Çok koşmak da sağlıklı değil

Arkadaşlar internette dolaşırken bu başlığa denk geldim. Sizlerle paylaşıp yorumlarınızı duymak isterim. Belki bu konuda başka araştırmalar yapan arkadaşlarda vardır.
Haberin linkini aşağıda paylaşıyorum.
http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_cok-kosmak-da-saglikli-degil_2278092.html

Bu haber bu aralar çok sık yayınlanıyor.
Birçok arkadaşım bunu bana eposta ile yollayıp duruyorlar :smiley:

Haber bana asılsız bir habermiş gibi geliyor.
Niye mi?
Bilim insanları 12 yıl araştırma yapmış deniliyor haberde.
Kim bu bilim insanları? Hangi kuruma veya Üniversiteye bağlı? Hangi ülkenin bilim insanları? Hangi profesör veya doktor?
Buna dair hiçbir detay yok.
Böylesi kapsamlı bir araştırma bir üniversite gibi bir yerlerde yayınlanmak yerine niye bir kolej dergisinde yayınlanıyor?
Bu araştırma kaç kişi üzerinde yapılmış? 12 yıl içerisinde bu kişilerin kaçı ölmüş? kaçı sağ kalmış?
Hiç detay yok.
12 yıl insanların ölümünü beklemek için biraz kısa bir süre. Yani deneklerin hiçbiriside ölmemiş olabilir.
Ortalama insan ömrünün 70-80 yıl gibi sürelerle ifade edildiği bir zamanda ölüm oranı tespiti için 12 yıl bana çok az gibi geldi.

Bu haber benim için birçok soru işareti oluşturup bunlara cevap veremeyen yani güvenilir olmayan bir haber.

Ben aksine koşunun kalbi güçlendirdiğine inananlardanım.
Yani bence koşmak ömrü uzatır

4 Beğeni

Sadece 6 cümlelik haber… 114 kelime ve boşluklar çıkarıldığında 683 karakter. Konuya ne kadar ilgi gösterdikleri çok açık. Şimdi hal böyleyken bu haber hakkında yorum yapmak bile anlamsızlaşıyor. Tabii bir haberi/yazıyı uzunluğu ile değerlendirmemeliyiz ama bu tip yabancı sitelerden aşırma haberler artık çok can sıkmaya başladı. Aşırma yaptıkları sitelerdeki haberler çok daha uzun ve detaylı olsa da habercilerin bilimsel çalışmalardan çıkardıkları sonuçlar genelde çok saçma olmuştur. Ortaya atılan bilimsel çalışmanın sonuçlarını olası en çarpıcı halde sunmaya çalışırlar. Bir de bunun bizdeki haberciler tarafından çalınıp, kulaktan kulağa oyunu gibi geldiğini düşününce ortaya çıkan saçmalığı siz düşünün.

Bu konuda çok sayıda çalışma yapılıyor. Ne yazık ki dil bilmeden ve yeterli zaman ayırmadan tümünü incelemek, haklarında yazılan eleştirileri okumak epey zor. O nedenle bence özellikle Türkçe yayınlanan bu tip haberler gördüğünüzde hemen kapatın. Hatta o siteye bir daha girmeyin derim.

Zamanım el verirse bu konuda yabancı kaynaklardan bir derleme yapıp yazmayı planlıyorum. Olursa burada paylaşırım.

Not: Habercilerin bilimle imtahanına kendini adamış yerli bir site var, ilginizi çekebilir: BilimBilmiyim

15 Beğeni

Bu konularda ön yargılı olmakta bir sakınca görmüyorum. Zaman gazetesinin veya herhangi bir ulusal gazetenin spor konusunda kimseye bir şey öğretecek bilgisi/ilgisi/deneyimi/fikri yoktur, olmayacaktır. Okumaya değmez.

9 Beğeni

Bu cümlede geçen “çok” un ne olduğunu bile tam olarak tanımlamak çok zor ve belki de yıllar sürecek bir çalışma gerektiriyor ki o durumda bile kesin bir tanımlama değilde belki referans noktaları oluşabilir. Tek bir Çoktan bahsetmek mümkün değil diye düşünüyorum. Aslında herkesin "çok"unu belirleyen kusursuz bir mekanizma var; vücudumuz.

Not: Günümüz yaşam koşullarında “Herşeyin fazlası zarar” diyen atalarımızın bir ömür yürüdüğünün/koştuğunun yarısını kat etmiyoruzdur herhalde :slight_smile:

3 Beğeni

Çok hatta hiç ciddiye almamak gerekiyor. En babamız ortalama haftalık 150 km yılda 7000 km koşuyordur, zaten zaman ancak bu kadarına müsade eder. Kendimden büyüklerimle koşuyorum en küçüğü benden 10 yaş büyük ve en az 20 senedir koşuyorlar bu insanlara 50 yaş veya üstünde demek mümkün değil. Bir de çevremdeki 50 ve üzeri yaştaki insanlara bakıyorum ve diyorum iyi ki koşuyorum. Sevgiler.

4 Beğeni

Koşmanın faydalarını anlatmaya gerek yoktur.
Ancak diğer taraftan koşmanın zararı var mıdır?, zararlı olabilir mi? Bu cevabı zor bir sorudur.
Elbette fizyolojik sınırlarda kalan her egzersiz aynı zamanda fayda sınırlarında da kalması beklenmektedir. Böyle egzersiz ile vücudumuz uyum içinde olacaktır(fizyolojik kavramı kişiden kişiye değişen sabit bir değer olmadığını da belirtmek lazım) Fakat yaptığımız egzersiz süre veya hacim olarak bu fizyolojik sınırı aşınca travma etkisi yarattığını da kabul etmek lazım. Yani hacim veya süre olarak zorlayıcı egzersizde vücudumuzun tepkisi artık spor yapıyormuş gibi değilde bir fabrikada veya inşaatta ağır bir iş yapıyormuş gibi vücudun tepkisi verecektir. Her ne kadar bir süre sonra vücudumuz bu travma’ya adapte olup güçlenmeye çalışsa da biz daha fazlasını istemeye devam ederek ve hedeflerimiz devamlı yükselterek vücudumuzun işini zorlaştırmaktayız. Vücudumuza uyum içinde yapacağı hafif-orta şiddette egzersiz yerine baş etmesi gereken zorlu bir egzersizler sunarak vücut yapısını da zorlamak, uzun vadede fayda alamamak hatta zarar görme olasılığını da getirebilecektir.
Bu konu çok tartışmalıdır ve değerlendirilip ölçümü zor bir konu olup da çok sayıda araştırma yapılmıştır.

Bu doğru-bu yanlış olarak yorumlamak yerine farklı açıdan da bakmanız için de aşağıda size
Dr Sibel Çakır’ın kişisel sitesinde bu konu ile ilgili yazdığı yazının yayın adreslerini paylaşmak istedim.
Yazısının başlığı da 'Egzersizin Azı Karar Çoğu Zarar mı?’

  1. Moore SC, Patel AV, Matthews CE, Berrington de Gonzalez A, Park Y, et al. (2012) Leisure Time Physical Activity of Moderate to Vigorous Intensity and Mortality: A Large Pooled Cohort Analysis. PLoS Med 9(11): e1001335. doi:10.1371/journal.pmed.1001335
    
  2. http://www.scientificamerican.com/podcast/episode.cfm?id=exercise-lengthens-life-regardless-12-11-06
    
  3. Lee DC, Pate RR, Lavie CJ, et al. Running and all-cause mortality risk—is more better? American College of Sports Medicine 2012 Annual Meeting; June 2, 2012; San Francisco, CA. Presentation 3471.
  4. O’Keefe JH, Patil HR, Lavie CJ, et al. Potential adverse cardiovascular effects from excessive endurance exercise. Mayo Clin Proc 2012; 87:587-595.
    
  5. http://www.theheart.org/article/1410943.d
    
6 Beğeni

TED-Talks’dan bu konu ile ilgili kanıta dayalı, düşündürücü iyi bir konuşma. Herkese öneririm.

4 Beğeni

Mayo clinic’den 2015 makalesi
http://www.mayoclinicproceedings.org/article/S0025-6196(15)00621-7/abstract

1 Beğeni

Koşuya olan tutkumu bir kenara bırakırsam
herşeyde olduğu gibi burada da kişinin
genetik mirasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Örneğin ailemizden kalp hastalığı gibi bir miras almışsak, bununla ilgili bir bilimsel makale araştırmamıza gerek yok, koşarken diğer insanlardan daha büyük tehlike altındayız.
Tabi buradaki koşudan kastım vücuda fazla yüklenmeler nabzı zorlayan ve aşırı kullanıma kaçan koşular. Yani rekabetçi koşular.

Ben de 50 yaş üstü bir birey olarak iddianızı destekliyorum.Kesinlikle haklısınız.Spor yapmıyor,yapanı da engelleyici pek çok mazeret üretiyorlar.Amaç üzüm yemek değil,bağcıyı dövmek…Tam yol , koşuya daima devam…

Kesinlikle gazetelerin düşüncelerini empoze etme çabasından kaynaklı, yada bazı gazetelerin yetersiz oluşundan kaynaklı, hürriyet gazetesinde Türkiye Bisiklet Turu ile ilgili yazılan yazı o kadar bılgısızce yazılmıştı ki böyle yazıların bilinçli ve bilinçsiz şekilde yazılmış olması çok normal.

Bu konununun yeni sezonu çıkmış :grin:

Alex Hutchinson’ın konuları bilimsel ele alışı ve özetleyişi güzeldir. Yakın zamanda şöyle bir toparlama yazmış. Tümünü çeviremeyeceğim ama son paragrafın çevirisi şöyle:

Genel ortalamalar elbette tüm hikayeyi anlatmıyor. Belki çok sayıda ultramaraton koşmak yüzde 99’umuzun yaşam beklentisine birkaç ay ekler, ama altta yatan bir sorunu veya genetik yatkınlığı olan şanssız bir yüzdelik kısmın hayatını on yıl kısaltır. Bu nedenle, bu kırmızı bayrakların neler olabileceğini sonunda çözebileceğimiz umuduyla bu araştırmalar hala çok önemli. Bu arada, bu oranlar üzerine düşünüyorsanız, benim önerim kalbinizi memnun edecek/tatmin edecek şekilde koşmaya, yüzmeye ve bisiklete binmeye devam etmeniz yönünde.

8 Beğeni

Hutchnson’ın da dediği gibi ‘’ belki de spora; kimin kalbinin kaslarına en fazla oksijeni ulaştırabileceğini ölçen tesisat yarışı’’ gözüyle değil de insanın varoluşsal ve psikolojik ihtiyaçlarına ne derece hizmet ettiği noktasından yaklaşmak lazım.

7 Beğeni

Bu konuda bir başka inceleme daha yayınlandı (ne yazık ki İngilizce). IRunFar sitesinde şu makalenin bir özeti ve değerlendirmesi var.

2 Beğeni

beraber uzun yürüdüğümüz (trekking) bir yakınımın kalp sorunları oldu,
bunun için doktorlara gidip ‘’ dağlarda 50 km yürüyoruz’’ türünde şeyler söylediğimizde, ‘‘bir haftada mı’’ tarzı sorular soruyorlar.
bir günde dediğimizde dehşete düşüp, ‘‘bu ölüme yol açabilecek kalp sorunlarına yol açabilir, önermiyorum’’ diyorlar.

tıp bu meseleye şöyle bakıyor.
bu adamlara ‘’ ben ultra yapacağım, dağda bayırda 80 km koşulacak’’ desen, ‘‘kefenini de çantana koy öyle git’’ diyecek kafalardalar.

daha düne kadar, kalbi koşu yüzünden büyümüş ve 50- atan insanlara, ‘‘kalp hastasısın’’ diyen bir durumdaydı tıp.

bu güne kadar olduğum bütün kaporta (burun, fıtık vs.) ameliyatlarında düşük nabızdan dolayı özel inceleme ve vebalı muamelesi gördüm.
tıp henüz sporla barışık değil.
muhtemelen haklılardır.
spor, ortalama genetikteki yurdum insanına sorun çıkarıyor olabilir.

umuyorum ki, ileride bir yerlerde tıp, bu konulara daha ince ayarlar ve öneriler getirebilecektir.

7 Beğeni

Koşunun direkt sağlıksız olduğunu söylemek zor ancak bilinçsiz yapılan her aktivite gibi gelişi güzel olursa riskli olabileceğini düşünüyorum.

Kalbi -50 atan insanlara hastasın diyen bence tıp değildir, konuda uzman olmayan hekimler olabilir. Düzenli koşan birey ile sedanter bireyin yapısı farklı olacağından, hekimin yaklaşımı ve değerlendirmesi de ayrı olmalı. Hatta mümkünse normal hekime değil spor hekimine gidilmesi gerekir.

Uzun süre 170-180’lerde atan bir kalbin pompalayacağı kan miktarı ile nadiren 120’lere çıkan bir kalbin performansı aynı olmaz. İstirahat nabzının düşük olması sedanter bir insan için Bradikardi olarak yorumlanabilir belki ama koşu ile uğraşan birinin aksine çok sağlıklı olduğunu gösterir bence. Kalp o kadar güçlü ki normalden çok daha az çalışarak yeterli kan ve oksijeni gönderebiliyor demektir.

Lakin, benim koşuyla ilgili yine de bir takım çekincelerim var. Neden diye sorarsanız, koşu yapmayı yüksek devirde otomobil kullanmaya benzetiyorum. Performans olarak iyi fakat motor ömrüne bir etkisi var mıdır acaba :slight_smile: Özellikle beslenme ve dinlenme çok iyi yapılmalı aksi durumda faydadan çok zararı olabilir. Halsizlik ve libido düşüklüğüne neden olur.

Bir de genellikle koşucuların vücutlarını estetik bulmuyorum. Ağırlık çalışmalarını es geçtikleri için sadece bacak kasları gelişiyor. Üst gövde zayıf ve çelimsiz kalıyor. Omuz, sırt, kol incecik. O nedenle, koşunun doğru bir plan çerçevesinde, ağırlık çalışmaları ile desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama o dengeyi çok iyi ayarlamak gerekir. Bu nedenle de bir antrenör eşliğinde çalışmak daha iyi olabilir. Bunlar benim acizane görüşlerim, hekim falan değilim bu arada :slight_smile:

5 Beğeni

Uzun mesafe koşularında fazla kas ekstra ağırlık yapıyor ve eklemler ile kalbe yük bindiriyor. Ve ayrıca Kaslar çok fazla enerji tüketir bu nedenle uzun mesafede bu yönde de sorun yaşattığı için kas hacminden çok kas dayanıklılığı antrenmanları yapıyoruz. Hafif ağırlıklarla çok tekrar çalışıyoruz

2 Beğeni

Koşunun sayamiyacağımız kadar faydaları anlatılsa ilk etap Sonra hazırlıklız bir koşunun zararlarından bahsetse Sonra da abartılan koşuların bazı olumsuzluklarından bahsetse konuyu da iyi koşmanın yararları ile kapatsa insanları bilinçli koşuya teşvik eden faydalı bir yazı olabilirdi

2 Beğeni