Runtalya 2024 hakkında

Merhaba :wave:

Runtalya 2024 hakkında bir konu göremediğim için açtım eğer var ise admin gerekli birleştirme ve silme işlemlerini yapabilir.

Ben ilk defa bu organizasyona katıldım ve bu kadar katılım ile çok güzel geçtiğini düşünüyorum emeği geçenlere teşekkürler.

Yarı maraton 1:33:41 ile kişisel en iyi çıktı (1.5 dakika geliştirmiş oldum) 40-45 yaş grubu.

Herkese sağlıklı, keyifli koşular.

14 Beğeni

Runtalya takvimin en keyifli koşularından biri bence. Ama geçen sene kadar olmasa da bu sene de sonlara doğru 10 K’nın yürüyüş yapan sporcuları ile bir miktar içiçe girdi yarı maraton, o pek iyi olmadı.
Ben de yarı maratondaydım. 1:44:17 derecem.

7 Beğeni

Bence çok kaliteli bir organizasyon. Bu sene de gayet iyiydi. Ben çok keyif aldım. Sadece hava beklediğimden daha sıcaktı :sunglasses:

4 Beğeni

Antalya’ya yaz gelmiş. 3-4 sene önce Runtalya’da koşarken burnumuz donardi. Şimdi artık bırak yağmuru birak soğuğu hava baya sıcak. Uzak gelecek sanılan küresel isinmayi artık gözle görür hale geldik.

Yakında sicak nedeniyle yarışın başlama saati 9:00’dan 8:00’e alınabilir.

4 Beğeni

Bu arada özellikle maratonda hedefi olanlara kesinlikle Runtalya Maratonunu öneririm. Çünkü dikkat ettiyseniz Kenyalilar Antalya’ya gelmiyor. Neden? Çünkü yarışta para ödülü olmadığı için Kenyalilar gelmiyor. Yargilamiyorum çünkü adamların prof. Mesleği bu.

Maraton hedefiniz varsa Kenyalilarin olmadığı bu yarışı tavsiye ederim.

Ha klansmanda da yine 21k disinda Türk görmemek üzücü. Yarışta Mestan’i gördüm 2.olarak dönüyordu.

6 Beğeni

Merhaba Arkadaşlar,

Runtalya 2024 maraton koşarak istediğim sürede tamamladım.

Bir sefer daha Maraton Yalnızlıktır :slight_smile:

Runtalya’da daha fazla yalnızlıktır.

Çok az kişi ile maraton startı verildi. 10k dönüşünü geçtikten sonra yalnızlık başladı…

İşaretleme ve mesafe tabelalarının teri yanlış koyuldu. 19 km tabelesi 22km çıktı önümüze kafalar karıştır. Gönüllü ve polis arkadaşlara çok teşekkürler, organizasyon teşekkürüm yoktur.

Maraton kaldırılması çok iyi olacağını düşünüyorum.

Kit alımı güzel olmuş cam piramite taşınması kolay ve hızlı ancak çanta teslim kuyruğu çok uzun oldu ve fazla bekledik.

yarış keyifli geçti dostları görmek selamlaşmak özlem gidermek mutlu etti. Ancak 21 k ve maraton ilkleri geldikten ortamın sessizleşmesi üzdü destek ve ekipler devamlı olabilir.

bitiş ve madalya hızlı ve özensiz oldu.

Katılan tüm arkadaşlara teşekkürler, sevgiler ve saygılar.

7 Beğeni

Her ne kadar internet sitesine girdiğinizde kocaman “Runtalya Maratonu” yazıyor olsada orada maraton koşmayın.
Ben 2 defa maraton, 1 defa yarı maraton koştum.
Maraton koşanlar kimsenin umurunda değil. Zaten o yüzden maraton koşanların sayısı her yıl azalıyor.
Neredeyse 20 yıldır yapılan ve Antalya gibi turistik bir yerde yapılan yol maratonunu sadece birkaç yüz kişinin koşuyor olması büyük ayıptır.
Orada maraton koşmak pişmanlıktır.
YM veya 10k koşunuz.

4 Beğeni

Türkiye’de maraton koşmak.

Hadi susayım dedim ama geçen gün Sezgin Ataç başlığına yazmadım ama Antalya basta olmak uzere Türkiye’de maraton koşmakla ilgili düşüncelerimi buraya yazayım.

Runtalya Maratona kac kisi katılmış bakmadım ama tahminim 350-450 kisiyi geçmemiştir. Zaten bu İstanbul Maratonuna saymazsak Türkiye’de ki ortalama Maraton kosan sayısı 150-300 kişi arasında. Cok eski bir tarihi olan Antalya maratonu özelinde Türkiye’ye durum neden böyle?

Tek cevap, kültür. 80 milyonluk ulkede Antalya gibi turizmin başkenti olan yerde neden 350 kişiden fazla kişi mararon koşmaz nedeni bu. Ülke/nüfus oranı yapmayı sevmiyorum çünkü o zaman 2 milyarlık Hindistan’da neden futbolcu çıkmıyor ve 2 milyarlik Çin neden Dünya Kupası alamıyor mantığını varıyoruz.

Ama isin üzücü kismi şu;

Mesela her Ocak’ta Dubai Maratonunna katilan sayısı 5000 binleri geçiyor ve giderek popüler olan Dubai Maratonunda sirf Maraton kosan sayisi 10 binlere cikiyor. Dubai fazla mi turistik geldi?

O zaman her Nisan’da Belgrad Maratonu var. Antalya kadar turistik olmayan Belgrad’da geçen sene 134 kadin, 751 erkek toplam 885 kisi maraton koşmuş.

Keza Wizz Air Makedonya maratonuna gecen sebe 32 kadin, 211 erkek toplam 243 kisi katılmış.

Uzatmaya gerek yok örneklerle nereye varmaya çalıştığımı anlamışsınızdır.

Peki Antalya gibi Dubai ile yarışip Belgrad, Minsk, Tiflis, Makedonya, Bosna’dan daha turistik yer olan bir yerde maraton kosanlarin sayisi 250’yi neden geçmiyor. Sorun nerede?

Şahsen hayatimda 1 defa da olsa Antalya’da bende maraton kosmak istiyorum ve biz Türkler olarak her sene bu tür yarışlara desteğimizi vermeye çalışıyoruz ama ben sahsen Türkiye’de İstanbul Maratonu disinda maraton koşmayı planlamiyorum.

Martta Antalya’da maraton koşacağıma her sene Ocak’ta Dubai veya Nisan’da Belgrad veya vizeyi ayarlarsan Nisan’da Manchester ve Londra maratoari daha cazip geliyor.

Koca Antalya’da ve neredeyse 20 yildir yapılan yarışta maraton koşan adam sayisinin 300’ü geçmemesi nereden bakarsan yazıktır.

7 Beğeni

Hadi bir ilave de benden olsun, 2023 teki Moskova maratonuna toplam kayit sayisi 38.000, yarisa gelip start alan sayisi 30.000 kisi. Belki kultur, yasam standarti, yetistirilme farki gibi seyler soyleyebiliriz, her sene Kasim - Mayis doneminde her pazar sehrin bir bolgesinde ucretsiz kosu kulupleri tarafindan ucretsiz maraton duzenleniyor. Su anda kucuk bir sehirde yasiyorum, burada bile soguk sicak demeden bir cok insan sokakta veya salonda antrenmanini yapiyor. Gerci Turkiye de tatil yaparken sabah kosan cok insan gormustum, eskiye oranla epey gelisme var bana gore Turkiyede de.

6 Beğeni

Size katkıda bulunayım. Toplam 355 kişi maratona kayıt olmuş, bunun 182’si Türk vatandaşı, 2. büyük grup tahmin edileceği üzere 64 kişi ile Rusya, sonra 15’er kişi ile Almanya ve Kazakistan var.
8 Kişi diskalifiye, 9 kişi DNF, 60 kişi DNS olmuş. Toplam 278 kişi maratonu tamamlamış. Tamamlayanların 145’i Türk vatandaşı.
Kadın katılımcı sayısı 51 yani %14, 38’i yarışı tamamlamış. Tamamlayan kadınlar arasında Ruslar 13 kişi ile birinci sırada, 10 Türk vatandaşı kadın maratonu tamamlamış.

9 Beğeni

Sadece 9 kisi negatif split kosmus

Negatiflik miktarlari sn > -197, -52, -72, -90, -325, -24, -197, -83, -71

6 Beğeni

Runtalya Maratonu 2024

Uzun bir aradan sonra yeniden bir maraton koştum.

Yıllar geçtikçe koşucular gittikçe performans kaybına uğrarlar. Bu yüzden biraz ürkerek, yıllardır uzun yol koşularından uzak durdum. Yavaş arazi koşularına yöneldim.

Bu sene, biraz da üzerimde baskı kuran arkadaşlarım tarafından itile kakıla kayıt yaptırdım.

Son katıldığım İzmir Maratonu’nda 3:59 ile finişi görmüştüm. 4 saatin altında kalmak için de çok zorlanmıştım. Yıllar önceki en iyi derecem de 3:52’ydi zaten.

60 yaşı geçince, ister istemez yavaşlamak doğal. Bizim yaş da 64 olmuş. Maratona katılmak bile başlı başına bir macera.

İlk kilometreyi zorlanmadan gideyim diyorum, yavaş başlıyorum. 1’nci km geçişi uyarısı geliyor saatten, pace 5:10.

O da ne. Benim için fazla hızlı. Yavaşlıyorum.

Biraz sonra ısınmam da gerçekleşiyor herhalde, 2’nci km geçişi 5:06.

Hani yavaşlamıştım. Bir gariplik var ya… Hayırdır inşallah.

Pek zorlanmıyorum ama, kapasitemi de iyi kötü biliyorum. Sonunu getiremem bu tempoyla. Aklımda hep duvar korkusu. Ortalamam 5:40 olsa bana yeter de artar bile.

Nabız pek yükselmemiş ama, biraz daha sakin koşmaya çalışıyorum. Arka arkaya 4:47’ler gelmeye başlıyor bu sefer de. Kesin bir terslik var ama, nerede acaba.

Yanımdaki birine pace’i soruyorum. Herhalde saatte bir sorun var şüphesi ile. Aynı hızı söylüyor.

Son 5-6 haftadır, Ultrabalaton yarışına hazırlık olsun diye haftalık hacmi 100 km’nin üzerinde tutmaya başlamıştım. Faydası olmuş olabilir. Ya da biraz kilo kaybetmemin etkisidir belki.

“Fazla uzun sürmez, havaya girme” diyorum kendime. Bakıyorum, nabız pek yükselmemiş, aynı şekilde devam ediyorum. 10’ncu km’yi 49:27 ile geçiyorum.

Uzun zamandır 10 km’yi 50 dakikanın altında koşamıyordum. Kısmet bugüneymiş. Hayırlısı bakalım. Pek aklım yatmadı ama, hala yorgunluk başlamadı sonuçta.

16’ncı kilometrede falezlerden sahile doğru yokuşu iniyoruz. 21 kilometredeki dönüş noktasına yaklaşırken, hızlı atletler sol yanımdan sıra sıra geri dönüyorlar. Ama sayısı geçmiş yıllardaki kadar çok değil. Bir kaç tane de kadın atlet görüyorum.

21 dönüşüne 1:44’de varıyorum. Bu benim en iyi ikinci yarı maraton sürem. En iyisi de 1:42 idi zaten. Bir bu kadar daha gidip finişe ulaşabilirsem sorun yok da, son 7 km her zaman çok tehlikelidir.

Bir jel alıyorum. Dönüşe başlıyorum. Dönüş noktasına ulaşmaya çalışan koşucularla karşılaşıyorum. Kadın katılımcı sayısı da dikkat çekecek kadar artmış eski yıllara göre.

Hava ısınıyor. Bende de yorgunluk belirtileri çıkıyor ortaya. Biraz da terleme başlıyor sanki. Yavaşlıyorum. 5:05-5:15 arası pace ile devam ediyorum. Yorgunluk gelmeden biraz yol alayım da, son kısımda nasıl olsa duvara çarpıp yürümeye başlarım. O zamana kadar ortalamam yüksek kalsın bari…

27’nci km’de yaklaşık 1,5 km süren bir yokuş çıkıyoruz. Pace 5:50’ye kadar düşüyor. Sorun değil. Ortalama pace hala 5:02. 5:25 ortalama ile bitirebilirsem süper olur.

Bu kısımlarda, yarışın başında önden hızla fırlayan bazı gençlerin yavaşlamaya, hatta yürümeye başladığını görüyorum. Nefes nefese kalanlar, durup eğilmiş dinlenmeye çalışanlar da var. Yanlarından geçiyorum.

Düzlükte yeniden hızlanıyorum ama, artık 5’in altında paceleri göremiyorum. Hatta 5:20, 5:30’lar gelmeye başlıyor.

Benim açımdan şimdilik sorun yok. Ortalamam 5:30 olsa dünden razıyım. Halen 5:04 görünüyor. Gücümü riske atmadan, hızlanma çabasına girmeden devam ediyorum.

35 km olduğunda artık duvar beklentisindeyim. Bu aralar gelir diye düşünüyorum. Biraz daha yavaşlıyorum.

37 oldu, hala iyiyim. Pace ortalaması 5:10 oldu. 3 saat 11 dakikadayım. Kalan yolu yaklaşık 6:00 pace ile, 30 dakikada gitsem, 3:40 civarında kalırım. Olur mu acaba.

Yoldaki km levhası daha yeni 34 gösteriyor. Ciddiye almıyorum. Arkamı dönüp gidiş tarafındaki ters yönde yazan tabelaya bakıyorum, 5 yazıyor. Demek ki kalan yolum da 5 km. Sorun yok, saat doğru gösteriyor.

40 olduğunda rast geldiğim hafif yokuşu 5:50 ile çıkıyorum. Her şey yolunda.

42’ye ulaşıyorum sonunda. 3:38’deyim. Ancak finişe daha çok var. Niye ki???

Ya, 42 değil ki mesafe. Daha en az 200 metre var. Biraz da yolu uzattıysam, 300, hatta 400.

Panikle hızlanıyorum. 3:40’ın altına bir daha ömür boyu bu kadar yaklaşamam. Sonuna kadar zorlayıp 3:39:53’de finişe ulaşıyorum. 5:12 ortalama pace ile bitiyor.

İstediğimden de iyisine ulaştım ama, bana da sürpriz oldu. Demek uygun bir programla, 65 yaşında bile hızlanmaya devam etmek mümkün.

Bu dereceye ulaşırken, Özgür Sancak ile yaptığımız performans ayakkabısı denemelerinin, bu denemeler sonunda karar verdiğim metaspeed sky modelinin etkisi de var. Ayak basış tarzımı yüksek kadans kısa adım yerine, uzun adım aralığına doğru değiştirdi, hızımı artırdı.

Ayrıca istasyonlarda bekleyip jel ve enerji solüsyonlarımızı ulaştıran Turgay Baskın hocamızın ve Swetlana kardeşimin katkılarını da inkar edemem.

Hepsine çok teşekkürler. Hakları ödenmez.

Bu arada, bir yaş grubu ikinciliği ile gelen kürsü de tuzu biberi oldu.

Organizasyondan çok şikayetçi olan gördüm. Tabelaların yanlış olması, saatsiz koşanları ciddi şekilde yanıltmış olabilir. Ancak ben başka ciddi problem fark etmedim.

Önemsiz de olsa, bir diğer olumsuzluk,yarışı bitirince, sadece su bulabilmemiz. Belki İstanbul yarışlarındaki gibi, madalyanın hemen ardından herkese birer de kumanya torbası verilmesi daha uygun olurdu. Antalya’da yarış sonu desteği gerçekten sorunlu. Ya az, ya da uygun dağıtılmıyor, bilemiyorum.

İki noktada jel dağıtılması, istasyonlarda gönüllü gençlerin neşesi ve koşturmaları, yoldaki ve yarış sonundaki müzik programları gerçekten çok güzeldi.

Son kilometrelerde, 10 Kilometre koşucuları yola yayılmış yürüyorlardı. İlk anda aralarından yol bulmaya çalışırken bayağı gerildim. Hatta içimden, “Böyle vitrinlere bakar gibi yürüyerek koşu yarışına mı gelinir” diye söylendim.

Ancak büyük kısmının kadın sporcu olduğunu farkedince birden sakinledim, hoşuma gitti, gurur duydum.

Bunu 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle söylemiyorum. Dünyanın temel direği, sağlam tabanı olan kadınların, Türkiye’de de aktif hayata karışabilmeleri, sonuçta geleceğimiz için hayati bir konu.

Ülkemizde kadınların spor yapabilmesi (yapması değil, yapabilmesi) çok önemli. Koşmaları ya da koşamamaları umurumda değil. Ne derecelerini merak ediyorum, ne de sürelerini.

Topluca da olsa, şenlik gibi bir kapatılmış alanda bile olsa, koşmaya gelip sohbet ederek yürüseler de, sporla ilgili bir şeyler yapma olanağı bulmaları ülkemiz için umut verici bir gelişme. En azından gelecekte spor yapacak kadınlarımız için maya olur.

Şimdiki durum maalesef çok yetersiz. Kadınlara zaten bu konuda yoğun bir engelleme geleneği var. Sadece bizim ülkemizde değil. En açık fikirli geçinenlerde bile…

Roberta Gibb, 1966’da Boston maratonuna katılmak için başvurduğunda, yarış direktörü Will Cloney’nin imzasını taşıyan bir ret mektubu almıştı.

Mektubun son cümlesi olan "Kadınlar fizyolojik olarak 42 kilometre koşma kapasitesine sahip değildirler”, özgürlükler ülkesinde bile, kadın olmanın nasıl bir şey olduğunu özetliyordu.

Roberta, artık kendi kişisel hedefi için değil, insanların düşünce şeklini değiştirmek için de maraton koşmaya karar verdi.

Seyirci kılığında başlangıca gitti. Yarım saat sonra, koşucuların yaklaşık yarısı geçmişken, çalıların ardından seğirtip kalabalığa karışmayı başardı. Artık maratonun bir parçasıydı. 3 saat 20 dakika gibi, katılımcıların ilk üçte biri içinde bitirdi.

Basının ve halkın yoğun desteğine rağmen, kadınların koşu yarışlarına katılım izni bir türlü çıkmadı. 1967 ve 1968 yıllarında da kayıt dışı olarak gizlice maratonda yer aldı.

1967’de, ayrıca Katrine Switzer, adını kısaltma olarak yazarak kayıt numarasını alsa da, kadın olduğu anlaşılınca, yarıştan kaba kuvvetle atılmak istendi. Erkek arkadaşı tarafından hem kurtarıldı, hem de “Senin yüzünden olay çıkarttım, başımı belaya soktun” diye fırçalandı. Bu onu daha da kırdı ve hırslandırdı.

4 saat 20 dakikada bitirdiği yarıştan atılmak istenirken çekilen fotoğrafları, spor tarihine geçti.

Toplum baskısıyla kadınların Boston Maratonu’na resmi olarak kabul edilmesi ise 1972 yılını bulacaktı.

Antalya’da 50 kadının 42 km yarışına katılıp, 38’inin bitirmesinin ne kadar değerli olduğunu anlamak gerek. Çünkü daha 50 sene önce, kadınların 2,5 km’den fazla koşması tüm dünyada yasaklanmıştı.

Peki niye böyle acaba. Bir sürü başarılı örnek varken bile, bu kısıtlayıcı baskı ne amaçla yapılıyor. Neden kadınların spor yapmalarına karşı çıkılıyor.

Öncelikle kız ve erkek çocuklarına küçük yaşlardan itibaren biçilen toplumsal farklı cinsiyet rolleri, aşılması zor ilk engeldir.

Önce toplumsal yapı, aile yapısı, ekonomik durum, özellikle giyim konusunda din ve çevre baskısı kadınları kısıtlar.

Arkasından sporun, eğitimi ve okulu olumsuz etkileyeceği kaygısı, küçük yaşta kadın sporuna sekte vurmaktadır. (Oysa erkek çocuklara aynı olumsuz etki kaygısı ile yapılan baskı, varsa da, çok çok daha azdır.)

En sonunda da, evlilik, çocuk doğurma (Sporu bırakmada zorunlu bir etken olduğu yanılgısı ile) engellemeyi devralır.

Türkiye’de, kadınların aile, erkek kardeş, erkek arkadaş, eş, vb. kişilerce hayatlarının her döneminde bir şekilde baskı altında tutulmalarına büyük oranda rastlanmaktadır.

Erkeklere her zaman öncelik tanınıyor olması (özellikle aile içinde her konuda), kadınların spora katılımlarının (en azından toplumun belirli bir kesimi tarafından) hâlâ kabul görmemesine neden olur.

Kadının spora katılım öncesi, sırası ve sonrasında tacize uğrama tehlikesi de, bir çok aileyi ve spora başlamak isteyen kadını korkutur. Sporda, başka alanlarda olmayan rahat doğal ortam, sporun içinden olmayanlarca -öyle olmadığı halde- taciz etme, eşcinsellik, cinsel yakınlık duyma gibi algılanabilmektedir.

Spora katılım öncesi, sırası ya da sonrasında tacize uğrama tehlikesi; antrenörlerin genellikle erkek olması; aile, eş, erkek arkadaş, vs. baskılarına neden olur. Bu abartılmış güvenlik sorunu endişesi ile, baskı uygulayan yakınları tarafından spora katılımına zorla son verilebilir. Ya da kadının kendiliğinden spordan uzak durması oldukça sık görülür.

Ayrıca devlet yönetiminin kadını eve kapatmaya yönelik politikası, her devirde ve her coğrafyada gördüğümüz bir gerçektir.

İşin ayrıca maddi bir boyutu da vardır. Futbolun, erkek egemen bir spor kültürünün yaygınlaşmasına olan itici etkisi hafife alınamaz.

Erkeklerin fiziksel üstünlüğü; erkeklerin genel kuvvete, performansa, sürate dayalı bu tür sporlarda bayanlardan daha iyi olduğu düşüncesi, erkek sporunun, seyircinin daha fazla ilgisini çektiği düşüncesiyle sponsorları etkiler. Bu nedenle erkek sporlarına daha fazla destek verilir.

Kulüplerde eskiye göre daha iyi ücretler kazanılmasına rağmen, yine de erkeklere kıyasla kadınlara yapılan ödemelerin çok daha az olduğu bir gerçektir.

Tenis ve voleybol branşları dışında, kadınların aktif sporla geçim kaynağı sağlamaları çok zordur. Çoğu zaman büyük bir gelir de getirmezler.

Özellikle atletizm, artistik patinaj, kayak, jimnastik ve yüzme gibi branşlardan az da olsa gelir elde etmek için, dünya çapında başarı göstermek gerekir. Çok büyük bir kesim için oldukça masraflı bir uğraş olarak kalır. Bu yüzden kadın için spor, genellikle hobi aşamasını geçmez.

En yüksek ücretlerin alındığı Golf, Motor sporları, Amerikan Futbolu, Beyzbol, Buz Hokeyi, Boks, Basketbol ve Futbol’da kadının hemen hiç yeri yoktur

Hepsi bir yana, kadınların üzerine yüklenen ek görevler, kadının başka bir uğraşa yönelmesini sıklıkla engellemektedir. Sporun geçim kaynağı olamaması da, kadınların spora ilgisini azaltmaktadır.

Az oranda olsa da, kadınların spora, eskiye göre artış gösteren katılımı, medyanın ilgisini bir miktar çekmiştir. Ancak medyanın kendisi de, toplumun yapılandırdığı kadınsılık ve erkeksilikle ilgili kişilik özelliklerine ve davranış kalıplarına esir olmuş durumdadır.

Spora ilişkin görüntülerde, kadının belirgin biçimde cinselliği ön plana çıkarılır. Başarılarına ise erkeklerle eş değerde yer verilmez. Spor çevrelerinde bile spordaki cinsiyetler arasındaki fırsat eşitsizlikleri konusunda bilincin gelişmediği söylenebilir.

Kadınlar, sporda “aktif” biçimde varolabilmenin ötesinde, ona “doğru” şekillerde katılabilmenin de savaşını vermektedirler. Bu bağlamda sporda, kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklar, basit farklılıklar olarak değil (yani güllenin ağırlığındaki, ciritin uzunluğundaki farklar gibi değil), cinsiyete dayalı hiyerarşik iş bölümleri olarak ortaya çıkar.

İki erkek boks maçına çıkar, mayolu bir kız kaçıncı devre olduğu tabelasını gösterir. İki erkek basketbol takımı karşılaşmasında, ponpon kızlar aralarda gösteri dansları yapar. Kadınlara çoğu zaman sadece konu mankenliği bırakılır.

Victoria çağında (1837-1901), İngiltere’de, kadınların çalışması resmen yasaktı. Soylu bir kadın bir işte çalışmak isterse, ünvanını kaybederdi. Kadınların çalışabileceği ve geçim sağlayabileceği alanlar çok sınırlıydı. İlk tercih, evlilikti. Eşleri ise patronları olarak kabul edilirdi.

Geriye kalan ikinci ve muhtemelen son seçenek ise hayat kadını olmaktı, ki kadın nüfusun yaklaşık üçte biri, mecburen bu şekilde geçimlerini sağlıyordu.

Günümüze geldiğimizde ilerleme yok demiyorum. Ancak hiç mi andırmıyor.

Yeterli mi bugünkü kadın hakları. Normal mi daha bir hafta önce, sadece hakkını savunduğu için tek bir günde öldürülen 7 kadın olması… Tüm dünyada “femicide” yani kadın cinayetinin artması.

Can derdine düşenlerin maratona başvurması beklenmez doğal olarak.

Tersi de doğrudur.

Bir gün gelir de, tüm kadınların spor yapabildiklerini görürsem, artık kadın oldukları için öldürülmeyeceklerine inancım artar.

Yani kaza ile değil, suç işledikleri için değil, miras meselesi ile değil, sadece erkeklerin kendilerine koydukları sınırlamalara karşı geldikleri için, sadece “kadın” oldukları için ölmek zorunda kalmayacaklarına dair umudum olur.

Bu yüzden koşarken önümü kesen, yolda oyalanan, gülüp eğlenerek yolu kaplayan spor kıyafetli kadınlar, torunumun geleceğine dair en büyük umut benim için…

32 Beğeni

Fatih bey,
Bu mesaj ayrı bir konu başlığını hak ediyor.
Runtalya başlığı altında bu mesajı heba etmemek lazım diye düşünüyorum.
Yönetici arkadaşlar bu mesajı güzel bir başlıkla yeni bir konu haline getirebilir mi?
Bu üzerine bolca şeyler söylenmesi gereken bir içerik bence.

4 Beğeni

ben de donup baktim meraktan;

2023’te ilk defa maraton mesafesi kostugum Amsterdam’i 16.070 kisi bitirmis
2022’de yari maraton kostugum Breda’da yari maraton mesafesini 1.544 kisi bitirmis
2022’de kostugum Damloop’u 24.579 kisi bitirmis (10 Mil)

bu pazar kosacagim CPC Loop Den Haag yari maratonunu gecen sene 8.832 kisi bitirmis

4 Beğeni

Önce çok teşekkür ediyorum. Sonra da haklı olduğunuzu düşünüyorum. Aklıma eseni yazarken konuyu biraz saptırmışım, bambaşka bir alana taşımışım.

İkinci kısmı isterseniz ve uygun görürseniz ayrı bir başlıkla yeni konu olarak tartışmaya açabiliriz. Bu konuda fikir verecek olanların düşüncelerini ben de merak ediyorum.

3 Beğeni

dunku yarisin sonuclari geldi…

yarisi dun toplamda 13.565 kisi bitirdi, 9.480 kisisi erkekler kategorisinde yaristi…1.00.21 ile Hollanda rekoru kirildi bu yarista…

1.31.52 ile M40 kategorisindeki 1.114 kisi arasinda 231’inci oldum…ayni sure Runtalya 2024 M40’ta 21.lige yerlestiriyor kosani…

bu arada gorusememis olsak da @aydantasdemir i de tebrik ederim, en iyi 10k derecesini kostu Den Haag’da…

6 Beğeni

Teşekkür ederim @erinc :slight_smile:

Hazır konuyu görmüşken Runtalya hakkında bir iki görüşümü yazayım geçtiğimiz hafta da o yarıştaydım. 21k koştum organizasyonun bana göre artı ve eksileri vardı :slight_smile:

Artıları

  • Antalya’nın güzel havası
  • Yarış öncesi numara ile verilen çanta ve tshirt güzeldi
  • Halkın desteği 21km parkurda oldukça motive ediciydi, 42km olanlar anladığım kadarıyla yalnız kaldılar

Eksileri

  • Yarış öncesi alanda tuvalet yoktu, cam piramite yürümek gerekiyordu
  • Hedef süreye göre kapıların olmaması herkesin aynı anda başlaması
  • Son kmlerde 10km koşanlar ile aynı yerde karşılaşma ve yürüyenleri geçmeye çalışma
  • Yarış sonrası da biraz kaostu, su var mı diye sordum sola yönlendirdiler. Hazırlık yapılmış aslında ama belirsizlikten insanlar orada yığılıyordu.
  • Parkur da düz olarak belirtilmişti hiç eğim grafiği yoktu ama bana pek düz gelmedi :slight_smile:
7 Beğeni

Ben de bu yıl ilk kez bir koşu yarışına katıldım. 10K benim için oldukça keyifli geçti. :slight_smile:

Kendimce yarış öncesi, esnası ve sonrasını içeren bir video da hazırladım. Şöyle bırakayım: Runtalya 2024 - 10K

7 Beğeni