Halil bey merhaba.
Evet Spor AŞ nin Genel Müdürü Sayın Renay Onur la da mailleştim.
Sizinde dediğiniz gibi mesele bir geleneği bozmadan, kısıtlı yarışmacı ile yapmak maratonu. Hak da vermiyor değil. Sıkıntı neden ayrılan kotanın tamamı 42k cı olup 15k cılar bedelini ödüyor meselesi.
bakın Renay Beye yazdığım maili aşağıya paste edeyim, derdim sanırım daha iyi anlaşılır.
Not: Kendisinden izin almadan onun yazdıklarını buraya geçmem doğru olmayacağından sadece kendi yazdıklarımı geçiyorum.
Renay bey günaydın.
Öncelikle hızlı ve son derece nazik cevabınız için çok teşekkür ederim.
Günümüz Türkiye’sinde çok azınlıkta da olsa hala fikirler farklı olduğu halde nezaket kuralları çerçevesinde ve medenice tartışabilen insanlar kaldığını görmek gerçekten çok güzel. Özellikle de hayatının yarısını insanların derdini açık ve direk söylediği bir kültürden geldikten sonra burada aynı davranışı gösterince karşıdakilerin bunu “şahsi” bir mesele olarak algılayıp kişilik mücadelesi haline getirmelerini defalarca yaşadıktan sonra sizden ikinci defa böyle bir maili almak beni gerçekten mutlu etti.
Email gibi ortamlarda mimik, ses tonu vs gibi anlam katan etkenler olmadığını için müsaadenizle direk sizin yazdıklarınıza bölüm bölüm cevap vermek istiyorum.
Direk şahsınız olarak değil ama karar alınırken sanırım tek kişi olarak değil ama organizasyondaki kişilerin toplu bir hareketi olarak düşündüm, zira aşağıda nedenini açıklayacağım şekilde başka bir mantıklı açıklama halen göremiyorum.
Ben bir bilişim alanında çalışıyorum, doğal olarak da konum bilgisayarlar(aslında aktif network cihazları). Örneğin 10 bilgisayar olan bir sistemde yönetim kaynak tasarrufuna gitmemiz lazım dediği zaman içlerinden herhangi bir tanesini devre dışı bırakırsanız hiçbir sorun olmaz. Zira bilgisayarlar sentient varlık değillerdir. Ne duyguları vardır, ne de hakları. İçinizden sizin aklınıza yatan, mantığın, istatistiğin en uygun gördüğünü devre dışı bırakabilirsiniz.
Ancak konu insan olunca böyle olmaz. İnsanların sorumlulukları, hakları, duyguları vardır ve en önemlisi de “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” ile kabul edilip resmileşmiş eşitlik ilkesi vardır. Dolayısıyla insanları ilgilendiren konularda sadece istatistiki olarak karar verilmez. Örneğin (farazi olarak konuşuyorum) sadece istatistiki olarak erkek şoförler kadın şoförlerden fazla kazaya karışıyorlar diye tüm erkeklerin araç sürmelerini herhangi bir medeni ülkede yasaklayamazsınız. Keza kadınlar fiziksel olarak daha güçsüz diye erkekler daha üstün canlılardır, daha fazla hakları vardır da diyemezsiniz. Özetle konu insan olduğunda “kurunun yanında yaşta yanmaz”. Keza “Ankara, İstanbul , İzmir, Bursa ve Adana da yaşayanların toplamı zaten Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturuyor, sadece bu 5 şehirden milletvekili seçilsin diğerlerinden seçilmesine gerek yok” ta denilemez. Bakın başka bir örnek vereyim, İstatistiki olarak 60 yaş üzerinin bu hastalığa yakalanma oranı 18 yaşındaki bir kişiye göre daha yüksek değil mi? O zaman sırf istatistiki olarak karar vermek doğruysa 42K ya girecek 63 yaşındaki bir maratoncuyumu kabul etmek daha doğru yoksa 18 yaşındaki bir 15k koşucusunumu? Azınlığın dahi hakları eşitlik ilkesi çerçevesinde gözetilir. Dolayısıyla ya bu maraton komple iptal edilir ki bu olabilecek en son tercihimiz ya da eğer start alanında salgın riskinin düşük tutulması için bir kısılama getirilecekse bu her kategoriye getirilir. Örneğin şunu diyebilirdiniz, eğer katılımı 4000 ile sınırlamak istiyorsanız 2000 42k koşucusu 2000 de 15k koşucusu katılacak. (rakamlar oynayabilir, 300-1000 vs olabilir tabi ki). Ama kaydını neredeyse bir sene önce kayıtlar açılır açılmaz yaptırmış bir 15k koşucusunun koşma hakkını elinden alıp bugün daha yeni kaydolacak bir 42k cıya vermenin ben pandemi açısından istatistiki olarak ta bir mantığını göremiyorum. Sonuçta önemli olan kaç koşucunun koştuğu, kaç km koştukları değil. İnsani yanını ise zaten yukarıda açıkladım.
Belki biraz önyargılı davranmış oldum ama sizden cevap almadan manasız olduğunu yazmam inanın dayanaksız değil, zira hala bir anlam içermiyor. Bunu yazarken sizin geçmişinizden ve yaptığınız hizmetlerden dolayı şahsen asla bir art niyet taşıdığınızı düşünmedim(ancak karar mekanizmasındaki diğer kişileri bilemem) ancak insan faktörünü ciddi bir biçimde gözden kaçırdığınızı düşünüyordum ve cevabınızdan da yanılmadığımı görüyorum
Umarım bu olmaz, mesele “ben almıyorsam kimse almasın” gibi bir sığ düşünce değil, mesele eğer bir kısılama varsa, kotanın eşit ve adil olarak kullanılması sadece.
Saygı ve sevgilerimle,
A. Sinan Tüzün