Fahiş fiyatlı olduğunu düşündüğümüz organizasyonu zarar uğratmak (bu sizin kendi ifadeniz) çözümün bir parçası olmak, aklı selim olmaya davet etmek sorunun bir parçası olmak öyle mi?
Bir kişi ve kurumu kasten zarara uğratmak kanunen suç sayılabilecek bir şey.
Suç işlemek veya suça teşvik etmek çözümün bir parçası olmak mı oluyor?
Fahiş fiyatla mücadele etmek için fahiş fiyat verene zarar vermek çözüm mü oluyor?
Mesela fahiş fiyatla otomobil sattığını düşündüğüm bir markanın galerilerine zarar verirsem o markanın otomobil fiyatları düşer mi?
sporu seviyorum, o yüzden yüksek fiyatlı organizasyonlara zarar veriyorum gibi saçma bir mantık yapısı olamaz.
Kimse kimseyi spor yapmaktan alı koymuyor. O pahalı organizasyonlarda koşmayınca spor yapmamış mı oluyoruz?
Bütün bir yıl boyunca yaptığımız antrenmanlar spor değil ama pahalı yarışta koştuğumuz km’ler mi spor?
Geçin sporu seviyorum demagojisini.
Siz TOFAŞ parasına FERRARİ kullanmak istiyorsunuz sadece.
Kebap seven herkes NUSRET’de yemek zorunda değil,
Otomobil seven herkes FERRARİ kullanmak zorunda değil,
Spor ve koşu seven herkes Cappadocia’da koşmak zorunda değil.
merhaba, üzülerek yazıyorum ki sizi anladığım söylenemez.
sadece tarafların büyük kısmı ücret politikasından şikayetçi fakat sizin söylemleriniz ziyadesi ile agresif. yoksa söylemleriniz benim nazarımda oldukça negatif.
kimi koşu severler tarafından tepki çekmem mumtemel ama ben haftasonu winter run ı gördükten sonra yarış fiyatlarının daha da artmasından yanayım. özellikle ulaşılabilir lokasyondaki yol koşularının fiyatlarının artması, şartların zorlaşması veya farklı kriterler gelmesi gibi fikirlerden taraf oldum.
yıl içinde kit ile beraber madalya verilen koşular bana garip gelmişti, madalya finish anında verilmeli neden erken veriliyor diye söylenmiştim. adamlar haklıymış.
Kayıt olmadan koşmayı, hiçbir şeyden yararlanılmasa dahi(yukarıda da belirtildiği üzere parkurun sağlanması dahi bir hizmettir) fikren doğru bulmamakla beraber, yarışlara katılmamanın “fahiş” yarış kayıt ücretlerini düşüreceğine yönelik ön kabulün de sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Çoğu yarış uluslararası katılıma açık, TL’nin değeri ve memleketteki gelir adaletsizliği ortada. Dolayısıyla ben katılmasam, sen katılmasan, o katılmasa dahi mutlaka katılan birileri oluyor. Yani ülkedeki gelir adaletsizliğini ve ülkedeki nüfusu düşününce, “fahiş” fiyatlı yarışa fiyatına rağmen katılacak epey insan var ve bu insanların sayısı bu döngüyü beslemeye yeterli.
Her gün yemek yediğiniz kalabalık bir restoranın fiyatlarını sürekli arttırmasına rağmen aynı kalabalığı çekmeye devam ettiğini düşünün. Belki siz 4. 5. zamdan sonra gitmeyi bırakacaksınız. Gitmeyi bıraktığınız için müşterisi azalan restoranın bir müddet sonra zam yapmayı bıraktığını ve belki de fiyatlarda indirim yapacağını düşüneceksiniz. Ama o restoran daha epey bir süre aynı kalabalığa sahip olmaya devam edecek. Protesto maksatlı olarak yarışlara kayıt olmamak biraz da buna benziyor.
Bence çözüm imece usulü, çok fazla kâr amacı gütmeden ve gönüllü yapılan organizasyonlara destek vermek ve bu organizasyonların çoğalmasını sağlamak. Bu sayede “fahiş” fiyatlı etkinliklerin fiyatlarının absürtlüğü zamanla ortaya çıkar.
Fahiş bir yarışa katılmama nedenim, ‘katılım az olursa, seneye fiyat düşer’ beklentisi ile olmaz. Sadece o fiyata katılmam derim. Seneye de fiyat, ister düşsün ister düşmesin. Düşerse belki değerlendiririm. Düşmezse de düşmez. Oturup başımı ağrıtamam.
Heryere yetişmek zorunda değiliz. Winter Run’mış, oymuş, buymuş, buralarda koşmak ta spor değildir. Selfiecinin, yürüyüşçünün arasında spor mu yapılır? Zaten fiyati ister fahiş olsun, ister uygun olsun, buralarda yapılan aktiviteler tam olarak sporu hedeflemiyor. Düzenleyenleri de topluma spor hizmeti sunmak zorunda değil.
istanbul sehir içi yol yarışları için iki start olması mantıklı mı ayrı saatlerde ? biri kayıtlılar diğeri kayıtsızlar ( halk koşusu ) . Kayıtsızlar sırf rekabet olsun diye yine kayıtlılar startına girermiydi ?
Fahiş bir fiyatlı yarışa katılmayacağım gibi, sonraki yıllarda fiyatı düşse bile katılmam.Benim kendi adıma vereceğim tepki bu olur.
Mesela Tahtalı Run To Sky yarışına bugüne kadar 4 kez katıldım.Bu seneki saçma fiyatlandırmadan sonra bu sene katılmayacağım gibi , bundan sonra bedava bile olsa katılmam (organizasyonu yapanlar değişmediği sürece).
Caddebostan üzerinden gidiyorum!!! Her gün antrenmanını orda yapan koşucu , yarış var diye yol mu değiştirsin ? Yol bu kapalı ya da açık !!! Yüzlerce kişi uzun antrenmanını orda yapıyor. Trail yarışları için evet , kayıtsız koşulmamamlı . Ama şehirdeki yol yarışlarında hele de winter run gibi her sene giderek çuvallayan bir yarış için şunu söyleyebilirim : Babasının yolu mu
Çanta tesliminde en son polis devreye girdi ve kavgalar çıktı . Çanta teslim işini dahi yapamayan bir organizasyon mümkünse yarış yapmasın ve biz koşucular prim kazandırmayalım . Paramızla rezil olmak bu demek bence .
Anadolu yakasında koşucular için en sık kullanılan rotadan bahsediyoruz. Hizmetlerden faydalanmak, madalya almak vb. tabii ki tartışılamaz derecede haksızlık, saçmalık. Fakat böyle bir rotada kayıt dışı koşan var demek de bir o kadar haksızlık. Yani koşucular zaten her hafta orda siz onun üstüne yarış koydunuz. Kapadokya yarışında koştuğumuz yerlerde yürüyüş yapan, ata binenlere de müdahale edelim o zaman, ne işiniz var burada diye?
Tekrar belirtmek isterim; Kayıt olmadığı halde tüm hizmetlerden faydalananların konuşacak kelimesi yok, tamamen ahlaksızlık olarak görüyorum.
Yarış için trafiğe özel olarak kapatılan yollar tabii ki kimsenin babasının yolu değil dir fakat yarışlar kayıtlı katılımcılar olursa yapılabilir. Ücretiyle bir yol yarışına kayıt olan kişiler de yarış saatinde parkurun trafiğe kesilmesi hizmetini satın almış olurlar.
Örneğin siz Caddebostan gibi bir yerde normal zamanda trafiğe açık olan caddede arabaların ortasından koşarak antrenman yapabiliyor musunuz? ki zaten bu yasaktır, trafik kurallarına da aykırıdır yayalar trafiğe giremez ancak kaldırım yoksa ve mecbur kalınırsa yolun sağından yürünebilir / koşulabilir. Bu durumda yarış zamanı parkurun trafiğe kesilmesi hizmetini satın alan yarışçıları fırsat bilerek parkura girilmemelidir ancak kaldırımdan koşulabilir.
Birde işin kontenjan tarafı var tabii her parkurun bir kapasitesi olduğunu unutmayalım. Eğer kapasite haricinde yüzlerce, binlerce kişi açık yolda bedavadan rahat rahat koşucam diye yarış zamanı parkura girerse kalabalıklar oluşturup koşucuları yavaşlatmış olur dolayısıyla dengeli bir challenge olmaz.
Diğer organizasyon bozuklukları konusunda yazdıklarınıza katılıyorum. Bu tür aksaklıkları her zaman eleştirmeliyiz hatta protesto edip gerekirse bu tür aksaklık olan yarışlara gelecek senelerde tercihen katılmayabiliriz de.
Ben hiç maraton hazırlığı yapmadım , ancak yapan koşucu arkadaşlarım o yasak dedipiniz trafik içerisinde koşuyor , ben de kimi zaman 20 k için yollara düşüyorum. Kaldırımdan koşmak kas ve iskelet sağlığımız oldukça zararlı, yastıklama payı sıfır. Böyle olunca koşucular yolda koşuyor. Asflatta biraz da olsa var . Şimdi 4.15-20 ile uzun antrenman yapan bir koşucunun kaldırımdan in çık in çık , insanlara pardon diyerek koşmalarını mı bekliyorsunuz!!! Ben kesinlikle anlamadığım için soruyorum. Kayıtsız koşucular yarışı mı engelledi, vs gibi sorunlar mı oluyor ? Ben yarış koşacaksam kayıt olurum zaten , olmayanları da anlamıyorum ayrı konu .Ama eğer yarış günü antrenmanım vardıysa eğer kimseyi tanımam :)) çıkarım antrenmanımı yaparım , yarışın herhangi birşeyinden de faydalanmam.
Bence daha önemli meseleler varken inanın kayıtsız koşanlar eğer ki parkuru bitiriyorsa helali hoş olsun diyenlerdenim. Neden mi? Belki iyi niyetimden olabilir ama en azından koşu kültürüne ayak uydurabilme şansı var. Hedef yapılacak bir konu değil benim nazarımda. Yol konusuna gelince parkura engel olmadığı müddetçe en arkalardan koşmasını hoş karşılarım ve babasının yolu gibi ister yürüsün ister koşsun.
Sabah saatlerinde sahilde koşuyor veya o yolu kullanıyorsanız, yolda koşanları görmüş olmanız lazım. Serpil hanım’ ın dediği gibi uzun mesafeciler kullanıyor yolu.
Yarış parkurunda aylarca öncesinden düzenli koşan kişileri düşündük. Peki düzenli bisiklet sürenleri de düşünelim?( Ama onlar koşanlara çarpabilir.Bisikletlilerin orada işi olmaz.)
O parkurda yürüyüş sporu yapanlar? Hiç kimseye engel olmadan kaldırımda simit satanlar da kaldırım kenarında olsa (karbonhidrat)?
İzmirde 365 günün 5 günü yarış olunca trafikten yakınıp “yarışlar iyiki iptal olmuş” diyenler ile benim antrenman günümde yarış olursa o parkuru kullanır antrenmanımı yaparım demek bence aynı mantık.O gün belli saatler arası o parkur yarışmacılara ayrılmış.Açık, net.
Yarışmacı olup da yanyana yürüyenleri eleştirken aynı saat aynı parkurda yarışmacı dışındakilerin koşması manasız.
Büyük Atatürk koşusunda birkaç yıl önce bazı araçlar 10m’lik geçmemeleri gereken yolu (kırmızı renk) geçti.Kimse zarar görmedi ama organizasyona uygun değildi.(yeşil renk:koşucu yönü).
Bir çok koşucu dostlarımız olaylara yüksek mühendis yüksek yargı ve yüksek diplomat gözlüğüyle bakmaktan konunun başlangıç noktasını kaçırdığımızı ifade etmek isterim.
Koşuya nasıl başladığınızı asla unutmayın ve bunu referans alarak yaklaşırsanız aslında ortada çokta büyük bir sorun olmadığına emin olacaksınızdır.
Ortada çok büyük sorun olmadığını düşünmek sorunumuz. Günlük hayattan onca örnek verilebilir ancak konu koşudan çıkar Bir devlet adamının dediği gibi “Anayasayı br kez delmekle birşey olmaz”. (Sorun kuralsızlık)
Pratiklik, dolambaçlı yollarla kuralları hiçe saymak yaşam tarzı haline gelir.(Bina kolonlarını kesen markertler.Normal bir toplumda bu kolon kesme akla bile gelmemeli)
Şahsen koşuya 2007 senesinde Kıtalararası Avrasya Maratonu (şimdiki İstanbul Maratonu) Halk Koşusu’na kaydolup yürüyerek başladım
Yalnız dikkatinizi çekerim ücretsiz olmasına rağmen kayıtlı olarak göğüs numaramla.
Atatürk’ün ‘’ Ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim ‘’
Tam olarak kasıt nedir ? Spor yapanlar kurallara uyun temiz net şekilde mücadele edin şike vs yanıltıcı hareketler den kaçının mı ?
Yoksa spor yapmak ruhu ve ahlakı yüceltir spor yapanlar ahlaksızlıktan uzak durur yada durabilir mi ?
Vecize tam olarak ne için söylenmiş tarihsel olarak bilen var mı ?
…İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Bazı arkadaşlar narsizm içine o kadar gömülmüş ki olaylara objektif gözle bakamıyorlar.
Tüm yıl o sokakta antrenman yapıyor olmak oranın mülkiyetinde söz sahibi yapmaz hiç kimseyi.
Resmi kurumlardan izin alarak ve ücretini ödeyerek o sokağı kapatan organizasyon izin aldığı saatler içerisinde o mülkün kiracısıdır yani söz sahibidir.
Yani o trafiğe kapatılan saatlerde artık o sokak kamu değildir, bir organizasyona tahsis edilmiş bir mülktür.
364 gün orada koşabilirsiniz ama yarış günü ve saatinde orada koşamazsanız.
Sizin mantığınız doğru olsaydı oradan her gün geçen otomobiller, kamyonlar, biz burayı her gün kullanıyoruz, o halde bizimde burayı bu saatte kullanmak hakkımız var diyerek araçları ile parkura dalmaları gerekirdi.
Organizasyonun beceriksiz olması ayrı bir konu, organizasyonun resmi hakkına saygı göstermemek ayrı bir konu. Bunlar birbirinin bahanesi olmamalı.
Tam olarak kimleri kastettiğini bilmiyorum ama sadece kendi spor yapma lüksünü düşünen, diğer sporculara ve organizasyonlara saygı duymayan sporcuları kastetmediğine eminim.