Araçlara ayrılmış karayolunda koşmayı her ne kadar onaylamasam da, ben kendim de asfaltta koşmak zorunda kalabiliyorum.
Belki kaldırımlar akla gelebilir ama kaldırımı olmayan o kadar çok yol var ki. Herkes şehirde de yaşamıyor. Köy, ilçe yollarında koşanlarımız da var.
Her ne şekilde olursa olsun, ben de ters istikamette koşanlardanım. Kaldırımı, düşük banketi olmayan çok dar yollar da var. Ama koşma yoğunluğu ve trafik şehirde olduğundan şehir için düşünelim.
Öncelikle asfaltı tercih etmeyelim. Sahil bandı, yol kaldırımı, yürüyüş yolları vs tercih edelim. Bu tercih etmemiz gereken kısımlarda aşırı yaya trafiği veya park etmiş araç işgali varsa asfalta inilebilir ancak.
Koşucunun üzerinde, kendisini görünür kılan bir aparat yok ise, @ominal in de dediği gibi, koşma yönü motorlu araç veya bisiklet sürücüsü için çok fark etmeyecektir.
Bir yaya ille de asfaltta bulunacaksa, trafiğe ters yönde ilerlemelidir. Konu sürücülerin önlem alması ile ilgili değil. Yayanın önlem alması ile ilgili.
Yaya arkasını geliş yönüne verip trafik ile aynı yönde yürüse/koşsa, alacakaranlıkta farlarını kullanmayan (o kadar çok varki) araçları (veya gündüz sessiz gelen bir bisikleti) göremez. Sürücü de göremediği için ortaya bir risk çıkıyor. Ama yaya ters yönde ilerlediği zaman araç far yakmamış olsa bile, yayanın aracı görme kabiliyeti daha fazla olduğundan risk daha az oluyor.
Bence de karanlıkta veya alacakaranlikta yapılacak tüm koşularda üzerimizde, kafa lambasinin yanısıra reflektörlü birşey mutlaka olmalı. Konu iki yönlü, görmek ve görülmek. Alacakaranlıkta biz yolu görüyoruz diye far, kafa lambası kapatılmamalı. Yani burada koşana görünür olması gerektiğini tavsiye ettiğimiz gibi sürücülere de tavsiye etmeliyiz görünür olmayı.
Yayılarak koşanlar için ise söyleyecek sözüm yok.