Bence bu değerlendirme tam doğru değil. Birincisi 1999’ların sonunda 2:05’lerde olan dünya rekoru ancak 15 sene sonra, 2014’de 2:02:37’ye geldi. İnsanın fizyolojik limitlerine yaklaşıldığı için 2:02’den 2:00’a inmenin, 2:05’den 2:03’e inmekten daha zor ve daha çok zaman alması beklenir. Ama 2018 - 2023 arasındaki sadece 5 senede bu gerçekleştirildi. (Ayakkabıların devreye girdiği 2018’e kadar rekorun kırılamadığını da hatırlayalım).
Ayrıca bu gibi durumlar için bence “dünya rekoru” iyi bir gösterge değildir. Çünkü Usain Bolt veya El Guerrouj gibi 40 yılda bir gelecek adamlar bizi yanlışa götürebilir. İlk 10, ilk 20 veya ilk 50 gibi dereceler trendlerin gelişimi hakkında daha doğru bilgi verir
Ekim 2019’da Kipchoge’nin nizami olmayan maratonda Sub 2 koşmasından sonra şu yazıyı yazmıştım. Yazı uzun ama konuyla daha çok ilgili olan bölümü aşağıda.
Tarihteki en hızlı 12 maraton derecesinden 8 tanesi son 12 ay içinde koşuldu. En hızlı 10 kadın maraton derecesinden 6’sı da yine son 2 yıl içinde elde edildi. 2 hafta önce Berlin Maratonu’nda Bekele 2:01:41 ile Kipchoge’nin dünya rekorundan sadece iki saniye yavaş koştu. İkinci olan Legese uzak ara en iyi derecesini yaparak 2:02:48 ile bitirdi. Henüz 4 hafta önce kimsenin beklemediği bir diğer Kenyalı Geoffrey Kamworor 58:01 ile yarı maraton dünya rekorunu kırdı. Bu da yetmezmiş gibi yine bu hafta sonu Chicago’da Kenyalı Brigid Kosgei 16 yıldır yanına yaklaşılamayan Paula Radcliffe’in kadınlar dünya rekorunu tam 81 saniye geliştirerek 2:14:04’e getirdi. Bunlar niye önemli? Çünkü bunların hepsi Nike’ın yeni karbon fiber tabanlı ayakkabıları ile koşulan dereceler. Burada tabii sorulması gereken soru şu: Aynı koşucular 4-5 yıldır varlar. Hepsi aynı dönemde tarihte eşine pek rastlanmayan oranda büyük bir gelişim mi gösteriyorlar, yoksa işin sırrı koşu ekonomisini ciddi şekilde değiştiren ayakkabılarda mı?
Bunlar karbon ayakkabıların giyilmeye başlamasının üzerinden sadece 12 ay geçtikten sonra olanların bazıları. Maraton gibi tarihte en çok denenen mesafelerden birindeki en iyi 12 dereceden 8 tanesinin 12 aylık periyotta yapılması zaten tek başına bir kırmızı bayrak.
Aynı listeye şimdi baktığımızda erkeklerde tarihin en hızlı 20 zamanından 17 tanesinin 2019 ve sonrasında koşulduğunu görüyoruz.
Kadınlarda durum daha da acayip. Tarihin en hızlı 38 maraton zamanından 37 tanesi 2017 ve sonrasında koşulmuş. Daha eski olan tek süre Paula Radcliffe’in 2003’te koştuğu ve uzun yıllar dünya rekoru olan 2:16. Şu an ancak 6. sırada.
Uzaylılar dünyaya gelip maraton sürelerini incelese, 2017’den sonra bu insanlara bir şey olmuş olmalı derler. Diğer mesafelerde de farklı bir şey yok aslında.
Amerika’nın en eski atletizm dergisi Track And Field News 1960’lardan beri Sub 4 Mil koşmayı başaran Amerikalıların listesini tutuyor. 2005’e kadar yılda 10 kişiden az bunu başarabilmiş. 2010’larda yılda genellikle 15-25 arası kişi koşabilmiş. Ki bu da pist kalitesinin artması, daha iyi ayakkabılar, antrenman bilimi, beslenme vs. diye düşününce kabul edilebilir bir artış.
2020’lere gelince dergi bu listeyi yayınlamayı bırakacağını duyurdu çünkü yeni ayakkabılar yüzünden Sub 4 Mil koşmanın değerini yitirdiğini tabiri caizse "ayağa düştüğünü" söyledi. Sonra tepkiler üzerine tekrar yayınlamaya karar verdi. Sonuç şöyle: 2022’de 64 kişi Sub 4 mil koşmuş. 2023 henüz bitmemesine rağmen şu an 65 kişi! Son iki yılda sub 4 mil koşan sayısını 3’e veya 4’e katlayacak ne değişti diye kendimize sorabiliriz.
Bir başka liste de her sene Sub 4 mil koşan Amerikalı LİSE öğrencilerinin listesi. 2020’ye kadar 16 defa bir lise öğrencisi Sub 4 mil koşabilmiş bunun 5 tanesi aynı öğrenci. 2020 sonrasında tam 15 defa koşulmuş. Yani sadece 3 yıl içinde 55 senedeki kadar koşulmuş.
Araştırırsanız her mesafede benzer anormallikler var. Birkaç yıl önce bir Diamond League yarışında 13 kişinin birden aynı yarışta 5 bin metreyi 13 dakikanın altında koştuğunu hatırlıyorum.
Dolayısı ile eldeki verilere bakınca nedenler konusunda ortada pek şüphe kalmıyor.