Neyi farklı yapardınız? (İznik Ultra'yı bugün koşsanız)

ben kendi hesabıma öncesinde katıldığım çekmeköy 50 gece yarışı gibi uzun ve yıpratıcı bir yarışa katılmazdım .daha fazla dik iniş antremanı yapardım dropbagime köfte ekmek benzeri hatta makarna benzeri tatlı olmayan yiyecekler koyar bir kısmınıda yanıma alırdım. yarışın birinci yarısını yol ayakkabısı ile koştum ve çok memnundum ikinci yarıda salomon mantra kullandım ve sert tabanlar nedeniyle ayaklarım su topladı çok daha destekli ve içi yumuşak bir ayakkabı tercih ederdim. suyumu daha idareli kullanır derelerdende mecburen içerdim.

2 Beğeni

Öncelikle Örnekköy’de kesinlikle ayakkabımı değiştirirdim. İstasyonlardaki çorbalardan 2’şer bardak içerdim ve en önemlisi yarışın sonlarını düşünerek kontrollü gittiğim orta kısımları daha hızlı koşardım.

Son 2-3 saat içerisinde beslenmeyi biraz geri plana attık, şimdi olsa yemeye devam ederdim.

3 Beğeni

Ben en büyük sorunu midemde yaşadım.Midemi fazla rahatsız etmeyecek besinleri bulmaya çalışırdım.Ve tabi ki daha fazla iniş antremanı yapardım.

Kendime göre en büyük doğrumda ayakkabılarım oldu.Saucony Virrata ile koştum.Parkur çok sert olmadığından gerekli korumayı sağladılar.Solöz’de dere geçişinden sonra o kadar çabuk kurudularki ayaklarım rahatlasın diye nerde su birikintisi görsem içine dalıyordum.

Boyalıca tırmanışını yürüyerek çıkardım. Çok sert çıktığım için quatslar biraz uzadı ve bütün yarış boyunca acıdı. En temel sıkıntımı da bu acı oluşturdu.
Yarış öncesinde antremanlarıma, uzun koşuların yanında kısa, dik ve sert çıkış antremanları yapardım.

2 Beğeni

Öncelikle abartıp fazla ağır olan çantamı en hafif olacak şekilde ayarlardım.Yanıma fazla yiyecek almaz sıvı taşıma konusunu daha planlı yapardım.26. km deki dik yokuş ve buna benzeyen yerlerde kullanmak üzere batonun faydalı olacağını düşünüyorum.Yokuş antremanlarını hafife almaz bulabildiğim en dik yokuşlarda ve inişlerde bıkmadan usanmadan çalışırdım. 50 km koşuyorsan 80 veya 100 koşarsın diyenlere dikkate alırım fakat yarıştan önce 136 km koşup bunu denemeden er meydanına çıkmazdım.Haftalık yapılan km konusu çok da objektif bir kriter olmadığını düşünüyorum.Ocakda 231 km şubat da 316 km mart ayında 575 km koştum.Fakat tek batında koştuğum en uzun 50 km oldu bunun üstüne çıkmadım.Ne yazıkkı iznikte de gidebildiğim mesafe yaklaşık bu civarda oldu.Hedefim nemi 136 km leri antremanlarımda koşacağım.Ben böyle düşünüyorum değerli tavsiyelere açığım.

2 Beğeni

1)Bitiş sürem 23:29, strava’ya göre moving time, 20:51… 2:38 saat istasyonlarda geçmiş…Çok çook fazla.
2)Ayaklarım su topladı.Bu konuyu araştırıp önlem alırdım.
3)100km’den sonra yarış bitmek bilmedi. Artık yarışın biran önce bitmesi fikri aklıma geldikçe karşıma çıkan her yokuş moral bozdu. Bu durumu yarış bittikten sonra da kendim açıklayamıyordum ama Aykut abinin raporu okuyunca başıma neyin geldiğini anlamıştım. İçinde bulunduğum durum tam olarak raporda anlatıldığı gibiydi. Kalan mesafeyi hesaplamaya başlamış,içinde bulunduğum duruma odaklanmamıştım…


4)Daha kaliteli bir lamba alırdım.
1 Beğeni

sert tabanlar nedeniyle ayaklarım su topladı çok daha destekli ve içi yumuşak bir ayakkabı tercih ederdim

Tabanı sert olduğu için tabanların su topladığı konusunda emin misin @cciftci ? Ya da yumuşak olsa olmayacağından? Bence farklı sebepler olabilir.

aslında en büyük etken bu bence mert ama her ne kadar ıslatmamaya çalışsamda ıslanan ayakkabılarında bunu tetiklediğini düşünüyorum. belkide bu kadar uzun saatler ayakta durunca o bölge nasırlaşmadıkça bu kaçınılmaz bilmiyorum

bence antreman için 136 koşmak eğer tek kerede koşmaktan bahsediyorsak birkaç nedenden çok mantıklı değil birincisi yarış motivasyonu ile bile çok zor biten bir mesafe ikincisi vücudu tamamen bitiren her bir kasınızı son limitlerine kadar zorlayan bir mesafe bu yüzden hem sakatlık ihtimali hemde recoverysini düşünürseniz sonraki antremanlarınızı olumsuz etkileme ihtimali çok yüksek. benim şahsi görüşüm yarar değil zarar vereceği yönünde

3 Beğeni

Bu ayak kabarması bence ultracıların en sık karşılaştıkları ve koşularını en çok etkileyen konu. Ben de iki defa aynı sebebten çok zorlandım, hatta Frig Vadileri Koşusunu 60 km’de bıraktım.
Ailem çiftçi olduğu için gençliğim tütün tarlalarında geçti ve bütün gün çapa sapı tutmaktan eller her yaz başı su toplar kabarırdı ama bir ay sonra eller nasır tutar ve asla kabarmazdı. O günlerden aklımda kalan bu kabarıklıklara kınanın iyi geldiği. Ayaklarım için de denedim gayet etkili bir şekilde ölü deriyi sertleştiriyor.
Osmanlı tokadı çok ünlüdür. Sonradan öğrendim ki, yeniçeriler Konya Ovası’nda kızgın taşlara tokat atarak ellerini sertleştiriyormuş ,ünü de buradan geliyormuş.
Son 136’da ayaklarım kabarmadı (New Balance Leadvile ) ama yarış sonrası 22 km’lik bir koşu sonrası Salomun Speedcross modelinin burun kısmının darlığından baş parmağımın iç kısmı su topladı.
Sonuç olarak doğru ayakkabıyı bulmak ve ayakların nasırlaşmasını sağlamak ultralarda bence en iyi yol.
Not: Bantlamak da çözüm olabilir mi? Deneyen?

2 Beğeni

Yücel, bantlamak bir noktaya kadar yetiyor. Ayrıca hava sıcaklığı da etkili. Kapadokya’da çok az problem yaratan Salomon 3D Ultra’larım daha 5. km’den itibaren canıma okudu. Yanımda tam set su toplamasına karşı malzeme vardı (spenco 2nd skin dahil) ve ilk andan müdahale ettim ama yetmedi. En iyisi önceki antrenmanlarda dediğin gibi ilgili yerleri olabildiğince sertleştirmek, mutlaka ayakkabı değiştirmek ve sıcak havalarda mutlaka alışıldık olandan biraz daha büyük ayakkabı tercihi.

Dropbag’e yemek koyma konusunda uyarı: Ben peynirli ve fıstık ezmeli sandviçler koymuştum ve harika geldi. Ama yine hazırladığım limonlu soğuk cay cok fena ekşimişti ve içemedim. Sıcakta bozulabilecek şeyler koymamalı.

Ben kesinlikle bir şapka alırdım yanıma. Tek değiştireceğim şey bu olurdu.

3 Beğeni

Yarış esnasında Gürhan Akdağ bana anlatmıştı; bir yerde okumuş:
-Su toplaması 3 şeyin birleşimiyle oluşuyormuş.SIcaklık,nem ve sürtünme
Bu üç şeyden ikisi koştukça oluşacak;sıcaklık ve nem. Bizim oynayabileceğimiz sürtünme. Eğer sürtünmeyi azaltacak bir çözüm üretebilirsek, durumu kotarırız gibime geliyor. Bunun için de tamamen ayaklarınıza uyacak bir ayakkabı tercih etmeliyiz. Ne çok bol, ne çok dar… Yanlışım veya eksiğim olabilir,bunlar hatırladıklarım…

3 Beğeni

Eldiven gibi ayak parmaklarını saran çoraplar sürtünmeyi azaltmakta yardımcı olur mu? Bu çoraplardan kullananlar deneyimlerini yazabilir mi?

Solöz-Narlıca arasındaki şelalelerden birine kesin dalardım , aklım orada kaldı.Müşküle’de teyzelerle oturup 2 bardak çay içtim , 1 bardak daha içerdim.Tadı damağımda kaldı.Bir tane ayı zili ( bear bell ) taşırdım.Bence ciddi bir ayı riski vardı parkurda :slight_smile:

Ben kullandım; çok farketti diyemem.

1 Beğeni

Ben uzunca bir süredir Injinji kullanıyorum. Parmaklar arası sürtünmeyi de engellediği için su toplamasını engelliyor/öteliyor diyebilirim. Görece kısa mesafelerde normal kalınlıktaki modelini kullanıyorum. Uzun ultralarda daha ince modeli üzerine 1 çift ince normal koşu çorabı giyiyorum. Çorap konusunun su toplamasını engelleme/öteleme konusunda ayakkabı seçimine çok yakın önemde olduğunu düşünüyorum.

3 Beğeni

Son Kontrol noktası olan Derbent’de saatime bakıp ‘galiba kalan son 15 km yi tamamlayamayacağım,yolda cut off time yakalanırım daha çok üzülürüm,burada bırakayım en iyisi’ düşüncesine ikna olmamdı…saat:21:45-22:00 arasıydı ve nereden baksanız 3 saatten biraz fazla zamanım vardı,fiziksel olarak hiçbir sakatlığım da yoktu,yorgunluk dışında…Ancak mental olarak kendimi güçsüz ve savunmasız hissediyordum…Yapmam gereken sakin olup biraz dinlendikten ve bir şeyler yiyip içtikten sonra yoluma devam etmekti,fakat böyle yapmadım…Benim gibi yorgun ve mental olarak yıpranmış koşu arkadaşlarıma ‘acaba devam etsem mi?,devam etsek mi diye ardı ardına sorular sormak oldu’ :smile:. Sanırım birinin bana ‘saçmalama devam et’ demesine ihtiyaç duydum ,bu da benim güçsüzlüğüm…Diğer yandan ilk defa jel kullandım,ve daha önce neden kullanmadığımı sorguladım açıkcası.Bundan sonraki ultralarımda kesinlikle kullanacağım…Güneşten çok etkilendim ,özellikle Müşküle de sanırım küçük çaplı bir güneş çarpması yaşadım,bu KN den sonra elimde bir su şişesi başımı ıslata ıslata gittim…Genel olarak parkurdan çok zevk aldım,seneye tekrar deneyeceğim.İznik Ultra 2015 maceramı , deneyim haneme büyük puntolarla ekliyorum…

3 Beğeni

Bu cok onemli bir konu. Ultra kosan herkesin basina bir zaman gelecek veya gelmis duygular. Bu mesafeyi ilk kez kosarken olma ihtimali daha fazla ama yuz defa kosan da ayni seyleri hissedebilir. Bu durumlar icin ultramaratonlarda uzun mesafe kosan gonullu sayisini arttirmamiz, kendimiz bir sebepten kosamiyorsak gonullu olarak gorev yapmanin da cok onemli bir gorev oldugu bilincini yaymaliyiz.

Ben Derbent’ten gecerken istasyondaki gonulluler arasinda uzun mesafe kosan biri yoktu (sonra geldi mi bilmiyorum). Son derece iyi niyetle ellerinden geleni yaptilar, saatlerce kendi vakitlerinden ayirip herkese yardimci oldular. Bunlar icin hepsine ayri ayri tesekkur etmeliyiz ama dogal olarak ultra kosan birinin o anki ruh halini cok yakindan anlayabilmeleri beklenemezdi.

Orada eger kendisi ultra kosan biri olsaydi, dogru sorulari sorup devam etmeni engelleyecek ciddi bir sorun olmadigindan emin olduktan sonra istasyonda dinlenmeni ve beslenmeni saglayip bitirmek icin yeterli zaman olduguna inandirarak gonderebilirdi. Buna hem kosucu hem de Cekmekoy, Kapadokya gibi bircok yerde gonulluyken defalarca sahit oldum.

Kendisi kosmayan harika gonulluler taniyorum ama bunlar istisna kategorisinde. Ayni seyleri yasamis birinin yaklasimi ve iletisimi cok farkli, cogu zaman da devam etmekle etmemek arasindaki o kucuk farkta belirleyeici oluyor. Bence su anda en buyuk eksikliklerimizden biri bu. Bu organizasyonun elinde olan bir sey degil. Bizlerin bu bilinci gelistirip yarislarda uzun mesafe kosan gonullu sayisini arttirmamiz, bunu bir kultur haline getirmemiz gerek. Sahsen bunun bir is degil, tam tersine cok zevkli ve tatmin edici bir gorev oldugunu dusunuyorum.

11 Beğeni