Ultra Trail Popülaritesindeki Artış

Yakın zamanda The Guardian International gazetesinde ultratrail koşularının popülaritesindeki artış ile ilgili iki makale yayınlandı.

Chinese burn: how the People’s Republic has become an endurance-running superpower” (22 Mart) başlıklı makale bir kaç yıl önce sadece sayılı maraton organizasyonunun olduğu Çin’de geçtiğimiz yıl organizasyon sayısının 500’ü aştığına dikkat çekip, bunun nedenleri üzerinde duruyor.

When 26.2 miles just isn’t enough – the phenomenal rise of the ultramarathon (2 Nisan) başlıklı makale ise farklı kaynaklara dayanarak son 10 yılda dünya çapında ultramaratonların sayısının 10 kat (%1000) arttığını belirterek, neden böyle bir ilgi olduğu üzerine çeşitli uzman görüşlerine yer veriyor.

Türkiye’de daha kısa bir geçmişe sahip olsa da son yıllarda özellikle patika koşularına ilginin oldukça arttığını söylemek pek yanlış olmaz. Ama aynı ilgi sanırım ultramaraton mesafelerindeki yol koşuları için geçerli değil. Organizasyon sayısının da genel olarak arttığını, ama artış hızının 1-2 yıl öncesine göre yavaşladığını görüyoruz (en azından uzaktan öyle görünüyor). Bu konularda neler düşünüyorsunuz? Sizce belli bir doygunluğu ulaşıldı mı? Yoksa yapılması gerekip de yapılmayan daha çok şey mi var?

14 Beğeni

Bunun nedenlerinden birisi 42 Km. ile 60 Km. arasındaki mesafeleri kapsayan yarışların fazla olmaması olabilir. Birkaç organizasyon dışında pek çok organizasyon yarışları 30 Km., 80 Km. ve 130 Km. şeklinde organize ediyor.Bunun neticesinde de maraton koşmuş fakat 42 km.'nin üzerindeki mesafeyi hele ki patika şartlarında hiç deneyimlememiş birisini 80 Km.lik bir seçenek karşısında kararsız bırakabilir.

3 Beğeni

Bence son zamanlarda insanların ekonomik şartları zorlaştı katılım ücretleri insanları zorluyor .Sadece organizasyon ücretiyle bitmiyor ulaşım konaklama yiyecek dedinizmi masraflar artıyor. Birde ülkemizde organizasyonlar katılımcı sayısına göre biraz fazla .dilerimki hepsi tutunabilsin yarışlar çoğalsın .Yarış mesafeleri uzadıkça beslenme kalitesinin cp hizmetlerinin önemi artıyor sırf yetersiz beslenme dolayısı ile elediğim yarışlar var.

6 Beğeni

Daha yolun başında olduğumuzu ve organizatörlerin de daha öğrenme aşamasında olduklarını düşünüyorum. Yeni bölgeler, yeni parkurlar, yeni hizmetler ve farklı zamanlar denenmeli.

Ayrıca @erhan ın görüşüne de katılıyorum. Ücretler ve masraflar sürekli artıyor, bu gözardı edilebilecek birşey değil. Gideceğin yerde konaklama, ulaşım, yemek, vs. hep düşünmen gereken şeyler.

Paket turlar düzenlenerek katılım daha cazip hale getirilebilirse rağbetin artacağından eminim. Bu işi sadece koşu organizasyonu olarak görmekten vazgeçip komple bir tur organizasyonu olarak değerlendirmek lazım.

Lüks seçenekler hemen akla gelebilir ama bence lüks arayan insan kendi işini zaten kendi görür! Katılımı arttırmak adına minimum maliyetli turlar organize edilmeli.

Mesela Kapadokya için bir tur organize edilse. Bu tura ulaşım, konaklama ve icabında kayıt ücreti de dahil olsa, daha ucuza geleceği için katılım artabilir. Gerekirse uzak bir bölgede konaklanabilir ve taşımalı sistem katılımcılar getirilip götürülebilir. Daha uygun maliyetli olacaksa, neden olmasın?!

3 Beğeni

Ne kadar kapsayıcı tam bilemiyorum ama forumda da kaynak gösterilen RunBursa’nın takviminden yarı maraton mesafesinden uzun koşuların listesine bakınca dağılım yaklaşık şu şekilde çıkıyor:

ultra-grafik

(Sınırda yer alan koşular sol taraflarında yer alan çubuğa dahil, örn. 100K koşular pembe)

Yol ve patika ayrımı yapmadım ama maraton mesafesine denk gelenlerin önemli kısmı yol maratonu, onun dışındaki mesafeler genelde patika koşuları. Bazı mesafelerde sayının yüksek çıkması Çekmeköy, Likya Trail, Kayıp Orman Koşuları, Geyik Koşuları gibi farklı zamanlarda tekrar eden koşulardan kaynaklanıyor. Bu tür durumlar göz önüne alınınca eksiklik konusunda haklı olabilirsin Aytaç.

9 Beğeni

Patika antrenmanlarına uygun yerlerde yaşayanların ultramaratona yönelmesi ile hem yarış hem de koşucu sayısı artabilir.

Aslında buna kaydolan, start alan ve finish gören insan sayısını da katsak süper bir çalışma çıkar.

1 Beğeni

ITRA kaydı olan koşulardan böyle bir istatistik çıkartabiliriz aslında. Diğerleri de belki web sitelerinden toplanabilir.

1 Beğeni

Benim gördüğüm kadarıyla her mesafede çekirdek kadrolar oluştu,bunlara yeni katılımcılar eklenerek büyüme devam ediyor.
Organizasyon konusunda ise koşucular zamanlarını majör diyebileceğimiz yarışlara ayırırken baş altı organizasyonlara ancak fırsat bulurlarsa gidiyorlar.

Ülkemiz için gerçekten ciddi bir artış var mı emin değilim açıkcası. Şimdi İznik katılımcılarına baktım. Geçen sene 140K’da 62 kişi varmış. Bu sene sayı 69. 90K ve 50K katılımcılarında artış olabilir. Genel olarak koşuya karşı bir ilgi artışı var. Fakat bu artışın ultralara henüz yansımadığını düşünüyorum. İnsanlar daha çok kısa mesafe ve yol koşusunu tercih ediyorlar.

Ultra Trail organizasyon sayısı da arttı ama yarışlara katılanlar genelde aynı kişiler. Kapadokya dışında ciddi bir katılımın olduğu yarış yok gibi birşey. Ancak İznik olabilir örnek gösterilebilecek, onda da katılımcı sayısı yukarda yazdığım kadar. 100 kişi yok yani 100K üzeri koşacak. Son yaşanan ekonomik gelişmelere bağlı olarak katılımcı sayıları daha da düşecektir. Ultra koşanlar muhtemelen daha seçici davranacaktır. En azından ben daha seçici davranmak zorundayım. Keşke bütün yarışlara gidebilsem ama mümkün değil. Benim gibi düşünen çok kişi olduğunu biliyorum. O yüzden ciddi bir sponsoru olmayan yarış organizasyonlarının fazla uzun ömürlü olmayacağını düşünüyorum.

8 Beğeni

Bence hala aynı kısıler kosuyor ve alısverıs ediyorlar. Bizim satış verilerimizde de giderek değişik koşucu sayısı artsada birden fazla ürün alanların sayısı da artıyor. Yani spora baglanan daha cok yapıyor ve kemik bir kitlesi var.

1 Beğeni

Türkiye genelinde konuşursak paramızın bu kadar değer kaybettiği bir ortamda artık yarış masrafları zorlamaya başladı.Yurtdışı yarışlarıysa iyiden iyiye zor hale gelecek.Ben ülkemiz genelinde karamsarım bu nedenden.

2 Beğeni

İznikUltra için şöyle bir şey çıkarttım. Umarım bir hata yapmamışımdır. Tam sayılar @caner 'de vardır.

  • 2012’yi katmadım çünkü mesafeler farklıydı ve sonuçlar tam değil/karışık (başlayan, bitiren vs.)
  • İlk 4 yıl 130k son 2 yıl 140k: aynı kabul ettim
  • İlk 4 yıl 80k son 2 yıl 90k: aynı kabul ettim
  • İlk 3 yıl 42k son 3 yıl 50k: aynı kabul ettim

9 Beğeni

Selamlar,
Bu gönderiyi gördüm ama yukarıdaki iki makaleyi okuyup yanıt yazmak istedim. Hala okuyamadım:( Umarım akşam okuyunca tekrar dönebilirim.

Dünyada ultra maraton her 10 senede 10 kat artıyor görünüyor. Yukarıdaki makalelerde geçen DUV Ultra sitesinden aldığım 2003-2012 verileri de bunu gösteriyordu, öncesi ve sonrası da benzer.
Yine makalelerde geçen rakamlara bakınca dünyada ve ABD’de her 5 maraton bitirene karşılık 1 ultra maraton koşana ulaşıyoruz.
Ülkemizde 1700 İstanbul, 230 Antalya, Mersin+Gelibolu 500 = 2500 adet tekil olmayan maraton koşucusu (2017) olduysa, 500 kadar ultra maraton bitiren olmalı.

2017 rakamlarında, 45km’leri topladığımızda;
İznik Ultra 140/90/50 toplamı 270 kişi yaklaşık 250 Türk( kayıtlı 355, yaklaşık 340 Türk)
Cappadocia UT kayıtlı 360 kayıtlı Türk (bitiren Türkleri süzecek vaktim olmadı) Bitirme oranı benzer olsa 310-330 arası Türk yapar.
Diğer yarışlar olmadan, ülkenin iki en büyük yarışı Türkiye’yi yukarıdaki Dünya önermesinden çıkartıyor.

2015 yılı için yaptığım yıllık analizi vakit darlığından güncellemedim ama tahminim, maraton üstü toplam bitiren sayısının 1000-1200 kişi (tekil olmayan) olduğu yönünde.

Ülkemizde yol koşusu sayısı çeşitli sebeplerden yavaş artıyor. Gelen yarışlar genelde 10km ve yarı maraton arasına geliyorlar. Maraton mesafesi de az düzenleniyor, kısa 3-5-8km gibi katılımı kolay olanlara da burun bükülüyor. Halk koşusu diye etiketlenip aşağı statü veriliyor. Ancak unutulmamalı ki ultra maraton da elit seviye sporcular da eğer bir "şey"in zirveleri ise, yüksek veya büyük olmaları için altlarında geniş bir taban gerekli.
Yarış sayısının artması taban için mutlaka önemli, ancak artışın her türlü yarış mesafesi ve türü için olması da çok önemli. Yeni insanların koşmaya başlaması veya daha ciddi antrenmanlar yapmaya başlamsı için çok daha fazla çeşit, ara mesafe yarışa ihtiyaç var.
Ultra maraton konusuna dönersek, 2012-2015 arasında temeli olmadan hızlı büyüdüğünü düşünüyorum. 2009’dan sonra artan yol koşucuları, 2011’den sonra ultra maratonla karşılaştıklarında heyacanlandılar.
Yarışlar az sayıda iken katılımcı sayıları hızla arttı.
2014-2015’te yeni yarışlar artarken, koşu bilinci daha yavaş arttığı için birçok kişi ya antrenman düzeyinin kaldırabileceğinden fazla yarışa katıldı, sakatlıklar ile oyun dışı kaldı ya da sağlığı/imkanı sebebiyle yarış seçti, eskiden katıldıklarına ara verdi. Toplam koşucu sayısındaki artış daha yavaş olduğu için özellikle 2016-2017 yıllarında dalgalanmalar oldu. (2015 sonrasında İznik Ultra özelinde yabancı sayısında ve oranında büyük erime olduğunu söyleyebilirim. Son iki senedir 2013 yılında katılandan daha az sayıda yabancı katılımcımız var malesef. Daha turistik bölgeler çok daha şanslı)

Yarış sayısı artarken, katılımların kısa parkurda olması da dikkat çekici.
Yine İznik ve Kapadokya rakamlarına baktığımızda 90/100km üstü katılım ve altındaki (50/60km) seviyesi katılım oranı 1/2 gibi. Yani 90km üstü mesafede koşan 1 kişiye karşılık 50-60km’lerde 2 kişi koşuyor. Bu oran, sadece kapadokya için bakıldığında 1/3e yaklaşıyor.
Bu noktada patika koşusu / ultra maraton kavramlarının karıştırmadan, aynı organizasyon içindeki 30km vb mesafeleri “ultracı” yapmadan bakmakta fayda var.

İşin ekonomik yanı da bir etken. Düşüncem, yarış kayıt ücretinin bu konuda gerçekte ufak, ama çoğu kişinin zihninde olması gerektiğinden büyük yer tuttuğu. Sürdürülebilir yarışlar birim yarış ücreti x katılımcı sayısı ile ayakta durabilenler olacaklar. Yarışmacı tarafında, yukarıda çeşitli arkadaşların belirttiği üzere yarış başına seyahat, konaklama ve bunlara bağlı giderler çok daha fazla tutmakta. Yılda 3000km civarında koşan bir kişinin, yıllık malzeme amortismanı ve hazırlık yarışları katılım ücretlerini eklediğimizde, hobi-spor-keyif amaçlı önemli bir yatırım tercihi yapılması gerektiği aşikar. Bu noktada, çoğu 100km üstü koşanın, en azından bir süre yaşam tarzı olarak ultra maratonu benimsediğini gözlemliyorum.

Biraz dağınık tespit ve yorumlarımın ardından, Serkan’ın en yukarıdaki sorusuna dönersek;

  • Esasında bence ultralar hiç kalabalık Türk koşucuya sahip olmadı (Kapadokya dahil)
  • Ultra yarışma sayısındaki artış bu hızda devam ederse, koşucu sayısı daha yavaş arttığı için pastayı büyütmeden daha fazla tabak için dilim kesileceğinden çoğu (eğer hepsi değilse) yarış zayıf artışlar yaşayacaktır
  • Ancak maraton ve yarı maraton altı yarışma sayısı artıp, mevsim ve coğrafyası çeşitlendiği, bu yarışlara katılan insanlar sağlıkla ve keyifle birkaç sene koştuğu zaman ultra mesafeleri de daha fazla sayıda yeni insan koşacaktır.
20 Beğeni

İstatistiksel verilerin iki adım gerisine çıkıp daha çok gözleme dayalı bir yorumda bulunmak istiyorum. Globalleşme ve yönlendirilmiş sosyal iletişim ile kümeleşmiş tüketici modelleri oluşuyor. Birçok kişi öyle ya da böyle kendini bir grubun içerisinde buluyor. Artan tüketim ihtiyacını (gerekliliği tartışmalı bir konu) karşılamak için daha fazla çalışıyor, aşırı rekabet ve stres bir gerilim yaratıyor haliyle de bununla baş etmek için yöntemler geliştirmek gerekiyor (bkz. çağımız kaygı çağı olarak adlandırılmaya başlandı).

Tüketici grupları da kendi içinde baş etme mekanizmalarına göre yine bilinçli veya bilinçsiz ayrılıyor. Bir kesim daha fazla seyhat ediyor, bir kısım daha fazla yiyip içiyor, bir kısım daha fazla alışveriş yapıyor, bir kesim de daha fazla günübirlik sosyal temas kuruyor… liste uzuyor… Değişmeyeni ise baş etme yöntemi olarak daha fazla ‘‘başka bir şeyi’’ tüketiyor ya da kendini… (bkz nesnenin terki ile baş edememe)

Bu baş etme yöntemlerinden biri de spor ve tabi ki pragmatik bir bakış açısıyla en faydalısı. Sadece ultramarathonlar artmıyor, vücut geliştirme, cross-fit, yoga, pilates, bisiklet; hepsi keskin artışlar sergiliyor. Ve yine ortak payda herkes ‘‘fazla fazla’’ yapıyor. (bkz spor sakatlıkları)

Benim yıllar süren bir sakatlığım olmuştu, sonra yürü-koş şekilnde ilk 5 km’mi bitiridiğimde ağlayacaktım. Derken geçen yıl ilk defa yarımaraton koştum, ardından kendimi NASA’da çalışan bir mühendis gibi teknikler, ekipmanlar, organizasyonlar kovalarken buldum. Ta ki… Tchibo’ya bir şey almak için girip orada arazi koşuları için sırt çantası sattıklarını görene kadar. Anlık bir duraksama oldu. Bu ürün Tchibo’da satılmaya başladıysa bilin ki sektör daha büyüyecektir ( 2 yıllık Almanya deneyimim).

Sonrasında bu seçimin ne kadarı benim, ne kadarı sosyal mühendisliğin bir ürünü diye kendime sordum. Ben sakatlığımdan kurtulduğum için mutluydum, tekrar sağlıklı olmak, doğa ile temas kurmak için koşuyordum, süper havalı alet edevat almak ve sakatlanmak için değil.

Uçak biletleri, konaklamalar, ıvırlar zıvırlar, fotoğraflar… bambaşka bir tüketim sektörü… belki en faydalısı ama ne için yapıldığını unutmamak gerek. Şayet sağlığınızı, bütçenizi, sosyal hayatınızı riske ederek bir yarıştan bir yarışa koşuyorsanız bir anlığına el frenini çekip kendinize soru sormanızda fayda var.

20 Beğeni

Çok haklısınız, güzel bir konuya değinmişsiniz

1 Beğeni

Haldun Aydıngün den güzel bir video daha - Trail Running in Turkey

9 Beğeni

Harika bir paylaşım olmuş! Elinize sağlık.
Bakiye Abla’nın yarışlarını da ilave edebilir misiniz?
Bir de Aladağlar Sky Trail’in akibeti ne olacak?

2 Beğeni

@Sesilsahin Sesil hanım, tablo ve harita Haldun bey in. Videosunda yorum kısmına Bakiye Duran - Taşdelen Ultra Trail ile ilgili yazdım, görürse listesine eklemeyi düşünebilir, güzel söylediniz. Aladağlar Sky Trail hakkında bilgim yok maalesef…