Markalar sadece parayı sever. Markalar nötr duygu taşırlar. Sırf bir şey iyi diye onunla ilgilenmezler.
Markalar halk en çok neyi, kimi seviyor ve izliyorsa o doğrultuda odaklanırlar.
Göbeğini zıplatan şişko bir patates çuvalının Tiktok’da 15 milyon takipçisi varmış.
Markalar elbette onunla ilgilenir.
Birkaç yüz takipçisi olan bir dünya rekortmeni koşucu olsak da bizimle ilgilenmezler.
Yani demek istediğim olaya duygusal yaklaşıp markaları suçlamanın bize bir faydası yok.
Halkımızı suçlamamız gerekiyor.
Halkımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Değişimin bizden başlaması gerekiyor
bu arada kulup sporcusu olmak da enka vb bir kac kulup haric aslinda bi nevi influencer olmak gibi. kulup size malzeme sagliyor ama kisitli malzeme bunlar. atlet genelde ayakkabisini maasindan aliyor diye biliyorum.
Spor klüplerinin antrenörleri hangi marka ile sponsorluk anlaşması varsa onunla ilgili sporcuların dan hafta da belli sayıda 2-3 gibi mesela ,sosyal medya paylaşımı yapmasını istiyor, bunun karşılığında da ;işte hangi marka ise ona göre enerji jeli, matara vs gibi ürünlerden kısıtlı sayıda veriyorlar genç sporculara ki; ekonominin şu durumunda o gençlerin 3-5 tane enerji jeline bile ne kadar sevindiklerini bilemezsiniz,çok içerlediğim bir durum açıkçası…
Bir sporcu önce finansal özgürlüğünü sağlayacak, ardından sınava dayalı bir eğitim sisteminde eğitimini tamamlayacak. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bu kurda ithal gelen ürünlerle, malzeme ihtiyacını karşılayacak ve kısıtlı antrenman imkanları ile dünya arenasına çıkacak. Hakikaten işin içerisinde doping gibi bir hile hurda yoksa Sezgin Ataç’ın şu derecesi benim gözümde 2 saat 3 veya 4 dakika.
Sezgin Ataç, Asla Durma youtube kanalında canlı yayında. 35-40 kmler arası kendini iyi hissettiği için hedef paceinin üzerine çıkmış. Bunun sonucunda hem yavaşlamış hem de 40 ve 41. Kmlerde iki kez durup kusmak zorunda kalmış, olimpiyat derecesi de böyle kaçmış. Tekrar bir Etiyopya kampına gidip, Rotterdam’da olimpiyat barajı için koşma planı var.
Ben de şu an izliyorum, çok güzel bir program olmuş.
Yarış sabahını anlatırken ayaklarına ağrı kesicili krem sürdüğünden bahsetmiş, böyle bir ürün kullanan var mı? Bir an merak ettim bunu duyunca. İlaç konularına çok uzak biri olduğum için
Bu konuda aydınlatacak arkadaşlar varsa, sevinirim. Tabii ki normal günler için değil de uzun yarışlar öncesi veya sırasında?
Bu bahsettiği şey; yolu fitbolculuktan geçmiş her Türk gencinin mutlaka kullandığı ve aradan yıllar da geçse kokusuna bağımlı olduğu meşhur Bengue ( BENGAY) krem bence.Yoğun performans öncesi damarları genişletip dolaşımı arttırarak hızlıca ısınmak amaçlı kullanırdık.
Sene 1980 ler ortasi, henuz toprak (hatta cakil) Antalya 100.Yil tesisleri, minik+yildiz takimlar soyunma odasi goruntusu aklima ve o Bengay kokusu burnuma geldi. Tahmininiz gibi buyuk ihtimal bahsedilen ilac odur.
Bir maraton sürecinde tam 42 kez, 1 km’yi hayallerimizde göremediğimiz yada görsek bile en fazla 3-5 dakika devam ettirebildiğimiz pacelerde şaşmaz bir şekilde koşan ve gözümüzde bu dünyaya ait olamaz gibi görünen yarı-tanrı insanların da bizim gibi böyle kremler ilaçlar kullanması çok iç rahatlatıcı.Aslında bu başarıların altında çeşitli mucizeler yada ayrıcalıklar değil uzun süreli ve sistemli çalışma ile sosyo-kültürel sebeplerin yattığını gösteriyor
Bırak koşu öncesi yani ortada bir şey yokken kullanmayı; ağrı durumunda bile kullanımından münkünse kaçınılması gereken nonsteroid antiianflamatuvar türü bir ilacı ( örnekte voltaren sr) kullanmak bilinçsizlik bence.NSAİİ leri şeker niyetine tüketenler benim çevremde de var.
