4 Ayaklı - 2 Ayaklı Koşu Tartışması

İşin garip ve farklı bir detayı da, 4 ayaklı olursan koşarken belirli hızlarda verimli koşabiliyorsun. Yani kadansın ile nefes alıp vermen uyumlanmak zorunda. Bu da ara pacelerde koşamaman demek, ya hızlı, ya orta ya da yavaş koşabilirsin. respiratory-locomotor coupling

Oysa 2 ayak üstüne kalkınca nefes ve adım frekansı uyumlanma zorunluluğu ortadan kalkıyor. İnsanlar dört ayaklı hayvanların aksine nefes ritimleri ile adım frekanslarını bağımsız olarak kontrol edebilirler. Bu da dayanıklılık koşularında büyük bir avantaj sağlar.

Yani 4 ayaklılar koşsun yaklaşımının ne kadar temelsiz, ve tam bir amca yaklaşımı olduğunu görüyoruz. Şimdi bunu görünce, acaba bu adamın diğer fikirleri de mi bu kadar temelsiz diye düşünmeden edemiyor insan.

20 Beğeni

‘4 ayakli’ ifadesini Fatih Altaylı kullandı. Osman Müftüoğlu düzeltme gereği duymadı. Yani bir şekilde o da bu görüşü paylaşmış oldu.

2 ayaklilarda 2 cesit hareket stili var. Yürüme ve koşma. (Bu tanımlamayı tekrarlamayı seviyorum :blush:. Yürüme; hiçbir zaman iki ayak aynı anda yerden kesilmez, mutlaka bir ayak yerdedir, iki ayağın aynı anda yerde olduğu zamanlar da vardır. Koşma; hiçbir zaman iki ayak aynı anda yerde değildir, mutlaka bir ayak havadadir, iki ayağın aynı anda havada olduğu zamanlar da vardir ki bu anda bir fotoğraf makinesinin kadrajina girmek keyiflidir) Belki biraz zorlarsak 2 ayakla aynı anda yere basıp aynı anda sıçrama ile (kanguru hareketi) 3. Çeşidi de ekleyebiliriz.

Yürüme ve koşmayı, eklemlere uygulanan darbeyi gözeterek düşününce… Yürümede vücut ağırlığı bir ayaktan diğerine aktarılırken her iki ayak ta yerde olduğu için darbe oluşmuyor. Koşmada vücud ağırlığı bir ayaktan diğerine aktarılırken her iki ayak ta havada oluyor. Ayak yere inerken vücut ağırlığı ile yere çarpıyor. Bu da darbeyi oluşturuyor. Bu konuda koşuyu eleştiriyorlar. Ama bu eleştiriyi yapanlar, canlıların adaptasyon yeteneğini göz ardı ediyor. Paldır küldür koşarak dizlerimize veya ayak parmaklarindan belimize kadar herhangi bir eklemimize, tendonumuza tabiki zarar verebiliriz. Yanlız, bilinçli davranarak, uygun tempo, yastiklamali ayakkabı, eğime ve zemine uygun bir basış stili ile, zarar görmeden önce gerekli güclenmeyi sağlayabiliriz. Tıp dünyası genelinde bu konu göz ardı ediliyor. Geçen hafta Haldun abi Kocaeli Tıp Fakültesinde bu konuda brifing verdi. Doktorlara veya adaylarına ultra koşu gibi extrem bir spordan zarar görmemenin (eklem/tendon sorunları) mümkün olabileceğini anlattı.

4 ayaklilar da ise ayakların yere bastigi ve havada olduğu anlarin kombinasyonları daha fazla. 6 çeşit hareket stili tanımlanmış. Son hız koştukları RUN stili çok ekonomik değil. Çitaların avlanma anında kullandıkları stil bu. Sürdürülebilir değil. Vahşi köpeklerin avlanma yöntemi ısrarcı bir takip yontemiydi. Dördüncü seviyedeki TROT olması lazım. 4 ayak için en optimum bu olması lazım.

Netten indirdiğim kısa bir video vardı. Kaynağını hatırlayamadigim ve bulamadığım için link veremiyorum. Bu yüzden Youtube’a yükledim.

6 Beğeni

Koşu, tek bir alan değildir. Sprint mesafe koşusu ile 100mil dayanıklılık koşuları birbirinden çok farklı dallardir. Gerektirdiği vücut yapısı, oksijen kullanımı, antrenmanları, aktivitenin vücutta yarattığı etkiler vs vs.

100 metre koşucusundan, 100 mil koşucusuna doğru bir yelpazede, vücut tipleri, yaptıkları antrenmanlar, oksijenin kullanımı gibi konularda kesintisiz bir şekilde inceledigimizde küçük küçük değişimlerle çok farklı noktalara ulaşıyoruz. Biri siyah ise diğeri beyaz. Siyahtan beyaza geçiş, arada bir mesafede bir anda gerçekleşmiyor. Grinin tonları şeklinde kesintisiz ve küçük düzenli bir değişimle oluyor. 800mt ile 5km arası her iki ucun gerektirdiği özellikleri daha fazla barındırıyor. Belki de bu yüzden koşuyu hep tek bir dalmis gibi düşünüyoruz.

2 ayak ve 4 ayak durumunu bunu dikkate alarak ele almalıyız. 4 ayaklı olmak, hem pratikte şahit olduğumuz şekilde hem de 4 ayak mekanizmanin sağladı hareket ‘sprint mesafe’ icin tartışılmaz üstünlük sağlıyor. Videodaki Gallup/RUN modu oksijen kullanımı ve oluşan ısı açısından sürdürülebilir bir stil değil. Bizde de 100mt stili sürdürülebilir bir stil değil.

2 ayaklı olmak uzun mesafelere doğru avantaj saglamaya başlıyor. 2 ayak adım uzunluğunu desteklerken, 4 ayak kadansi destekliyor. 2 ayak hem pratikte şahit olduğumuz şekilde hem de sağladığı avantajlarla uzun mesafe için üstünlük sağlıyor.

4 ayakla yere temas etmek, denge konusunda avantaj sağlarken, enerji tüketimi konusunda, daha fazla kas kullanıldığı için, sanılanın aksine, dayanıklılık koşularında dezavantaj sağlar.

Ayak sayısı yönünden, Canlılar arasındaki kiyaslamayi, pratikte yaparsak yanilabiliriz. Çünkü ayak sayısı sadece bir parametre, bundan daha önemli olan bir de oluşan ısıyı dengeleme sorunu var.

Bu konuda 2 ayakliların en önemli temsilcisi olan biz insanlar, daha yüksek bir bilinçle koşu stilimizi tercih yoluyla seçebiliyoruz. Merak ediyorum. Bir çita TROT modda insan ile 100mil yarışsa sonuç ne olurdu? Gallup veya Canter modda 100 milde insanla yarışamaz, ölür. Ama TROT modda yarisabilirdi belki. Koşuya çıktığımda bazen köpeğim de eşlik ediyor. Kangal kırması bir çoban köpeği. Gezdirilen köpeklere göre daha özgür ruhlu. Yani benimle beraber koşarken hemen yanımdan koşmuyor. Ama totalde aynı rotayı koşuyoruz. Ben hedefim belirli olduğu için gerekli ayarlamalarla koşuyorum. O hedefi bilmediği için videodaki tüm hareket stillerini sergiliyor. 3 veya 4. stillerde koşarken kendisi de nefesi de yüzlerce km kosabilecek kadar rahat görünüyor. Ama vücut ısısı ne durumda bilemiyorum.

Not: bizler burada çoğumuz akademisyen/bilim insanı değiliz. Buna rağmen bir konuyu konuşurken, hepimiz iddialarimizi desteklemek için kanıtlar arıyoruz. Osman Müftüoğlu gibiler de keşke böyle davranabilse. Belki söylediklerinde gerçeklik payı vardır belki yoktur. Bir tane Kortizole tutunup, istatistiki çalışma yapmadan, zararlı diye bahsettiği maddenin, uzun koşuya adapte olmuş bir bünyeye etkilerini bilmeden konuşmasının bir değeri yoktur. Tekrar ediyorum, Tıp camiasının yaptığı temek hata şudur: ortaya çıkan bir durumun, halihazırdaki bünyeye yapacağı etkiler üzerine durum değerlendirmesi yapıp sonuca ulaşılıyorlar. Canlı organizmanın adaotasyon yeteneğini göz ardı ediyorlar. Oysa ‘aşı’ bu konuya en güzel örnek. İyi ki hepsi bu zihniyette değiller.

2 Beğeni

Bunu podcastte de soylemistim, %100 emin olmamakla birlikte, bu yarislarin etapli yapildigi gibi bir bilgi var bende. Yani durup dinlenerek, ama toplamda 5:45 gibi. Bir turlu bu bilgiyi teyit yada iptal edemedim. Bulamiyorum cevabi. Chat GPT de internetteki bu bilgiden yola cikip 100 km performansini hesapladiysa o da benzer hataya dusuyor olabilir.

1 Beğeni

100km’de bu hesaplamalar sağlıklı degil.

Ayrıca,

Listede uzun mesafelere en dayanıklı, çölde bir çok olumsuzluklar içinde günlerce yol alabilen devenin yokluğu ve çitanın varlığı listenin güvenilirliği için soru işareti oluşturuyor. Özellikle çitanın varlığı. Usain Bolt’u zorla elit maratoncu sınıfina sokmak gibi birşey.

Chatgpt’nin her söylediğine inanmayıniz. Bir ara Türkiye uzun atlama rekorunun sahibi olarak Tanju Colagi gösteriyordu. Çita haricinde verdiği hayvanlar mantıklı ama devenin eksikliği kabul edilebilir değil.

Hayvanların antrenman yapması ve stratejik koşması kısmına katilmiyorum. Onlar hayat mücadelesinde fiziksel var olan yeteneklerini zaten sonuna kadar kullanıyorlar. Kullaniyorlarken de en verimli şekilde antrenmanlarını yapıyorlardır diye düşünüyorum. Çita belki uzun kosmuyor ama listedeki birçok hayvan (başta Afrika yaban köpeği) uzun koşuyor. Citada uzun koşma yeteneği olmus olsaydi bunu mutlaka gösterirdi. Hayat mücadelesinde var olan yeteneğini kullanmayan tek canlı insandır (edit: ve insanın beslediği evcil hayvanlardır). Sahip olduğu üstün bilinç ve teknoloji bu tembelliği yapma lüksü veya hatası için imkan sağlıyor. Hayatta kalmak ve daha iyi yaşamak için var olan fiziksel yeteneklerini kullanmıyor.

Ama insanların koşarken beslendiği gibi hayvanlar da koşarken su, yemek, elektrolit takviyesi yapmış olsa sonucu merak ederim.

Not: canlıların koşu konusunda (4 ayak iyidir, 2 ayak kötüdür gibi) performanslarini belirlerken konuyu ayak sayısına indirgerseniz, Pandaların da 4 ayaklı olduğunu hatırlatırım.

Bence bu kadar emek silinmesin. Belki başka konuya taşınabilir. Aslında iyi de bir başlık olur. ‘2 ayakli mı 4 ayakli mı geçer’ veya ‘hayvanlarla insanların yarışı’ şeklinde.

Ben atlarla insanların yarışında insanlar üstün gelir fikrini savunmuyorum. İnsan ile atın koşu konusunda rekabet içine girebileceğini söylemeyi seviyorum. Özellikle çevremde
koşu deyince aklına 100mt dışında birşey gelmeyen tanıdıklarıma. Berna Laçinin bir tweeti vardı. Altındaki yorumlar inanılır gibi değildi. Yorumlara daha sonra katılan bazı koşu sevdalıları, diğerlerine Kouros’dan, 100mil yarislarindan bahsediyorlar, koşunun sadece 100 metreden ibaret olmadığını anlatmaya çalışıyorlardı.

Savunduğum şey insanların uzun mesafe konusunda iyi bir yerlerde olduğudur. Ayak sayısı konusunda ise, ayak sayısından daha başka faktörlerin de performansta etkili olduğunu düşünüyorum. Antrenman konusunu değil de (çünkü antrenman insana özgü, hayatın doğal akışı içinde yeteneğini kullanmayan insan ve onun beslediği atlar gibi evcil hayvanlar, rekabetçi olabilmek için hayatlarının doğal akışı dışına çıkıp antrenman yapmak zorunda kalıyorlar. Ama hayatın doğal akışı içinde yeteneklerini sürekli kullanan vahşi veya yabani hayvanların antrenman ihtiyacı duyacaklarını sanmıyorum) bilinçli koşmaları konusunu merak ediyorum. Çitada uzun mesafe koşma yeteneği olsa bunu kullanırdı dedim ama yanılıyor da olabilirim. Dediğiniz gibi bir anda saldırıp tutabilirse tutar, tutamazsa bir sonrakine denerim deyip, ilk animasyondaki diger modları kullanmayı dusunemeyebilir. (Düşünemeyebilir dedim ama başka da nasıl ifade edebileceğimi bulamadım :slightly_smiling_face:)

Yarışın olduğu animasyonda sadece koşu stilleri değil başka gariplikler de var. Deve kuşu ile atın arasındaki mücadelede sıralama değişimleri gibi. Animasyonu kanıt olarak sunmadim. Hoşuma gitti. Sizin arkadaşlarınızla paylaştığıniz gibi, ben de burada paylaşayım istedim. Videonun açıklama kısmını ise hiç okumadım. bende sadece video vardı. Hatta burada paylaşabilmek için youtuba yüklemek zorunda kaldım. Korsanlik yaptım sanırım. Müziğini beğenmedim ama sizin video var nasılsa, ben kendiminkini YouTube’dan sileyim :blush:

Sağlıcakla kalın :raised_hand_with_fingers_splayed:

Edit: @spinodal Mert hocam bu girdiyi yazarken konu bölünmüş. Bu girdiyi de taşıyabilir miyiz

2 Beğeni

Paylaştığım video sonrası tartışma nereden nereye gelmiş, buna vesile olmak sevindirdi. Zevkle okuyorum tüm fikirleri. :slight_smile:

2 Beğeni

Mesele “koşunun zararları” olunca evrime (evrim teorisi demiyorum, zira toplumun önemli bir kısmı teori dendiğinde herhangi bir "fikir"den bahsedildiğini sanıyor) başvurulması da pek ironik!

İnsanın evrimi bir bakıma zaten “doğal olmayan” bir süreç olduğu için, bugünkü Homo sapiens’in ortaya çıktığı son 70 bin yılda yaptığımız pek çok şey zaten türsel varlığımıza aykırı(ydı). Örneğin, zamanı yeterince geri aldığımızda Homo sapiens’in kıyafet giymediğini de görürüz ama bu evrimsel tarihimizin bir aşamasında hayvan postlarını kıyafet gibi kullanmayı keşfettiğimizi ve buna uyum sağladığımız gerçeğini değiştirmez. Hatta şu anda aksi hiç mümkün değil.

Koşu özelinde spor yapmak da bana kalırsa öyle. İnsana sadece bir “hayvan” gözüyle bakarsak, fizyolojik olarak bizden güçlü ama acil durumlar dışında koşmak nedir bilmeyen diğer hayvanlar gibi davranmamız gerektiğini söylemek doğru olabilir. Ancak kendimize evrim geçirmiş ve diğer hayvanlardan niteliksel olarak farklı bir “hayvan”, yani Homo sapiens olarak bakarsak, tıpkı diğer sporlar gibi koşuyu da icat ettiğimizi ve bilinçli bir şekilde yaptığımızı görürüz. Diğer hiçbir kara canlısı suya girip yüzmüyor ama kimse yüzmek zararlı demiyor ya da diğer hiçbir canlı tenis oynamıyor ama tenis zararlı diyen de duymadık.

Koşunun ne kadarı kim için ne ölçüde zararlıdır bilmiyorum ama (bunu sadece koşu değil, tüm spor dalları için söyleyebiliriz) hareketsizlik çok ama çok zararlıdır, bunu biliyoruz.

Sözün kısası, hiçbir koşul/kişi/durum ayrımı gözetmeksizin spor yapmayı ve daha özelde koşmayı sağlıksız ilan etmenin ne evrimle ne de bilimle bir alakası var. Tümüyle safsatadır böyle bir şeyi söylemek.

3 Beğeni