Çıplak veya az destekli ayakla koşu (Barefoot & Minimalist running)

Aslında konu açılmışken: acaba hepimiz minimalist ayakkabı deyince aynı şeyi mi anlıyoruz? Nedir bu ayakkabıların özellikleri?

  • Ağırlıkları mı? Yani hafif olmaları mı?
  • Taban kalınlıkları (stack height) mı? Yani tabanlarının ince olması mı?
  • Heel-toe dropları (topuk ve ön yükseklik farkı) mı? Yani droplarının düşük olması mı?
  • Hareket kontrolü ve/veya stabilite özelliklerinin olmayışı mı?
  • Esneklikleri mi? Yani fazla esnek olmaları mı?
  • Yastıklamalarının olmayışı mı? Az oluşu mu?
  • Geniş ön kısımları mı?

Peki bunların tümünü sağlayan mı minimalist ayakkabı yoksa çoğunu sağlayan mı? Sadece birine sahip olan ne o zaman? Örneğin Hoka’nın da heel-toe drop farkı çok az, bazen sıfır?

Söylemek istediğim “minimalist ayakkabı” diyerek çok geniş bir kümeden söz ediyor olabiliriz. Bu da bazı yanılgılara neden olabilir.

2 Beğeni

https://www.researchgate.net/publication/281444461_A_consensus_definition_and_rating_scale_for_minimalist_shoes

Şöyle bir skala ve derecelendirme ölçeği var bu konuda .Pdf olarak indirip incelenebilir.

2 Beğeni

Bir ayakkabının çıplak ayak koşusu hissi vermesinin tek yolunun yüksekliği veya yastıklama oranı olmadığını düşünüyorum. Bana kalırsa en az bunlar kadar önemli olan şey burun yapısının (toe box) insan anatomisine ne kadar uygun olduğu. Ne kadar minimal olursa olsun dar ve yuvarlak uçlar ile tüm yapının bozulacağını düşünüyorum.

Birşeyler satmıyor olsalardı çok daha samimi bulacağım bir organizasyon var incelemek isteyenler için bir instagram hesapları mevcut: link
Burdaki görseller ne demek istediğimi çok daha iyi anlatıyor.

Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ülkemizde bu tip ayakkabılara ulaşmak ne derece mümkün?

Ben ön ayak ile koşmaya çalışıyorum, dolasıyla ayakkabı topuk yastıklama ağırlıklı değilde ön ayak ile koşmaya daha uygun bir ayakkabı arıyorum.

Koşacağım yarışlar trail olsun asfalt olsun 17 kilometreyi geçmez. Tavsiyelerinizi bekliyorum.

Yeni bir konu acmamak icin ugrastim, cok eski bir konu buldum.

Son 4-5 yıldır sadece Hoka Clifton kullandıktan sonra geçenlerde başka marka ve modellere gözümü yeniden açınca Saucony’nin Kinvara modelinin 14. edisyonunun çıktığını gördüm. Açıp 3. edisyon hakkında yazdığım incelemeyi okudum. Vay be, dedim, topukta 22 mm, burunda 18 mm olan ayakkabı yavaş yavaş dönüşüp topukta 31 mm burunda 27 mm olmuş. Eskisi 224 gram yenisi 200 gram, değişime bakın, tabanı epey kalınlaşırken kendisi hafiflemiş. Bu, beni konu üzerine düşünmeye itti ve bir şeyler karaladım.

14 Beğeni

Barefoot ayakkabıları, onlarla yürümeyi ve koşmayı seviyorum. 3 model merrell barefoot kullandım.
Nike Alphafly yerine barefoot kullansam, bir 10 km yarışında 1 dakika süre kaybederim.
Barefoot satan bazı markalar 5000 mil, gibi dayanıklılık önerseler de, benim merrell lar , vibram tabana rağmen 2000km yi zor geçti. Tabanları yırtıldı.
Barefoot ayakkabı kullanmak uzun vadede ekonomik olur zannetmiştim, ancak hem TR de fiyatları çok pahalı hem de dayanıklılığı o kadar fazla değilmiş.
Barefoot ayakkabılarda küçük taşlara bastığımda ufak ağrılar vs oluyor ama geçiyor. Çok sorun değildi anlık iğne batması gibiydi. Ancak topukla bir küçük taşa bastığımda ciddi acıyor ve bi süre geçmiyordu, onu çözemedim.
Yine bizim sokaklar parklar temiz değil, 10 yaşında çocuk bile soda şişesini yere atıp kırıp eğleniyor, biraz yaşı büyüğü bira şişesini kırıyor, insanlar çöplerini dışarı atıyor bu nedenleri birleştirince TR de barefoot ayakkabı işini bıraktım. Bi luna sandal yakalasam indirimde belki fikrim değişir.

2 Beğeni

Sizin teknik ve detaylı yazılarınıza o kadar alışmışım ki, yazı başkasının kaleminden çıkmış gibi hissettim.

Öncelikle hemen bir soru: Metnin son cümlesi olan “O zaman maksimimalizme devam.” derken bir yazım hatası mı var, yoksa kelime oyunu mu? Gerçi her halükarda yazım hatası var sanırım. Ben maksiminimalizm gibi bir kelime oyunu düşünmüştüm.

Bence her iki tarafı savunanların da makul ve makul olmayan argümanları var. Siz de bir çok yere işaret etmişsiniz zaten. Genelden özele doğru gidecek olursak:

Karşımızdaki firmalar kar amacı güden kurumlar. Dolayısıyla ürün satmalarını ne sağlayacaksa buna göre üretecekler, trend yaratacaklar karlarını arttırmaları için ne gerekliyse yapacaklar. Bugün planlı eskitme gibi kavramlara artık aşinayız. Örneğin Mercedes mühendislerinin tam olarak hatırlamıyorum ama w123 ya da w124 kasasını neden bu kadar dayanıklı ürettik diye pişman olduklarını biliyoruz. Ya da bir diğer örnek olarak bilimsel dediğimiz çalışmların çoğunun büyük firmalar ya da şirketler tarafından fonlanıp, sonuçlarının manipule edildiğini de biliyoruz. Bu dediklerim firmaları suçlama amaçlı değil, onlar zaten ticari oluşumlar, yapmaları gereken bu. Fakat her söylediklerine de saf saf inanmamak gerekiyor. Örneğin son dönemde cep telefonu firmaları şarj aletlerini telefon kutularından çıkarmaya başladı. Neden, çünkü çevreciler değil mi? Bence daha detaylı düşünmek lazım. Ya da firmalar gerçekten ayakkabılarının yıllarca, kilometrelerce sorunsuz şekilde kullanılmasını isterler mi?

Öte yandan bir üstteki mesajda @fangshadow 'un da dediklerini göz önüne alarak mevcut gerçekliği de düşünmemiz lazım. Tamam çıplak ayak güzel, fakat bizim gerçekliğimiz buna uygun mu? Ben en azından kendi tecrübelerim üzerinden konuşursam doğuya yaptığım seyahatlerde en azından yürüme bazında çıplak ayağın mümkün olabildiğini fakat bana pek de uygun olmadığını gördüm. Gündelik hayatında pek de ayakkabıyla arası olmayan doğulu arkadaşlar gayet konforlu ilerlerken ben zorlandım. Kısa bir örnek olması açısından şunu söyleyebilirim. Çölde yürüyecekseniz öyle garip ayakkabılarla falan konforlu bir biçimde yürüyemezsiniz. Ya çıplak ayak, ya çöl botu. Çıplak ayak bana gelmiyor, doğulu arkadaşlar da bota alışkın değil.

Bu aşamada meseleye iki yönlü bakmak gerekiyor. Evrimsel sürece baktığımızda yüzyıllardır çıplak ayak ile yürüyen atalarımız var. Tarih sahnesinin geneli çıplak ayak ile dolu. Fakat kişi kendi bireysel gerçekliğine bakarsa, örneğin benim için 30 sene boyunca yaşayıp, 30 yaşında koşmaya karar verdiğimde hadi ayakkabıyı çıkarayım demek yepyeni bir senaryoya yelken açmak demek. Dünya tarihinde 30 sene çok kısa olabilir fakat kişinin 90 sene yaşayacağını varsaysak bile bu süre ömrünün 3te 1i oluyor.

Dolayısıyla her iki uca da savrulmadan ortalarda bir yerde durmanın faydalı olacağı kanaatindeyim. Son dönemde koşucuların dikkatini çeken bir mesele var o da insanın hayvanlar alemindeki en iyi uzun mesafe koşucusu olduğu, arkaik dönemde bu sayede hayatta kalabildiği vb. ki gördüğüm kadarıyla organizasyonlar ve koşucular da bu mantıkla hep daha uzun mesafe zihniyeti ile ileriyorlar. Bu argümanın yani insanı hayatta tutan şeyin uzun mesafe koşabilmesinin doğruluğu yanlışlığı bir tarafa, fakat hem bunu savunup hem de maksimalist ayakkabıların aynı dönemde savunulması bence çelişik. Ya da en azından kişiler evrim ya da gelişim psikolojisi bilmiyor.

2 Beğeni

Yazim hatami yakalamissiniz :wink: “Maksimalizme devam” yazmak istemistim. Teknik ve detayli bir yazi degildi cunku bu konuda o kadar cok ve o kadar detayli yazi yazdim ki (bazilarinin linki yazida var, umarim okumussunuzdur) daha fazla o konularda yazmak istemedim. Bu sadece yeni modeller dikkatimi cekince zihnimde olusuveren dusuncelerin karalamasiydi. Icindeki son baglantiyi okursaniz bahsettiginiz “en iyi uzun mesafe koşucusu olma” durumunun detaylarini bulabilirsiniz. Ayrica ondan onceki baglantida da minimalizme hazir olma sureci ve hazir olmadan girisince neler olabilecegine dair ipuclari var.

Detayli degerlendirme, geri donus ve ek fikirler icin tesekkurler.

1 Beğeni

Bloğunuzu koşuya ilk başladığımda heyecanla çokça okumuştum. Hatta Türkçe yazmanıza rağmen detaylı analizleriniz ve akıcı üslubunuz sayesinde çoğu zaman kendimi bir ecnebi sayfasındaymış gibi hissediyor, çok yere tıklamadan yeni sekme açmayıp (işte yine 2 tane açtım) daha fazla okumamak için kendimi durdurmaya çalışıyorum.

Çıplak ayakla koşu yazınızda da harika argümanlar ve güzel bir kurgu var. Dolayıyısyla metin içinde uyarmanıza rağmen bu yazıyı okuyan biri ayakkabılarını çöpe atıp hemen çıplak ayakla koşuya başlayabilir. Açıkçası bu yüzden maksimalizmi savunurken daha detaylı ve vucuru şeyler beklemiştim. Bunlar dediğiniz gibi kısa notlar olmuş. Belki yakında Minimalizm vs Maksimalizm gibi bir video gelir, kim bilir :slight_smile:

1 Beğeni