Geçen sene, vücuduma fazla yüklenmemden kaynaklı olarak yarışa çok kısa süre kala hastalanmış ve yarışı çok erken bir zamanda bırakmak durumunda kalmıştım.
Bu sene bu yarışı B sınıf hedef yarışım olarak düşünmüştüm. Fakat sosyal hayatımdaki bazı gelişmeler+tatilde tatil yapma isteği derken ne beklediğim hacimlere ulaşmış ne de parkurun hakkını verecek teknik antrenmanlar yapmıştım. Bu yüzden 6:30 saat olarak koyduğum hedefi 7 saate çekmiş ve parkurun keyfini çıkarmaya odaklanmıştım.
Latmos için diyecek hiçbir şey yok. Hiçbir fotoğraf, hiçbir söz gözle gördüğümüz güzelliği anlatmaya yetmiyor. Her ne kadar buraya gelmeyi bu yüzden seviyor olsam da, yarışın zorluğu, parkurun güzelliğinden de çekici bence.
Geçen seneye göre (tam da beklediğim gibi) hissiyatım çok iyi olarak yarışa başladım. İlk cpye geldiğimde kendimi çok iyi hissediyordum. Bir tane soda istedim. Sodayı içerken soda midemde öyle bir etki yarattı ki, kusmamak için oldukça büyük bir mücadele verdim. Bu sırada arkadan gelen kendi seviyeme uygun bulduğum sprocular da gelince panik yaptım ve yeterince sıvı tüketmeden CPden ayrıldım. Sonrasında biraz yukarıya çıkarken verdiğim molada idrarımın rengi korkutucuydu.Panik halinde sıvı tüketmeye başladım. Bu da benim bir sonraki CPye yine bitmiş su şişeleriyle gelmeme ve dolayısıyla susuzluğa neden oldu. Yarışın bundan sonrasında sıvı tüketimine her ne kadar dikkat etsem de toparlayamadım.
Üçüncü CPden sonra haritada sanki sürekli inecekmişiz gibi görünüyor, fakat hiç öyle değil. 30 inip 20 çıkıp 15 inip 10 çıkıyorsunuz. Bunlar malesef roller coaster inişler ve çıkışlar da değiller. Bazı yerlerde öyle yerler var ki, hani bir tık daha zorluk olsa kaya tırmanışı giriş seviyesine gelebilir(abartıyorum ama haklılık payım da var).
Aslında ilk CPden sonra mevsim normallerinin çok üzerindeki sıcaklık kendini göstermiş olsa da, parkurun doğanın içinde geçiyor olmasının avantajı, güneşe çok maruz kalmıyorsunuz. Fakat üçüncü cpden sonra birkaç zeytin ağacı dışında çırılçıplak kalması yetmiyormuş gibi, bölgeye özgü taşlardan seken sıcakla birlikte doğa yıpratıcı bir hal aldı. Burada bir ara oturmak durumunda kaldım. Yarış sonuçlarına bakınca fark ettim: @Bashocan ın el atmasıyla ayağa kalkıp devam etmişim. Bu bölümde oturan çok oldu. Sadece oturmayarak ve çok yavaş yürüyerek birkaç kişiyi geçtim.
Hem son bölümün beklemediğim gibi çıkması, hem sıcaktan çarpılmamı işin içine katacak olursak 7 saat 32 dakika civarında(genel 17) bitirmemi gayet normal karşıladım.
Bence parkur mükemmel. Likya Yolu, Karia Yolu gibi parkurlar asfalt ve orman yollarını görmediğiniz için insanı doğayla bütünleştiren parkurlar. Hem inişlerde hem çıkışlarda oldukça teknik olması ve bu teknik alanların parkurda oldukça homojen dağılması, bu parkuru yegane yapan özelliklerden.
En zor tartışması kişiye göre değişir ama kesinlikle bu parkur bu sıfatı alabilecek parkurlardan.
Seneye kendimin daha iyisini yapmak için bu parkurda yine yarışmayı hedefliyorum.
Organizasyon tam zamanında başladı. Cplerde ben soda tükettim ama gördüğüm kadarıyla her şey vardı. CPlerde oldukça ilgili kişilerce karşılandık. Sporcu psikolojisinden anlayan kişilerle denk gelmek oldukça mutlu ediyor. Tshirt bence son zamanlarda aldığım en güzel t shirt, antrenmanlarda kesinlikle giyerim.
Belki tek bir şey söyleyebilirim: o kadar yorulduktan sonra insan protein istiyor. Bitişte ayran ya da peynir olsa güzel olurdu.
Bunun dışında koşu forumdan yarışı genel 3. bitiren @paddlesteamer ı da ayrıca tebrik ederim
Yarışın videosuna buradan ulaşabilirsiniz: