1 August 2021- London Half Marathon

Günün birinde koşu raporu hazırlama sırasının bana geleceğine ihtimal vermezdim. Önce biraz kendimden bahsetmem gerekir sanırım. Ortaokul yıllarında atletizm takımında idim, lisede de babamın teşvikleri ile bir süre boks ile ilgilendim. Üniversite pas geçti *(zor bir bölümde okuduğumdan mütevellit) İş hayatı, koşturmaca v.s. derken yıllar içerisinde üstümde müthiş bi ağırlık, hareketsizliğe bağlı yavaşlık ve hantallık hissetmeye başladım… Amatör düzeyde bisiklet sürdüm. Eş zamanlı yürüyüşlere başladım. Ama en az 10km olan uzun rotalar. 2 yıl sonra bi doğa sporları klübüne yazıldım ve birkaç kez doğa yürüyüşlerine katıldım. Hayatımın pek çok güzel anısı bu yürüyüşlerde birikti diyebilirim.
Cinsiyetten mütevellit, çoluk çocuk molası vermem gerekti. :grin: İyiki de öyle oldu tabi bu konu tartışmaya kapalı. Bizim sıpalar biraz kendini kurtarıp, üstüne bir de pandemi patlak verince uzun süredir aksatmadığım 10km-15km yürüyüşlerime küçük koşular ilave etmeye başladım. Beklediğimden daha iyi neticeler alınca, koşuda benden daha deneyimli bi arkadaşımın da görüşlerini alarak, 4 yıldır yaşadığım ülkenin en güzel şehrindeki Half Marathona (Londra) kaydoldum.

Çok sevdiğim dedemi ve babaannemi kalp, damar ve bağlı hastalıklar nedeniyle kaybeden biri olarak British Heart Foundation yararına bi koşu planladım. Kayıt yaptırdıktan 3 gün sonra bana bi coach atadılar. Gerçekten çok şaşırdım. Bir dizi form doldurduktan sonra coach bana uygun bir program çıkardı. Ayrıca sık sık beni arayarak güncelleme yaptı. Bu kadar alaka olunca, ben de iyice bi gaza geldim. Başlarda 7,5-7 olan pacemi bi anda 6 ya çektim. Tabi nur topu gibi bi shin splints’ im oldu :grimacing:

Haliyle tüm programım dağıldı, motivasyonum bozuldu. “Sen bi annesin/ sakatlanamazsın!” diyen harika öngörülü hayat arkadaşımın tüm negatif enerjisine rağmen - ki kendisi üstün gayretimi görünce bu tavrından sarfınazar etti- pes etmedim. Türkçe ve İngilizce birçok kaynak/ video araştırdım. İngiltere’ de yaşayanlar bilir, burada öyle çat kapı,ver parayı al sırayı bi sağlık sistemi mevcut değil. En az 3-4 haftalık bi bekleme süresi sonunda sadece aile hekiminize (GP) görünebiliyorsunuz ki o da sizi hastaneye sevk ederse tetkikler yapılabiliyor.

Çaresizlik ile lokman hekim kitapları da dahil (kaval kemiğime yumurta sarısı sürmüşlüğüm var, şaşırmayınız efendiler, Türkler’ in doktorsuzluk ile imtihanı :laughing:) türlü yöntemlerle bazen iyi bazen kötü ama kesinlikle antreman programını aksatarak hazırlık sürecini tamamladım.

Yarış günü rutinin aksine kahvaltı yaptım. Çünkü koşum 10.38’ de başlayacaktı. Ben genelde erken saatlerde koştuğum için bu kadar uzun süre aç kalmanın doğru olmayacağını düşündüm. 1 saatlik bi tren yolcuğu sonrası yarış noktasına ulaştım. 4 ve 6 yaşındaki miniklerim en özel seyircilerim olarak yerlerini aldılar ve start verildi.

Londra’ da hava 18C derece idi ve bu benim için müthiş bi avantajdı zira 25C derecenin üzerinde kesinlikle koşamıyorum. Toplam 14.500 civarı kişinin kayıt yaptırdığı yarış Trafalgar meydanından başladı. İlk 3 mile hiç zorlanmadan tamamladım, yanımda su olmadığı için ilk istasyondan su aldım.
Pace 7’ ye sabitleyip, yarışı sakatlanmadan tamamlamaya odaklandım zira shin splints ‘ im varlığını eksik etmiyordu.

  1. mile’ den sonra fenalaşanlar oldu. Ambulans sesleri biraz moralimi bozsa da, kalp ritmimi ve genel
    durumumu kontrol ederek ilerledim. 11. Mile’ den sonra hiç aklıma gelmeyen bi “bel ağrısı” başladı. Mecburen yürü+ koş formatına döndüm. Hava sıcaklığı da 24C dereceye ulaşmıştı. Ama atmosfer çok hareketli idi, yarışı bırakan kişiler olsa da koşucular genelde azimliydi. Tabi yaş ortalamasından bahsetmeyeyim. 65+ o kadar çok insan gördüm ki, hepsini gıpta ile takdir ettim. Bir çoğu da 36’ lık beni sollayıp geçti, ama gücenmedim, “yabancılar bizi kıskanıyor” :stuck_out_tongue_winking_eye: diyerek “hedef finish” dedim

Tabi bu bel ağrısı ile shin splints birleşince ortaya feci bi ağrı çıkmış oldu. Ama yine de motive olmaya çalıştım, yarış boyunca hiç durmadım, su içmek dışında mola vermedim. Özellikle son 1 mile’ de, muhteşem yüksek ritimleri ile rahmetli Kazım Koyuncu, Selçuk Balcı ve Resul Dindar’ ın metronom ayarlı horonları ile motive oldum. :star_struck:

Thames’ in yanından geçip, manzaraya dalarken artık kalp ritmi ve mesafeyi de takip etmez oldum.
Finish’ i görmek tabi ki harika bi duygu oldu. Minik yavrularım kendi derdinde, analarını gözlerken ben tüm yorgunluğumu unuttum. Su kuyruklarındaki bekleme süreci hariç yarışı 2 saat 36 dakikada tamamladım.

Organizasyon ekibinin dağıttığı çantadaki (çantada yedek t-shirt+ madalya+protein bar+ kuru meyve+ su vardı) suyu yudumlarken, “vay be dedim, nereden nereye,” çünkü çevremde çoğu insan tek parça bu yarışı bitirebileceğime inanmamıştı.

Bir başka promosyon olarak yakındaki bi Salsa Bar’ da koşuculara özel bedava prosecco ikramı olsa da, çoluk çocuk maalesef promil yükleyemedim, seneye inşallah :wink:

İnsanlık için çok küçük kendim için yaptığım en iyi şeydi diyerek ve hemen gelecek yıl için ön kayıt yaptırdım.

İngiltere ya da çevre ülkelerde yaşayanlara selam eder, 03 Nisan 2022 yapılacak olan yeni yarışa ait kayıt linkini aşağı bırakmak isterim.

İngiltere’ den Sevgiler,
Melek

25 Beğeni

Çabanız takdire şayan, keyifli bir okuma süreciydi. Umarım daha nice tecrübelerinizi buradan okuruz :blush:

1 Beğeni

Tebrikler. Yarış raporunuz da çok keyifli olmuş. Siz hep koşun lütfen:)

1 Beğeni

Çok teşekkür ederim, sağlık sorunları olmadığı müddetçe yaşam boyu koşmak istiyorum.

1 Beğeni

3 yıllık bir anneye olmaya yaklaşırken sorumluklar, fedakarlıklar , antremana çıkarken acaba ailemi ihmal ediyor muyum? diye sorulara rağmen bir antremana çıkmak , bir yarışa katılmak ve 21k koşmak ki ağrı içinde bravo iyi insan ve iyi anne. Siz, ben, o yapsın ki görsünler ki hayatlarında güzel anılar olsun o anıları ileri de kendileri de yaşayabilsin. Çok samimi ve keyifli bir rapor olmuş.

1 Beğeni