Aranıza yeni katıldım. Öncelikle böyle bir platformu bize sunan ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Gayet şık ve kullanışlı bir platform olmuş.
Soruma gelecek olursam: Fitness antrenörü olan bir arkadaşım koşunun kalbe zararlı olduğunu dile getiriyor ve koşmamam gerektiğini söylüyor. Zaten yol/yarış bisikleti pedallıyorsun bu senin için yeterli diyor fakat ben koşmayı ciddi anlamda seviyorum (negatif düşüncelerin hepsinden ayrılıyorum desem yeridir).
Google’da araştırdım fakat siz değerli koşuculara sorup bu konu hakkında bilgi sahibi olmak istedim.
Acaba bu kanıya nereden varmış. Öyle bir şey olsaydı bütün elit koşucular kalp problemi yaşardı. Fazla koşmaktan ölen insan diye bir şey ben duymadım. Ama yeterli egzersiz yapmadığı için her yıl kalp sorunlarından kim bilir kaç insan yaşamını kaybediyor.
Çok güzel yazı dizisi olmuş, elinize emeğinize sağlık. Sabır konusunda hemfikirim. Sabır çok büyük bir erdemdir. Okuduklarımı dikkate alıyorum, çok teşekkür ederim paylaşımdan dolayı.
Daha kötüsü bunu yıllardır popüler tv kanallarında tekrar tekrar söylüyor. Yine epey bi saçmaladığı 3 5 yıl önce kayıt ettiğim FOX TV görüntülerini bulursam paylaşacağım.
Genel bir hurafe, bazı antrenörler de söyler, kalp de bir kas olduğundan siz antreman yaptıkça gelişir, kalbin büyür hurafesi bundandır. Daha fazla kan pompalamak için güçlü kaslarımız olur, bu hurafelere dayanak olarak da yüzbinde, milyonda bir olan ve bu sporu aşırı yaptığı için kardiyak sorun yaşayan kişilerin ölümüdür. Yine de aklımızda olsun haftada 7 sa üzeri ve çoğunluğunda yoğunluğu fazla (interval, hiit, tepe gib )antreman yapıyorsak dikkat etmeli, önce bir kardiyologa görünmeliyiz.
Abartılırsa koşmak,yürümek,yüzmek,vücut geliştirme,fitnesi,yoga…Hepsi zararlıdır
Abartılmadan ön hazırlıklı,bilinçli bir şekilde de hepsi çok faydalıdır
Sürantrenman durumu her branşta zararlıdır katılıyorum. Tabi buna koşudaki düşük yoğunluklu uzun antrenmanlar da sebep olabilir sanırım. Tecrübeli arkadaşların bu konudaki yorumlarını merak ediyorum açıkcası.
Atletizm pistinde tanıştığım bir futbolcu İstanbul Maratonunda koşacağını ama 15K parkurunu tercih ettiğini söylemişti. Kas kaybı çekincesi vardı. Vücut geliştirmeci gibi kaslı olmasa da mevcut kas kütlesini inşa etmek için bir çaba gösterdiğini ve fazla koşarak bunu kaybetmek istemediğini dile getirmişti.
Futbolcular gençlik yıllarından beri patlayacılığa yönelik kuvvet antremanlarına daha çok tabi tutuldular. Bağ dokusu sertliğini ve nöromüsküler bileşenleri geliştirmeye yönelik antrenmanlar, 15K ve üzeri gibi klasik uzun mesafe antrenmanlarından farklıdır, kas aktivasyonu, motor ünite katılımı ve kas-tendon ünitesinin sertliğini artırmak için kuvvet/güç ve pliometrik egzersizlere öncelik vermişlerdir. Hatta literatürde bunların da ilginç bir ölçümü de var; bağ dokusu ile RFD (rate of force development) ilişkisi (bilgiler National Library of Medicine’den) Sonuç olarak futbolcu arkadaşımız muhtemelen alıştığı antremanlara devam edecektir, 15K yı da sorunsuz bitirebilir ama bazı futbolculardaki asıl sorun yaşam boyu sağlıklı kalabilmek için egsersizlerinin reçetesini de değiştirmek zorunda olduklarının farkına varmayışlarıdır, bundan dolayı bazıları Ümit Özat, Wesley Schnider gibi kalori alımını da dengelemeyedikleri için değişiyorlar, yine de Kaka ve Roben gibi başarılı örnekler de var. Bana kalırsa (ki bulunduğu ortamda kendisine benim vereceğim tavsiyeler de veriliyordur) alıştığı (atletizm pistindeki) sprint intervaller ile HIIT antremanlarına trail LSD (Uzun yavaş koşular) ya da bisiklet antremanları ile harmanlamasıdır.
Aynı hastalıklar dahi farklı kişilerde farklı belirtiler ve olumsuzluklar oluşturur Kas kabetmek istemeyen kişi de özellikle gıdasına çok dikkat etmeli ve dinlenme sürelerine Yani herkes kendi durumuna göre bulunacağı aktivitelere özel olarak hazırlanmalı Hazırlğında temel durumu önce kendini kendi vücudunu bilip ona göre aktivite yoğunluğu yapılmalı diye düşünüyorum
Orada koşarken beni kontrol ediversinler 