İstanbul'un Adımları

Çok yoğun sis vardı başlangıçta. Şamlar’a kadar da tam anlamıyla etrafımızdaki sis dağılmadı. Karaburun - Dursunköy arasında güzel patikalardan geçtik. Kalabalık olduğumuz için köpekleri bir şekilde atlattık fakat yalnız koşarken bu kısımlar sıkıntılı olabilir.

İlk Cp’yi Dursunköy’de verdikten sonra Dursunköy - Sazlıbosna arasındaki sulak arazi geçişimizi engelledi. Buradan Çilingir’e çıkıp öyle indik Sazlıbosna’ya.

Rota karşıyı işaret ediyor @ggg arkamda ‘olmaz’ diyor. ‘Devam’ dese gireceğim, Allahtan yanımda aklıselim insanlar var.

35.km’de Hüsrev ile kucaklaşıyoruz. Gruba enerji yükleniyor. Buralarda benim psikolojik eşiklerim başlıyor. ‘Şamlar’a kadar…’ diyorum hep içimden… Bu grubun şöyle bir yöntemi var. Patlayacak gibi olan, kendini çok iyi hissetmeyen, mental mücadelesi başlayan koşucu öne alınıyor. Koşunun temposunu o belirliyor. Kimsenin temposuna ayak uydurmak zorunda kalmıyor aksine herkes arkasında onu destekliyor. Bu koşuda beni kaç kez sahneye aldılar hatırlamıyorum. Gürhan Akdağ bunlardan birinde kulağıma ‘ana odaklan, bu ana…’ diye fısıldıyor. Gökhan ‘telefona bakma, formuna odaklan…’ diyor…

50.km’de @muyu 'nun elini sıkıyoruz. En kritik noktada bir enerji yüklemesi daha.

53-54 sonraları en zorlandığım anlar. 58’de ise benim olayım bitti. Saatin kapatma tuşuna parmağımı koyup Mehmet’i arıyorum - bisiklete binmek için- göremiyorum. Biraz önümüzdelerdi ama yoklar… 5-6 kere ıslık çaldım, bağırdım yok… Meğer bir kafenin arkasında kısa bi tuvalet molası vermişler ve Gürhan abi ben Hüsrev onları geçmişiz. Burada Gürhan Abi ve Hüsrev resmen gölgem oldular. Yürüdüğüm anda yürüyor, koştuğum anda koşuyorlar. Hiçbirşey söylemiyor sadece ben ne yapıyorsam aynısını yapıyorlar. Bir kaç kere beni beklememelerini, onları yavaşlattığımı söyledim ama bana cevap bile vermediler…

Böylece Küçükçekmece gölünün yanındaki 3km’lik tartan zemini yürü-koş’a dönerek geçtim. Şu kafeye kadar, şu iskeleye kadar diye diye bitirdim orayı. Sonrası zaten taş köprü ve Marmara Denizi…

25 Beğeni

İstanbul’dan kaçtım diyebilirim. O zamandan beri bazı olaylar oluyor ki… kısa süreliğine de olsa bugün İstanbul’da olsaydım dediğim zamanlar oluyor. İstanbul’un adımları’nin koşulduğu günler de, o nadir zamanlardan biri.

Devam edeceğini umarım. Devam derken, aklıma bir konu takılıyor. Yaklaşık 1 buçuk sene önce başlayan bu süreçte gelinen noktada, koşuyu başlatan çekirdek ekip, ortaya çağrı yapıyor… beraber koşalım diye. Gördüğüm kadarı ile 7-8 kişiyi geçmiyor.

Bundan sonrası Forum’un İstanbul’da ikamet edip ultra koşan tüm üyelerine bir eleştiri. Neden katılmıyorsunuz? İşte o her zaman eleştirilen katılım ücreti derdi yok, CPlerde o vardı, bu yoktu derdi yok. Rekabet yok, Tişört kalitesiz derdi yok. Sadece günü yaşamak var.

Organize bir koşu, sadece profesyonellerin hazırladığı, ücret ödeyerek katilinan ve sonunda da bir çok şikayette bulunan şekilde mi olur? Ben cevabı biliyorum ve o yüzden diyorum ki, fahiş ücret ödeyerek, başka başka şehirlere ulaşım, konaklama masrafları yapılarak katilinan organizasyonlarin birinci amacı spor değildir. Sportif turizm ve sosyal tatmindir.

Not:İstanbul’un Adımları üzerinden yaptığım bu eleştiriyi, Başta @ggg ve diğer müdavimleri arkadaşlar konu dışı bulurlarsa, saygı duyarım ve gönderimi -elestrinin bulunduğu kısmı silerek- editlerim.

14 Beğeni

Çok güzel bir eleştiri ve tam da burası yeri bence. Bugün benim de koşu dünyasından bir arkadaşım bu etkinliklerle ilgili benzer bir eleştiri yaptı. Neden fazla kişi katılmıyor, yeterince duyuramıyor musunuz diye sordu. Ben de bu sorunun cevabını düşünmeye başladım.

Açıkçası bu organizasyon uzun koşmak isteyenler için bulunmaz bir nimet ve hak ettiği değeri kesinlikle görmüyor. Ben de @ggg ve bu organizasyonla buradan tanıştım. Yukarıda bir yerlerde ilkine katılmak için attığım heyecanlı mesajım hâlâ duruyor :slight_smile:

Hiçbir koşu grubu, yarış veya etkinliği hedef alma veya laf sokma gibi bir derdim yok. Ama hafta içi, hafta sonu nasıl oluyor da diğer gruplar 100 kişi toplayabiliyorlar inanılmaz gerçekten. Biz henüz 10 kişiye ulaşamadık maalesef :slight_smile: İstanbul’un Adımları olarak bu halde de çok çok mutluyuz gerçi, illa büyüyelim diye de bir hedefimiz yok gördüğüm kadarıya. Belki 50 kişi olsa iş başka bir şeye evrilecek, kontrol zor olacak. Biz kendi koşumuza bakıyoruz, eğleniyoruz, sohbet ediyoruz, @Osma 'nın da dediği gibi düşeni bırakmıyoruz, her seferinde farklı yerler deniyoruz, olayımız bambaşka ve de en güzeli işin sonunda güzel anılar biriktiriyor ve çok mutlu oluyoruz.

İstanbul’un Adımları 8’e gelecek olursak ben de birkaç kelam edeyim. Rotaya en uzak yerden gelen bendim sanırım. Tuzla’dan 05:30’da yola koydum, Küçükçekmece’de buluşma, ardından Karaburun’da 08:30’da başladık. Sisler altında, yarısı patika yarısı asfalt yolda diyebileceğim güzergahta 61k’yı molalar hariç 7 pace ortalama ve 7:07 süreyle bitirdim. İlk 20 - 25km sorunsuz ve bol muhabbetle geçti. Sonra bayağı sessizleştim, yorgunluk başladı, 45’ten sonrası ise mide sorunları derken, öyle ya da böyle bir şekilde bitti, harita güzel bir rotamız oluştu.

Strava kaydını da bırakayım: https://www.strava.com/activities/13509659654

Bir tane de finiş fotosu koyayım. Son olarak İstanbul’un Adımları 9’u da iple çekiyoruz.

23 Beğeni

Planlarım gelmek üzerineydi ama son anda evdeki sağlık durumları izin vermedi. Geçen hafta bu koşu için haftalık hacmimi boşaltmış ve koşmamıştım. Strava kaydını ve yazılanları okuyunca keşke gidebilseydim diye düşündüm tekrar. Koşan ve destek olanların ayaklarına sağlık. Harika bir rota ve organizasyon olmuş.

4 Beğeni

İstanbul’un Adımları 9. buluşmasında 12. Tümen’i anıyoruz. Rotamızın başlangıcı Bolayır. Rumeli fatihi, Gazi Süleyman Paşa’nın mezarı. Burası bizim için önemli çünkü Çanakkale’ye Uzunköprü’den günlerce yürüyerek gelen asker cepheye girmeden önce buraya uğrayıp dua edermiş. Düşüncemiz, 1. Anafartalar Muharebesine Bolayır bölgesinden katılan 12. Tümenin cebri (acele) yürüyüş + taarruz rotasını koşmak. 12. Tümen, dönemin şartlarına göre bir ordunun günlük yürüyüş mesafesinin yaklaşık 2 katını, hem de Ramazan Ayında yürümek durumundaydı. Bizim de bu organizasyonu Ramazan Ayında yapacak olmamızı güzel bir tesadüf olarak düşündük.

Uğrayacağımız yerler sırasıyla Bolayır - Güneyli - Ocaklı - Yeniköy - Fındıklı – Değirmendüzü- Tayfurköy – Karainebeyli – Beşyol. Beşyol bölgesinde yürüyüş bitiyor. Buradan sonra taarruz’a geçiliyor. Biz de 51.km’de Anafartalar Ovası’na hakim olan yaklaşık 260 rakımlı Tekketepe’ye çıkıp tam 110 sene önce nasıl yapıldıysa buradan Yusufçuktepe Yazıtları’na kadar ineceğiz.

Rota aslında 1. Anafartalar Muharebesini anmak açısından Yusufçuktepe Yazıtlarında bitiyor. Bu noktadan sonra biz 32.000 düşman askerinin çıktığı Suvla Koyu’na kadar gidip bu koyda bitirmek istiyoruz koşumuzu. Kıyı hattına kadar ilerlemek Çanakkale muharebelerinde atalarımıza kısmet olmadı. Fakat onların bize miras bıraktığı güzel ülkemizde biz bunu başarabiliriz diye düşündük.

Rota hakkında, maksat 12. Tümen’i ve 1. Anafartalar muharebesini anmak ise şu şekilde de düşünülebilir: Beşyol’dan sonra patika yollardan Tekketepe’ye çıkmak yerine doğrudan Küçükanafartalar köyüne inilebilir. Yusufçuktepe Yazıtları’nın olduğu konum bu muharebede düşmanı söküp attığımız son nokta olduğu için bitiş noktası mutlaka burası olmalıdır. Kısa parkur olarak da 7. Tümen’in yürüdüğü Yeniköy çıkışlı yaklaşık 35km’lik rota düşünülebilir.

Son olarak, aylar önce telefonda beni dakikalarca, çıt çıkarmadan dinleyip, bütün hikayeyi tüm detaylarıyla anlatmamı sağlayan ve sonunda sadece ‘bunu yapıyoruz… Mart gibi yaparız.’ diyen @ggg ‘a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. İstanbul’un Adımlarındaki tüm dostlarımda da aynı heyecan ve coşkuyu hissettim. Bu sefer benim için çok zor olacak. Hatta belki tamamlamak mümkün bile olmayacak. Ama sizlerin de içindeki bu heyecan sayesinde en azından deneme fırsatım olacak.

Aykırı bir iş yapacaksanız, sıradan insanları yanınıza almayın.

Kaynaklar:

https://canakkalemuharebeleri1915.com/genel/muharebe-alani-yer-isimleri/anafartalar/572-karga-degi-rmen-deresi

7. Tümen’e Vefa Yürüyüşü

Kitap: Çanakkale Muharebeleri - Anlatım ve Değerlendirme, Şahin Aldoğan & Melike Bayrak Özçelik

28 Beğeni

Çanakkale de şehit olmuş resmi kayıtlara geçmiş ancak sembolik mezarını bildiğim dedemi ve tüm şehitlerimizi yad etmek için bu fırsatı değerlendirmeyi çok isterim. Ön şart ve kabul-başvuru bilgisi alırsam sğoer olur

8 Beğeni

Abi selam. Ortalama 6:30 pacele koşacakmışız gibi düşünebilirsin. Onun dışında sana ön şart kabul kriteri gibi şeyler bizim ayıbımız olur. Geliyorum demen yeterli. Lojistik vs gibi işleri toplam sayıya ulaşınca konuşup çözeceğiz. Özelden WhatsApp grubumuzu atıyorum. Bekleriz :slight_smile:

6 Beğeni
  1. İstanbul Adımları ile ilgili Mesut Toptan’ın kaleminden Habertürk’te yayımlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz:
21 Beğeni

6.30 pace leri görünce ben de katılmak istedim. Anadolu yakası Marmaray hattında yaptığınız koşuda aklım kaldı. Umarım bir daha yaparsınız. Koşucu ya da cp olarak katılmak isterim.

3 Beğeni

Umarım bir organizasyonda denk gelebiliriz. Aynı rotaları iki kez yapmak gayet olabilir. Bu sene için kalan organizasyonlarımız

*Her adayı bir buçuk tur koşup aralarını yüzeceğimiz bir yaz organizasyonu
*Sonbahara yakın boğazın iki yakası
+1 (henüz belirlemedik).

Her zaman bekleriz :slight_smile:

7 Beğeni

Bir gece telefonum çalıyor. Arayan @Osma . Heyecanla 1. Anafartalar muharebesinin içinde geçen bir hikayeyi bana anlatıyor. Daha dinlerken tamam diyorum. Bu organizasyonu yapmalıyız. Ekibe konuyu açıyoruz. Açıkçası lokasyondan kaynaklı olarak az kişinin gelebileceğini düşünüyoruz konuyu açarken.

Bir önceki İstanbul’un Adımları sonrasında saygı duyduğumuz birçok kişiden çok olumlu dönüşler almamız, duyurumuzun daha genişlemesini sağlıyor. Nasıl ederiz nasıl yaparız diye planlarken kendimizi 15 Mart günü Bolayır’da buluyoruz.

Hikaye çok etkileyici. 1. Dünya Savaşı’nın nasıl zorluklarla geçtiğinin, o zamanın psikolojisinin hap bir örneği gibi. Bıyıkları terlememiş çocukları da içeren, bu ülkenin bir döneminin gençliğinin ne zorluklarla savaştığının yüzler e göstergesinden birisi. Günde 50 km yürümüş bir ordunun, bu topraklara ne için geldiklerini hiç anlamayacağım başka coğrafyanın çocuklarıyla ilk temasının hikayesi. Dahası, Çanakkale’de Mustafa Kemal Atatürk’ün sahneye çıkışını da içermesinden ötürü farklı bir anlamı da var. Tüm bunları yazarken, bize bu hikayeyi adeta bir tarih öğretmeni gibi ilmek ilmek işleyen @Osma ya binlerce kez teşekkürler. Biz onun hayaline eşlik edebilmeye çalıştık.

Koşunun Beşyol Tekketepe arasındaki bir bölümü hariç, neredeyse hepsini asfalt yolda geçirdik. Gelibolu’nun ayrı bir havası var. Dünya’nın görüdğü en büyük savaşlardan ve zaferlerden birinin burada gerçekleştiğini unutmak mümkün değil. Yol boyunca küçük küçük köylerden geçiyoruz. Benzin istasyonu gibi geniş imkanlar yok. Daha çok köylerde marketlerde yemek ihtiyacını giderebiliyoruz.

Son kısım hariç genelde neredeyse her yerde çeşme var. Suların tadı biraz garipti. Fakat 2 gün geçmesine rağmen hepimiz sapasağlamız. Yani içmekte sıkıntı olmadı.

Koşuyu 3 kişi baştan sona bitirdik. Fakat genel olarak oldukça kalabalıktık. 8-10 kişi arası koştuk. İstanbul’un adımları için bu da bir rekor oldu. Son çıkışta yol bisikletine pek uygun olmayan şartlar vardı. Dolayısıyla bisikletleri beklememiz gerektiği için bu kısımda biraz fazla oyalandık diyebilirim. Düşenler oldu, toparlayanlar oldu, güneşten çarpılanlar oldu ama herkes yüzde yüzünü bu koşuya vermeye çalıştı. Arkadaşlık ortamı her zamanki gibi mükemmeldi.

Tabi böyle bir organizasyonun lojistiğini de ayarlamak oldukça zordu. Burada da yine bugün bahsetmeler eklemeye doyamayacağım @Osma 'ya binlerce kez teşekkürler. Sanki tur düzenlemiş gibi her şeyi ince ince düşünmüştü.

@husy72 , @SamJam , @mehmetbas ve forumda olmayan herkes. Organizasyonun her anında iyi ki burdayım dedim. Organizasyona güvenmenin yanında, ekibin üyesi olmaktan gurur duymak da sebeplerim arasındaydı.

Böylelikle bizim için oldukça duygusal ama keyifli bir organizasyonun sonuna geldik. Mart ayının ortasında Saros körfezinin buz gibi sularına atlamak da benim için ayrıca güzel oldu.

Etkinliğin videosuna buradan ulaşabilirsiniz:

34 Beğeni

Bu etkinlik içinde olmak gurur verici. Vesile olanlara, destek olanlara ve koşanlara şükranlarımı sunuyorum. @ggg @Osma

11 Beğeni

Harika ve anlamlı bir etkinlik olmus. Herkesin ayaklarina ve emeklerine saglik. Surekli buyuyen gelisen bir etkinligi yapmak hic kolay degil. Gozumuzde buyuyen seyleri basitmis gibi gosteriyorsunuz. Kocaman tebrikler :clap:

7 Beğeni

Kendi aranızda organize olup, böylesi anlamlı projeler geliştirmeniz çok ilham verici. Hele koşarken Kireçtepe tırmanışınızı geçmişin izleğiyle anlatmanıza bayıdım. Umarım ilerideki İstanbul’un adımları koşularından birinde ben de sizlerle birlikte koşabilirim. Hepinizi tebrik ediyorum. :clap:

4 Beğeni

Mükemmel bir etkinlik olmuş, ayaklarınıza, emeklerinize sağlık :clap:

4 Beğeni

Bir önceki organizasyonda 61k koşunca, maalesef benim için bugüne yeterli toparlanma ve yüklenme süresi kalmadı. Bu nedenle en başından beri daha kısa olan Yeniköy çıkışlı 7. Tümen’in rotasına hazırlandım. Böylece benim toplam mesafem 730 elevasyon ile 48km oldu.

Tamamen uykusuz geçirdiğim son gece, telefona son baktığımda saat 3:30’du. 4:30’da alarm çalacaktı. Karanlığın içine gözlerimi dikmiş, kafamdan geçen düşünce bulutlarını dağıtmaya çalışıyordum. Aklımdan son geçenler şöyleydi sanırım: ‘bari 1 saat uyuyayım… uyku mu… bunu yapanlar uyudular mı sanıyorsun… hep böyle demedin mi… bir 50+ daha çok gelir… gelirse gelsin… en kötü son koşum olur… onların da öyle olmadı mı…

İlk 17 km’yi bisiklet ile geçirdim ve 2 saat geride kaldı. Bunu ilk kez deneyimledim. Zaman geçiyor, haliyle biraz acıkıyorsun ve birazdan uzun bir koşuya başlayacaksın… Fakat sonrasında hiçbir sorun yaşamadım. Yeniköy’de @mehmetbas ile değiştik ve adımlarıma burada başladım. Grup burada 300 metreye yakın elevasyon topladı. Artık yarımadanın kuzeyinde kalan köy yollarındayız. Sağımızda, Saros körfeziyle aramıza duvar olan, bizi koruyan sırtlar, solumuzda muhteşem vadiler var.

Tayfurköy’ü geçtik ve Turşun Ovasındaki bitmek bilmeyen düzlüklerdeyiz. Bu düzlükleri @husy72 abi de ben de pek sevmedik. Yolun hiç değişmeyen eğiminde çok uzun süre koşunca sanırım dizler ve kalça bir kalıba giriyor. Eklemler hep aynı kalıpta uzun süre çalışınca da sızlamalar başlıyor. Ve nihayet 50. Km’deki son cp’miz olan Beşyol’a geldik. Buradan sonra patikadan Tekketepe’ye çıkacağız ve bitişe kadar 15km boyunca etrafımızda hiçbir yapı olmayacak. Buradaki ikmal hayati değerde.

Grubun tamamının patikaya doğru yerden girdiğine emin olduktan sonra, asla tarif edemeyeceğim bir istekle en önde ilerledim. Yüksek duygular içerisinde tırmandım, tırmandım… Yer yer daralan, sert kıvrılan koridorları geçtim. Gecenin karanlığında, mümkün olan en az ışıkla, buralardan yaklaşma istikametine doğru baskına giden mehmetçiği hayal ettim. Fısıltıları duymaya çalıştım.

Tepede herkesin bir arada olduğundan emin olduktan sonra ovaya doğru iniş başladı. Burada gördüğüm manzara: sağ önümde Tuz gölü ve Suvla Koyu, kuzeyde Kireçtepe. Tam önümde Küçükanafarta Ovası, sol tarafımda Yusufçuktepe’deki bayrak direği ve daha arkalarında Conk Bayırı. Burada sadece kollarımı açtım, kendimi yer çekimine doğru bıraktım. Aynı yüksek duygular içerisinde ve yine en öndeyim.

Küçük Anafartalar Ovası’na indik. İlk 17 km’yi koşmadığım için grubun kalanına göre buralarda daha avantajlıyım. Fakat son cp’deki ikmaller hızla tükeniyor. İçilen bütün sular son damlasına kadar paylaşılıyor. Geride kalan Turşun Ovasındaki rüzgardan eser yok. Güneş bunaltıyor. Ve her şeye rağmen, en güçlü adımlarımızla 60.km’de Yusufçuktepe Yazıtları’na geliyoruz. Fazlı abimizi burada fikrini sormadan artık arabaya bindiriyoruz.


Son 5km Suvla düzlükleri ve Suvla Koyu…

@ggg , Polat Kıhrı ve @husy72 65km koştular. Haydi buradan Conk Bayırına çıkıyoruz desem devam edecek güçleri var. Buna canlı şahit olmak inanılmaz.

Ahmet Hüsrev Balcı günlerdir antrenmansız. Bir gün önce buluştuğumuzda ciddi hasta olduğu belli. Ve son dakikada parkurun tamamında bisiklet sürmekten vazgeçip, bisikletini hiç getirmeyip, başlangıç noktasında 65km’ye kafa tutuyor. Beşyol’a yaklaşan düzlükte sıcağa yenik düşse de yine bırakmıyor bu sefer bisikletle devam ediyor.

İlk kez tanıştığımız Sevda Çelik hanımefendi, Bolayır’dan başlayarak ilk yarı maratonunu 350 metre elevasyonla koşuyor. (İstanbul’un Adımlarında bir kendini aşma klasiği daha)

Turşun Ovası düzlüklerinde güneş ve duvarla boğuşan @SamJam ile omuz omuza koşmak, bu mücadelesine ona destek olmaktan onur duydum. Önündeki arkadaşının gelen rüzgarı kesmek için çabaladığını görmek nasıl duygu iyi bilirim. Bir nebze faydam olmuşsa ne mutlu bana.

Katılan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Tam parkuru bir gün koşabilmek dileğiyle…

20 Beğeni

Çok etkileyici ve duygusal bit anlatım olmuş. Aynı hissi askerlerimizi mevzilendiği tepelerden suvla koyunu görünce bende yaşadım. Acaba askerlerimiz hangi duygu ile suvlaya baktılar dedim. Ruhları şad olsun

7 Beğeni

Bu gün 18 Mart bizim için özel bir gün. İA9 istanbul adımlarının bu ayağını bir raporla tamamlamak istedim. Eksiklerim olabilir affola…

13 Beğeni

Tüm aşamalarını en başından beri hayranlıkla takip ettiğim, ulaşılan seviyenin güzelliği karşısında ise kelimelerimin yetersiz kaldığı bir organizasyon…

Defalarca denememe rağmen, bu güzel etkinliklere dair hislerimi tam anlamıyla kelimere dökememiştim. Nereden başlasam, hangi noktadan tutup yazsam bilemedim. Ama şunu çok iyi biliyorum ki, burası arkadaşlığın, şehrin, ortak bir ruhun ve uyumun en kıymetli noktasına ulaştığı yer. Helal olsun arkadaşlar, helal olsun ağabeyler!

Her zaman tek başına koşan ve koşmak için uygun, sağlıklı rotalar bulmak adına ayrı mesai harcayan biri olarak, yaptıklarınızı hayranlıkla izliyorum. Uyumunuz, birlikteliğiniz, ortaya koyduğunuz ruh gerçekten mükemmel. Söylenecek çok az söz var… Sadece ayaklarınıza, emeğinize sağlık demek bile yetersiz kalıyor.

Sizlerin paylaşımlarını takip etmek bile benim gibi pek çok insana ilham ve umut veriyor. Bunu bilmenizi isterim.

Sizler sadece koşmuyorsunuz, aynı zamanda büyük bir ruhu, tarihi ve dayanışmayı da yaşatıyorsunuz.

İyi ki varsınız! :raising_hand_man: :heart:

15 Beğeni

Bazı yerler vardır ki orada olduğunuzda orada olduğunuzu tüm bedeninizde hissettirir. Çanakkale böyle bir yer.
Her gittiğimde yerdeki elektrik, gökteki güzel hava, coğrafyanın enerjisi tüm bedenimi sarar. Hep bir uğuldama var gibi ama bir o kadar da uhrevi huzurlu bir hava.
Lisedeydim ilk defa rehberli bir tura katıldığımda ve yarımadaya girdiğimiz gibi rehber şunu söylemişti.
“Tarihin en kanlı savaşlarından birinin olduğu bir yerdesiniz. Bastığınız birçok yerde askerler yatıyor. Çoğu koyun koyuna. Lütfen bu bilinçle hareket edin”

Tekirdağ’lı olmamdan mı yoksa neden bilmiyorum ama Çanakkale dünyanın en huzurlu yeri olabilir.

Bu güzel etkinlikle gerçekten çok güzel bir iş çıkartmışsınız. Emeğinize ayaklarınıza sağlık.
Sevgiler.

9 Beğeni