 ayaklı olurduk a bağlanması; trajikomik. Ekrandaki zihniyet, evlere, evlerden ebeveynlere, ordan da gençlere vizyon olarak servis ediliyor malesef.
Kardiyovasküler hastalıklarla uğraşan biri olarak, egzersizin bir reçete gibi, kişiye göre modifiye edilerek önerilmesi gerektiğini her daim savunuyorum. Topluma da bu yönde mesajlar vermek çok önemli. Bu forumda bu açıdan bir bilincin oluşması, bunları tartışabilmek çok kıymetli. Eminim ki bunu konuşan tartışan kişiler yarın öbür gün koşu rotalarında ilerlerken, insanlara da farkındalık katıyorlardır.
Miktar ve yoğunluk konusu, özellikle koşu için daha tartışmalı gibi görünse de, konuyla ilgili güncel çalışmalar mevcut. Egzersiz yükü artışı ile kardiyovasküler sistemde, kalbi besleyen damarlarda, kalp duvarlarında bir çok adaptasyon oluyor. Bir kısmı patolojik gibi görünse de, çalışmalarda kişilerin beklenen yaşam sürelerinin azalmadığı aksine egzersiz yapmayanlara göre daha fazla olduğu gözlenmiş. Konuyla ilgili merak edenlerle detayları özelden tartışabiliriz.
Özetle klinik açıdan sporcuları, koşucuları normal populasyondan farklı ele almak gereklidir. Fakat bu sporun, koşunun zararlı olduğu anlamına gelmez.
Egzersizi toplum vizyonuna katmaya çalışmalı; spor yapan/yapmayan her kişiyi bireysel ele alarak değerlendirmek önemlidir.

11 Beğeni

Günlük 3500 kalori alımı ile Avrupa’nın en çok yiyen toplumuyuz.
Fakat hareket olarak Avrupa’nın en az spor yapan toplumuyuz.

Kalp rahatsızlıkların en büyük sebebi yüksek iç yağlanma ve obezliktir.
Kanser’in en büyük sebebi yüksek yüksek iç yağlanma obezliktir.
Diyabetin ana sebebi yüksek iç yağlanma ve obezliktir.
Bu üçü dünyadaki tüm ölümlerin %30’undan sorumlu.

Hal böyleyken bu toplumu bu kadar az spor yapan ve çok yiyen bu toplumu spordan soğutacak ve dolayısıyla obezliğe sevk edecek bu tip açıklamalar yapmak bence açıkça vatan hainliğidir.

İnsanlar çareyi hareket etmekte değil, ilaçlar veya katkı maddeleri satın almakta arasın, bizde para kazanalım zihniyetinde olan bu kafalar insanları ölüme sevk ettikleri için Taksirle İnsan Öldürme Suçu ile TCK 85.inci maddesi uyarınca yargılanmalıdır bence

15 Beğeni

Bahsettiğiniz bölümü 1-2 dakika kadar dinledim, daha fazlasına dayanamayıp kapattım. Adamlar hayatta karşılaşacağı en yüksek dirence örnek olarak sadece alışveriş poşetlerini taşı yeter diyorlar… inanılmaz. Böyle bişeyi duyunca gerisine konsantre olamıyorum…

Ben 55 yaşıma kadar, yani 20 yıl daha, doya doya koşayım, ufak tefek hedeflerim olsun onları başarayım ya da başarısız olayım, ülkemin görülecek en güzel yerlerini koşarak göreyim, doğasının bir parçası olayım. Sonra öleyim.

Doktor bey de nasıl istiyorsa 150 yaşına kadar yaşasın.

Aslında hep bir noktayı gözden kaçırıyoruz. Biz bu işi sağlıklı yaşam için mi yapıyoruz, yoksa kafamızdan geçenleri başarabilmek için mümkün olduğunca sağlıklı kalmaya mı çalışıyoruz? Bu sorunun cevabını dürüstçe verince konu zaten kapanıyor.

Ben 2. kısımdayım. Uzun yaşayayım, sağlıklı olayım gibi basit bencilce düşüncelerim hiç yok. Sonuçta denizde bir kum tanesiyim. Uzun süre kalsam ne olur, kalmasam ne olur?

Olduğu kadarı olur. Yolun sonuna geldiğimde de muhtemelen daha fazlasını yapamadığım için pişmanlık duyarım. (bkz yaşlı insanlara sorulan en büyük pişmanlığınız nedir gibi sorulara verilen yanıtlar)

Sonuçta ben böyle mutluyum.

(konudan saptıysam özür dilerim, silebilirim. sağlık ve koşu ya da diğer sporlar aynı anda konuşulduğunda genelde bunları düşünüyorum…)

15 Beğeni

9 gönderi yeni bir konuya bölündü: 4 Ayaklı - 2 Ayaklı Koşu Tartışması

İşin bu tarafı pek çok insan ve fikir bütününde benim de kafamı çok kurcalıyor.Bir insan bu kadar basit bir konuda bile bu kadar yanlı ve cahilce bir fikir belirtebiliyorsa , acaba diğer konularda söyledikleri ne kadar doğru ve bağımsız …

10 Beğeni

Çok koşmak,çok yürümek ne olursa olsun çok yapılan şey zararlı ama az yapılması da zararlı Koşuyu seviyorum zararlıysa da,Atın ölümü koşudan olsun Zararlı alışkanlıklarımızda sigara vb kötü alışkanlıklar yerine koşu olsun

4 Beğeni

Adaptasyon’u unutmuş.
Birebir kopyalamadan anladığım kadarıyla ChatGPT’de;

Yıllar içinde yapılan antrenman, beslenme ve stres yönetimiyle kortizol seviyesinin daha iyi kontrol edilebileceğine;

Düzenli antrenman adaptasyonu, yeterli karbonhidrat ve elektrolit alımı, kaliteli uyku ve mental tekniklerle kortizol tepkisinin azaltılabileceğini (ama tamamen sıfırlanmayacağını) söylüyor.

Bu saatte uyumamak ve beslenme şeklim bile maraton koşucusundan daha sağlıksız.Mesele sporu nasıl yaptığımız.

2 Beğeni

Simdi hoca bunlar ama hoca kilikli diyorum ne yazik ki ben… Kendi inandiklari bilime ters gelen bir laf etsen agzinin icine sokarlar “bilim” diye… Ama cogu kanitsiz, nitelikli arastirmaya dayali olmayan, tamamen kendi inanislari veya kisitla kanitla elde ettikleri dogrulari her ortamda satar. Ama ortadaki gercek acik ve net; Turkiye, Avrupa’nin en az egzersiz yapilan ulkesi, Turkiye Avrupa’nin en obez ve dunyanin en obez onyedinci ulkesi… Zaten yemeye odakli, tuketmeye odakli, saglikli beslenmekten uzak bu ulkenin insani bir sohbet icinde “spor zararlı” diye duyunca basina sonuna bakmaz ve sen spor yaparken sana bunu satmaya calisir. Belki elde bir yag deposu durum ile, belki elde sigara ile veya cokca yasadigimiz uzere raki sofralarinda…

Fatih Altayli ve benzeri egosu tavan insanlarin ortaya attigi savlari ciddiye alamiyorum ama unvani Profesor Doktor olan ve yayinda bunun kullanilmasini isteyen bir kisi bi zahmet dediklerine dikkat edecek ve nereye gidecegini bilecek…

3 Beğeni

Bir gönderi mevcut bir konuyla birleştirildi: 4 Ayaklı - 2 Ayaklı Koşu Tartışması

Değil.
Zararlı değil.
Şu miktara kadar yürüyüş veya şu miktara koşu tamam ama şu miktardan daha fazlası zararlı veya insan ömrünü kısaltıyor veya şu zararı veriyor gibi herhangi bir bulguya ulaşmış bir bilimsel çalışma yok.
Dünyada milyonlarca bilimsel çalışma var ve fazla sporun rakamlarla insanlara zarar verdiğini gösteren bir çalışma yok.

Bu “fazlası zarar” düşüncesi tamamen insanların duyguları ile ulaştığı ve tamamen insanın adaptasyon yeteneğini göz ardı ederek üretilmiş çıkarımlar.

Bu “fazla spor zararlı” fikri doğru olsaydı Kilian Jornet gibi sporcuların veya elit maratoncuların, Alexsandr Sorokin (Ocak ayında 1035km koşmuş) gibi sporcuların şimdi çoktan ölmüş olmaları gerekirdi.

Yiannis Kouros şu anda 69 yaşında ve gayet sağlıklı. Onun hayatı boyunca yaptığı km’nin 10’da 1’ini yapabileceğimi zannetmiyorum. Veya bu forumda Yiannis’in yaptığı mesafenin çeyreğini yapabilecek bir koşucu olduğunu düşünmüyorum.

Hal böyleyken bu “fazlası zarar” sözü bence fazlasıyla absürt bir çıkarım.

6 Beğeni

Alexsandr Sorokin normali 1035km, belki normalinin de altıdır.

Fazlası zarardaki “fazla”, kişinin o zaman dilimindeki kendi standart alışılmışının dışındaki aşırı mesafe, süre.
20 yaşındaki Sorokin için 1035km fazla ve büyük ihtimal sakatlık çıkarırdı.5 Yıl önce backyard ultrada 80 saat fazlaydı ama şimdi 80 saat o yarışa katılan ve o dayanıklığa sahip olanlar için fazla olmayabilir.

İnsanın (aslında canlının) adaptasyon yeteneği muazzam ama o yeteneğe ulaşana kadar adepte olamayanların durumu göz ardı edilemez. Bu nedenle çölden dağa çok zor koşulda koşan yüzlerce kişi var diye büyük çoğunluğumuz o yarışları süresi içinde bitiremez.

Fazlayı bence kişinin antrenmanları, dinlenmesi, beslenmesi, fiziksel/zihinsel durumu belirler ve benim için şu an 20km koşmak fazla ve zararını belde dizde hissederim. Yiannis Kouros hissetmez :wink:

Aşağıdaki sayfayı Türkçeye çevirince overtraining’in de gerçekliği görülüyor.

Fazlası fazla.

2 Beğeni

Altaylı ve Hocanın videosu altındaki yorumlara biraz baktım.Yorumlarda bir iki itiraz var çoğunluk sohbeti bilgilendirici,eğlendirici ve eğitici bulmuş dahası doğruların altını çizildiği vs vs yorumlarda doğrudan yada dolaylı okunuyor.Sohbeti izleyip olumlu yorum yazanlar ve sohbeti faydalı bulanlar için klasik yankı odası yani aynı sabit fikirlerin tekrarlandığı ve paylaşıldığı bir ortam.Altaylı ve Hoca ile zaten fikir birliği olmaz lakin toplumda spor yada koşu deyince muhalefet olacak epey ezici bir çoğunluk var.Artık insan toplulukları bilimsel verileri kabul etmiyor ney’in doğru olmasını isterse o’nu doğru kabul ediyor.

1 Beğeni

“herşeyin fazlası zarardır”

Örneğin neye zarardır. Sağlığa mı?

Peki sağlığın fazlası zarar mı?

4 Beğeni