Yarışlardaki zorunlu malzemeler hakkında

Son zamanlarda patika yarışlarının özellikle de patika ultramaratonlarının artışı ile ilginç bir konu (ve devamında da bir yaklaşım) gündeme geldi. Birçok patika ultramaratonunda zorunlu malzeme listesi var. Organizasyon ekipleri sadece en iyi koşulları düşünmüyor, hatta en zor koşulları düşünüyor ve en kötü olasılıkların bile üst üste gelmesi durumuna karşı yarışmacıları (ve belki kendilerini de zor duruma düşmekten) korumak için detaylı malzeme listeleri oluşturuyorlar. Birçok farklı ortamda (dailymile, strava, facebook vb.) malzeme listelerini abartılı bulan yarışmacılara rastlıyorum. Bu çok normal. Bazen ben de bazı listeleri abartılı buluyorum. Asıl sıkıntı “ben taşımam, ben yanıma almam” yaklaşımında. Bunun birkaç olası kötü sonucu var.

  1. Kayıt sırasında kontrollerde eksiğiniz çıkar, yarışamazsınız.
  2. Kayıt sırasında yanınızda bulundurursunuz sonra yarışta yanınıza almazsınız, sonraki bir noktada veya bitişte kontrol olur, diskalifiye olursunuz.
  3. İlk iki madde gerçekleşmez ama bir şeyler veya her şey ters gidebilir ve keşke şu da yanımda olsaydı diyeceğiniz bir duruma düşebilirsiniz.
  4. Üçüncü madde olur, siz zorla da olsa bir şekilde kurtulursunuz ama organizasyonun başı ağrır.
  5. İlk dört madde de gerçekleşmez, ama diğer yarışmacılar taşıdığı halde siz taşımadığınız için kurallara uymuş olan tüm yarışmacılara karşı haksız avantaj sağlamış olursunuz ve bu belki de en kötüsü.

Yarış öncesinde organizasyonla bu konuda tartışabilir, değişiklik talep edebilirsiniz, bu çok normal. Ama yarış sabahı kurallar neyse yarış içinde o kurallara uyulmalı.

Bilmem sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda.

12 Beğeni

Su toplaması için bant, yedek çorap, bir miktar tuvalet kağıdı, atık malzeme için yedek poşet gibi zorunlu malzeme listesinde olmayan malzemeleri dahi yanıma almayı düşünüyorum.

Eğer ki gram hesabı yaparak birincilik için koşan birisi değilsek bu malzemeleri taşımanın bir zararı olmayacağını düşünüyorum. Aksine tüm malzemeler tecrübeler neticesinde tespit edilen gerçekten elzem malzemeler.

Ama ben yarış organizatörü olsam sadece bir tavsiye malzeme listesi yayınlarım.
veya websitesinde brifing tarzı bir sunum yayınlayarak hangi durumlarda ne gibi malzemelere ihtiyaç duyulacağını insanlara gösteririm.
Sonrasındaysa hiçbir şeyi zorunlu tutmam.
Yarıştan öncede her türlü durumda her türlü sorumluluğun yarışmacıya ait olduğunu gösteren bir muvafakatname imzalatırım yarışmacıya ve serbest bırakırım yarışmacıları.
Herkes ne hali varsa görsün.

Bu konuda Olympus Mythical Trail’in yaklaşımı benim hoşuma gitti.

Hatta Rodopi Ultra Trail’in yaklaşımı daha çok hoşuma gitti.

3 Beğeni

özellikle soğuk havada herhangi bir nedenle yarışı bırakmak zorunda kalındığında soğuktan koruyucu malzeme her mesafe için hayati önem taşıyor bence yoksa en azından hasta olmak kaçınılmaz.En kısa dediğiniz yarışta bile yardım gelmesi de oldukça zaman alabiliyor. yarışta standart bir zorunlu malzeme listesi olması güzel bence çünki bu olmazsa bir çok kişi başına gelebilecek kötü şeyleri çokta düşünmeyerek minimumla yetinmeye çalışacaktır.

2 Beğeni

Ben koşu yarışlarında çok yeniyim. Bu sene ilk defa Geyik 28k ve Çekmeköy Gece Koşusu 30K’ya katıldım. Bu yarışta zorunlu malzeme listesi Sırt çantası + su matarası+ tepe lambası +cep telefonu + gıda&su + fener için yedek pil + yağmurluk idi. Ben bunlar zorunlu diye başka hiçbir şey almadım.
Şimdi tekrar bu yarışa girecek olsam çantamda mutlaka ilk yardım için bandaj, termal battaniye, yedek buff, uzun kollu termal içlik koyarak çıkardım. Ultra koşular hakkında konuşmak haddim değil ama Çekmeköy’de kaybolup 30 kmlik yarışı 40km koştuğum için canım yandı. Tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamak gerekiyor.

5 Beğeni

Herkes ne hali varsa görsün yaklaşımı bence bir organizasyon için çok tehlikeli bir durum. Çünkü birinin başına bir şey geldiğinde bu sadece o kişiyi bağlamıyor, organizasyonu da doğrudan etkiliyor. Yasal yükümlülükler ve organizasyonun imajı bir yana, ciddi bir durumda yaşanacak vicdani yük kolay kolay kaldırılamaz. Geceye kalınacağı belli bir koşuda kimsenin kafa fenersiz koşmasına izin veremezsiniz, benzer şekilde hava koşullarının değişken olduğu dağ koşullarında yağmurluksuz, acil durum battaniyesiz kimse koşturulamaz. Bu tabii her koşuda bunlar zorunlu olmalı anlamına gelmiyor. Koşullar gerektirmiyorsa, risk yoksa zorunlu tutulmamalı. Genelde çok benzer oldukları için sanki malzeme listeleri kopyala-yapıştır şeklinde hazırlanıyor gibi düşünülebilir ama organizatörlerin bu konuya dikkat ettiklerini, üzerinde düşünerek listelere karar verdiklerini düşünüyorum. En azından biz öyle yapıyoruz.

Zorunlu malzemeler dışında sağlık belgesi de önemli. Uzun (veya kısa) koşular için yeterince sağlıklı olabilirsiniz, ama bu sizin belli kronik hastalık veya allerjiniz olmadığını göstermez. Herhangi bir durumda medikal ekibin bu bilgilere size o anda sormadan sahip olması çok önemli. Sağlık ile ilgili bilgiler mutlaka önceden toplanmalı.

3 Beğeni

Herşeyin kuralınca olduğu, herkesin güvende olduğu, kazasız belasız, herkesin güvenle başlayıp güvenle bitirdiği yarışlar elbette olmalı. @girgink Size ve bu fikrinize saygı duyuyorum.
Tüm gerekli malzemelerin kontrol edildiği, insanlar koşmak için geldiği güvenli yarışlar elbette olmalı.

Ama gerçekten “zor” , gerçekten “kirli” yarışlarda olmalı.
İyi koşucu olsa dahi herkesin bitiremediği yarışlarda olmalı.
İnsaların ismini duyunca tırstığı yarışlarda olmalı.
Organizasyonların “yarış bu, parkur bu, zorluklar bu, nazik yerinize güveniyorsanız ve bu zorluklarla nasıl ve hangi malzemelerle başedilebileceğini biliyorsanız öyle gelin” dediği, diyebildiği yarışlarda olmalı.

Ultralarda yarışı bitiren oranının düşük olmasının organizasyon imajını olumsuz etkilediğini düşünmüyorum.
Aksine söz konusu bir ultraysa yarışı daha çekici bir hale getirdiğini düşünüyorum.

Kesinlikle katılıyorum. Hatta UTMB de dahil olmak üzere bir çok koşu için talep artışı ve popülerliğinin artması koşulların zor ve bitirenin az olduğu, hatta yarışın durdurulduğu yıllardan sonra gerçekleşti. Ama zorluk ile zorluklara hazırlıklı olma (adına güven demesek galiba daha iyi) birbirinden biraz farklı. Bütün koşu yoğun yağmur, hatta kar altında geçebilir. Çoğu insan çok zorlanabilir, yarışı bırakabilir. Önemli olan o yağmurda yağmurluksuz koşmasınlar, çok üşüdüklerinden çıkartıp acil durum battaniyesine sarılabilsinler. Bunlar yarışı daha kolay yapmıyor. Tam tersine zor koşullarda başınıza (ciddi) bir şey gelmesini engelliyor.

Zor koşularımız da yok değil derim! 6 günlük malzemeyi sırtta taşıyaran RunFire veya Likya Yolu’nu bitirmek pek kolay olmasa gerek. Aladağlar Sky da pek kolay olmayacak! :slight_smile:

Yarışlarda zorunlu olmayan (çünkü herkesin taşıdığı kabul edilir) zorunlu malzeme insanlık’tır. Bu çantanın içinde sorumluluk, azim, rakibe ve çevreye saygı bir arada bulunur ve iskeletinize giydiğiniz çantanın üst orta kısmında taşınır :wink:

3 Beğeni

Fikrimi değiştirdim :slight_smile:
Tüm gerekli olabilecek malzemeleri zorunlu tutacaksın,
Tüm koşucuları start saatinden önce toplayacaksın ve tüm malzemeleri tek tek kontrol edeceksin.
Tüm malzemeleri olmayanı orada diskalifiye edeceksin.
Ve hatta en az yarım saat bir ultracı nasıl olmalıdır ve nasıl olmamalıdır konusunda brifing vereceksin.
Çünkü bu malzeme konusuna bir koşucunun nasıl yaklaştığı onun ne kadar bilinçli olduğunun bir göstergesidir.
Çünkü bir ultra, 46k olsa dahi, yol maratonundan sadece birkaç km daha uzun olsa dahi, çok çok daha farklı bir olaydır.
Ve koşucunun bunun bilincinde olması gereklidir.
Bir ultracının organizasyon görevlilerine, gönüllülere ve en önemlisi diğer koşuculara nasıl davranması gerektiğinin bilincinde olması gereklidir.
Ne yaptığının bilincinde olmayan bir kişi hem kendisi hemde çevresi için bir tehlikedir.

1 Beğeni

Bunun cok daha kolay bir yolu var aslinda, farkli CP’lerde malzeme kontrolu yapilip eksik cikan malzeme icin 30dk bekleme cezasi en guzeli. Malzemeleri tasimayanlarin kazandigi avantaj da bir sekilde telafi edilmis olunur. Yurt disinda bazi ultramaraton yarislarinda ornekleri var bunun.

2 Beğeni

İznik 46k’da bir arkadaşımın başına gelen bir olayın üzerine bu mesajınız çok daha anlamlı oldu.

“Yürüseniz dahi Dağ Maratonunu bitirebilirsiniz” söylemi ile gaza gelip hayatında bırakın ultrayı hiç yarış dahi koşmamış birisi 46k koşusunda en ön grup ile start alıyor.
Müşküle üstündeki köyü tepeden gören noktaya kadar bu grup ile devam etme becerisinide gösteriyor.
Ama o noktada gücünü tükettiği için yarı baygınlık, tansiyon düşmesi gibi birşeyler yaşıyor.
Hemen arkadan gelen 2.inci gruptaki arkadaşımdan yardım istiyor.
Arkadaşım doktor olduğu için onu orada bırakamıyor ve telefon ile yardım istiyor.
Bu kişi arkadaşımın onu bırakıp yoluna devam etmesine izin vermiyor ve onu orada 40dk bekletiyor,
Ve 40dk sonunda AFAD aracı oraya gelince “ben iyi oldum, yarışa devam edeceğim” diyor ve devam ediyor.
Arkadaşım ise 40dk orada beklemenin verdiği zaman kaybı ve moral bozukluğu ile yarışı 6:36 ile ancak bitirebildi.
Tam bir sorumsuzluk ve rakibe saygısızlık örneği.
Madem sadece kendini bitirdin ve tansiyonun düştü, niye başka bir koşucunun senin başında bebek bakıcısı gibi 40dk bekletirsin ki?
İyi ki o koşucu bana rastlamadı.

Dipnot: Müşküle’nin 2km üstüne 40dk araç gönderememek ayrı bir tartışma konusu…

Bence bu seneden sonra kesinlikle bu söylem bir daha kullanılmamalı. Parkur ciddi anlamda zorlaşmıştı. Ayrıca o meşhur kaymakam da bu seneki parkuru yürüyerek bitiremezdi :slight_smile:

3 Beğeni

46k’ya başlayıp bitişi göremeyen 30 kişi var sonuç listesine göre.
Biz Mevlana değiliz sonuçta, “ne olursan ol, yine gel” mantığı olmamalı artık :smiley:

Şaka bir yana, bu söylem bazı kişilerin olayı yeterince ciddiye almamasına ve ciddi şeyler yaşanmasına dahi sebep olabilir

Ben 19:40’da bitirdim ve finishe geldikten bir iki dakika sonra karanlık basmıştı. Yani 20:00’dan sonra bitiren herkesin Derbent’ten inişte kafa lambasına ve reflektif yeleğe (güneşin batmasıyla serinleyen ve esen havada belki içliğe) ihtiyacı vardı demek çok yanlış olmaz. Bu durumda 82k ve 46k koşucularındaki kafa lambası, reflektif yelek ve içlik isyanına istinaden aşağıdaki istatistiği sunarım:

20.00 sonrası bitirenlerin sıralaması:
82k > 12.'den itibaren yani 50 kişi
46k > 187.den itibaren yani 21 kişi

4 Beğeni

Aslında Derbent kontrol noktası görevlilerinde bir miktar acemilik vardı.
Malzeme kontrolü esnasından bana sadece “bardak, matara, yağmurluk kontrolü” yaptıkları söylediler.
Bunu özellikle teyit ettirdim kendilerine.

Oysa Derbent’de iyi su içmiş birisi o yarışı bardak, matara ve yağmurluk olmadan bitirebilirdi.
Ama benim 19:45’de oradan çıktığımı göz önüne alırsak kafa lambam olmadan İznik’e gelemezdim.

Sanırım hem biz koşucuların hemde organizasyonun katetmesi gereken biraz yol var

Derbent’teki malzeme kontrolunden geçemeyip elenen varmı peki ?

Decathlonda satılan 5 litrelik kalenji çantalarla koşanları gördüm iznikte. Zaten en az 1.5 litre su taşıyoruz, bunun yanında yelek+yağmurluk+üst katman giyisi+yiyecek vs bu çantaya nasıl sığdırıldı hayret ediyorum.

Ben 136 da evolation 2 çanta ile koştum Ama seneye en küçük çanta hagisi ise onu kullanacağım.

Ben de Kalenji su çantası ile koştum, zorunlu ekipmanlar sığmıştı (aşağıdaki fotograf).
İç tarafa yelek, ara katman ve yiyecekleri koyuyorum, yağmurluğu da dıştaki fileli kısma yerleştiriyorum.
Onun dışında bu çanta ile ilgili tek sıkıntım, su bittiğinde tekrar doldurmak için bütün eşyaları çıkartmak gerekmesi.
Lakin 31km Derbent’ten sonra 33.km’de suyumun bittiğini farkettim :smile:
Ben de bir dahaki yarış için kemerde matara tarzı bir çözüm kullanacağım.

1 Beğeni

80 ve 130’culardan yok,
Ama sonuç listesine göre maratonculardan elenen var galiba.
Çünkü Derbent’de maraton koşanlardan o kadar kişinin yarışı bırakması pek olası değil bence

1 Beğeni