Sakat bir ayak bileğiyle -10C'de 5 saat 40 dk'da 50 km koştum (yaş 17)

Ben Kadir Yıldız, 17 yaşında Bingöl’de yaşayan bir genç koşucuyum ve yakın zamanda çok özel bir başarıya imza attım. Gece saat 1’de, -10°C gibi zorlu hava koşullarında ve sakat bir ayak bileğiyle 50 kilometreyi başarıyla koşarak kendi sınırlarımı aşmayı başardım. Bu tür uzun mesafe koşuları, sadece fiziksel değil, zihinsel dayanıklılık ve kararlılık gerektiriyor. Başarılarımı David Goggins’in mental dayanıklılık anlayışına borçluyum. 2 ayda 20 kilo verdim ama koşuyu kilo vermek için yapmıyorum zihniyetimi değiştirmek ve ruhumu test etmek içi koşuyorum. hergün saat sabahın 4 ünde kalkıp 15-20 kilometre koşmaktan nefret ediyorum ama büyümek istiyorsam başka seçeceğim yok. bu yaptığım çok zor başarıyı kimse bilmiyor umarım birileri görür.

7 Beğeni

Bilekteki bu sakatlık geçici bir sorun mu? kalıcı bir durum mu?

Geçici ise, böyle bir sakatlık yaşarken, yaptığın şeyin sürdürülebilir olmasına, içinde bulunduğun olumsuzluğun daha da büyümesine veya kalıcı hale gelmemesine dikkat etmelisin.

Bunun dışında şartlara ve kendine meydan okuman çok güzel, tebrikler.

3 Beğeni

bilekte şişlik ve quadslarda gerilme vardı başlamadan önce ayakkabılarımı giymeye giderken yürüyemiyordum bile ama 37 kilometresini durmadan olarak 50 km koştum yaptığım koşu düz yolda bile değildi bu koşuyu dağda engebeli arazide yaptım. sakatlığım geçti şuan iyiyim bir rutin oluşturdum o koşudan sonra hergün uyumadan hemen önce 15 dk esniyorum ve sabahları başta olmak üzere hiç bir zaman kemiklerimde ağrı olmuyor bu esneme rutinini de gogginse borçluyum. şuan daha iyiyim sağol

1 Beğeni

“bu yaptığım çok zor başarıyı kimse bilmiyor umarım birileri görür”

Kadir Yıldız hoş geldiniz aileniz başarınızı biliyor mu , yoğun şekilde spor yapmanızı nasıl karşıladılar

Bence çok yanlış bir şey yapmışsın.

5 Beğeni

strava kullanıyorsan paylaşır mısın? böylesine azimli bir gencin verilerini görmek isteriz.

5 Beğeni

Azim başka bir şey bir işi profesyonel bilinçli yapmak ise bambaşka.Benim bu hikayede gördüğüm inanılmaz bir azim çok acemice yapılmış bir davranış.
Ayak sakatken soğuk havada 50km koşmak bir başarı değil üzgünüm ki acemiliktir.
Güzel kardeşim başarı dediğin şey azim artı bilinç ile harmanlandığı zaman kalıcı oluyor. Bilinç olmayıp sadece azim olduğunda kalıcı olan tek şey sakatlık olur. Ondan benim sana tavsiyem bu azmini hiç kaybetme ama oku öğren bilenlerden de destek al.
Bu yorumum yukarda yazdığın şeyler için. Şu an çok daha bilinçli yapıyorsundur onu bilemem. Ama yukarda yazdığın çok sağlıklı değil.

5 Beğeni

Tebrikler… Gerçekten güzel bir deneme ve meydan okuma. Ama devam ederken aşağıdakilerden birini seçmeniz gerektiğini düşünüyorum.

  • Sabır + devamlılık = disiplin = Kalıcı fitness ve sağlık, kalıcı alışkanlıklar
  • Motivasyon + heyacan + acele = Kalıcı sakatlıklar ve sağlık sorunları

Goggins gaza getirme konusunda çok iyidir ama işin yavaştan alma kısmını çok vurgulamıyor. Kendisi de acele etmiş ve sık sık sakatlıklar sorunlar yaşamış diye anımsıyorum. Hatta bunların üstüne gitmeyi önerir gibi konuşur ama kendisi belki şanslıdır. Ya da anlattıklarının ne kadarı doğrudur bilinmez. Doğruysa bile herkes onun kadar şanslı olmayabilir.

9 Beğeni


resimde tüm bilgiler var(50km)

6 Beğeni

Rotaya bir baktım da, 1040m civarı bir elevasyonda başlayıp 1730m civarı bir elevasyon ile bitiyor. O saatte dönüşün de umarım rahat olmuştur. Sakat bir şekilde yapmak riskli bir iş.

1 Beğeni

Düşününce gerçekten güzel bir şey ama sakat bir bilekle böyle bir mesafe koşmak riskli. Bununla övünmek de bir başka risk açıkçası. :slight_smile: Hani mesafe ve koşu için kesinlikle tebrik ediyorum ama sakat bir şekilde bu işe kalkışmanın bile yanlış olduğunu düşünmekte fayda var.

Bir sakatlık varsa bunun üzerine gidip daha da zorlamaktan ziyade tedavisi tamamlanınca böyle şeyleri yapmakta fayda var.

Koşu olsun bisiklet olsun gençler bir heyecanla bu işlere oldukça hevesle giriyorlar. Yeni bir ortam, yaşam, uygulamalardan rozetler, çevreden övgüler vs. hoşa gidiyor. Düşünmeden kendilerini fazlasıyla zorluyorlar ve zamanla oradan buradan sakatlıklar çıkabiliyor. Ya da zamanla yapılan zorlamalardan bıkıyorlar ve sürmeye ya da koşmaya çıkacakları zaman önceki sıkıcı deneyimleri akla gelip heveslerini kırıyor. Bir ya da iki sezon sonra bakıyorsun, zamanenin uçan kaçan bisikletçisi motorla geziyor, göbek yapmış. :smiley:

Hani sporu ayarında ve tadında yapmak lazım. Tabii ki kendimizi zorlayacağız ama onun da bir seviyesi olacak. Sakatlık derken gençliğimize güvenip bir şey olmaz deyip geçebiliyoruz ama o koşuda bir sıkıntı yaşamış olsan belki yılını kaybedecektin koşmadan.

Kendimden örnek. Vitessiz dandik bir bisikletle 35 KM kadar sürmüşüm ve dönüşteyim. Dik bir bayır var. İnip elle çıkmam gerekirken, kendimi biraz zorlayayım dedim. Dizde ve ayakta bir şimşek çaktı. Mecbur inip itirdim bisikleti. Aylarca ayakta basınca ağrı. Askerliğin acemiliğini o ağrıyla bitirdim.

Uzun zaman bisiklet sürerken arkadaşların kazalarını falan gördüm, herkes bırakınca ben de bırakıp koşmaya başladım. Bir gün takribi 17 KM bir koşuya çıkmaya karar verdim. Ancak geceye bırakınca akşam koşusuna döndü ve asfalt yol kenarında koşarken yıldızları saydığım bir an sol ayağım asfaltın kenarına basıp bir burkulur gibi oldu, yere yapıştım ve bir toz bulutu kalktı. Ayakta çatlak, neredeyse bir sene koşamama…

Sonra, İda Ultra 66K için hazırlanıyordum. Bir akşam neredeyse 21K tempomda bir 30K koştum. Bana sıradan geliyordu o koşu ama mesafeyi birden arttırdığımı hissediyordum biraz. Birkaç gün sonra 10K koşmaya başlayınca bacağımda ciddi bir ağrı. Dura kalka 10K bitirdim ve biraz ara verdim. Shin splints denen durum başlıyor gibiydi. Ara verdim vermesine ama ağrı geçmiyordu. Birkaç deneme sonra bir ay kadar koşmamaya karar verdim ve koşmadım. Bir ay koşmadım ve bir ay sonra başladığımda ağrı çok sıkıntı çıkarmıyordu, ama yarışa da 1 ay kalmıştı. Fazla zorlamadan hafif koşularla geçirdim o ayı. Yarışta da sorun çıkarmadı ağrıyan yer ama antrenmanı azalttığımdan başka her yerden sorun çıktı. İnişlerde dizlerim ağrıdı, bacaklar yağmur suyu dolu ayakkabıları taşımaktan yoruldu, ıslak ayakkabı içinde ayaklarımda kabarcıklar doldu vs…

Hani antrenmanı planlı, kontrollü ve sağlıklı yapmakta fayda var. Birden kendimizi zorlayıp pek çok şeyi kaybetmenin anlamı da yok, tadı da yok.

7 Beğeni

Azim ve hırs arasındaki farkı hatırlamamız gerekiyor, ben de bu farkı geç öğrendim maalesef o yüzden sizin yaşlarda zorluk çektim epey. Nefret ederek ve sakatlığın üzerine giderek yaptığınız bu antrenman bana biraz hırs gibi göründü, azim dediğimiz ise Mert Derman’ın yorumundaki sabır, süreklilik ve kabulü içeriyor. Bir de 17 yaş hem mental hem fiziksel gelişme sürecinin olduğu bir yaştır, bu süreçte onay aramanızı çok çok iyi anlıyor olmakla birlikte onay beklediğiniz kişiler ve belki toplum sizden başka beklentiler içerisinde olabilir, ve beklediğiniz onay başta gelmeyebilir, onay için çıktığımız yolun sürekliliği olmayabilir. Dayanıklılık sporları biraz daha kendini aşma, başkalarından bağımsız kendine kendini kanıtlama, ve kendini aştığında kendinle gurur duyma gibi durumları içeriyor. Ben henüz yolun başında olduğunuz için her şeyi süreç içerisinde zaten deneyimleyeceğinizi düşünüyorum. Yaptığınız şeyin kötü olduğunu ya da yanlış olduğunu iddia etmem zor, hatta bu enerjinizi isteğinizi takdir ediyorum, spor hem fiziksel hem kişisel gelişimde mükemmel bir araç ama biraz daha ayaklar yere basarak biraz daha dikkatli olmayı öneriyorum naçizane. Goggins bence kötü bir örnek, ama neden kötü bir örnek olduğu başka bir konu :slight_smile: Umarım koşu serüveniniz gelişerek devam eder, başarınızı tebrik ediyorum ama başlangıç aşamasında yanlış yollara sapmamak ve her yönden ilerleme adına bir antrenör ile çalışmanız iyi olabilir diye düşünüyorum.

4 Beğeni