Merhabalar.
Bu başlık altında koşularda yaşadığımız veya karşılaştığımız sorunlar ve bu sorunların çözümleri hakkında fikir alışverişinde bulunmak için bu başlığı açtım.
İlk olarak Trail koşularında (özellikle Bursa civarı) Ayılarla karşılaşmaktan çekiniyorum. 2025 İznik Ultra gece koşusunda 3 defa karşılaştım. hiç bir şey yaşanmadı ama yaşansa ne yapacağım konusunda pek fikrim yok açıkçası. Koşabilen, Tırmanabilen ve yüzebilen tabiri caizse neredeyse Triatlon yapabilen bir hayvana karşı köklü bir çözüm bilmiyorum. Yüksek ses çıkarmak ve metal vb sesler ile gürültü çıkartmak, sessiz kalmak veya kendini ondan büyük göstermek gibi fikirler vardır. İşe yaradığı söyleniyor ama umarım kullanmak zorunda kalmam.
Siz koşularda ne gibi sorunlar yaşadınız ve çözümleriniz nelerdir ?
Ayılara karşı elimizde bir koz var o da yakalanmamak. Bir süre ayı konusunu düşünmüştüm maalesef yapabileceğimiz şeyler oldukça sınırlı. İnsandan daha hızlı koşuyor ama uzun süre koruyamaz zikzak gibi manevralar belki işe yarar. Bibergazının etkili olabileceğini okumuştum da koşucu da ne gezer bibergazı. Torpil gibi ses çıkaran bir kaynak ayıyı korkutabilir. Benim aklıma gelen koşarken tshirti çıkarıp atmak salak ve meraklı hayvan tshirti incelerken olay yerinden uzuyoruz.
Yeni aklıma gelenler yavru ayıyla karşılarsanız ay ne sevimli şeyler diye sevmeye kalkmayın anne ayı yakınlardadır yavrulu anne ayı saldırgandır. Bir tane kurt gördüyseniz sizin görmediğiniz kurtlar da vardır kurtlar sürü halinde takılır.
tişörtü atarken üstünde çipli numarayı unutma şoku
Ayı spreyi varmış küçük boy. umarım hiç ihtiyaç olmaz. Biber gazının iyi bi fikir olmadığı yazıyordu hayvanı daha çok sinirlendirebilirmiş.
İzlediğim videolardan zikzak yapmanın hiç işe yaramayacağını düşünüyorum.(Tecrübe ya da bilgi sahibi değilim) Neredeyse maymun gibi ağaca çıkıp, at kadar hızlı koşan bir hayvan saldırırsa yara almadan kurtulma biraz zor gibi. Ayı spreylerinden kaçtıkları çok video var. Aynı şekilde karşılaşırsanız temkinli şekilde geri geri uzaklaşın, göz teması kurmayın, yüksek sesle kahkahalar atın, baton ya da dal parçaları ile cüssenizi büyük gösterin gibi tavsiyeler veriyorlar.
Hocam SAT Komutanlığı’nda kursiyerlere “Ayılar” diye hitap edilmesinin bir sebebi buydu sanki bir belgeselde izlediğim. Yarışta görsem geldiğim yoldan starta kadar geri dönerim. Şakasız.
Kahverengi ayılarda ölüyü oynayın, siyah ayılarda kavgaya hazırlanın gibi bir içerik görmüştüm bir yerde. Muhtemelen kaçarken rengine bakmak falan aklıma gelmez.
Kötü bir haberim var. Sizi kmlerce kovalayabiliyor. Ki hızı sayesinde buna gerek kalmayacaktır. Yüz metre kaçabilirseniz şanslısınız. Zigzag çizme ise domuz için önerilir çünkü domuz kafasını vücudundan ayrı döndüremez. Vapur gibi dönüp şarj etmesi lazım. Ayı için ise hipotenüs çekip sizi daha da hızlı yakalamasına neden olur. Ağaca tırmanamazsınız sizden epey hızlı tırmanır. Yüzemezsiniz sizden epey hızlı yüzer.
Yabancı YouTube içeriklerinde periyodik olarak ses çıkarmak öneriliyor. Brown bear, Black bear diye bağırmak örneğin. Ben de bizim ayılarımız ingilizce anlamaz diye Aaayııı diye bağırarak koşuyorum tehlikeli olabilecek yerlerde. Çok taze dışkısına ve ayak izine denk gelsem de henüz birebirde karşılaşmadım. Yöntem işe yaradı da mı karşılaşmadım yoksa denk mi gelemedik, bunu karşılaşmadan bilemeyeceğim.
Diğer bilgiler biraz ayının kızgınlığı, yavrusunun olup olmadığı vs gibi durumlara bağlı. Çok sakince davranılıyor genelde. Fakat ayı koşarak üstünüze geliyorsa büyüyüp bağırıyorlar.
Sprey konusunda işe yaramadığını hatta tersine kızdırdığını söylüyorlar. Torpili kullanabilen için işe yaradığını söylüyorlar. Tabi torpili ayıya değil de ayı ile aranıza atmanız gerekiyormuş. Umarım bu bilgileri kullanmak zorunda kalmam.
+@HalilAksoy un dediği gibi cüsse büyütmek konusunda işe yradığı söylenen bir yöntem daha var: yanınızda baton varsa şapkanızı batonun ucuna takıp olabildiğince yükseltmek. Yani o an bu aklınıza gelirse denemekten bir şey kaybetmezsiniz diye düşünüyorum
Geçen sene katıldığım Persenk Ultra’da tüm parkurlarda zorunlu malzeme olarak “ayı zili” takmak vardı. Koşarken sürekli ses çıkardığı için çevredeki ayılar sesin geldiği yerden uzak durmayı tercih ediyormuş. Bu yarışa katılırken sırf ayı zilini gördüğüm ve dolayısı ile ayı ile karşılaşma ihtimali olduğu için uzun süre kararsız kalmıştım. İznik Ultra sırasında ayı ile karşılaşma olduğunu okuduktan sonra artık her ultra yarışta ayı ile karşılaşma ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Aslında bu risk her zaman için vardı. Ancak organizatörler böyle bir şeyden bahsetmemeyi tercih ediyor diye düşünüyorum. Yarış bilgileri arasında “Yabani hayvan saldırılarında organizasyonumuz sorumlu değildir” gibi bir uyarı yazsalar, “Aaa yabani hayvanlar da mı var?” diye katılmaktan vazgeçecek birçok kişi olacaktır çünkü.
Türkiye’de hangi ultra yarışlarda hangi yaban havanları ile karşılaşabileceğimizin veri tabanı gibi bir şey yapılabilir mi acaba? Örneğin ben Bursa veya Marmara Bölgesi’nde ayı olabileceğini hiç tahmin etmiyordum. Önümde kayıtlı olduğum Kaçkar Ultra var ve orada Marmara’ya göre daha fazla yaban hayvanı ile karşılaşma ihtimalinin olacağını düşünüyorum. Ayılara karşı pek bir şansımız yok, saldırmamasına dua edeceğiz. Yaban domuzları konusunda Gökhan bir şeyler söylemiş, peki ya kurtlar? Anladım ki çok fazla yaban hayatı belgeseli izlememek lazımmış, insanda fobi oluşturuyor.
Veritabanı Fikri gayet güzel hocam. Hangi ultra da Neye dikkat etmemiz gerekir diye. Bunu sürekli güncel tutabileceğimiz bir şekilde yaparsak daha iyi olur.
Kahverengi ayı denilen cins, bizim bozayı. Ölü numarası yapmayın. Leşi taze etten daha fazla seviyorlar. Hatta öldürdükleri insanları gömüp belli bir süre sonra yedikleri oluyor. Bu konuda Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde bilinen vakalar var. Doğu Karadeniz’i bilmiyorum ama Batı Karadeniz’de mezardan çıkarma olayları çok olduğu İçin mezarlar bahçelerde olabiliyor. Yani ölü numarası ters teper. Zaten olası bir karşılaşmada başınizda sizi koklarken ve meraktan dişlerken, soğukkanlı bir şekilde hareketsiz kalmak çok zor.
Ayı konusunda en doğru strateji karşılaşma riskini minimuma indirmek için gürültü yapmaktır. Riskli bölgelerde yanınızdaki kişiyle yüksek sesle sohbet veya yalnız iken şarkı söylemek. Karşılaşma gerçekleşince de büyük görünmek, kararlı yüksek sesler çıkarmak gibi goz korkutucu olmak gerekir. Neticede onlarda da can korkusu var. Yine de saldırı olursa, zaten dişe diş mücadele başlar.
Ayı takibe başlarsa kaçmak imkansız gibi birşey. Kurt, domuz gibi hayvanlarda yakındaki bir ağaç işe yarar. Ama kurda denk gelmek çok düşük ihtimal. O ayı ve domuzdan daha temkinli, uzak durmayi seçiyor. Domuz manevra konusunda sıkıntısi var ama ısırdığı yeri jilet gibi kesiyor. Erkek domuz Yetişkin kangal çoban köpeğiyle teketek çok rahat başa çıkıyor.
En batıda Koru dağından en doğuya Artvin, Kars taraflarina kadar (bursa Uludağ, Sapanca, Kartepe, Yalova Samanlı dağları da dahil) ayı popülasyonu çokça var. Toroslarda çok daha az.
İnsanı tanıyan ve uzak durmayan Çoban köpekleri, insandan uzak duran kurttan daha fazla tehdit oluşturabiliyorlar.
Koşarken yerdeki titreşimleri rahat algılar ama zeminin net görünmediği (çalılık gibi) yerlerde, yürümek zorunda olan kişi, yılan riskine karşı yere vurarak yürümeli.
Başlıkta yer alan ‘guvenlik sorunları’ ifadesi doğru mu bilemiyorum ama eğer konu güvenlik sorunu olarak görünüyorsa, hiç olmazsa yanınızda bir kaç tane torpil bulundurun diyebilirim. ( Yazın kuru bir ormanda kullanmak? )
Son sözüm ortamda yavru bir hayvan varsa oradan biran önce uzaklaşın. Bu Erciyes veya Spil’de bir ‘Yılki’ dahi olsa.
Denizli’de trail antrenman yapanlar bilir. Çamlık mesire alanından yukarı cesmelere doğru koşar ineriz. Gün içi olsun hafta sonları olsun sabah saatleri de bayağı trafiği yüksek olur. Mantar zamani yürüyüş için vs. İnsan yoğun iken haliyle güvenli geliyordu. O suni güvene aldandım ve toyluk yapıp kulaklık ile koşarak tırmanmaya başladım. Bam bam müzik kafada. Saat sabah 6 civarı. Karaca sürüsü 2-3 metre önümden öyle bir hızla geçip aşağıya doğru koştular ki.. (tepeden yola, yoldan uçuruma doğru) hala o korku ve heyecanı hatırlarım. Bazen düşünürüm. Üzerimden geçme ihtimalini. Tatlı hayvanlar ama sürü halinde o hızla çarpışmak, ezilmek hele hele o saatte yalnızken. Ne yapmalı? Kulaklık pist harici iptal. el yordamı ile hızlı ulaşılacak yerde köpek kovucu sinyal gönderen alet, biber gazı, düdük (silah atan varsa aralıklı olarak çalarım genelde silah sesi kesilir). Torpili düşündüm ama yangın ihtimali yüksek. Çoğu zaman rüzgar oluyor. Türkiye şartlarında yalnız trail koşusu bana son zamanlarda pek güvenli gelmiyor. Sadece hayvan saldırısı degil. Sote yer olarak görüldüğü için araç giren her yolun ucu insana çıkıyor. Burada anlatamayacagim hafizamdan silmek istediğim bazı insan eylemleri de gördüm. Onlar silahlı olsa ben silahsızım. Bu konu uzar gider. Trail koşmak istiyorum ama güvenli bulmuyorum. Bulunduğum ilçede tek koşan insan evladı benim. İlçe sahasının etrafında çakıl yürüyüş yolunda dönüp duruyorum. Allah benim gibilere bol bol motivasyon versin
Başka gönderilerde Patikanin doğasında var olan yaban yaşamıni elemine etmeye veya kendi tedbirimizi almak yerine, yaban yaşamına set çekme tekliflerine kadar varan öneriler oldu.
Bu başlık altında güvenlik sorunu olarak gördüğümüz yaban hayvanları, patikada yoksa zaten orası patika vasfını yitirmiş bir hat/bölge demektir. Yaban yaşamınin içine giriyorsak söz konusu olan ‘guvenlik sorunu’ değil, ‘ortama uyum konusunda ihmal sorunudur’.
Hayvanlari insan gibi dusunmeyelim. ‘Su içene yılan bile dokunmaz’ diye bir deyimimiz var. Sanki su icmeyene dokunurmus gibi bir algı oluşuyor. Ama ‘su icmeyene de yilan dokunmaz’. Yeter ki siz onun üstüne basmayın.
Birçok kaynakta yer alır. Hayvanların hangi durumda saldırdığı. Dişinin yanında yavrusu varsa, alan koruması yapıyorsa, özellikle kuduz gibi bir hastalık varsa, Çiftleşme zamanı çok rahatsız edilirse, çok çok çok aç ise ‘belki’ saldırırlar. İnsandan uzak, insanın yetiştirmedigi hayvanlar keyif olsun diye hiçbir zaman saldirmaz, ısırmaz, tırmalamaz. Ama insanla temas etmiş bir hayvan (köpek gibi mesela) insan gibi nedeni anlaşılmayan bir şekilde saldırabilir. Patikada kurttan korkmak yerine parkta köpekten korkmak daha anlaşılır bir durumdur.
Yıllar önce urfa’nın halfeti ilçesine yolum düşmüştü, nehrin kenarında kısa bir koşu yapmıştım,Yaklaşık iki hafta sonra istanbuldan türkiye seyehatine çıkan iki motorcu bu bölgede kaybolmuştu ve bu haber ulusal medyaya yansımıştı,
Motorcular ölü bulundu…
Bu olay beni çok etkiledi, O günden sonra bilmediğim yerlerde gözden kaybolmayacak şekilde koşmaya çalīştım, çoğu zaman da koşmamayı tercih ettim,
Bence bu ülkede bir trail koşucusu için en tehlikeli şey insan,Sadece koşuyor olmanīz bile öldürülmeniz için yeterli bir sebep,
Kendine benzemeyene düşmanlıkta limit yok bu ülkede,
İstanbul maratonunda bile bakırköye yaklaşırken laf atan o kadar insan var ki,
O yüzden yol koşularını tercih ediyorum,Trail koşan arkadaşlara tavsiyem insanlara daha çok dikkat etmeleri yönünde olacak,Issız yerlerde kalabalık halinde koşun,
Bizim dağlarımīz tepelerimiz suça kurban olmak için en ideal yerler olmustur ve olmaya devam edecektir…
Senelerdir motosiklet kullandığım için bu olayı net hatırlıyorum. Bir hayli aramışlardı rahmetlileri. Bu dediğiniz bambaşka bir güvenlik sorunu. Hayvanların en tehlikelisi olan insana dikkat etmek gerektiğini tekrar hatırlatıyor bize. Ki bu hayvan türü şehrin merkezi diyebileceğimiz Aydos’ta bile bana arkadaşlarıma defalarca tehdit oluşturdu. En çok bu türe dikkat etmek gerekli bence.
Yıllardır patikalarda koşuyorum ve yazıyorum. Başımdan bir sürü olay da geçti. Ayı sesinden kaçmışlığım, Kangal köpeklerine karşı yaptığım batonlu protesto, ceylanlar, dağ keçileri ile yaptığım söyleşilerle beraber 2 ayaklı hayvanların hem sporcusunu hemde vatandaşını gördüm. Güvenlik evet sorun o yüzden mümkün olduğunca gece yarışlarında tek kalmamaya çalışıyorum. Ama beni en çok üzen bir olayı burada da aktarmak istiyorum.
Uludağ 66 un son inişinde koyun sürüsünü ve köpekler görünce onları ürkütmemek için hızımı yavaşlatıp yürümeye başladım, çoban teşekkür etti. Ama rapmadan yaldır yaldır gelen bir koşucuyu uyardık koşma hayvanlar var köpekleri ürkütme diye. Zira sürü çok büyüktü. Ama o pişkin arkadaş beni ilgilendirmez geçmeseydin burdan diye istifini bozmadı hatta terbiyesizce tavrını sürdürdü. Dahada gürültü çıkartarak hayvanları ürküttü. Hayatımda böyle dengesiz bir sporcu görmedim. Göğüs numarasını göremedim. Diskalifiye olması için herşeyi yapacaktım. Hem geriden gelenleri hem köylüleri çok tehlikeye attı.
Yani sonuçta koşanın, izleyenin, köylünün ve doğal yaşam hayvanlarının karakterli olanlarına denk gelmek için dua etmekten başka şansımız yok….
Mert hocam bazı kremler var arıyı uzak tutuyor. parkurda arı olduğundan eminseniz onları kullanmakta fayda var. bazıları kötü kokuyormuş. ben hiç kullanmadım. başıma 1 kere geldi onu da pek önemsemedim koşuya devam ettim.