Koşmaya Utanmak

Atletizm sahasında istenmeyenler şeyler olduklarını düşünüp, dışarıdan girişleri kapattıklarından sonra ben tekrar sokak koşularına başladım. Laf çarpanlar, sigara üfleyenler, inatla yol vermeyenler, her şey var maalesef. Umurumda mı hayır tabiiki. 10 adım sonra bunlara olan öfkem yok oluyor bunu biliyorum. Bu tarz insanlarla işimin olmadığı, onlardan uzaklaşmam gerektiğini anladığımdan daha bir motive oluyorum… Bu tarz insanlar her ülkede var. Bizde epey varlar. Buda hala gelişen ülke olmamızdan. Sabah erken saatlerde bizim burada 10’lu 30’lu gruplarla gezen köpekler var. Birinin hatırası varsa diğerleri kesinlikle ona destek oluyor.Onlara karşı bir çözüm geliştiremedim. Duymamazlığa ve görmemezliğe gelme gibi bir durum olamıyor. :slight_smile: Hala sokaklarda koşmaya devam.

3 Beğeni

Ben Ingilterede guzel sayilan egitim seviyesinin yuksek oldugu bir bolgede yasadigim halde laf atmalar, bagirmalar, bakmalar, korna calmalar ile karsilasiyorum. Ilk kosmaya basladigimda bu konuda rahatsiz olmustum ama kosmayi barakacak kadar beni urkutmemisti. Bir kosu klubune yazildim, muzik dinliyorum arti insanlarin daha az oldugu bolgelerde kosuyorum. Dunyanin her yerinde olan birsey bu. Izmirde hic sorun yasamadim, Yenifocada ufak bir sahil kasabasi ordada,bir sorun cikmadi yalniz sunuda soylemek istiyorum kirmizi tayt bottoms, tayt bir top ile kossaydim eminim bir iki laf yerdim, kendi babamdan dahi…Takma kafana cik kos…

3 Beğeni

Herkese tekrar merhaba. Öncelikle hepinize gerçekten çok teşekkür ederim. Konuyu 17 Ağustos 2017’de açmışım bin görüntülemeyi geçmiş bende bir yazayım dedim. 4,5 ay geçmiş üzerinden. Hayatımda ilk defa dün çıkıp koşu yaptım. Önce kendime bi güvenemedim. Binadan çıkarken bile tereddütte kaldım “lan acaba yapmasam mı?” diye. Nihayetinde birden bir özgüven patlaması yaşayıp dışarı çıktım. 5 dakika falan bir yürüdüm sonra birden ne olduğunu anlamadan koştum. Saat sabah 6:40 falandı. Yani planlı bir şekilde koşmadım, Allah ne verdiyse yardırdım tarzı oldu. Öyle aşağılayıcı bakışlarla falanda karşılaşmadım. Sadece bazıları “Napıyor la bu deli bu soğukta?” der gibi baktı o kadar :smiley: Hepinize güzel tavsiyeleri için tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın.

2 Beğeni

Ufak bir metin alıntısı yazayım iyi gelir ;

"Hakkımda ne düşünecekler ? " Sürekli hareketlerimizi başkalarına göre şekillendirmeye çalışırız. Sürekli onaylanmaya ihtiyaç duyarız . Oysa onlar ne bizimle, ne yaptığımızla, ne de hatalarımızla ilgilenirler . Galaksinin merkezinde olduğumuz yanılgısı yalnızca zihnimizdedir.

6 Beğeni

Yaş ilerleyince insan umursamaz oluyor. Başkalarının ne düşündüğünden çok kendimizi gerçekleştirmemizin önemi anlaşılıyor. Silifke’de yaşıyorum. Köy yollarında taytımla koşuyorum. Garipsedikleri belli oluyor, onları anlıyorum. Bazen küçük çocuklara el sallıyorum, onlar da hemen karşılık veriyorlar. Beni bakışmalardan daha çok köpekler ürkütüyor.

4 Beğeni

Ben senelerdir Trabzon gibi yerde kışın taytımı giyip koşuyorum.Sonra o taytla beraber markete gidip alışveriş yapıyorum.Eğer ben buralarda sıkıntı yaşamıyorsam, sizlere diğer şehirlerde hiçbir şey olmaz. Market de de en çok insanların çözmeye çalışan tavırları hoşuma gidiyor.Bakıyorlar suratta yarım metre sakal, alt da tayt, alışveriş sepeti bira dolu.Uzun lafın kısası sallayın gitsin arkadaşlar …

6 Beğeni

ben koşmaya başladığımda biraz da acemilikten neredeyse gündelik kıyafetlerle çıkıyordum. ancak bu bana ilk adımı atmak için kolaylık sağlıyordu . hiç bir hazırlığınız olmadan yürürken yavaşça koşmaya başlamak her durumda mümkün ve çok kolay.
ayrıca insanlar her durumda size rahatsız edici bakışlar atabilirler, bunun nedeni kıyafetleriniz yada görünüşünüz değil. doğru bir şey yapıyorsunuz , onlar bunu biliyorlar ve kendileri spor yapmadıkları için suçlu hissediyorlar. siz o insanların konfor alanları için tehditsiniz.

2 Beğeni

" İyi Hissetmek " David Burns.
İhtiyaç yada tıbbi zorunluluk olmaksızın herkes okumalı, bdt herkese gerekiyor

2 Beğeni

Bununla ilgili güzel bir anım var. Bir gün arabanın benzini bitti ve yolda kaldım. Çekiciyle benzinciye gidiyorduk ve kış günüydü. Altımda alengirli bir tayt vardı. Shell’deki pompacı bir eliyle doldururken diğer yandan uzun uzun beni süzüyordu :joy: ve kendimi zor tutuyordum. Sonunda yanıma geldi ve dedi ki; ‘‘Abi sen sporcu musun?’’ Bende onaylarcasına kafamı salladım. Burası Ataşehir’in tam ortasıydı!

2 Beğeni

Bende ne hikayeler var ama burada anlatılmaz :grin:

2 Beğeni

Yaşadığım duygulardan,he birde sağı solu kapalı kocaman bir branda gibi yağmurluk giyiyorsanız insanlar size bakmak değil cins cins konuşurlar. Aldırmamak gerek,yanında bir koşu partnerinin olması da fena olmazdı hani :grinning:

2 Beğeni

Cins cins konuşmaları, bakışmaları ve diğer fiskoslar… İnanın insan belirli bir süre deneyimden sonra bunların performansa bile fazlasıyla katkı sağladığı oluyor. Motivasyonu arttırıyor. Şahsi düşüncem böyle*
İnsanoğlu değil midir her zaman anlayamadığından bilmediğinden korkan! Sanırım burada da bir yazmıştı.Aslında ne kadar doğru ve güzel bir şey yaptığımızı görüp bizde ki bu azmin kıyısından bile geçemeyecek insanlar o kadar çok var. Çünkü onlar her türlü zararlı alışkanlığı biliyor. Aman ne sporu, spor yapacak ne vaktim ne halim var diyorlar. Ama içki,kumar ve bilumum insanın mental ve bedensel sağlığını bozacak her şeye paraları da var zamanları da ama sen çok faydalı bir şey yapınca bunun ezikliğini yaşıyorlar. Bırakın onlar utansın.

2 Beğeni

Yılmak yok koşmaya devam :grinning:

2 Beğeni

Kulaklığınızı takın, sizi motive eden sevdiğiniz müziği açın ve koşun :slight_smile:

1 Beğeni

Beş yıldır koşuyorum; hem de öyle İstanbul gibi kalabalık bir ortamda değil, Ankara’nın sözde en mutena semti diye lanse edilen ve genelde tenha olan Yaşamkent bölgesinde. Dışarıda koşarken üzerime araba sürenler ve köpeklerle muhatap olmamak için, sözde Elit(!) sitemizin koşu parkurunda bile cep telefon kulağında salınan ve yanından hızlı geçtim diye kavga isteyen nice elit(!) sakinlerle muhatap oldum. Elimden bir kaza çıkmaması için artık onları görünce yarım ay şeklinde açıktan geçiyorum.
Bizde spor:

4 Beğeni

Forumda spor yapmayanlar zaman zaman eleştiriliyor. Emin değilim ama bu konuda onlara bir cevap hakkı düşüyor olabilir. Bu konu ile ilgili yorumlarımı anlayabildiğim, empati kurabildiğim kadarıyla paylaşmak isterim:

Diğer toplumlarla (özellikle batı toplumlarıyla) yapılan karşılaştırmalarda genellikle telaffuz edilmeyen fakat ima edilen “onlar iyi, biz kötüyüz” algısı; bana biraz “yiğidi öldürmek üstelik hakkını da vermemek” gibi geliyor. Şüphesiz ki toplum olarak geliştirmemiz gereken yönlerimiz var fakat taktir edilecek yönlerimizin de olduğunu biliyorum. Dolayısıyla batı|doğu toplumlarından daha kötü|iyi olduğumuzu düşünmüyorum, sadece birazcık (?!) :slight_smile: farklı olduğumuzu düşünüyorum. Sonuçta hepimiz insanız…

Son zamanlarda forumda “ultra trail popülaritesindeki artış” başlığı altında konuşulanlar bu konuyla -uzaktan da olsa- ilgili olabilir. Uygun koşullar oluştuğunda biz de tıpkı diğer toplumlar gibi koşuya (spora) ilgi duyabiliyoruz. “Peki uygun koşullar nelerdir?” sorusunun cevabını açıkçası bilmiyorum. Bu sorunun cevabını -umuyorum ki birgün hem ekonomimiz adamakıllı düze çıksın, hem de ‘Gabar da Sarıyer kadar güvenli olsun’- hep birlikte öğrenelim…

Bu topraklarda doğan biri ilkokul çağından itibaren “jeopolitik” kelimesini duymaya başlar ve hayatı boyunca da duymaya devam eder. Halı sahada futbol oynayan ama kavga etmeyen expat kişilerin “jeopolitik” kelimesini ilk kez kaç yaşında duyduğunu bilmiyorum. Bu expat kişilerin ülkeleri sanayileşmelerini tamamlarken, biz başımızaki çorapları çözmekle meşguldük sanırım. Bazen kendi başımıza kendimiz de çorap örebiliyoruz ama başımızdaki bütün çorapları da bizim örmediğimizi zannediyorum. Ayrıca expat kişilerin ülkelerindeki uzmanların, üzerinde yaşadığımız bu toprakları altın hilal olarak adlandırdığından bahsetmeyeceğim bile, ki tüm kültürlerde aynı anlama gelen belki de tek simge altın dır…

Bu forumda halı sahada futbol oynarken kavga eden (ve umulur ki sonraki hafta barışan) kişiler olsaydı, cevap haklarını belki de bu cümleler ile kullanmak isteyebilirlerdi:
Coğrafya kaderdir
Şiddete meyyalim vallahi dertten…

Ve konu başlığı “koşmaya utanmak” olduğu için; koşmaya utananlar, koşarken laf atılanlar için de bir alıntı paylaşıyorum:
Kendinden asla şüphe etme, bizler yanacağız ki ülke ışısın…

Vesselam

5 Beğeni

Çok güzel ifade etmşsiniz. İnsan her yerde aynı, iyi ve kötü anlamında. Eleştirilerdeki yükün ağır olması bence batı iyi biz kötüyüzden ziyade medeniyet farkı. Medeni olmak iyi kötü olmanın ötesinde bir kavram, başkasının var olduğunu kabul etmek ve ona saygı duymayı gerektiriyor.

Basitçe örneklendirmek gerekirse geçen yıl Uludağ koşusunda ‘‘dağ başında’’ turistler koşanlara yol verip geçmelerini kolaylaştırırken, maalesef yurdum insanı yolun ortasında durmayı tercih etti. Şimdi, olayı irdelediğinizde yaptığı bir suç mu, değil; bir kusuru var mı, tabii ki yok. Bu davranışı onu ne iyi ne de kötü yapar. Kimse koşuyor diye hak iddia edemez, kimse de yol vermek zorunda değil. Burada medeniyet ve incelik devreye giriyor. Basit bir hamle ile yana çekilmenin altında çok şey yatıyor: yapılana saygı duyma, onaylama, olumlama, teşvik etme… Yolun ortasında dikilmenin de altında çok şey yatıyor: çatışma arzusu, benim hakkım, sen çekil… en üzücüsü umursamama…

Konunun başlığı koşmaya utanmak ve birçok yeni başlayanın utanma nedeni sokakta alay edilmek. Çok yersiz değil. Çünkü çocukluğundan beri kültürel olarak kimi şeyleri yaparsa alay edileceğini dolaylı olarak öğrenerek (teyit ederek) büyüyor. Bizim kültürel kodlarımız ile büyümüş biri Yiğit Özgür’ün bayrak yarışı karikatürünü okuyunca kahkahalarla gülüyor, aynı karikatürün neden bu kadar komik olduğunu bir avrupalı veya asyalıya anlatmanız çok güç.

Sosyoekonomik ve jeopolitik koşullar mutlak olarak insanların davranışlarında önemli bir role sahip ama bir bisikletçi dünyayı dolaşıp Marmaris’te emniyet şeridinde öldürülüyorsa bunun temel nedenlerinden biri o arabayı kullanan kişinin karşısındakinin yaşımına saygı duymaması ile daha yakından ilgili olduğunu düşünüyorum.

Bunları konuşmak, kendi kültürümüzü yermek de değil bence, değişime arzusunun ilk adımları.

14 Beğeni

Çok güzel yorumlar, her cümlede uzun uzun durulması ve düşünülmesi gereken fikirler. Bu forumun kalitesini artıran sadece spordan öte felsefe, tartışma, karşılıklı fikir alışverişi, bir çok konuda katkı sağlayan yazılar.

Cevap hakkı konusunda çok haklısınız. Keşke bu foruma halı sahada futbol oynarken devre arasında birbirinin kafasında sandalye kıranlar, tornavida ile saldıranlar (bizzat şahit olundu), koşarken ayrılan yolun tam ortasında sağa işaret vermeden direksiyon kırıp üzerime gelen sonra da “ezileceksin, başıma bela olacaksın” diye posta koyanlar, iki kişi için yapılan parkurda üstelik asılı parkur kurallarında bu belirtildiği halde yanımdan geçerek beni taciz etti diyenler, Konutkent dörtlü parkurunda 6 kişi yan yana yürüyüp sohbet ederken arkadan gelenlere yol açmayı düşünemeyenler, “bu yaşta koşmaya utanmıyor” diyenler, bisikletle en kenardan çekine çekine giderken üzerime araba sürüp sırıtanlar da dahil olsa ve cevap haklarını kullanabilseler, onların argümanlarını, ne düşündüklerini, dertlerini dinleyip bu yaşımda da olsa yeni bir şeyler öğrenmeyi gerçekten isterdim.

Mgunes çok güzel ifade ettiği gibi, bana göre tabi ki, biraz kültür meselesi. Bizlerin serzenişleri de insanların kendilerinden başka ve farklı yaşayanların olduğunu fark ve kabul etmeleri, bu anlayışın değişmesi arzusu.

Fakat heyhat çok zor!

5 Beğeni

İngilizce " make life easier for others" veya “mindfulness of others” şeklinde ifade edilen kavram tüm bu kördüğümün çözümü aslında. bu konuda maalesef yine dışarıdan bir örnek olarak şu videoyu paylaşmak isterim.

3 Beğeni

Herkese tekrar merhaba. Konu hortlayınca durumum hakkında tekrar yazayım dedim. Haftada 3 gün düzenli olarak koşu yapıyorum. Şuanda da İstanbul Maratonu’na hazırlanıyorum.
Burada yazıp hem bana hemde benim gibi koşmak isteyip koşamayan yüzlerce insanın öz güven kazanmasına yardımcı olan herkese çok çok teşekkürler.

3 Beğeni