Ben Caddebostan sahili kullanıyorum genelde. Doğal olarak burası koşu gruplarının da favorisi olan bir lokasyon. Bu grupların bir kısmı ellerinde bluetooth hoparlörlerle, çoğu zaman yüksek sesle müzik dinleyerek koşuyorlar. Bunu hem koşunun çevreci olması gereken doğasına hem de şehir hayatına aykırı buluyorum. Çevredeki insanları umursamayan bir tavır. Ha Şahin marka araba ile caddede yapmışsın ha bu… Pazar sabahı erken saatte bunu yapan bir grubu müzik sesini kısmaları için uyardığımda kabadayılık girişimi dahi gördüm.
Var bu biçim terbiyesizler .Uymamak lazım bence .Ben hemen yolumu değiştiriyorum
Aynı sıkıntıyı geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen Ultimate Cunda da yaşadım. Bir kardeşimiz elinde bir hoparlör bangır bangır müzikle koşuyordu. Tüm tadımın kaçması bir yana çaldığı müzikle tempomu koruma konusunda zorlandım. Ne olur şu müzik terörüne bir son verilsin. Tak kardeşim kulaklığını dinle istediğin müziği
Grup ismi yazarsanız o grubun strava kaydına bunun hoş birşey olmadığı konusunda post oluşturabiliriz.
Uğraşmaya deymez diyor bir yanım ama bir yerde yanlışa yanlış demeli.
Not: Anıttepe parkurunda kafe yenilendi. Öncekinde sigara içiliyordu. Her gidişimde ilk baktğım sigara içen biri var mı?Bu alışkanlığa dönünce -tıpkı hoparlör ile müzik dinleyenler gibi- hak, rutin, doğal olanı görüyorlar.
Eminim ki burayı okuyorlardır en azından kaptanları… Bu kadarı onlara gerekli geri bildirimi vermiyorsa daha fazlası neye yarar bilemedim ama denenebilir tabii
Madem okuyor olabilirler;
Müzik zevk renk meselesi.Sen sever ben sevmem o türü. Orada geçen (koşucu olsun olmasın) birinin hastası vardır, sıkıntısı derdi vardır; kulaklıkla dinlemek varken, kapalı alanda spin bisiklet seansı gibi dinletmek yakışmaz.Oradaki 4 farklı grup da aynı anda müziği açtığını düşünsene.Kakafoni?
Hepimiz Özgürüz Ama…Başkalarını Rahatsız Etmeden…İstediimiz saatte istediğimiz müziği istediğimiz seste dinleyebiliriz Başkarının özgürlüklerini kısıtlamadan yani başkalarını rahatsız etmeden Buda durumlara göre sesi açıp,kısmayı gerektirir
Bunların bir de yarış versiyonları var. Bir de hızınız aynıysa kurtulamıyorsunuz.
Cool gözüktüğünü sanırken kıro gözüktüğünün farkında olmayan insanlar şimdi hoparlör olacak arabesk açacaksın yüzleri düşecek diye içimden geçiririm. İlk öncüleri 3-5 kiloluk kasetçalarla dolanan zenci abiler.
Sürü olmayı çok seviyoruz.
Bir ara Adım Adım’cılar yol maratonlarında sürü halinde koşup gövde gösterisi yapıyorlardı.
Yolu işgal etme ve diğer koşucuları engelleme noktasına vardırmışlardı işi.
Çokça tepki yiyince şimdiler pek ortalıkta görünmüyorlar.
Şimdilerde sürü halinde sosyalleşen bu koşu grupları türedi.
Grubun içinde müzik sorumluları var, video çekme sorumluları var.
Özünde yol işgal düğün konvoylarından pek bir farkları yok bence.
Avrupa’da Amerika’da bizden çok daha fazla koşucu var ama bizdeki gibi sürü olmaya çalışmıyor hiç kimse.
Birey olmayı bir gün öğrenebiliriz umarım
Bence dışsal motivasyonu çok abartıyorlar. Belki de grup içinde ihtiyacı olan üyeler vardır… bilemeyiz…
Şu müzik konusu çok acayip. Salonda makinanın başında, kafasında kocaman kulaklıkla hareketsiz bekleyen genç arkadaşa (şuraya kareli eşofman altı detayını da eklemeliyim) ‘ne oldu’ diye sorduğumda ‘nakaratı bekliyorum abi’ dedi. Herkesin odaklanma şekli başka belli ki…
Nihayetinde bence reklam kokan hareketler.
@ggg bir sonraki İstanbul’un Adımlarında ışıklı ses bombası isterük
Bu durumdan ben de rahatsızım. Tüm hafta işlerden kafa şişmiş halde bir uzun koşayım iki kuş sesi duyarım belki diye çıkıyorum ama maalesef fırsat vermiyorlar bazen. Haftasonu Kızılcahamam’da yarışı sayelerinde sinirle hızlanıp 5-10dk erken bitirmiş olabilirim.
Arabada son ses müzik açıp turlamak ile arasında bir fark olmayan bir aktivitedir. Bundan zevk alan da çok tabi.
https://www.youtube.com/shorts/VbimG5ZFT58
Yazılanlar ve haklı tepkiler bana videoyu anımsattı.
Yarışlarda ve doğa içindeki aktivitelerde çok rahatsız edici oluyorlar evet ama neticede belirli bir medeniyet seviyesi üstünde insanlarız ki koşuyoruz, spor yapıyoruz, böyle bir rutinimiz var, o halde bu gibi rahatsızlıklarımızı da benzer medeniyet seviyelerinde karşılıklı tartışabilmeliyiz. O sesini kısar bi tık, sen de tahammül sınırını yükseltirsin bi tık, orta noktada buluşursunuz.
Ayrıca da sporu sahiplenmemek lazım, yani “öyle yapılmaz”, “böyle yapılır” falan gibi ahkam kesmeye gerek yok zira ben de rahatsızlık duyuyor olsam da dolaylı olarak beni de olumlu etkileyecek şekilde sporu daha geniş kitlelere yayabilmek adına bu tarz dikkat çekici durumlar olmasını biraz daha normal görebilmek önemli. Neticede herkes yarışların azlığından, pahalılığından şikayet ederken bu sayede talep ne kadar yüksek olursa o kadar arza ulaşacağız…
Koşuyorsun, yüksek sesle müzik eşliğinde koşan grup.Uyarıyorsun.Tamam,kısıyor.
Başka gün, başka grup.Uyarıyorsun, onlar daha az medeni.Başka gün başka kişiler. Hiç mi yüksek sesle müzik dinlerken rahatsızlık veririm demez mi insan?
İnanın ki öyle yapılmaz, koşuya dikkat için yanlış yola başvurulmaz.Yarışlarda bando olur, bitimde müzik olur; katılımcılar bilir.İstemeyen o saatler içinde o yarışa ayrılmış alana gelmez.Ama toplu alanın adabına yakışmayana da ahkam kesmeli.
Bluetooth hoporleriyle Caddebostan sahilinde değil Fatih Tuzla (sosyo ekonomik olarak geri kalmış yerlerde) koşulsun o zaman; daha az koşan insanın olduğu bölgede spora dikkat çeker.
Hocam tahammülüm ve hoş görüm yok değil, antrenmanlarda kulaklığımı takıyorum, hatta şapkamı gözümün önüne çekiyorum ki parkta ormanda çöp atanları görmeyeyim diye. ama yarışlarda kulaklık takmak problem olabiliyor, kapadokya’da sabrettim, adam disco müzikden oyun havasına geçti, uyardım daha da sesini açtı mecburen hızımı artırdım.
Hiçbir medeni ülkede hiçbir koşucu sporu geniş kitlelere yaymak için uğraşmıyor.
Hem niye uğraşsın.
Bu bireysel bir spor.
Niye illaki sürü olmak zorundayız?
Niye illaki bireyler sürüye ait görevler misyonlar yüklenmek zorunda?
Böyle yayılacaksa yayılmasın geniş kitlelere.
Hem böyle yaparak geniş kitlelere olumsuz bir imaj yayıyorlar.
Yani siz nerde yaşıyorsunuz da medeni ülkelerle kıyaslıyorsunuz Türkiye’yi bilemiyorum ama ben gayet bisiklete binerken tayt giydiğim için mahalledeki esnafın tövbe estağfurullah çektiği, koşuyorum dediğim zaman deli misin denilen Türkiye’de yaşıyorum. O yüzden evet, sporun yayılabildiği kadar geniş bi kitleye yayılması gerektiğini düşünüyorum, düşünmekten ziyade buna ihtiyacım var. Hem kendim için, hem etrafımdaki saman kafalı tiplerin vücuduna biraz oksijen girmesi ve üremişlerinin zeka seviyesinin yükselmesi için, vs. gibi sayabileceğim onlarca sebepten ötürü ihtiyacım var.
Neyse neticede fikir beyan ediyoruz, saygı duyuyorum, dediğim gibi ben de rahatsız olsam da sebebini bi yere kadar mantık zeminine oturtabildiğimi anlatmak istemiştim. Ayrıca ben ‘sürü’ kelimesini tercih etmezdim ama bireysel sporları da grup olarak yapmaktan keyif alan insanların azınlıkta olduğunu düşünmek yanılgı olurdu.
Son dönem çok fazla mesaj yazıp silmeye başladım,
Bazı yorumlara cevap vermemek bu sıcaklarda daha iyi sanki.
Herşeyi biliyoruz ülkece.