Koşu yapanlar kaç kg verdiniz

ne zamandır koştuğunuzdan ve rutininizden bahsedebilir misiniz? hem kilo vermek isteyenlere motivasyon olur hem de kendime plan hazırlarken dikkat etmiş olurum.

2 Beğeni

7 yıldır koşuyoruz. İlk 3-4 yıl düzensiz koştum . Bazen ayda 20-30 bazen 80-90 km koştum . Sonra 2-3 yıldır ayda 180-200 km arası koşuyorum diyebilirim .
İlk başladığımda 78 kiloyu görmüştüm . Koşuya başladıktan sonra 68- 70 lere düştüm. 68 den aşağıda bir türlü düşemedim. Sonrasında yeme içme dikkatli beslenme ile 66 kg oldum .

Başka bir arkadaşım ise 7-8 aydır , haftada 2-3 kez koşuyor . 92 kg dan 80 kg düştü. Koşmaya başlayıp birazda beslenmeye dikkat ederseniz rahat kilo verirsiniz . Ancak kilo vermek için kendinizi çok zorlayıp sakatlanmamaya dikkat etmeniz gerek.

3 Beğeni

3 yıldır koşuyorum, başlangıçta yürüyüş ve yürü / koş şeklindeydi. Genellikle haftada 3-4 kez 10 K koştuğum bir rutine oturtmuştum. Son bir yıldır koşmaktan çok yüzüyorum. Toplamda 50 kilo vermiş oldum. Ancak sporun tek başına yeterli olmadığını, asıl farkı yaratanın beslenme olduğunu söyleyebilirim. Ağırken koşabilmek zor, yavaş yavaş, hıza değil mesafeye odaklanarak ve sabrederek hedeflere ulaşılabiliyor.

9 Beğeni

Ben 2012 de 100 kilo başladım 85 kiloya 1 yılda indim. Sonra 5 yılda 20 kilo aldım 105 oldum :slight_smile: Koşmak kilo aldırır benden söylemesi… Ama boyum var oradan kurtarıyorum :slight_smile:

7 Beğeni

4 yıldır koşuyorum. 2014 senesinde 95 kiloydum. 2016 mayıs’ta 68 kiloyu gördüm. Şuan 74 kiloyum. Kiloyla birlikte daha bir çok zararlı şeyden arındım. Koşu bir yana sporun iyileştirici gücü hem bedensel hem de mental açıdan paha biçilemez. Şu sözü motto olarak hayatıma benimsedim. ‘‘Antrenman yapmak, hastane masraflarından ucuzdur’’.

4 Beğeni

Bence kilo verme konusunda koşudan ziyade diyete dikkat etmek daha etkili. ‘you can’t outrun a bad diet’ diye bir tabir vardır yani kötü beslenmeyi koşuyla çözemezsin. Ama insan kendini bir spora verdiğinde yediğine içtiğine de ister istemez dikkat ediyor, ben 82 kilodan 68-70 kilolara düşmüştüm 2 yıllık bir süreçte.

3 Beğeni

Aynen bende kilo alıyorum. Korkunç iştah açıyor

ben açıkçası bunu bir yakınım için sormustum. kendim kilo almaya calisiyorum. yaklasik 10 kg kadar kutle kazansam kas agirlikli olarak, cok daha dinc olacagimi dusunuyorum. umarim benim de iştahımı açar :sweat_smile:

1 Beğeni

Ben duzenli olarak kosmaya 2018 Ocak ayinda basladim. Diyet ile beraber yaklasik 25-30 kilo verdim. (toplamda 1200 KM kostum.)

4 Beğeni

2017 mart ayından beri (son 3 ay hariç) düzenli olarak koşuyorum. Koşmaya başlamadan önce spor salonu ve yeme içmeye dikkat ederek 20 kilo verdim (97 kilodan 77 kiloya) ama bu sürede hayatımda koşu diye bir şey yoktu. Koşmaya başladıktan sonra ise hiç kilo vermedim ama kilomu sabit tutmamdaki en önemli etkendir.

Kostuğum için de yeme içmeye çok da dikkat etmiyorum açıkcası, onun için de kilo vermek pek söz konusu olmuyor.

4 Beğeni

selamlar
koşarak 9 ayda tam 31 kilo verdim. buna ek olarak hayatımdan abur cuburları ve gazlı içecekleri çıkardım.

7 Beğeni

Konuyu hortlatıcam ancak farklı bir bakış açısından değerlendirmek istiyorum, belki birilerine yardımcı olmuş olurum :slight_smile:

Koşu yapmak kilo vermeye yardımcı olabilir ama aslında olay tamamen vücuda giren ve çıkan enerji miktarıyla alakalı. Yani, siz hiç spor yapmadan ve baklava yiyerek de kilo verebilirsiniz.

Arabanızın 50 lt’lik deposu olsun. 20 lt’lik de yedek deposu. Her gün gittiğiniz 100 km yolunuz olduğunu farzedelim. Ve aracınız bu 100 km’de 10 lt benzin yaksın. Ancak her gün 10 lt de yakıt satın aldığınızı düşünelim.

Ana depodaki yakıtı bitirebilmek ve yedek depodaki yakıtı tüketmek için ne yapmanız gerekir ? Ya her gün gittiğiniz 100 km yolu uzatacaksınız, ya da günlük aldığınız 10 lt yakıtı azaltacaksınız.

Spor yaparak rotanızı uzatmış oluyorsunuz ve daha fazla benzin yakıyorsunuz. 10 lt yakıt alıyorsunuz ve 15 lt benzin yakıyorsunuz. Dolayısıyla deponuzdan her gün 5 lt eksilme oluyor. Böylece 10 gün sonra ana deponuzdaki benzininiz biter ve yedek depodaki yakıtı kullanmaya başlarsınız.

Hikayedeki unsurlar;

  1. Ana Depo: Fazla kilolarınız,
  2. Yedek Depo: Yağ cinsinden fazla kilolarınız,
  3. Günlük katedilen 100 km yol ve yakılan 10 LT benzin: Günlük hareket düzeyiniz ve karşılığında yaktığınız kalori,
  4. Satın Alınan 10 LT Benzin: Yiyecek ve içeceklerden vücudunuza giren günlük kalori miktarı,
  5. Aracın Rolantisi: Metabolizma hızınız.

1 kg vücut ağırlığı 7.400 kaloriye eşittir. Bir zaman zarfı içinde ne kadar eksik kalori alırsanız, o kadar fazla kilo verirsiniz.

Örneğin; günlük 3.000 kaloriye ihtiyacınız varsa ve siz 1.000 kalori ile beslenirseniz, 1 ayda 60.000 kalori açığı yaratılmış olur ve bu da 8,1 kg vücut ağırlığı kaybetmek anlamına gelir. (Ancak vücut ilk günlerde muhtemelen fazlaca su da atacağı için daha fazla kilo kaybı olacaktır)

Hiç spor yapmayan yetişkin bir erkeğin bazal metabolizma hızı yaklaşık 2.000 kaloridir. Vücut tipi, kilo, boy ve sağlık durumuna göre değişir. Spor yaptığınızda vücudunuzun rölantisini arttırmış olursunuz, yani metabolizmanız hızlanır.

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum; kilo vermek için spor yapmak zorunda değilsiniz. Kalori hesabı ile beslenip, vücuda giren enerji miktarını kontrol ederseniz ve ihtiyacınız olan enerjiden daha az enerji alırsanız, oturduğunuz yerden de kilo vereceksiniz.

Asıl kilit nokta sadece kilo vermek değil, yağ kaybetmek ve kasları geliştirebilmektir. 120 kiloluk iki insan düşünelim. Bir tanesi spor yapıyordur, kas kütlesi yüksektir, karın kasları full hd olarak görünür ve beli incedir. Diğeri ise hiç sporla uğraşmıyordur ve 2 metre göbeği vardır. Aynı boy, aynı kilo ancak biri atletik diğeri ise obezdir.

Bu iki kişi BMI ölçümü yaptırsa, sonuç ikisi için de obez olarak çıkacaktır. Ancak gerçekte biri obez iken diğerinin yağ oranı %10’dur ve atletiktir. Bu nedenle vücut kitle endeksi yani BMI’in bence hiçbir önemi yoktur.

7 Beğeni

Sadece koşu yaptığım dönem hiç kilo vermedim. Haftada üç kez 10K koşuyordum. Sonrasında bisiklete başlayıp uzun turlara başlayınca 82’den 72’ye kadar düştü kilom. :smiley:

Elinize sağlık.

Sadece bir noktada size katılmıyorum. Artık yapılan araştırmalar giren/çıkan kalori dengesinin tamamen bir yanılsama olduğu, önemli olanın makro besin grupları içerisinde doğru denklemi kurarak insülin seviyenizi düşürmekle alakalı olduğu yönünde. Örnek olarak her gün 100gr doritos veya 1 kilo pirzola tüketebilirsiniz. Aldığınız kalori fazla bile olsa pirzola yiyerek daha formda ve sağlıklı kalabilirsiniz. Özellikle LCHF (düşük karbonhidrat, yüksek yağ) veya Ketojenik beslenme programlarında temel unsur karbonhidratı beslenmeden çıkartmak. Genel olarak kalori kısıtlamasına gidilmiyor. Aşağıdaki linklerden detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.


https://www.ketoizm.com/low-carb

2 Beğeni

Merhaba Serkan Bey.
Son zamanlarda bazı çevrelerden, bahsettiğiniz kalori kavramıyla ilgili bu yönde paylaşımlar yapılıyor. Ancak bunlar şimdilik sadece teoriden ibaret, yeterli araştırma ve deney çalışması mevcut değil, ya da ben bilmiyorum. O nedenle çok dikkate almıyorum. Açıkçası bana mantıksız da geliyor.

Örneğin, Canan Karatay, profesör ünvanıyla çıkıp, çayı tereyağ ile için diyor. Beyaz ekmek, makarna için sağlıklı değil yemeyin diyor, diğer taraftan da lahmacun yerken yakalanınca, en sağlıklı besin lahmacundur diyebiliyor :slight_smile: Biz de kendisine şöyle cevap veriyoruz;

Piyasada o kadar çok okumuş cahiller var ki, bazıları sırf dikkat çekmek için ortaya çıkıp tezat şeyler söylüyorlar.

Örneğin, yine Canan Karatay, yine profesör ünvanıyla, elinde hiçbir araştırma sonucu, deney sonucu olmadan, ‘‘Protein tozları yapay kas yapar’’ tarzında açıklamalar yapabiliyor, yapay kas nasıl oluyorsa :slight_smile:

Dünya enerji üzerine dönüyor, insan vücudu da aynı şekilde. Vücudumuza giren her besin, içerdiği kalori miktarına göre vücudumuzda enerjiye dönüşüyor.

Örneğin kömürü ele alalım. Önceden kaloriferli sistemler vardı, halen az da olsa mevcut. Hatta bu işin içine sobaları da dahil edebiliriz. Hatırlarsanız yerli kömür ile ithal kömür arasında fiyat ve kalite farkı mevcuttu. Neden ? Çünkü ikisi de kömür olmasına rağmen, bir tanesinin sahip olduğu enerji yani kalori miktarı diğerinin neredeyse 2 katı. Doğal olarak, yanarak dönüştükleri ısı enerjisi arasında ciddi fark mevcut.

Bu çok geniş çaplı ve tartışma götürecek bir konu aslında. Karbonhidrat’ı keserseniz, haliyle kilo vermek kolaylaşacaktır. Ancak kalori kavramı halen geçerlidir.

Örneğin; ihtiyaç duyulan enerji 2.000 kalori olsun. Ancak siz 2.500 kalori aldığınız müddetçe, aldığınız enerjinin kaynağı ne olursa olsun, isterse dünyanın en sağlıklı gıdası olsun, isterse kan şekerine hiç etki etmesin ve glisemik endeksi ve yükü düşük olsun, sonucunda yine kilo alırsınız. Vücut enerjinin kaynağı ile ilgilenmez, fazlası kilo demektir.

Mesela, siz çikolata da yeseniz, üzüm de yeseniz farketmez, her ikisi de kan şekerini yükseltir ve insülin salgılanmasına yol açar. Vücut olaya şöyle yaklaşmaz; ‘’ Bu adam siyah üzüm yedi. Üzüm bir meyvedir, çekirdeği çok güçlü antioksidanlar içerir ve sağlıklıdır. O yüzden ben kan şekerini yükseltmiyorum ‘’ :slight_smile: Böyle bir şey yok.

1 kilo pirzolada yaklaşık 200 gr protein var. (Yağsız olduğunu farzedelim) Spor yapmayan bir bünyede, proteinin fazlası da yağ olarak depolanacaktır. Üstüne karaciğeri yorması da cabası.

Düşük karbonhidrat diyetinde zaten isteseniz de yüksek miktarda kalori tüketemiyorsunuz. Bu nedenle farkında olmasanız da zaten kalori açığı yaratmış oluyorsunuz. Ketojenik veya düşük karbonhidrat diyetlerinde karbonhidratı kestiğiniz için kilo vermiyorsunuz aslında, mecburen kalori açığı yarattığınız için veriyorsunuz. Hem iştahınız kesiliyor, hem de karbınhidratı tüketmek, yağ ve proteini tüketmek kadar kolay değil. Bir oturuşta 200-300 gr karbonhidrat tüketirsiniz ama aynı miktarda zeytinyağı içemezsiniz. İçerseniz, midenizi bozarsınız. Ya da bir oturuşta 300 gr protein alabilmeniz mümkün değil. Karbonhidrat ve tuz kesildiğinde büyük oranda su atıyorsunuz zaten. Diğer taraftan iştah kaybı da oluyor.

Olay biraz da denge işi. Bazen kan şekerini tetiklememiz gereken zamanlar da oluyor. Örneğin, vücudun anabolik moda girmesi isteniyor ve kas gelişimi isteniyorsa, yorucu bir antrenmanın ardından şekerli bir şey yenilip kan şekerinin tetiklenmesi gerekebilir. Ya da sabah erken saatlerde alınması, güne enerjik başlanılması açısından faydalı olabilir. (Tabi amaç yağ yakmak değilse). Gün içinde o şeker rahatlıkla enerjiye dönüşecektir. Ama siz o şekeri tutup da gece geç saatlerde, yatacağınız bir vakitte alırsanız, bünye direkt yağ depolama moduna geçer.

2 Beğeni

merhaba;
tabi uzun soluklu bir süreçti ama benimki yaptığım spor sadece yürüyüşle başlayıp halen koşuyla devam eden bir süreçti yani sorunuzun cevabı 68 kg verdim .

7 Beğeni

2018 Kasım ayında düzenli spora başladım. 85.5 kg’dan 77kg’a kadar düştüm. 2019 Eylül ayında koşuya başladım. Ve antrenmanlarımı buna göre ayarladım şu an için kilomu koruyorum. 78~79 arasında gidip geliyorum. Daha çok başındayım ama 4 kg kadar versem performansım artacakmış gibi geliyor.

2 yıllık bir süreçte sadece diyetle 99dan 82’ye indim. Bir süre 82de sabit kalınca diyet + koşuya başladım. 74’leri görsem de şu anda 76’da sabitledim. 72’ye inmek istiyorum ama henüz başaramadım :slight_smile:

2-3 yılda 100kg-115kg arasında bazen 10kg verdim, bazen 10kg aldım.koşu/yürüyüş ile 600-1000kcal harcarken ödül olarak 2000kcal aburcubur yedim, yemek için yürüdüm,yedim yedim yedim.Kilo ile ve bilinçsizce koşunca bol bol sakatlandım.Koşu yapıp kilo veren aynı anda yediklerine de dikkat etmiştir.Kilo vermeye çalıştıkça ters tepiyor.Daha önce kilo veren biri yine verebilirim diyor ve bunun rahatlığı ile dikkat etmiyor. Ya hep ya hiç mantığı ile ya abartılı yemek yada saatlerce aç kalmak dengeyi daha da bozuyor.Kafayı rahat bırakmak gerekir bence,113.xkg şu an

1 Beğeni

Iki haftadır koşuyorum yağmur kar olmadıkça tabi daha vermedim😊