Merhabalar,
Kalp rahatsizligi yasayip hatta bypass sonrasi kosmaya veya baska bir spora geri dönen var midir? Bununla ilgili herhangi bir tecrubesi veya tanidigi olan var ve paylasabilirse cok sevinirim Turkce bilmeyen ve aktif spor yapip bypass ameliyati olmasi gerekn bir arkadasim icin yaziyorum. Internette baska bloglarda olan örnekler de genelde uc durumlara denk geliriz. Daha ortalama hikayeler var mi diye merak ediyoruz. Uc derken sunu kastediyorum aslinda, profesyonel olarak tam zamanli kosucu olan birinin basina gelen degil de duzenli spor yapan ama bunu hayatinda tam zamanli yapmayan insanlar bu durumu nasil yasayip zihinsel olarak ustesinden nasil geliyorlar.
Tesekkurler ve iyi gunler!
Her insan farklı, her kalp rahatsızlığı farklı diyerek şurada paylaşımda bulunan birinin linkini bırakıyorum;belki arkadaşınız izlemiştir.
Öncelikle geçmiş olsun diyorum arkadaşınız için. Yıllardır kalp ameliyatlarına giren bir anestezi uzmanı ve koşucu olarak şunu belirtmek isterim ki bu tamamen kişiye özel bir durum. Genel bir tavsiye vermek kesinlikle uygun olmaz. Mevcut rahatsızlığından ötürü kalbin pompa gücü ne kadar etkilenmiş , by-pass yapılacak damar sayısı, bunun dışındaki damarların tıkanıklık durumu, akciğer kapasitesi vs. hepsi başlı başına büyük birer etken. Ameliyattan sonra hekimi uygun görürse kardiyopulmoner rehabilitasyon planlanıp kapasitesi artırılabilir, sonrasında yine hekimi uygun görürse aktif spora tabii ki dönebilir. Olası bir kalp yetmezliği ya da ciddi ritim bozukluğu vs. durumunda tüm bunları konuşmak maalesef anlamsız olur. Süreçte herşeyin yolunda gitmesini dilerim
Bursa dan sosyal medyadan tanıdığım ,yaşı 60 civarında bir beyefendi var bypass ameliyatı oluktan sonra ,takip ettiğim kadarıyla düşük hızlarda koşmaya uzun mesafelerde koş yürü yapmaya devam ediyor.
Merhaba ,
42 yaşındayım Nacizane bende 6 yıl kadar trail kosu kış dağcılığı ve bisiklet sporu ile amatör olarak haşır neşirdim . 4 ay önce gögsümde sıkıntı yasadım ve doktora gittim 2 stent takıldı.Genetik damar darlığı Bu kadar hareketliyken bu nasıl oldu vb…psikolojik olarak çok yıprandım . Bu konuda bir kaç diyeceğim husus var .yaşayarak gördüm .
Doktorlarımız iyiki varlar fakat benim gittiğim 2 doktor inanılmaz koruyucu ve negatif yorumları oldu buda beni anksiyete kangı bozukluğuna itti .senin yasam tarzın ve hikayenle çok ilgilenmiyorlar.
klasik ilaçlar yazıp gönderiyorlar . bu süreçte 6 ilaçla basladım . ilaçlar yüzünden inanılmaz sıkıntısını yaşadım . alışırsın dediler alışamadım . ve günün sonunda iyi bir doktora önce kendimi anlattım .çok sağolsun dinledi.beraber yol aldık şu an 2 tane ilaç kullanıyorum . çok iyi hissediyorum .
Bende çok araştırdım . bu süreçte kesinlikle herkesin hastalığı bıraktığı tahribat aynı değil . ama geçirdiğim rahatsızlığı orta şiddetli nitelendiriyorum. Kendimi dinliyorum fiziken çok iyiyim. fakat psikolojimi o kadar bozdular ki hastalık hastası oldum . etrafım ailem çok koruyucu olduğundan
son 1 aydır parkta yürü koşular yapıyorum , doğa yürüyüşleri yapıyorum hafta sonları atletizm pistinde 7.8 pace 4.5 km durmadan nabız odaklı koşmaya başladım . bana burada kılavuz olan ve cesaretlendiren antreman metodu MAF method ( zone 2 antremanları) oldu . kurallara uyduğum takdirde bir problem yaşamadım .
Erken harekete geçtiğimin farkındayım . fakat geçmeseydim . psikolojik olarak olay başka yerlere gidecekti . artık 1 km kaç pace değil hangi nabızda bitirmeliyim . sloganım bu oldu .
İçimi dökecek yer buldum uzattım teşekkür ederim .
Merhabalar,
Konuya Kardiyoloji Uzmanı olarak yanıt vermek isterim.
Kardiyovasküler risk faktörlerine sahip olan ya da olmayan birçok kişi spora başlıyor. Ülkemizde öncesinde spor geçmişi olan ya da olmayan birçok kişi bireysel ya da rekabetçi organizasyonlara katılabiliyor. Bu yüzden uğraştığımız hastalıklar normal vatandaşlarda da ortaya çıkıyor, maraton bitiren master bir tanıdığımızda da ortaya çıkabiliyor malesef.
2 uç örnek vermem gerekirse;
Timothy O’Donnell, 2019 Ironman Dünya 2.si, 2021 de Challenge Miami etkinliğinde bisiklet etabında sebepsiz yere yavaşlamaya başladı. Sonra yarışı bıraktı, miyokart enfarktüsü (kalp krizi) geçiriyormuş meğer. Koroner anjiografi ile stent takıldı. Aktif spora geri döndü.
Conrad Anker, efsane dağcılardan biri, 2016 yılında Lunag Ri (6895mt) expedisyonu sırasında kendini tuhaf hisseder. İrtifa gibi düşünse de göğsünde baskı hissi artar ve partneri David Lama’ ya (genç yaşta çığ sonucu hayatını kaybetti ) haber verir. 9 saat sonra Nepal ’ de hastaneye ulaştırılır. Miyokart enfarktüsü (kalp krizi) olduğu saptanır ve anjiografi ile stent takılır.
Sebepler çok fazla; genetik, yaşam tarzı, beslenme, zararlı alışkanlıklar… diye liste uzuyor.
Ne yapmalıyız? Yaş ne olursa olsun, spor öncesi detaylı sağlık kontrolü şart. Ülkemizde yarışlardan önce aile hekiminden alınan spor yapabilir belgesi çok gülünç bence. Çevremde gördüğüm spor yapan herkesi bir tur tarıyorum açıkçası Spora başlandıktan sonra ise risk faktörleri durumuna göre daha sık olabileceği gibi, bir problem yoksa yıllık veya 2 yılda bir kontrol öneririm. Çünkü hastalığı anlık değil, risk faktörlerini yok ederek önlemek genel prensibimiz.
Aktif spor problemi yapan birinin sonrası durumu yaşadığı duruma göre çok değişken. Miyokart enfarktüsü ( kalp krizi) geçirip stent takılan da gördüm, açık kalp cerrahisi ile koroner by-pass olan da gördüm. Hasta bazında değerlendirme yapmak, belirli bir rehabilitasyon döneminden sonra egzersize dönmesi neredeyse büyük çoğunluk için öneriliyor ve mümkün. Egzersiz miktarı, tipi ve yoğunluğu hastanın durumuna göre çok değişken. Ve bazı durumlar var ki kompetetif sporu önermeyebiliyoruz.
Egzersiz bir etkinlik olmanın yanısıra aslında reçete edilmesi gereken bir durum aslında. Bu sebepten her durumda herkes için bir egzersiz mümkün düşüncesindeyim. Reçete evin koridorunda 5 kere git gelden, VO2 max testi yapıp pace belirleyip haftalık tempolar ve nabız aralıkları belirlemeye ya da powermetre takibi ile bir saat Zwift antremanına kadar çeşitlik gösterebiliyor.
Özetle; spor öncesi bazal bir kontrol, hastalık sonrası detaylı bir kardiyoloji değerlendirmesi ile aşamalı dönüş desteklediğimiz bir durum. Detay merak edenler olursa hasta bazında konuşmak gerek.
Herkese sağlıklı, hastalık/sakatlıksız egzersizler dilerim.
boyle bir konuda zaman ayirip detayli aciklmaniz icin cok tesekkurler.
yaziniz ve verdiginiz ornekler ile kendim icin birkac cikarimim oldu
- spor yapmaniz, kardiyovaskuler rahatsizlik yasamayacaginiz anlamina gelmiyor
- her ne seviye olursa olsun, vucudun anormal verdigi bir tepkide temkinli olup, en erken saglik destegi almak gerekiyor
- kardiyovaskuler bir rahatsizlik tespiti veya tedavi sonrasi genelde egzersiz tamamen yasaklanmaz ama rahatsizliga ve duruma gore seviyesi farkli egzersizler tanimlanabilir.
Cevabiniz icin cok tesekkurler!
Aciklamalariniz icin cok tesekkurler!
Detaylı yazınızı okuyunca sormak istedim. İstanbul Kartal da sahile yakın bir yerde yaşıyorum. Koşularımı sabah saatlerinde yapmaya çalışıyorum (trafiğin minimum olduğu saatte). Buna rağmen oksijen kalitesinin yılın büyük bölümünde çok kötü olduğunu düşünüyorum. Acaba böyle bir ortamda spor yapmak faydadan çok zararlı olabilir mi?
Aynı saatlerde birçok bisiklet ekibi yanımdan geçiyor. Bence daha çok egzoza maruz kalıyorlar. Bu etkiyi araştırmış bir çalışma var mı?
Merhaba,
Bir dönem ben de Kartal - Atalar civarında yaşamıştım. İster istemez sahil hattı her zaman güzel alternatifti
Literatürde kötü hava koşulları olan şehirlerde bunu epey araştırmışlar. Kanda özellikle PM2.5, CO, O3, NO2 gibi major hava kirleticilerini ölçtükleri yayınlar var.
- Air Pollution Characteristics and Jogger Inhalation Exposure in Typical Running Area of Beijing]. Huan Jing Ke Xue. 2018 Aug 8;39(8):3580-3590. Chinese. doi: 10.13227/j.hjkx.201711178. PMID: 29998664.
Mümkünse trafiğe uzak alanlar, ya da sizin verdiğiniz durumda sahil hattından, denize yakın kısımdan gitmek mantıklı görünüyor. Fırsatınız varsa antremanlarınızı çeşitlendirmek adına yeşil alanlara da yönelmelisiniz. Erken saatler de gayet mantıklı, benzer düşünceyle ben de koşardım. Hava kirliliği ile atletik performansın özellikle yeni başlayanlarda daha fazla etkilendiğine dikkat çekilmiş. Hava yolu hastalıklarında da artış bildirilmiş. Fakat hava böyle diye koşmamak veya egzersiz yapmamak çok doğru bir yaklaşım sayılmaz ( ciddi hava yolu hastalıkları, astım vb. olan kişileri hariç tutarsak).
Teşekkür ederim Alıntıladığınız yayını inceleyeceğim.
Hazır uzmanını bulmuşken sorayım. Ben genellikle “Yahu adamların işi başından aşkın, gidip boşuna yük olmayayım.” diye düşündüğümden zorunlu haller dışında pek doktora gitmemeye çalışıyorum. Arada bir aile hekimim kan tetkiki istiyor ki onlar da artık bazı değerleri isteyemiyorlar diye biliyorum. Siz çevrenizde gördüğünüz spor yapan herkesi taradığınızı söylemişsiniz. Bu bağlamda benim gibi düşünen biri için öneriniz ne olur? Hem ülkemizde artık değer görmemeye başlayan doktorları yormamak, hem de hastanelerde fazla koşturmamak adına bu işi hangi birimde hangi tetkiklerle temel seviyede gerçekleştirebiliriz? Her yerde spora başlamadan doktor kontrolünden geçin diyor ama bu genel ifade. Bu ifadeyi yeni başlayacaklar ve aktif spor hayatı olanlar için netleştirebilir misiniz?
Merhaba,
Sizin durumuzda biri icin, spor yapabilme acisindan bir kardiyoloji muayenesi yeterli olacaktir. Temel risklerinizi bilme ve bunlara gore diyet yasam bicimi belirleme konusunda size fikir verir.
Dediginiz gibi rutin yogunluk arasinda daha detaylarla pek ilgilenemiyor bazen, kosucu doktor bulmak, benim icim de kosan bir hasta bulmak günün güzel bir tesadüfü oluyor genelde
Merhabalar, benim de hekim olarak çok önemsediğim bir konu. Koşan sağlıklı varsayılan kişilerin kalp rahatsızlığı geçirmeyeceği algısı maalesef ne kadar yanlış, örneklerini çok görüyorum. Koroner arter hastalığı sebebiyle stent takılmış ve major damarlarında darlık olmayan kişilerin bazen hiç kontrol yapılmamış kişilere göre daha risksiz olabileceğini bile düşünüyorum.
Kalp rahatsızlığı konusuna gelince; Çok sevdiğim bir arkadaşımda koroner darlık ortaya çıkınca ve 2 stent takılınca koşucu kardiyolog arkadaşlarımla makale taratarak uzun uzun bu konuyu tartıştığımızda en önde gelen konu aerobik düzeyde yapılan koşuların zararlı olmayacağı ama anerobik düzeyde yapılan hızlı nabız koşuların örneğin %50-60 üzerinde damar tıkanıklığı olan bireylerde sıkıntı yapabileceği oldu, stent takılan arkadaşımı sorduğumda ise gülümsedi ve merak etme onun damarlarına stent takıldı ve şu an damaları açık dedi ve hepimizde risk olduğunun altını çizdi. Gönlümüz rahatlayarak koşulara başladık. Ben arkadaşıma eşlik ediyorum, dikkatli bir şekilde nabız odaklı koşmaya devam ediyoruz, anerobik koşmamaya çalışıyoruz, tekrar muayene sonrası nasıl yol alırız bakacağız. Ama yukarıda da söylenmiş, mesela kalp krizi geçirmiş kalbinde enfarkt yani ölü doku bulunan kişinin kan pompalama gücü eskisi gibi olmayacaktır, yani kişiden kişiye değişen bir konu.
Son dönemlerde sadece ülkemizde değil tüm dünyada defansif tıp trendi var, yani doktorlar risk almıyor, onlar açısından yapmayıverin. Ama ben psikiyatristim ve bu radikal yaşam değişikliğinin nelere mal olduğunu ben biliyorum, hayattan kopmalara izin vermemek lazım. Naçizane tavsiyem aktif spor yapan hekimleri tercih etmeniz, en azından defansif taraf daha az oluyor.
Bu tür deneyimlerin, paylaşımların önemli olduğunu düşünüyorum, elimizde bilimde teorik bilgiler var ama gerçek yaşam deneyimleri farklı olabiliyor, bu önemli konuyu açan ve yukarıda güzel bilgiler veren kardiyolog arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkür ederim.
Konu eksi ancak güncel tecrübemi paylaşayım. 3 ay önce 4 Eylül’de açık bypass ameliyatı oldum ve iki damarım (LAD ve RCA) değişti. 3 Kasım’da İstanbul Maratonunda 15km’yi 2 saatte koştum. Elbette kişiden kişiye değişen bir konu, benim şansım herhangi bir belirti olmamasına rağmen yaptırdığım kalsiyum skorlama tesinde 452 gibi çok yüksek bir değer çıkması ve bunun üzerine de anjiyo ile koroner damarlarımdaki %97 darlığı tespit etmiş olmam oldu. Yani kalp krizi geçirmeye ramak kala tamamen tesadüfen duruma müdahale etme şansım oldu. Dolayısıyla kalp fonsiyonlarımda bir bozulma olmadığı için ve ameliyat öncesi 500km koşmuş olduğum için olabilecek en formda halimle bu ameliyata girdim. İlk 1 hafta zordu fakat akciğer toparlandıkça hızla iyileştim. İlk dışarda yürüme denemem 150 metre sonra baygınlıkla sonuçlanmıştı.
Şu anda betabloker kullanımı nedeniyle nabzım 140’ın üzerine pek çıkamıyor, bu nedenle koşuları güce göre planlıyorum. Bu sabahki interval mesela tam bu şekilde planlanmıştı.
Doktorumun bana söylediği şey şuydu; ameliyattan önce koşmaman gerekiyordu çünkü hastaydın, artık koşabilirsin çünkü damarların yenilendi Damar tıkanıklığının tespiti çok zor bence ailede kalp krizi geçmişi varsa mutlaka kalsiyum skoru, BT anjiyo ve normal anjiyo ile bunun kontrol edilmesi lazım. Benden 10 yaş küçük kardeşim de check-up yaptırdı, eforlu EKG filan hiçbirşey çıkmadı ama durumu bildiğimiz için BT anjiyo yaptık ve onda da %70 darlık tespit edildi iki yerde ve 2 stent takıldı.
Zihinsel olarak üstesinden gelme konusunda da söyleyeceğim şey şu olur. Hepimiz düşündüğümüzden çok daha erken öleceğiz, bu yüzden hala zaman varken, hayattayken yaşamak lazım.
Öncelikle geçmiş olsun ve yukarıdaki cümle çok doğru tespit.Damar tıkanıklığı kan testinde direk görülmüyor. Onca kilometre koşan yaşça genç birinde durum böyleyken aile geçmişi, yaşam tarzı, son kalp damar kontrol tarihi vb durumlar göz önüne alınmalı.Total kolesterol bende 15 yıldan fazladır 220 (üst sınır 200). @gbesen sizde kolestrolle ilgili yükseklik var mıydı?Tekrar geçmiş olsun.
Benim gibi ilk kez kalsiyum skorlamayı duyanlar google’layabilir.BT anjiyodan @spinodal sayesinde haberdar olmuştum.
Total kolesterolüm 400’e yakındı ve hiperlipidemi teşhisim vardı ama bypasslık olacağımı nedense hiç düşünmemiştim Trigliseridim de yüksekti ama koşmaya başlayınca 60 ve altına indi ilaçsız.
Kalsiyum skorlamayı ben de ilk kez duymuştum, MR cihazına girip nefesinizi tutuyorsunuz 15 saniyede bitiyor fakat doktorlar nedense BT anjiyo tercih ediyor ve ne hikmetse onun sonuçlarından da emin olunamaz diyip normal anjiyoya geçiyorlar. Bence kalsiyum skorlama daha net gösteriyor. Yalnız kalsiyum skorlamada tansiyon düşürücü sprey sıkmışlardı, baş ağrısı yapabilir dediler, çünkü damarlar genişleyince nabız artışı ile bunu telafi etmeye çalışıyor kalp, fakat bende öyle bir tepki gelmedi ve ani tansiyon düşüşü sonucu oradan doğru acile, 1 saat serum yedim de öyle kendime geldim Belki de damarlar tıkalı olduğu için kalp gereken tepkiyi vermedi ya da veremedi, bilemiyorum.
Kalp hastalıkları, herkeste her zaman semptom göstermiyor arkadaşlar.
2010 Yılından beri maraton, ultra maraton, yol bisikletleri yarışlarına katılıyordum. Bu süre boyunca 9 tane maraton, sayısız yarı maraton (antrenmanlarımda koştuğum yarı maraton mesafelerini hatırlamıyorum bile), 16 tane ultra maraton (55 ila 130 km. arasında değişen dağ patikası koşuları), hatırlayamadığım yoğunluk ve zorlukta yol bisikleti antrenmanları yaptım. Üstelik bu mesafeleri kat ederken kendi yaş grubunda derece kovalıyordum. Bunları şu nedenle yazdım, bu yoğunluktaki yarışları ya da antrenmanları yaparken, hiçbir şekilde kalbimle alakalı hiçbir sıkıntı yaşamadım.
2018 yılında kardeşimin zorlaması ile gönülsüzce gittiğim kardiolog profesör bende aort kapakçık yetersizliği, Aort kök genişliğimin artmış olduğu (41 mm) gibi ciddi Kalp rahatsızlıklarım olduğunu söyledi. 6 yıl boyunca takip edildi ve en nihayet 2024 yılının Mart ayında aort kapakçığımın artık görevini yapamadığı ve ameliyat olmam gerektiği kararı verildi.
Bu konunun oldukça önemli olduğunu düşünüyorum, kalp ameliyatı sonrası koşuya dönmek istemedim. Koşunun oldukça darbeli bir spor olduğunu düşünüyorum bu nedenle yol bisikletine ağırlık verdim. Spora dönüş süreci ile ilgili kendi deneyimlerimden bazı bilgiler aktarmak istiyorum.
27 Mart 2024 tarihinde açık kalp ameliyatı oldum, aort kapakçığım mekanik kapak (valf) ile değiştirildi. Açık kalp ameliyatında malumunuz, sternum kemiği (iman tahtası) boydan boya kesilerek yapılıyor.
Bunun dışında farklı invazif teknikler olarak da bilinen koltuk altından küçük bir kesi açılarak yapılan kalp ameliyatı yöntemi de mevcut ancak her kalp ameliyatı bu yöntem ile yapılamayabiliyor, yani kısacası hangi yöntemin kullanılacağını ameliyatı yapacak olan kalp ve damar cerrahı belirliyor. Tabi küçük kesik ile gerçekleşen kalp ameliyatında toparlanma sürecinin çok daha çabuk olduğunu söylememe gerek yok.
Her neyse, ben kendi durumumu anlatmaya devam edeyim. Benimkisi tamamen Sternum kemiğinin açılması yöntemiyle yapıldığı için biraz daha meşakkatli ve iyileşme sürecinin daha uzun olduğu bir ameliyattı. Sigara kullanmıyor oluşum, beslenme ve düzenli sporun faydaları sayesinde çok şükür ameliyat sonrası herhangi bir komplikasyon yaşamadım. Yoğun bakım ve serviste geçen sürelerim toplam 6 gündü ve 2 Nisan tarihinde taburcu oldum.
Kalp ameliyatları sonrası iki şeye özellikle dikkat etmek gerekiyor biri solunuma yani akciğeri eski kondisyonuna döndürebilmek, ikincisi ise pıhtı atma riski.
Ameliyatta yaklaşık 3 saat boyunca kalp ve akciğeri durdurup sirkülasyonu bir makineye bagladikları için, ameliyat sonrası akciğerin tekrar eski kapasitesine dönebilmesi ciddi bir nefes egzersizsine bakıyor.
Farklı nefes egzersizleri bulunmakla birlikte, hastanede size verilen Spirometre isimli cihaza üfleyerek ya da içinize çekerek akciğer kapasitenizi eski halinize getirmeye çalışıyorsunuz bunları yapmazsanız akciğerinizin bir kısmı sönük kalabiliyor.
Bir diğer dikkat edilecek husus ise pıhtı atma riski, bunu önlemek amacıyla zaten yoğun bakımda bile sizi ayağa kaldırıp yürütüyorlar ancak ameliyat sonrası taburcu olduktan sonra evde sadece yatmak yanlış bir uygulama olabiliyor. Düşük mesafelerle başlayacağınız ve kademeli olarak arttırılacak günlük yürüyüşler yapmak ve kardiyak egzersizler yapmak çok önemli.
Kişiye göre göre değişmekle birlikte Sternum kemiğinin tamamen kaynaması en az üç ay sürüyormuş, bazı insanlarda ise bir yılı bulabiliyormuş. Zaten kemiği bir arada tutan asıl elemanlar, cerrahın bağladığı yaklaşık 15 tane çelik tel. Ameliyat sonrası en az iki ay hatta bazı kaynaklara göre üç ay boyunca akşamları sırtüstü yatmak zorundasınız aksi taktirde Sternum kemiği yanlış kaynıyor ya da kaynamayabiliyor.
Doğal olarak kemiğin düzgün kaynamasını sağlamak için göğüs kafesi bölgenize özel itina göstermeniz gerekiyor, bu süreçte araba kullanmamanız, göğsünüze darbe alacağınız her türlü aktiviteden uzak durmanız önem arz ediyor buna bisiklet de dahil.
Ameliyat sonrası spora dönme hususuna dönersek eğer, Öncelikli olarak bunun kendi kalp damar cerrahi uzmanınız ve kardiyologunuzla görüştükten sonra netleştirbileceğiniz bir husus olduğunu belirtmek isterim.
Ancak kendi durumumda ameliyat sonrası taburcu olduktan sonra günlük yürüyüşlerime yavaş yavaş başladım, önce 500 metre, ikinci gün 1 km üçüncü gün 1,5 km şeklinde mesafelere yavaşça arttırdım.
Bir ayın sonunda 12 kilometrelik mesafeleri hızlı tempoda yürüyebilecek pozisyona geldim. Ameliyattan yaklaşık 40 gün sonra trainerda yol bisikletimi zone 2/3 seviyesinde yaklaşık 1 saat sürebilecek seviyeye geldim.
Smart trainerda Zwift üzerinden genelde düz rotaları sürüyordum, kadansım ortalama 60 civarında, kalp atış hızım bir saatlik sürüşü sonunda ortalama 130/135 BPM civarında çıkıyordu.
Trainer kullandığım ilk günlerde gidona eğildiğim için antrenman sonrası Sternum kemiğimde çok hafif bir sızı olabiliyordu ancak daha sonra kardiyak egzersizlerine de devam etmem sayesinde bu sızı ortadan kalktı.
Temmuz ayı itibarıyla 100 km.lik rotalarda yaklaşık 29 km/h ortalama ile sürüşler yapabilecek seviyeye geldim. Nabzımı sürekli kontrol ediyorum ve 150 bpm’in üzerine çıkmamaya özen gösteriyorum.
Burada bence önemli olan şu: böylesine ciddi bir ameliyattan sonra kişi kendisini gereğinden fazla zorlamamalı. Muhteşem geri dönüş hikayelerine gerek yok, sporu yapabiliyor olabilmeyi bir nimet olarak görmek lazım bence.
Toplumda sağlık taraması diye bir şey maalesef yok, eğer insanlar kendi istekleriyle detaylı bir checkup kontrolüne giderlerse sadece kalple alakalı değil, vücutları ile alakalı pek çok sıkıntıyı tespit etme imkanına sahip olabilirler.
Hiçbir şey bizim sağlığımızdan daha önemli değil, arabamızın periyodik bakimini kaçırmayız ancak kendi sağlığımıza öteleriz bu böyle.
Sonuç olarak kalp çok hassas bir organ, paragrafın başında da bahsettiğim gibi herkeste semptom göstermeyebiliyor kalp rahatsızlıkları. Hatta her kardiyolog doğru teşhisi koyamayabiliyor, çok detaylı görüntüleme merkezlerinde iyi bir kardiyolog ya da kalp damar cerrahisi uzmanına muayene olmak ve mümkünse farklı birkaç uzmana görünmek kesin teşhisi için elzem bir durum.
Sağlıkla kalın
Çok geçmiş olsun, detaylı mesaj için de teşekkürler. Dediğiniz gibi, sadece hastalık ve sakatlıklarda doktora gitmek yerine, düzenli periyodlarda kontrolden geçmek en doğrusu.