selamlar, ben de koşu tecrübesi stres kırığı nedeniyle sekteye uğramış bir amatör koşucu adayıyım veya “adayıydım” diyeyim.
yaşım 39, sigarayı 5 sene kadar önce bıraktım ve hızlıca kilo alınca, nasıl kilo veririm, diye arayışa koyuldum. kapalı spor salonlarına çok mesafeliyim, takım oyunları için de hem vaktim yok iş yoğunluğu nedeniyle, hem de sakatlanma riski nedeniyle sıcak değildim.
ben de ilk olarak uzun yürüyüşlere başladım, günde 7500-10 bin adım kadar her gün, ya da gün aşırı yürüme alışkanlığı edindim. bazen çok daha uzun yürüyüşler yaptım. bu tempolu yürüyüşler kilo kontrolünde işime yaradı, bir yerde durdurabildim süreci.
fakat malum koronavirüs salgını nedeniyle evlere kapanınca ise daha da kilo alıp (70’ten 77 kiloya çıktım, boy 176 boy) artık yürüyüşle bu işin altında kalkamayacağımı düşünerek, vites artırmam gerektiğine kanaat getirdim.
koşu fikri aklıma böyle düştü, spor malzemeleri alıp, biraz forumları, nette yazanları okuyup, nike run club indirip yola koyuldum. sahil bölgesinde oturduğum için sahil şeridinde kaldırımda koştum. hafif engebeli ama çoğunlukla düz olan kuzguncuk-üsküdar arasındaki 5 km’lik mesafede…
ama ısınma işini pek ciddiye almadığımı sonradan idrak ettim. uzun yürüyüşler yaptığım için “formda” olduğumu sanmam ve koşu işini bu nedenle biraz hafife almam da ikinci hatam oldu sanırım. bu nedenle ısınmayı koşu öncesi bir 250-300 metre hızlı yürüyüşten ibaret sandım.
ilk koşu tecrübesine gelince; ilk gün 5 km’yi 37 dakikada koştum ufak yürüyüşler serpiştirerek parkura… sonra araya sokağa çıkma yasağı girdi, bir sonraki koşuda pek yürümeden, tempoyu da biraz artırarak 6 km’ye yakın bir mesafeyi 34 dakikanın altında koştum. kendimi çok da iyi hissediyordum ama eve gelince sol dizimin altında bir sızlama hissettim.
anlamak için biraz zorladım, tam nerede sorun olduğunu idrak etmek için sol ayağımda tek ayak üzerinde durup, çömelip kalkınca keskin bir sancı hissettiğimi fark ettim.
kas sorunu ya da hamlıkla alakalı bir durum olduğunu düşünüp bir gün dinledikten sonra çok da iyi hissetmediğim halde yine yola koyuldum, ancak bu kez 2 km’ye varamadan koşuyu yarım bırakmak zorunda kaldım. özellikle sol ayağımı ileri atarken ve üzerine bastığımda sancı hissediyordum.
Ancak hala işin ciddiyetini anlamamıştım, forumları vs çeşitli tıp dergilerinden makaleleri okuduğumda stres kırığı semptomlarına yakın durumlar dikkatimi çekiyordu, bu hastalığa aşina olmuştum ama benim ağrım sol diz altında, biraz iç kısma doğru ve kaval kemiğinin başladığı noktada olduğu için ben sorunun diz ya da kıkırdakla ilgili olduğunu düşündüm hep. çünkü dizimin hemen altı ve biraz içeriye doğru olan kısmında noktasal bir alan sancıyordu.
hem korona nedeniyle hastaneye pek gitmek istemediğim için, hem de durumu fazla ciddiye almadığım için bacağımı biraz daha zorlamaya karar verdim. hemen ertesi gün bir kez daha kendimi denemeyi düşündüm. çünkü koşamaz gibi hissetmiyordum, zorlama olmayınca acı da kayboluyordu.
tekrar koşuya çıktım ve ayağımı öne her atışımda korkunç sancılar hissetmeye başladım. buna rağmen yaklaşık 4 kilometreyi yarım saatte koştum ve ancak bu kadar dayanabildiğim koşuyu yine yarım bıraktım.
İşte buraya kadar her şey sanki ufak bir problem gibi görünmüştü bana, dinlenirim geçer diye düşünüyordum.
Ancak sonraki günler çok başka oldu. Bir iki gün içinde sancı çok şiddetlendi ve yürümekte bile zorlanır hale geldim. Hiç gitmek istemediğim hastaneye mecburen gitme kararı aldım, çünkü durum hiç sandığım gibi ufak bir sorun değildi, bunu anlıyordum.
Özel hastanelerde çok fazla ameliyat önerisi ile karşılaştığım için geçmişte ve bugüne kadar tüm sağlık sorularımı da bir şekilde ameliyat olmadan atlatabildiğim için, daha önce hep “ameliyata teşhisine alternatif var mı” diyerek sonradan başvurduğum devlet hastanesine bu kez direkt başvurdum. çünkü hastane hastane yürüyebilecek durumda da değildim. adım atamayacak durumdaydım.
haydarpaşa numune’de ortopedist randevusu aldım. topallaya topallaya güçlükle gittiğim hastane salgın nedeni ile pek yoğun değildi hemen doktor ile konuşabildim, beni röntgen ve mr’a yönlendirdi. ancak mr sonuçlarını ancak bir hafta sonra alabildim.
fakat mr sonucunun inceleneceği doktor randevusuna gidene kadar ağrılar nerdeyse tamamen geçmişti. mr sonrası doktor randevusuna, “bir şeyin yokmuş, al sana krem haftaya koşabilirsin” cevabını almak için gittim.
doktorun bana söylediği ise “stres kırığın var çift koltuk değneği kullanacaksın ve sol bacağına bir ay basmayacaksın”.
bunu duyunca haliyle şok oldum, ben, “kendimi iyi hissediyorum, ağrı yok” diyecek oldum ki, “durumun ciddi, eczaneden barca sr 600, raneks 2o mg ve doline jel al, çift koltuk değneği konusu da ciddi kesinlikle basmaman lazım. bunları kullan, bir ay da rapor yazıyorum sana” demez mi!
ne yalan söyleyeyim buna inanmadım, yani bir hata olduğunu düşündüm. forumlardaki tavsiyeler üzerine, bu kez bir spor hekiminden randevu alarak ertesi gün spor hekimine gitti. düşüncelerimi samimi şekilde anlattım. bu teşhise inanmakta zorlandığımı söyledim.
spor hekimi de beni anlayışla dinledi, muayene etti ve teşhisin doğru olduğunu tekrar etti. hatta el artırarak 2 ay yürümememi, tavsiye etti. “Peki ne zaman koşabilirim” dedim, “6 ay, belki 1 seneden önce olmaz, bir durumunu izlememiz gerek, belki de koşu sporu sana göre değil” diyerek alternatif sporları düşünmemi önerdi. ayrıca normalde bu kadar kısa koşu tecrübesi ile böyle bir sorun yaşamamam gerektiğini durumun biraz spesifik olduğunu da ekledi. (bence bu spesifik durum, bir süredir kilo almamak için yetersiz besleniyor olmam ve kontrolsüz bir diyet yapmam olabilir)
ve ilk koşumun üzerinden bir aylık süreç geçtikten sonra durumun ciddiyetini bu konuşma ile idrak ettim.
4 günlük koşu tecrübem sonucu bu sporu gerçekten çok sevmiş ve koşarken kendimi çok iyi hissetmiştim. sanırım yaşadığım korkunç sancıların üzerine giderek, ve sorunu belki biraz da büyüterek doktoru karşısına çıkma nedenim de koşuyu hiç bırakmak istemiyor oluşumdu. yani ilk koşudan itibaren “keşke daha erken başlasaydım bu işe” dediğim bir spora, ara vermemin önerilmesini istemiyordum.
şimdi evde oturup bu tecrübemi sizlerle paylaşmamın nedeni de; benim de teşhis öncesi yaptığım gibi bir sorun yaşayıp ilerleyen süreçte nelerle karşılaşabileceğini forumlarda okuduklarıyla anlamak isteyen kişilere, “bazen fark etmeden koşamayacak duruma gelebiliyormuşsunuz, dikkat edin” demek.
“buz koy geçer” anlayışı her zaman doğru olmayabiliyor sanırım, ben de uzun süre bunu deneyip, hemen koşuya dönmek için her şeyin bir an önce düzelmesini arzuladım. ama bazen vücudunuz size “bırak artık, bir dur” diyor. o sese de kulak vermek gerek işlerin daha da sarpa sarmaması için.
diğer yandan, henüz spor hekiminin tavsiyesine uyup “başka spor” düşünmeyi planlamıyorum. aklım hâlâ koşu sporunda. ne kadar uzun sürse de iyileşme sürecinin tamamlanmasını bekleyip, 6 ay, 1 sene her ne ise o sürecin sonunda koşuya geri dönmeyi arzuluyorum. bu kez biraz daha farklı sporlar, ağırlık ve kardiyo egzersizleri vs ile hazırlanıp kendime ve sol bacağıma bir şans daha vereceğim.
sürecin nasıl ilerlediğini de uzun süre geçse bile saha sonra burada paylaşmayı planlıyorum.