Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde dört yıldır düzenlenen bir maraton hangi gerekçeyle iptal edildi be arkadaş?!!!
Burada öncü haberi vardı.
Belediyeden aşağıdaki duyuru yapılmış.
https://www.instagram.com/p/DGQyZb2MwGN/?igsh=aXJ1eDh5bXNoem00
İzmir’in utanç duyması gereken bir karar. Hem atanan devlet erkanıyla, hem kenti yönetme iddiasında olan yerel politikacılarıyla medeni bir kent kültürü oluşturma açısından sınıfta kalındı. Bu tip organizasyonları talep etmeyen hemşerilerimi ve bu konuyu sadece burada konuşan kendimi de ayırmıyorum. Hepimiz utanmalıyız.
Yakın zamanda 6 saat olan cut off süresi yarış sözleşmesinde çaktırmadan 5 saate düşürülmüştü. 5 saat sonunda tüm parkur (bir bölümü veya yolun 1 şeridi değil) trafiğe açılacak diye düzenleme yapılmıştı şartlarda. 5 saat barajını aşan koşucular finişe otobüsle getirilecek, otobüse binmeyen koşucular açısından bir mesuliyet kabul edilmeyecek diye bir açıklama yazılmıştı yarış şartnamesine. Bunun ekran görüntüsünü almadığıma hayıflanıyorum şimdi. Zaten şu an maraton sekmesi kapatılmış vaziyette yarış sitesinde.
Bu konuyu burada tartışmalı mıyım, diye düşünüp ardından da zaten sağlık sorunları yaşıyorum. Cut off süresinde bitiremeyeceğim bir yarış için gereksiz gündem yaratmayayım diyerek konuyu gündeme taşımamıştım.
Meğer valilik o 5 saatlik süreyi bile 4 milyonluk metropole çok görmüş. Belediye de dirayetsizliğin kitabını yazarak 26 yıldır yönettiği kentte kamuoyu oluşturma zahmetine bile girişmeden elleri ovuşturarak kurtulduk bu maraton belasından ne güzel diye düşünmüş…
Kendi kendine İzmir’i Türkiye’nin batıya dönük yüzü olarak tanıtırsın ama sonra böyle acı gerçek suratına bir vali kararnamesi gibi çarpar. Otur oturduğun yerde, maraton senin neyine…
Savaş yok doğal afet olmadı, noldu ?
Maraton parkurunda trafikle ilgisi olmayan, normalde antrenman yapılan sahil kısmında maraton gününde olsun başka günde olsun bireysel olarak koşardım (eğer koşabilseydim). Sporcunun, koşanın görünürlüğü önemli.
Valilik kararının doğruluğu yanlışlığı konusunu da belediye yasal müracatlarını yapmalı.
Trafik.
Alternatif güzergahları belediye Valiliğe sunmalı, en azından Eylüldeki düşman işgalinden kurtulma yıldönümünde maratona izin alınabilmeli.Belediyenin de sorumluluğu var.
Kendilerince yüksek ücretli olduğunu düşündükleri yarışların başlıkları altında spor sevgisinden dem vurup, sporun gelişmesini engelliyorlar diye o yarışlara saldıran arkadaşları bu başlık altına bekliyoruz.
Burada tek suçlu valilik değil bence. Hadi valilik CHP li belediyeyi sabote ediyor tezini kabul edelim. Bu doğru olsa bile valilik bu kararı dün almadı. Kaç aydır belediye bu karar ile mücadele etmek için ne yaptı? Bu karar çıkar çıkmaz olayı sosyal medyaya niye taşımadı. Bir CHP li olarak söylüyorum ki; İzmir BB bu olayda basiretsiz davrandı. Zaten daha önce ki yıllarda yarış süresi madalya töreni saati gibi konularda valiliğin esiri olduklarını belli etmişlerdi.
Eskiden sol denilince akla örgütlenme ve mücadele gelirdi, şimdi ise bizimkilerin tek yaptığı şey karşı tarafı ayıplamak. Hadi topluca valiliği ayıplayalım ki bizimkilerin basiretsizliği göze batmasın
Kral kafanı yorma, efeler ultra var İzmire yakın, koşmak istiyosan illa orada atarsın zehrini sen, olan gene sporcuya oldu…
Bakalim trafiği çok düşünen vali, ortalama her 2 senede bir İzmir rotasindan geçen ve İzmir Maratonuyla ayni trafik güzergahini kullanan Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunu da iptal ettirmeye maçasi yetecek mi göreceğiz.
Bu tarihi not alın.
Trafiğin içine eden spor organizasyonu mu olurmuş hem millet işine gücüne gidecekmiş dimi. Bu kararı alkışlayacak insanlarda olacaktır. Bir koşu organizasyonu iptal edilecekse en son maraton akıllara gelmeli. Çok daha büyük bir bölgeyi daha uzun bir süre etkileyen cb bisiklet turu da iptal olacak mı. Sağlık bakanlığı ülkemiz için obezite büyük bir tehdit desin valilik maratonun iptal etsin ne yaman çelişki böyle.
Kendi konu başlığı altında da tartışılmıştı ama buraya da düşüncelerimi yazmak istiyorum.
İzmir örneğinde bu karar veya her İstanbul Maratonu’nda trafikle ilgili sosyal medyada kopan tantana, temelde kamu kaynaklarının nasıl paylaşılacağı sorunudur.
Ne demek istediğimi somutlaştırayım, İstanbul’da 3 büyük futbol kulübünün üçünün de standyumu şehir merkezinde bulunuyor. Her haftasonu en az bir statta maç oluyor ve maç olduğu günler o civarlarda ve dolayısıyla o civara yakın ana arterlerde mutlaka trafik sıkışıklığı oluyor. Ama İstanbul Valiliği çıkıp şehir merkezinde yapılan futbol müsabakaları trafiğe neden olduğundan şehir merkezinde futbol maçı yasaklanmıştır diye bir karar almıyor. Neden? Çünkü futbola rağbet daha yüksek ve çok büyük paralar el değiştiriyor.
Futbol maçlarının, parti mitinglerinin veya siyasi araç konvoylarının yarattığı trafiği bir sorun olarak görmeyen irade, yılda bir defa ve pazar sabah yapılan koşunun yarattığı trafiği sorun olarak görüyor. Bu bir tercihtir. “Yolu trafiğe kapatıp şehirde trafik olmasına sebep olma” şeklindeki kamusal kaynağı, koşuya ayırmamak fakat diğer bütün durumlara ayırmak yönünde bir tercihtir hem de. Umarım ilgililer valilik kararına karşı yasal süreci başlatmayı akıl etmişlerdir.
Akıl sağlığınızı kaybetmemek için belediyenin instagramdaki gönderisi altına yazılan yorumlara bakmayın.
Ve son zamanlarda izlediğimiz seri tutuklama & gözaltı haberlerine bakılırsa, başıma iş almadan buraya yorum yapmam zor.
Çok kötü bir karar daha geliştirmek ve büyütmek için uğraşmak yerine iptal etmek üzücü…
işin komik tarafı tanıdığımız bazı yarış organizatörleri bu haberi REZİLLİK diye instagramdan duyurdu. Rezil bir yarış düzenleyip, her şeyi eline yüzüne bulaştıran organizatörler REZİLLİK yazdı. Keşke sizin yarışlarınız iptal edilseydi biz REZİLLİK yaşamasaydık!!
Bu ülke toplumun büyük kısmının spora ve sporcuya düşman olduğu bir coğrafya. Bizim spor anlayışımız insanların birbirine ana avrat sövmeyi rekabet kabul ettiği “futbol” denen spordan öteye gitmiyor. Onda da katılımcı değil sadece izleyiciyiz zaten. Ülke gündemi ve vaziyeti buyken İstanbul Maratonu’nun da iptal edilmesi hiç şaşırtıcı olmaz, ciddi anlamda toplumdan da destek bulur.
Yılda 2-3 pazar sabahı 2-3 saat yol kapatılması ile şehirlerde keşmekeş oluyorsa “yahu biz bu şehirlerde bir şeyleri yanlış mı yapıyoruz acaba?” diye sormayan yöneticiler ve tabii ki bu yöneticileri sorgulamayan halk da birinci derece suçlu.