IDA Ultra Trail 2023

Mert hocam bu olayın birebir şahidiyim. Üzeyir yarışın 34 kilometrelerinde yanımdan geçti kendisine kolaylıklar diledim teşekkür etti. Yavaş ve temkinli bir yarış koşuyordum kendi kendime Üzeyir nasıl oldu da bunca zaman arkamda koştu bu işte bir terslik var diye düşündüm. Yaklaşık 5 dk. sonra Üzeyir in bana doğru geldiğini gördüm ne oldu diye sordum, bu 66 k parkuru mu 36 k dönüşü mü vardı dedi. Kendisine 4 k geride olduğunu söyledim. Teşekkür etti ve uzaklaştı. 500 metre ileride fotoğraftaki malum aracın sahibi köylü az önce bir kişi terse koşuyordu ne oldu dedi. kendisinin milli atlet olduğunu ve yolu karıştırdığını söyledim. Abi muhtemelen geçerken üzeyir e teklif etti o da bindi. Video yu ben de seyrettim açıkçası mesafeler bir hayli abartı. Bilmiyorum belki de o anki adrenalin ile yanlış hatırladı. Her ne olursa olsun yakışmadı.

3 Beğeni

Üzeyir’in kaybolduğu noktayı hatırlıyorum.
O nokta 110k, 66k, 36k noktasının ayrım noktası.
110k yoldan yukarı dönüyor, 66k yoldan ileri, 36k yoldan aşağı gidiyor o noktada.
Ben oradan geçerken hiç bir görevli yoktu.
Sadece 66k yı ileri yönde gösteren küçük bir yazı vardı.
110k ve 36k ya dair bir yazı görmedim o noktada.
Yağmur yüzünden 110k nın yukarı dönüşü iptal edildi ve 66k rotasından devam ettiler.
Bu yüzden 110k rotasının dönüşüne ait yazı kaldırmışlar diye düşünüyorum.
Onu kaldırırken 36k dönüş tabelası da arada kaynamış galiba.
İşaretleme zayıftı yani o noktada.
Üzeyir gibi hızlı birisinin yoldan sapması gereken bir noktayı kaçırması çok normal bence.

Organizasyon kalitesi mevzusuna gelirsek;
ülkemizdeki organizasyonlar elbette Fransa, İngiltere, İtalya gibi yerlerdeki organizasyonlar kadar kaliteli değil.
Bence en önemli sebebi “arz - talep” dengesi .
Mevcut talebi karşılayacak kadar çok yarış yok.
Dolayısıyla yarışlar arası bir rekabet yok.
Hal böyleyken organizasyon kendini geliştirme ihtiyacı duymuyor.
Bu durum ancak daha çok yarış ve daha organizasyon olması ile düzelebilir.
Ülkemizde öne çıkan trail yarışı organizatörlerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Az ve kalitesiz yarış insanları yarışlardan da soğutuyor.
Her hafta sonu bir yarış olsa, hem insanlar daha seçenek bulur, hem daha çok insan yarış koşma imkanı bulur, hem yarış yapılan bölgelerin insanı spor ile tanışmış olur.

1 Beğeni

Yanlışınız var bu sene bu parkurda yarıştınız mı ? Çünkü 36 k sola tırmanış şeklinde ayrılırken, 66 k ve 100 k düz devam ediyordu. Yol ayrımı ayaklı tabelalar ile net bir şekilde belirtilmişti ve başında bir kişi tek tek söylüyordu. Karıştırmak imkansız gibi bir şeydi. Bence Üzeyir çok dikkatsiz ve çevresine dikkat etmeden koştu.

1 Beğeni

Evet yarıştım ve sizin yanlışınız var . 36k parkuru hiç bir noktada yukarı ayrılmıyor. ayrılamaz zaten. yukarı ayrılması yolu uzatır. 36k kısa parkur. diğerlerinin yolu uzar.
alttaki ekran görüntüsünde turuncu 36 rotası. mavi 66k rotası. turkuaz 110k rotası. üç rotanın ayrılma noktası aynı yer. bu sene 66k rotasında koştum ve dediğiniz görevlileri görmedim hiç

4 Beğeni

İsmail hocam ben sizin paylaştığınız haritayı inceleyince hatalı olduğumu fark ettim. Haklısınız ben Üzeyir i cp noktası için köy içerisine girip sonra bir u dönüşü ile geldiğimiz patikaya geri dönüp sağ yukarı doğru çıktığımız bölgede köye girmeden önce gördüm

3 Beğeni

Kağan hocam sürelerimiz çok yakın. büyük ihtimalle parkurda birbirimizi gördük.
CP3’e sizden sadece 1dk önce girmişim. CP2’ye 3dk önce. Ama ben Üzeyir’i görmedim hiç.
ikimizin arasından geri dönmüş demek ki

1 Beğeni

Olabilir hocam tekrar parkurlarda buluşmak üzere

1 Beğeni


Üzeyir Söylemez ve aynı yarışta birinci olan Mikhail Venediktov’un Üzeyir’in ayrımı kaçırdığı noktadaki süreleri.Yaklaşık 33. km’de Mikhail, Üzeyir’in takribi 5 dakika önünde görünüyor. Üzeyir hem Asla Durma’nın videosunda hem de yaptığı sosyal medya paylaşımında açık ara önde gittiğini kaybolmasa rahat şampiyon olacağını söylüyor ama ne yazık ki verdiği bu bilgide hatalı. Yapılması gereken basitti. Yarış terkediliyor yada bir araca biniliyorsa arayıp organizasyona bilgi verilmeli, saati durdurup yolu kaçırdığın yere araçla dönüp oradan tekrar kaydı başlatmak ve olaylar patlak verene kadar ses çıkarmadan bitirmiş gibi sosyal medya paylaşımları yapmak etik olmadığı gibi diğer koşuculara ve organizasyona saygısızlık.

8 Beğeni

İDA Ultra 2023

Yeniden ve muhtemelen son kez İDA Ultra 110 K yarışına katıldım. 4 kez en uzun parkurlarını (2019’da 104 km, 2021’de 114 km, 2022’de 110 km son olarak bu sene 94 km) bitirdim. Yetti bana.

Biraz sorunlu başladı bu sefer. Yağıştan ve selden yollar bozuldu, heyelanlar oldu. Zor bir mevsimde, zor bir ortamda olduğunu kabul etmek gerek. Beklenmedik şeyler değil.

Yine de bu tip yarışlarda, B ve hatta C planlarının daha önceden çalışılması şart. Buldukları çözümse, 66K normal rotasına yeni 114 K parkurunun ikinci yarısını eklemlemek olmuş. Yarış mesafesi 15 Km kısalmış.

Ancak güzel Allahım dağına göre kar verir. Rotayı uzatmak için her yere bulmaca dizmişler. Yine -her sene olan kronik bir sorunla- yollarda kaybolarak kilometrelerce uzattık parkuru.

Sırf bu yarış için indirdiğim, KML verisi ile çalışan telefon programları ile yolları takip etmesem, herhalde yarım kalırdı. Ona rağmen çektiğim çileyi bir ben bilirim. Hem de 4. kez geliyor olmama rağmen. Eğer benim salaklığım değilse tabii. Yolu bulmak için ne milletin evinin bahçesine tel örgüleri aşıp girmediğim kaldı, ne zeytin bahçesinde çamura saplanmadığım.

Defalarca ve defalarca, umutsuzca yolda arkamdakileri bekledim. Birlikte çevreye dağılarak yolu aradık. Bulan diğerlerine haber verdi. Oysa bu yıl hiç bir yarışta kaybolmamıştım henüz.

Bugüne kadar, katıldığım tüm arazi yarışlarındaki kaybolmalarımın toplamından fazlasını, bu tek yarım gecede yaşadım.

Yarışın en riskli bölümünde, ki burada milli maratoncumuz bile yolu karıştırmış, şansıma iki görevli tarafından alkışlarla karşılandım. 3 yol ayrımında beni doğru rotaya yönlendirdiler. Minnettarım. Ancak herkes aynı şansı bulamamış.

En ilginci, kürsünün en kuvvetli adaylarından Dimitri Bachkoev ile karşılaşmam. Ben Çamlıbel’den çıkıp Güre’ye doğru giderken birden önüme çıktı. Hemen durdurdum, “Sorun nedir” diye sordum. Anlamadı. “Ters yöne gidiyorsunuz” dedim. İngilizcesi çok azdı. Yine anlamadı.

Telefondan rotayı gösterdim. Ters yönde olduğunu işaret ettim. Bana sadece “Finish, finish” diyebiliyordu.

Sonra kabaca bir hesapladım. Güre’ye geri dönüp bitirse yolu daha uzayacaktı. Çamlıbel’e sadece 2-3 km mesafedeydik. Oradan da bitirmeye 3 km kalıyordu.

“Ok” dedim. Elimle devam etmesini işaret ettim.

Bir süre sonra yanımdan son hızla geçen araçta gördüm onu. Kaybolduğu Güre’ye doğru giderken.

Güre’ye varınca ben de aynı yerde yanıldım. Dönüş ayracı göremedim, fosforlu işaretleri takip ettim. Tam ilçeden çıkarken bir evden yaşlı bir beyefendi bağırdı, “Ters gidiyorsun” diye.

“Ama işaretler buradan gidiyor” diye itiraz ettim.

“Onlar yanlış. O şekilde gidenler çok oldu. Geri döndüler, ben de onlardan öğrendim. Geldiğin yöne dön, meydana in, sağa doğru yokuşu çık, kırmızı otobüsü görünce sola dön, yolu bulacaksın”.

Kimse bu kadar ayrıntıyı uyduramazdı. Dediklerini yaptım. Yine de meydana ulaşınca telefondan rotayı inceledim. Gerçekten dağda bir tam tur attıktan sonra ulaşacağımız yere tersten varmışım. Otobüsü gerçekten görüp sola döndüm, sonra yine kayboldum.

İlçede epey bir dört dönüp debelendikten sonra sonunda köprü üstündeki kavşağı buldum.

Burası az önce Çamlıbel’den gelirken kullandığım yoldu. Baktım oklar yine beni aynı yanlış yöne sürüklüyor. Biraz daha dikkatli inceledim.

Farkettim ki çok sayıda ok işareti var, ancak hangisini kullanmam gerektiği meçhul. Sağolsunlar, gidilebilecek her yöne doğru birer ok koymuşlar. Ancak hangi ok nereye doğru yazmıyor. Bir açıklama yok. Şansına artık, ne yön çıkarsa bahtına.

Dimitri de burada bir ok görünce, başka oklar da olabileceğini aklına getirmeyip devam etmiş olmalı.

Yani, 15 saat burada bir görevli bulundurulamayabilir. Bunu anlarım. Ancak, hiç olmazsa finişe giden okun altına bir finiş işareti, devam edecekler için konan oka “Beyoba” yazmak çok mu zor. Keçeli kaleminiz mi bitti. Söyleseydiniz alırdım her renkten boy boy. Feda olsun.

Kendimden vazgeçtim, Dimitri’nin gözyaşlarına değdi mi…

Bir tur atılarak aynı yere varılan ve her gelindiğinde farklı rotaya giren ayrımlar, hataya her zaman açıktır. Saldım çayıra ile kotarılmaz.

Tamam. Ülkemizin eğitimi sorunlu. Keşke satranç da öğretselerdi de, bir iki adım sonrasını da düşünebilseydik.

Be Allahın kulları. Sadece tavla mı oynayabiliyorsunuz. İşinizi hep şansınıza mı bırakıyorsunuz. Hiç mi plan proje yok…

Bu arada tavlacıların gönlünü kırmak istemem. Muhteşem bir oyundur. Hayatın tam içinden çıkmadır. İlginç bir yaratılış hikayesi de vardır.

Satranç, değişik şekillerde ama benzer kurallarla, yaklaşık 4000 yıldır Hindistan’da oynanan bir oyundur.

M. S. 600’lü yıllarda, Hindistan elçisi, Pers imparatoru Nevşiyan’a, bir açıklama ile birlikte satranç oyunu (çaturanga) hediye eder. Açıklamada ayrıca, “Kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa; o kazanır. İşte hayat budur." mesajı vardır.

Nevşiyan’ın oyunu çok beğenmesine rağmen canı sıkılır. Altta kalmak istemez.

Uzun bir uğraştan sonra, veziri Büzr-i Cimhir, satranca karşılık tavlayı icad eder. Yaklaşık bir yıl sonra, tavla oyunu, aynı şekilde, bir notla Hindistan’a bir elçi aracılığı ile gönderilir. Mesajda ise şöyle yazmaktadır.

“Evet, kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa; ama gerçekte kimin şansı varsa o kazanır. İşte hayat asıl budur.”

Tavla (Tahta), dünyayı örnek alır. Karşılıklı 12 tuş, 12 ayı simgeler. Toplamda tavlayı çeviren 24 hane ise 24 saati. 4 köşe, 4 mevsimi anlatır. Toplam 30 pul vardır, 30 günü betimler. Yarısı siyah yarısı beyazdır, yani zamanın yarısı gece, yarısı gündüzdür.

Ancak satrançtan farklı olarak zarlar kullanılır. Bunlar da kaderi temsil eder.

Kaderi asla hafife almayın. “Şu yaşımda koşabilmem benim başarım” demeyin. Daha 20 yaşında ağır bir hastalığa yakalanmadığınız için kaderinize şükredin.

Çünkü hayat, satrançtan çok, tavla oyununu andırır. Ne kadar çok çalışsanız da bazen işler tersine gidebilir.

Ülkemize pek çok çalışma yaparak gelen Dimitri’nin gücü kuvveti gayet yerindeydi. Ancak maalesef şansı azdı. Özgür Sancak’ın ardından ikinci olabilirdi. Onun yerine Kemal Kukul ikincilik basamağına çıktı.

Kemal hocamız, şans konusunda çok iyiydi. Diyeceğim bir şey yok. Bu konuda kimsenin yapabileceği bir şey de yok. Tavlada harika olduğuna eminim.

Ancak işin satranç kısmı biraz karışık…

Adı tarihe geçmiş, üstad bir sporcunun, ikinci olduğu barizken, ortada dönen “diskalifiye” söylentisini ciddiye alarak finiş alanında pozlar vermesi, mizansenler yaratması ve tekrar tekrar temsili şampiyonluk sevinci kutlamaları gösterileri tam bir talihsizlik.

Kendisinden bugüne kadar hep olgunluk, durgunluk ve defalarca şampiyonluk gördük.

Gönül isterdi ki, bu durumda da, “Hele benden önce gelen şu genç kardeşimin durumu tam anlamıyla açığa çıksın, acelesi yok, karara varılırsa ben istediğiniz her piyesi oynarım. Şimdilik biraz bekleyelim” deseydi.

Tavla çok güzel.

Ama satranç bambaşka.

24 Beğeni

“Adı tarihe geçmiş, üstad bir sporcunun, ikinci olduğu barizken, ortada dönen “diskalifiye” söylentisini ciddiye alarak finiş alanında pozlar vermesi, mizansenler yaratması ve tekrar tekrar temsili şampiyonluk sevinci kutlamaları gösterileri tam bir talihsizlik.”

2020 Tahtalı yarışında uzun parkurda bitirmediği yarışın kürsüsüne çıkan biri için şaşılacak bir durum değil.Tabi organizasyonun payını da unutmamak lazım burada

4 Beğeni

@fatihtosun Dimitri’de araçla kaybolduğu noktadan Güre’ye getirilip yarışa devam mı ettirildi, yoksa yanlış mı anladım ?

2 Beğeni

Böyle bir açıklama yapılmadı. Ancak hızla geçen araçta arkadan görerek benzettim. Yanılmış olabilirim. Israrım yok. Yarış kaydına da bakmadım. Güreden sonra, 66 parkurundan devam etmediyse ve helikopter kullanmadıysa, başka yolu da yok.

3 Beğeni

Bazı arkadaşlarımızın youtube paylaşımlarında aynı kişiye ait pek çok benzer olay var ve hepsi cevapsız malesef

2 Beğeni

Öncelikle yaşadıklarınız için çok geçmiş olsun,
Mesela ben bir yarışa kayıt olmadan önce iyice analiz ederim… hem parkuru , hem organizasyonu…!
bu benim için bir sınava girmeden önce çıkabilecek sorulara bir göz atmak gibi diyebiliriz…
Bu yarışı neredeyse 3-4 kez koştuğunuzu söylüyorsunuz ki bu sabır isteyen bir durum…
İlk yılında bir yarışın ne olduğu az çok kendini belli eder , sırf popülerlik kısmı çok diye bir çok koşucu arkadaşımız bu eksikleri ne dile getiriyor ne de sosyal medyadan yazıyor… bu durum direkt olarak sporcunun başına gelince dile getirilecekse bu biraz zayıf kalır…
Ben bahsi geçen yarışa hiç katılmadım, kendimce haklı olduğum konular var… 2 yıl önce boğulmak üzere son anda kurtarılan bir koşucu arkadaşımız yarış bittikten sonra bunu ; “ne yarış , ne maceraydı ama “ diye dile getirmiş… ne kadar ilginç değil mi ? Başıma gelmemiş bir durum için bile eleştiri olarak bunu dile getirdim, fakat insanlar gülmeye devam etti… üstüne son koşulan İda yarışında araca binerek finişe gelen elit atletimiz ise finişten geçerek yarışı tamamladı ve üstüne bu durum ortaya çıkınca ÜNLÜ kameralı koşucu arkadaşımız ile bir YouTube kanalında durumu anlattılar, fakat keşke hiç anlatmasalardı…
Çünkü sonuçta OLİMPİYAT SEÇMELERİNDE değildik değil mi ? :disguised_face:

  • iyi niyetli küçük bir eleştiri de sizi Fatih hocam :saluting_face:

Demem şu ki; araç kullanarak finişe gelen, kestirme yaparak finişe gelen ,bunlar ispat olduğu halde üstüne utanmadan kürsülere çıkan şahsiyetlere olduğu müddetçe ve bunları savunanlar ya da bunlara ses çıkarmayanlar olduğu müddetçe bu bahsettiğiniz olumsuzluklar çok sıradan olmaya devam edecek…
Tavla mı , satranç mı daha iyidir tartışıla dursun ben avuçlarımın acısına rağmen beştaş oynamaya devam edeceğim…

Saygılar :tophat:

5 Beğeni

Bana bu yorum yeter…!!

  • ahmaklıktır…!!! :saluting_face::clap:t2::blush:

Balık hafızalı bir millet olduğumuz için tüm bu yaşananlar bir sonraki yılda hepsi unutulur ve 2024 yarışında herkese bol şans dilenir. 2024 yarışına katılmadan önce burada yazılanları okuyanlar kendince tedbirlerini alarak kendi yarışlarını şansa bırakmayacaklardır. Tecrübelerini buraya aktaran herkese tekrardan çok teşekkürler.

5 Beğeni

yasananlari, bolgenin cografyasini az cok bilen ve ikilimi az cok tahmin edebilen biri olarak “korku/gerilim romani” havasinda okuyan bir ben miyim acaba…

sag salim bitiren herkese buyuk gecmis olsun, bu duzensizlikte basladiginiz gibi finish gormenizden daha buyuk bir basari olamaz…

2 Beğeni

Bende iki kelime etmeden duramayacağım organizasyon hakkında…Bu sene geçen seneye göre biraz daha ilerleme hissettim ama o verilen t shirtler tam fiyasko.Eşimle köy koşusuna katıldık ikinci kez.Geçen sene eşim S beden yazdırmıştı ve inanılmaz dar geldi beden.Bu sene aynı hatayı yapmayalım dedik ve M beden yazdırdık başvuru formunda.Bu sefer de çuval gibi oldu :smiley:
Görevliye gidip durumu anlattık ve S beden talep ettik.Cevap tabiki olumsuz oldu…
Ayrıca kadın bedenlerde MAN yazısı vardı.Bu kadar mı zor bir t shirt bedenini ayarlamak.Hadi o da olmadı en azından değiştir kardeşim

2 Beğeni

Ayrıca bu sene fotografçılar bi startta ve finişte vardı 15K da…Bu nasıl mantık biri anlatsın bana…Seneye katılmamaya karar verdik.Bence bu yarışı daha ince düşünen trübünlere oynamayan birileri düzenlemeli…Her yaz 3-4 ay antreman yaptığım kazdağlarında bu yarış hiç yakışmıyor…

Emin Bey T-shirt konusu çok göreceli. Üretici genellikle her sene değişir ve bedenlerde değişir. Organizatörler çoğunlukla ölçü bilgisi geçmezler.

Bu tip organizasyonlarda beklentiyi biraz düşürmekte fayda var, neticede Nike’dan bir ürün satın almıyorsunuz. Benzer sorunlar avrupa yarışlarında da yaşanıyordur eminim.

Bir standart olması gerekli mi evet haklısınız ama… ama işte.

Görevli size belirtilen beden haricinde bir beden veremez çünkü sayılıdır.

Fotoğrafçı konusunda ise yine benzer şeyler, hava şartlarından ötürü olmamış olabilir ve ortada bir taahhüt yok olamaz da.

Sevgiler.

3 Beğeni