Koşulabilecek dağ veri tabanı

Koşamayacak kadar teknik, dik bir yerden yürüyerek ya da yürüme hızına yakın bir tempoda koşarak iniyorsanız işe yarıyor. Onun dışında bence bir işe yaramıyor.

Bir diğer detayda inişlerde ben batonları bileğimden çıkarıyorum. Olurda düşersem baton fırlasın gitsin ama orama burama girip beni yaralamasın diye. Hatta siz gidiyorsunuz baton bir yarığa giriyor, kalıyor sonra da sizi düşürüyor. Gibi senaryolar çok mümkün böyle kullanırsanız.

Çıkışlarda faydası çok fazla tabii

1 Beğeni

Kaçkar Dağı Güney(Yusufeli) rotası: Normalde bu rotayı dilberdüzü kampından başlatıyorlar. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Olgunlar Köyü Dilberdüzü arası olan vadi, inanılmaz koşulabilir. 2100 metreden başlayıp 8 kmde 2850 rakıma ulaşabilirsiniz ve o kadar tatlı bir çıkış ki, zorlanmadan bunu yapabilirsiniz. Zaten aynı alan kışın profesyonel kayakçıların geldiği alan.
Biz bu sefer koşu olarak değil de aktivite olarak eşimle evlilik yıldönümü hediyesi Kaçkar Zirve yaptık. Dilberdüzü kamp alanından sonra çok sert ve koşulması biraz imkansız çıkışlar başlıyor. Aladağlar gibi çarşak bir zemin değil de, büyük kayalarda dengenizi bulmanız gerekiyor. Çıkarken neyse de inerken bele çok vuruyor bu durum.
Güney rotasında tehlikeli iki geçiş var ikisi de aynı 10 metrenin içerisinde. Yani tehlikesi şu: hata yaparsanız 500-600 metrelik boşluğa düşme ihtimali var. O yüzden herkes gitsin diyemeyeceğim. Ama tırmanış duvarı geçmişi olan kişinin(kaya tırmanışını söylememe bile gerek yok) rahatlıkla geçebileceği bir geçiş. Ama dediğim gibi riski yok da değil.
Zirve mükemmel. İki taraf da görsel şölen.
Yolda 3400 metrede Deniz Gölü var. Yani fotosunu çektim, kameraya aldım ama çıplak gözle görmek gerek. Bence bir dünya harikası.
Su neredeyse hiç sorun olmayacaktır. Gölden yukarıdaki riskli dediğim bölgeye kadar bir tek su yok. Bir de balkonu geçtikten sonra zirveye kadar yok. Buna göre planlarsanız 1 litrelik su kabı oldukça yeterli olacaktır.

Aktivitenin videosuna buradan ulaşabilirsiniz:

21 Beğeni

Gökhan bu rotayı 2014 yılında yapmıştım ama o zamanlar koşmadığım için Olgunlar ve Dilberdüzün’de konaklama yaparak zirveye ulaşmıştım. Dilberdüzüne kadar baya tempolu gidilebilir sonrası batonlu yürüyüş. Aslında kafamda (2025 Ağustos-Eylül için) alpinist tarzda performans odaklı Kaçkar zirve koşusu yapmak var. Olgunların aşağısından -Yaylalar- köyünden direk zirveye git-gel şeklinde (45K civarı). Yaylalar rakım 1950 mt. Plan yaparsan aklında olsun :raised_hands:

3 Beğeni

Bu sefer koşamadığım için ben de acaba koşsam ne kadar sürer merak ediyorum :slight_smile: seneyi planlarken bir bakalım, kackar utmb düşünmediğimden mümkün görünüyor.

2 Beğeni

Çal dağı sırt rotası

Tırmanıştan bir arkadaşımın neredeyse bundan 3 yıl önce deneyimini paylaştığı günden beri aklımda olan bir rotaydı burası. o kadar zamanda fethiye’ye malesef yolum bir türlü düşmedi.

Hazır Babadağ ultra için gelmişken bu fırsatı kaçıramazdım. Eşimle bu sabah rotaya girdik.

Aslında çal dağının neredeyse zirvesine kadar altı yüksek bir arabayla ulaşabiliyorsunuz. Fakat doğusunda öyle bir hat var ki, söylenene göre türkiyenin en uzun kılçığı sayılıyor. Keskin sırt hattına kılçık diyorlarmış. Gerçekten de hat upuzun bir kılçık içeriyor. Öyle zor değil, ama kesinlikle tecrübe ve dikkat gerektiriyor. Özellikle yurtdışındaki bu tarz yarışmalara hazırlanmak için kullanılabilecek bir parkur olduğunu düşünüyorum.

Başlangıç noktasında çok güzel çeşmeler ve oturabilecek alanlar var. Sonra yol uzun bir süre çok belli. Daha sonrasında ise saatten takip gerektiriyor. Kılçığa çıkınca ise takibe gerek yok, zaten geçilebilecek ince bir alanınız var.

Biz tabi bu sefer koşamadık baya sakince yürüdük parkuru:

19 Beğeni

Heyecan hiç bitmesin …

3 Beğeni

Ofiste sessiz ve ilerleterek izledim. Bazı yerleri ürpertici geldi. Ayaklarınıza sağlık, evde tv’den açıp izleyeceğim tekrar, rota güzel görünüyor.

3 Beğeni

3 Beğeni

Uludağ sanırım 89 km idi , zirve defterine hissettiklerimizi yazdım

3 Beğeni

Kızlarsivrisi. Bazen koşulabilir ama zirveye yaklaştıkça koşulması bir hayli zor bir dağ diyebilirim. Son huniye geldiğimizden itibaren çıkış tamamen çarşak ve asla bir düzlük vermiyor.

İki yerden klasik çıkışları var. Büyük küçük Söyle köyünden çıklabiliyor. Orada Kamp ve dağ evi de var. Fakat Elmalı Sedir araştırma ormanında giriş yapılınca hem kızlarsivrisi sivri bir görünüm alıyor, hem de mis gibi sedir ağaçları arasından çıkış veriliyor.

Sıcakta @Osma ve @mehmetbas ile gerçekleştiridğimiz aktivite, sonuna doğru dolu yağmuruna kadar gitti.

Tam huniyi çıkmadan önce bir çeşme var az akıyor ama çevredeki kişilerden de suyunun temiz olduğu bilgisini aldık. Kullanılabilir.

Hazırladığım videomuza buradan ulaşabilirsiniz:

22 Beğeni

Ayaklarınıza sağlık arkadaşlar. Yine çok güzel bir aktivite. Sedir araştırma ormanından gitmeniz daha güzel olmuş. Dağın o taraftan görünümü daha heybetli.

Ormana girişte kapıda bekçi vardı. Ben gittiğimde izin belgesi sormuştu. İzin gerektiğini bilmiyordum, sen bana izin ver geçeyim, sen beni görmedin ben seni görmedim demiştim. İzin vermezsen 200 metre geri gidip, makilik alandan geçerim yine girerim demiştim :grin:. Sağolsun.. gerek yok devam edebilirsin demişti.

İki şey dikkatimi çekti.

  • Küçükbaş hayvan otlatan yörükler yok muydu? Denk gelmediniz mi, eğer öyleyse hem iyi olmuş hem de kötü, kendileri iyi, köpekleri fena :smiley:
  • Bir de 'Şah Ardıç’a uğramadiniz galiba. İki üç yıl sonra 1.000 yaşını dolduracak. Çam Kuyusu’na gelmeden sağ tarafta kalıyordu. Rotadan çok fazla sapmadan görme imkanı var.
7 Beğeni

Öncelikle çok teşekkürler.

Aslında ben de şaşırdım, izlediğim videolarda hep bir köpeklerle uğraşıyorlardı. Sürüleri gördük ama kapalıydılar. Köpek havlaması bizim sevimli köpekler dışında hiç duymadık.

Şah Ardıçın yerini ben yanlış düşünmüşüm. İçerde çamkuyu ayrımından sonra yol üstü görürüm diye hesaplamıştım. Giderken rahatlıkla görürüm diye düşünüyordum. sonra yerini anladım ama dönüşte aklıma gelmedi.

Bizde görevli yoktu. İzin almıştık ama görevli de olmayınca kapının solundan giriş yaptık :slight_smile:

4 Beğeni
  1. Gün de Tahtalı Dağı’na tırmandık. Düzenlenen yarış dolayısıyla çoğumuzun aşina olduğu bir parkur. Biz 2. CP olan Beycik’ten başladık.

Yarışta çıkmakla, antrenman olarak çıkmak arasındaki fark bence çok yok. Yol Likya yolu işaretleriyle işaretli. Yaban hayvanına denk gelmedik. Zaten parkur yürüyüşçülerin kullandığı bir parkur. Dolayısıyla istediğiniz aaman girilebilecek bir parkur olduğunu düşünüyorum.

Tepede tesis olduğu için, kahve ve kola ile kendimize gelip inişe geçtik. Baton kullanmadım ve batonu açıkçası hiç aramadım. Kişisel bir durum tabi bu.

Ben parkuru ilk kez çıktım ve çok beğendim. Yukarıda tesis olması, parkurun çarşak zeminin neredeyse hiç olmaması, gölgenin hakim olması derken ideal bir yükselti kzanım parkuru özelliği sağlıyor. Tabi yarışmak farklıdır ama antrenman için de kullanılabilir.

Aktivitemizin videosuna buradan ulaşabilirsiniz:

14 Beğeni

2025 yılının en uzun gününde, hayatımdaki en yüksek noktaya ayak bastım. En fazla yükseklik kazanımlı uzun koşumu yaptım. En yüksek haftalık km hacmime ulaştım. İlk defa bir dağın zirvesine çıktım. 40 dakika.. 56 dakika süren kilometrelerle tanıştım. Kızlarsivrisi benim için en’lerle dolu, çok başka bir deneyim oldu.

Torosların suyundan içtim. Yağmurunda ıslandım. Çarşak denizlerinde yüzdüm. Yüzlerce belki binlerce taş darbesinden acıyan ayaklarım, buzlarında ferahladı. Karşılığında, birkaç damla kanım kayaların üzerine aktı. Böylece, Toroslar da ben de birbirimizden birer parça aldık. Ben ona ayak izimi, o bana yara izini bıraktı. Sırtlardaki kekik benzeri, adını bilmediğim ama ilk kez tanıştığım kokusu burnumda tütüyor…

Kızlarsivrisi Strava linki

Bir ekibe dahilseniz, neden birbirinizden asla ayrılmamanız gerektiğini öğrendim. Uçsuz bucaksız vadilerde, ulaşılamaz görünen sırtlarda bir anda birbirinizi göremez ve duyamaz olmak var. Bizim koptuğumuz 10-15 dakikalık bir bölüm oldu. Sarı üçgenin uç noktalarına doğru dağıldık. Mehmet bizden önce yukarı, son sırt hattına çıktı. Zirveye gidiyor mu diye kontrol etmek için… Ben de buradan tırmanmanın çok zor olduğu düşüncesiyle, yeşil okların gösterdiği, klasik rota olduğunu tahmin ettiğim çarşağa doğru gitmeye çalıştım. Gökhan da en arkadan Mehmet’e doğru ilerliyor. Kısa bir süre sonra bu kararımdan vazgeçip, zirve yapamayacak olsak da önümdeki sarp kayaları bir şekilde tırmanıp arkadaşlarımın yanına dönme kararı aldım. Ne olacaksa, birlikteyken olsun istedim. Akşam otelin bahçesinde, bu anları konuşurken biraz fırçayla karışık ders niteliğinde uyarılar dinledim. Gökhan’ın huyudur. Gerçekleri hiç acımadan yüzünüze söyler: Burada, tam bu anlarda havanın patladığı bir senaryoyu düşündük. Herkes bir yere dağılmış, birbirini göremiyor ve duyamıyor… Gerisini düşünmek bile istemiyorum.

Dönüşte Yörüklerin kulübesine misafir olduk. Zirvedeki bayrağın hikayesini dinledik… Senelerdir en zor şartlarda dahi olsa bu zirveye çıkıp bayrağımızı yenileyen dağcı Fehmi Efe’nin, bu sene Ocak ayında uçurumlara düşüp hayatını kaybettiğini öğrendik.

Ertesi gün Tahtalı’ya çıkarken, zeminin rahatlığına şükrettik. Yorgunluk ve sıcak bastırsa da zirvedeki tesiste çok iyi yenilendik. Bir nefeste başladığımız nokta olan Beyciğe geri indik.

3 günde, 15 saatte 63km ilerlemişiz. 4bin metre elevasyon kazanmışız. Bir gün daha olsa eminim boş durmazdık. Ama her güzel şey gibi bu maceranın da sonu geldi tabii.

23 Beğeni