Şaşkınlıkla okuduğum bu başlıkta bir haber düştü önüme.
Özetle haber içeriği şöyle, *"Gazetecilere açıklamalarda bulunan İzmir Valisi Süleyman Elban, “Neredeyse her hafta sonu Çeşme otobanında ve sahil bulvarında, maraton, yürüyüş, koşu, bisiklet yarışı ya da bir etkinlik oluyor. Bu etkinlikler olduğu zaman da ulusal, uluslararası müsabaka standartları gereği program başlamadan çok öncesinden kapatılıyordu. *
Vatandaşlarımızın kullandığı şehrin birkaç tane ana arteri var. Özellikle hafta sonu tatile gitmek isteyen, ticari faaliyette bulunan, hasta nakli yapan, havaalanına ulaşmak isteyenler ciddi sorun yaşıyordu.
Sadece o güzergah değil otomatik olarak gerideki diğer tüm cadde ve sokakların da yoğunlaşmasına ve şehrin neredeyse kilitlenmesine yol açıyordu. Bahardan bu yana bir karar aldık ve şehir içinde artık bu tür organizasyonlara izin vermiyoruz.
Şehrin trafiği kilitlenmesin diye bu kararı aldık ve uygulamaya başladık.”
Vatandaşlarına hizmet götürmeyi düşünmeyen New York, Londra vb. başta olmak üzere İstanbul, Antalya, Mersin gibi maraton düzenleyip yol kapatan kentleri kınıyorum… Valimiz süper düşünmüş, ilk o düşünmüş bu fikri üstelik…
Allah akıl fikir versin de böyle insanları bu gibi etkili makamlarda artık görmeyelim…
Bu maratona kayıt yaptırmış, program dahilinde hazırlanan benim gibi kişilerin ne düşündüğü mühim değil Vali bey yasaklamış bitti gitti…
Neredeyse her haftasonu bir etkinlik var ve Bir kaç sembol yarış haricinde diğerlerini şehrin dışına yönlendirdik diyor, o bir kaç yarış için de hem trafik hem yarış için güzergah düzenlemesi yapıldığını söylüyor.
İstanbul’a bakınca 3 köprüden biri koşu için yılda 1 kez kapatılıyor. Sirkeci Bakırköy Sahil kesimi, 2 kez veya 10k ile 3 kez kapatılıyor. (Bisiklet için durumu bilmiyorum)
Nerdeyse her hafta sonu diyecek kadar yoğun talep geliyorsa haklı olabilir. Burada üstünde durulması gereken, maraton ve varsa en önemli bisiklet organizasyonu korunmalı. Ama yok biz hepsini istiyoruz dersek, o da hepsine kapatabilir, orta yolu bulmak önemli. Önemli organizasyonları, kucukleriyle aynı kefeye koyup pazarlık yapılırsa, onemlilier de gider.
Her hafta organizasyon olsa bu forumun ana gündeminde İzmir çok daha ağırlıklı bir yer taşırdı. Ama biliyoruz ki yok böyle bir durum. 1 maraton, 1 yarı maraton (9 Eylül kurtuluş günü), kentin ana arterleri dışında 2 anma koşusu (Zübeyde Hanım ve Şehit Asteğmen Kubilay koşuları) kentin koşu gündemi bunlardan ibaret. Bir kaç sosyal sorumluluk koşusu yapılıyordu kentte ama bunlara da müsaade etmediler geçen yıl.
İşin garibi bu vali, belediyenin geliştirdiği Efeler Yolu Kültür Rotası’nı etap etap yürüyen biri olarak bu yasak konuşmasını yapıyor. O yolların pazar sabahı birkaç saat kapanmasının sorun yaratmayacağı bir altyapı geliştirmesi gerekenler çözümü yasakta arıyor yine.
Öncelikle siz diğer şehirlerin maraton organizasyonlarından bahsediyorsunuz ve İzmir’de maraton yasaklanmış algısı ortaya çıkıyor. Vali bir kaç koşuya izin verildiğini söylüyor. Örneğin New York merkezinde veya Mersin merkezinde, ana arterlerde yılda kaç koşu yapılıyor. İzmir maratonu web sayfasına bakıyorum, geri sayım devam ediyor, herhangi bir iptal bilgisi yok.
Yasakçı zihniyet olmasın. Vali bir şeyler yasaklamış, sizin paylaşımınizda maraton dahi yasaklanmis izlenimi var. Ben anlayamadım. Maraton yasaklanmis mi, yasaklanmamış mi?
Hatırladığım kadarıyla özel sektör bile sahilde ana arterte koşu düzenliyordu. İstanbul’un veya diğer kentlerin ana arterlerinin belediyeler haricinde kapatıldığını görmedim. Sadece ufak tefek 10K yarışları sahil kesiminde (İstanbul için ana arter değil) izin veriliyor.
Haberi öğle saatlerinde sosyal medyada gördüm. Konuyu açmadan evvel haberin yerel sitelerden ana akım medyaya düşmesini bekledim. Yani salim bir bilgi olduğuna emin olacak kadar bekledim. Ama valinin bu kararının ayrıntılarına henüz vakıf değilim. Haberin verilişinden maraton yasaklandı algısı edinsem de konu başlığına bunu iddia olarak taşıdım. Yani İzmir ve koşunun bu şekilde gündeme gelişini konu edindim.
Belediye maraton kayıtlarını açalı 10 gün oluyor. Valinin açıklaması ise bugün. 4 milyon insanın yaşadığı kentin ana koşu organizasyonu kenti yönetenlerce böylesine muğlak bir kadere mahkum edilmemeli. Ben şahsen yarış olacakmışçasına rutin hazırlıklarıma yarın da devam edeceğim. Ama sizin de dikkat çektiğiniz üzere durum nedir, belirsiz. Ben de anlamış değilim, zaten bu sebeple açtım konuyu.
Bahsettiğim diğer maraton düzenleyen kent örnekleri de hem modern dünyanın büyük metropollerini kapsasın hem de ülkemizden diğer kentleri temsil etsin diye seçtiğim örnekler. Dünyanın hemen her kentinde trafik ve ulaşım bir sorun ama bu sorunun çözümünü yasakta değil politik tercihler ve altyapı yatırımında aramak da üzerinde mutabık kalınmış bir realite.
izmir yüz ölçümü olarak istanbuldan büyük nüfus olarak üçte biri ,tam spor aktivite fuar etkinlik bienal vs şehri kisaca İstanbul’a kıyasla avantajli bu avantaji daha fazla etkinlik olarak kullanmali
Maraton, belki yarimaraton, bisiklet gibi (veya sportif değil de kültürel etkinlikler için de) yılda en fazla iki-üç kez şehrin en önemli caddelerinin kapatılmasında bence sakınca yoktur. Hatta İstanbul icin, böyle bir günde, güvenlik, itfaiye ve sağlık araçları haricinde, Tüm araçlara tüm yollar kapatılsın bile diyebilirim. Uçuk bir fikir gibi gelebilir. Ama bir topluluğun yılda bir kaç kez özel günleri olmalı… İşin, hayatın, durduğu. Sadece eğlenmek için, bir nefes almak icin. Herkesin katılımının, en azından ilgisinin sağlandığı. Örneğin köylerde bu var. Özellikle tarım takvimine bağlı yaz şenliklerine istisnasız tüm köy halkı katılır. Ama iş şehre dönünce, nedense hep bir yerlere birşeyler yetiştirme telaşı.
Yasakçı zihniyet olmasın, çözümün yasaklamalardan ziyade, gerekli altyapı ve düzenlemeler ile yapılmasına ben de taraftarım.
Kendi açımdan ilk posttaki kızgınlığımın sebebini de şöyle açıklayayım, bu maraton benim kendi yatağımda uyanıp, antrenman öncesi alışkanlıklarımla kahvaltı edebileceğim, bir zamanlar işe gittiğim metroyla başlangıç çizgisine ulaşabileceğim, antrenmanlarımda koştuğum güzargahta gerçekleşen tek maraton.
Bir kişinin kent kamuoyunun nabzını tutmadan aldığı bir kararla bu koşuyu iptal etme hakkı olmamalı.
Yürüyüş bisiklet koşu?Trafik olmasın istiyorsan bisiklet kültürünü yerleştir yada Tokyo bu işi çözmüş biz beceremiyoruz anlamına da çıkar…Gerçek değildir.
Tüm özel araçlara trafiğe çıkma yasağı getirilirse trafik de olmaz mesela.
Anayasa:
Madde 59 – Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder.
Şehrin simgesi haline gelmiş ve belediyenin yaptığı İzmir maratonu ve 9 Eylül Yari Maratonu istisna ve muaf bırakılmış ama bunun dışında özel organizasyon şirketlerinin yaptığı yarışlar iptal.
Mesela bu sene 3.su yapılması planlanan Otizmli Çocuklar Farkındalık Koşusu bu nedenle iptal edildi. Mesela bu yarışta 9 Eylül Yari Maratonu ayni güzergahı kullanıyordu ama seneye Karşıyaka’dan başlayıp trafiğe girmeden Çiğli’ye devam edecek.
Keza gene İzmir Granfondo yarışları iptal olmuştu. Bu vesileyle her sene gerçek yakalama aracıyla yapilan Wings For Life yarışı ebediyen yalan oldu gibi.
Tabi ki bu saçma sapan karar olmasını değiştirmiyor ama benim anladığım Izmir Maratonu ve 9 Eylül YM devam edecek.
9 Eylül Yarı Maratonu’nun orijinal güzergahına dönmesi yani Türk ordusunun İzmir’e girdiği rotada düzenlenmesi ve bir şenliğe dönmesi lazım ama bu zihniyetle imkansız bir istek bu. Wings For Life’a binlerce insan katılıyordu kent merkezinde düzenlenirken, İnciraltı’nda aynı kitle toplanmıyor maalesef.
Kent sivil hayatından kaybediyor, renkleri soluyor böyle böyle. Karşıyaka - Çiğli rotası ne alaka…
Maraton İzmir’in rotasının değişmeyeceğine sevinsek mi yoksa kentte başka herhangi bir organizasyon yapılmayacağı fikrine kızsak mı bilemedim…
2024’de içinde İzmir geçen 14 yarış (patika orman uzun kısa ultra hayır anma vs) varmış.
2025’de 6 yarış.
Sayabildiğim bu, YARIŞ TAKVİMİ -
“Neredeyse her hafta sonu Çeşme otobanında ve sahil bulvarında, maraton, yürüyüş, koşu, bisiklet yarışı ya da bir etkinlik oluyor. Bu etkinlikler olduğu zaman da ulusal, uluslararası müsabaka standartları gereği program başlamadan çok öncesinden trafik kapatılıyordu.” denilmiş ntv sayfasında.
Yorumsuz. Merak ettiğim, şu tarihte şu yollar şu saatler arası trafiğe kapalı diye kaç uyarı resmi sayfadan yapılmış, kaç kişi şikayette bulunmuş trafik için,kaç kişi bu yarışlardan mutlu olmuş yada mutlu olmak zorunda mı.
Cumhurbaşkanlığı bisiklet turu İzmir etabı da yapılmayacak değil sonuçta.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun, ülkemizin ve 6. ve 7. etaplarına ev sahipliği yapacağından dolayı da İzmir’in tanıtımına önemli katkılar sağlayacağını belirten İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, bisiklet tutkunlarını ve İzmirlileri yarışı takip etmeye davet etti.
Vali Elban, İzmirlilerden, tur dolayısıyla belirtilen güzergâhlarda yapılacak trafik düzenlemelerini dikkate almalarını ve yarış heyecanının sona ereceği Karşıyaka’da final noktasında gerçekleştirilecek etkinliklere ortak olmalarını istedi.
Haberin paylaşıldığı sosyal medyadaki paylaşımın altinda yapılan yorumlardan biri: ‘her ay bisiklet yarışı yüzünden yollar mı kapanır’. Yasağı savunanların hemen hemen yarısı, şehrin altyapısının, yollarının yetersiz olduğu, bu yüzden ana arterler kapandığı zaman alternatif yollar konusunda zorlanildigini belirtiyor ve kendileri için alternatif sağlıklı yollar olduğu taktirde merkezde sportif faaliyetlerin yapilmasi konusunda bir sakınca gormuyorlar. Yasağı savunanlar arasında niyet okuma görülmüyor ama yasağı eleştirenlerin çoğunluğunda niyet okuma görülüyor. Sosyal medyadaki durum bu şekilde.
Konu sadece koşu degil, bisiklet sanki daha ön planda, yasak gerekçesi için. Koşu+bisiklet çok sık şekilde, altyapısı yetersiz (alternatif ulaşım yolları az, dar veya hiç olmayan) şehirde, gerçekten de organizayon sıklığı makul düzeyi geçmiş olabilir. Önceki girdimde de belirttim. Newyork veya Mersin diye, şimdi Gaziantep, Konya, Adana’da şehrin ana arterlerinin kesildiği organizasyonlar yılda kaç kez yapılıyor. Örneğin Gaziantep belediyesi ve ya özel teşebbüs talepleri ile, -atiyorum- yılda 8 kere merkezi yollar, konumuzdaki amaç için trafiğe kapatılsa, katılım göstermeyen halkın veya vilayetin tavri ne olurdu. Belirsiz bir bilgiyle İzmir’de tüm sportif aktiviteler yasaklanmış şeklinde konunun tartışılması doğru degil. İzmir’in adı geçen şehirlerle yolları kıyaslandığında durum belli midir. Bu yollar İzmir’de ve diğer şehirlerde yılda kaç kez trafiğe kapatılıyor belli midir? Ben bilmiyorum ve diğer şehirleri direkt tebrik edemiyorum. Eğer bunları bilmeden yorum yapıyorsak, sağlıklı bir iş yapmiyoruz veya daha kötüsü -ihtimal vermiyorum ama- maksatlı birşeyler yapıyoruz demektir.
Makul olanı istemek lazim ve diğer insanlarla da empati kurmak önemli. Her ay bisiklet veya koşu nedeni ile ana arter kapamak makul degildir. Makul olmayanda ve uzlaşmasiz tavırla devam edilirse, ortaya bir çözüm konamaz ve sonunda elinde gücü tutan kişi/kurum bir karar vermek zorunda kalır. Bu kararla makul olan da zarar görebilir.
“benim yollarim, sehir planlamam o kadar berbat ki alternatif yollar yaratamiyorum, ben planlama yapamiyorum, benim organize olma kabiliyetim yok, olsa bile emek ve zaman harcamak istemiyorum, ben azinliktaki spor yapmak isteyen insanlari umursamiyorum nasil olsa istemeyen cogunluk benim arkamda, 3-5 haylaz da spor yapmayiversin, ya da gitsin daglarda bayirlarda kossun, spormus, aktiviteymis, sehri her yonuyle kullanmakmis bunlar benim zerre umurumda degil, umurumda olsa da beceremem zaten, neymis oyle haftalarca oncesinde oturup calisacagiz, plan yapacagiz, alternatif yollar belirleyecegiz, halka duyuracagiz, yollara gunler oncesinde tabelalar koyacagiz, ohooo, ugrasamayiz”.
Yani diyorsun ki Antep’te yılda 1 kez trafik geri plana bırakılıp sportif faaliyet gerçekleştirilir. Antep iyidir.
İzmir’de yılda on bilmem kac kere trafik geri plana bırakılır, sportif ve kültürel organizasyon gerçekleştirilir ve bjna halk veya vilayet tepki gösterirse, tepki gösterenler anormaldir
İzmir doğumluyum, üniversite ve askerlik dışında bütün ömrümü İzmir’de geçirdim. Yani kenti tanıyorum.
İzmir’in trafik sorunu büyük. Gün geçtikçe de büyüyor. Bunun sebebi de büyük oranda Konak’tan Bornova, Bayraklı, Karşıyaka bölgelerine doğru kent merkezinde yapılan büyük inşaat projeleri. Yolların genişletilmesine imkan olmayan bölgeye alt yapı yatırımı yapmadan habire ofis, rezidans projeleri dikiyoruz. Bunun faturasını da bütün kent olarak trafikte, toplu taşımada daha çok vakit geçirerek ödüyoruz.
Bundan yaklaşık 10 yıl önce Bornova’dan Alsancak’taki işime bisikletle gittiğim bir dönem olmuştu. Şu an imkanı yok o trafiğe hele sabah akşam saatlerinde bisikletle girmem, giremem. Halen körfezi kesintisiz dolaşan bir bisiklet yolu yok kentte. Liman geçişini Ulaştırma Bakanlığı izin vermediği için belediye bitiremiyor.
Öte yandan kentin gözde hattı Kordon’un girişinde 30 yıldır hayalet viyadük ayakları duruyor. İzmir’in Kordon ile olan bağını dikkate almayan ve Çeşme’ye tatile gidecekleri önemseyen zihniyeti temsil eden heykeller gibi viyadükler. O viyadükleri diken zihniyet o tarihten beri İzmir’de iktidarda değil. Özetle tatil döneminde “aman Çeşme’ye gitmek isteyenlerin tadı kaçmasın” arzusu çok yeni değil ve İzmirli bu bakış açısını iyi biliyor
Ama İzmir’de öyle veya böyle sporun, bisikletin ve koşunun büyüyen bir karşılığı var. Misal İzmir’de yıllardır düzenli olarak yapılan Critical Mass organizasyonu var. Trafikte biz de varız demek için bisikletliler her ayın son Cuma’sı iş çıkışı trafiği yavaşlatarak sosyal sorumluluk eylemi gerçekleştiriyorlar. Belediye başkanı adaylarına bisiklet projelerini soracak organizasyonlar yapıyorlar. Yani Türkiye’nin olmayan spor kültüründe kargacık burgacık da olsa İzmir kendine bir yol açmaya çalışan spor sevdalılarının da kenti.
Konuyu politik sınırlarda fazla dolaştırdım. Bir kent farklı görüşte insanların bir arada yaşadığı yerdir. Kentler sadece çoğunluğun değil her yurttaşın mutluluğunu düşünerek inşa edilmelidir. Biz bunun için vergi ödüyoruz. Yasaklama yerine hizmet ve çözüm beklemek hakkımız. Bunu beklerken azla kanaat etmek sıkıntılarımızı büyütür.