Koşanlara ve burada geri bildirimde bulunan herkese çok teşekkürler. Gökçeada’ya ilk olarak iki yıl önce gittiğimizde eğlenceli, manzaralı ve göreceli olarak kolay bir parkurla karşılaşacağımızı düşünüyorduk. İlk ikisi doğru çıktı fakat üçüncüsünün pek de öyle olmadığını gördük. Adaya toplamda beş kez parkur çalışması için gitmemiz gerekti ve özellikle Faruk Kar ile birlikte olası parkurları çıkarmak için adanın hemen her tarafını koştuk, yürüdük, inceledik.
Ada harita üzerinde göründüğü gibi değil, gerçekten zorlu bir coğrafya. Sarp kayalıklar, dikenler, ağacın olmadığı ve güneşten ve rüzgardan saklanamadığınız geniş alanlar var.
Ayrıca kendisi büyük olsa da çok küçük bir bölümünde yerleşim var. Birçok yerinde hiç patika ve yol açılmamış. Örneğin ilk düşüncemiz Kaleköy’den Zeytinliköy’e sırt hattından ulaşmaktı. Günlerce bu bölümde yol aradık. Birçok patika sadece özel mülklere kadar gelip bitiyor. Bu yolları kullanmak için izin de aldık fakat diğer kısımlarda hiç patika açılmamış. Biz bir şekilde geçtik ama yüzlerce kişinin güvenlik riskini alabileceğimiz, Umke’nin olası bir durumda ulaşabileceği bir parkur çıkarma şansımız yoktu.
İlk düşüncemizdeki birçok yerde aynı sorun karşımıza çıktı. Çok farklı yerleri denedik ama ya uzun süre asfalt olacaktı ya da hiç yol olmayacaktı. En sonunda koştuğunuz parkur ortaya çıktı ve içimize sindi. Kısacası özellikle zor olsun diye bir düşüncemiz olmadı, adadaki şartlar neye izin veriyorsa onu yapabildik.
Yarıştan sonra birkaç arkadaşımız parkur hakkında geri bildirim yaparken sanki birçok farklı patika yarışının karışımı gibi olduğunu söylediler. Biraz Tahtalı, biraz Aladağlar, biraz Latmos, biraz Madeira gibi… Bazı yerleri rahat koşulabilir, bazı yerleri zorlu. Bence de bu doğru bir tespit.
Adada yarış düzenlemenin ekstra zorlukları var. Biz de bunları yaşayarak öğrendik. Örneğin 80 kg üzerindeki kargolarda sorun çıktığını yaşayarak gördük. Veya başka yerlerde önemsiz sorunlar burada önemli olabiliyor. Örneğin bir kablosuz mikrofon bozulduğunda adada alabileceğimiz yer yoktu. Boyle durumlarda Çanakkale’den birinin size vapurla getirmesi gerek. Bu da çok uzun süre alabiliyor.
Bu yarışta en büyük şansımız çok deneyimli gönüllü arkadaşlarımızın olması idi. Sadece CP’lerde değil, saha çalışmalarından kayıt alanına, işaretlemeleri toplamaya kadar hem tecrübeleri hem de gönülden destekleri ile yarışın en az sorunla gerçekleşmesinde en büyük pay onların oldu. Ayrıca böyle bir organizasyonu ilk kez yaptığınızda adada kimlerin sözüne güvenebileceğinizi ve belki de daha önemlisi kimlere güvenemeyeceğinizi öğreniyorsunuz. Bu da sonraki yıllar için en büyük kazanımlardan birisi.
Ada halkının çoğu organizasyona sıcak baktı. Bir kısmı yüzlerce insanın dağlarda, patikalarda koşmak için geleceğine belki inanmadığı için biraz mesafeli durdu ama onlar da bu seneyi gördükten sonra herhalde fikirleri değişecektir.
Son olarak videolar, fotoğraflar ve geri bildirimler için tekrar teşekkürler. Özellikle Namık Kemal Öner’in videosu her zaman olduğu gibi önümüzdeki yıllarda katılacaklar için büyük bir referans kaynağı olmuş. Elinize sağlık.