Malum korona günlerinde forum pek aktif değil. Biraz sohbet edelim. Herkesin bir koşuya başlama hikayesi vardır. Ben kendim başlayayım;
Sene 2008-2009 civarları. Babam iş arkadaşlarıyla koşuya başlamaya karar vermişler. Babam her gün iş çıkışı arkadaşlarıyla 15km uzaklıktaki parkura gidip orada koşuyordu. Günler geldi geçti, pes etmek bilmedi. Her gün koşuya gidiyordu. Durmuyorlardı, o zamanlar bizim buralarda koşu ile ilgilenen pek insan yoktu. Pace nedir, interval nedir hiçbir şey bilmiyorlar. Öylece koşuyorlar. Aralarında parkurda en çok tur atana elit atlet şeklinde bakıyorlardı Günler geldi geçti, bir gün beni de götürmeye karar verdi…
Sene 2011-2012 civarları. Tartan bir zemin var sürekli koştukları yer. Her tur 800metre. Ne kadar itiraz etsem de zorla götürdü. Koşu kıyafetleri hak getire. Kalın kalın tişörtlerle Allah ne verdiyse koşuyordum. Çok kiloluydum. 100 metre koşamadan kendimi yere atmıştım. O günden sonra koşmayacağımı söylesemde zorla götürüyordu beni. Gittikçe daha uzun koşmaya başladım. Eskisi kadar yemiyordum. Kilo vermeye başlamıştım. Her gün daha uzun koştukça babam ve arkadaşları beni tebrik ediyordu. Gazla çalışan biri olduğum için her gün gitmeye başladım. Ne o? Artık koşucu mu olmuştum? 800 metreleri koşmaya başladım aylar sonra. Babamın kolunda Casio marka saat. Her tur da başladığımız yerde kronometre düğmesine basıyordu. Yavaş koşuyoruz diyip hızlanıyordu sonra ben yine yerlere atıyordum kendimi. Gele gide gele gide fazla kilolarımdan kurtulmuştum. Hatta durmadan 4-5 kilometre koşar hale gelmiştim. Kaç dakika da koşuyordum hiç bilmiyorum. Bu benim için gurur vericiydi.
Her gün 4-5 kişi grup halinde koşular yapıyorduk. HERGÜN. Ara vermek yok. Yorulmak yok. Ağlansam da sızlansam da zorla götürülüyordum koşuya. Nefret etmeye başlamıştım…
Koşuya artık ara sıra gitmeye karar vermiştim. Bazen evin civarlarında koşuyorduk babamla. Yaklaşık 5 kilometrelik parkur. Bayaa bir gelişmiştim. Farkında değilim. Bu kadar uzun koşabilmek benim için iyi bir şey miydi ? Anlamıyorum ki… Koşuyor muyum? Koşuyorum. E bitti o zaman.
Günler birbirini kovaladı. Babam, " yarış olacak gel sende koş" dedi. İlk yarışım. Bursa Kazancı Dostluk koşusu idi. 9km uzunluğunda bol inişli bol çıkışlı bir yarışmış. Katılana kadar haberim yoktu. İlk yarışımdı. İlk yarışta da koca tepeli yerler koşturulmaz ki. Ben daha neyim? Neyse start aldık. Babamlar bastı önden paldır küldür gidiyorlar bayır aşağı. Bende koşmaya çalışıyorum öyle. İniş çok zevkliydi. İn in bitmiyor. İçimden diyorum ki " bi de bu bayırı geri tırmanıcam he? anaa imkansız bu ne nasıl çıkçam" derken 9k dönüşüne geçtik. İstasyondan su aldım. Lıkır lıkır içiyorum. Oh bir güzel de şişirdim kendimi. Biri yanımdan geçerken “o kadar çok içme, bir yudum al ağzını çalkala” demişti. Artık çok geçti. Şişe boştu. Başladık rampayı tırmanmaya. Bir yandan nefes nefeseyim. Gözümde canlandırıyorum da pace 10 falan ama yürümüyorum. Yanımdan her geçene " ne zaman bitecek, ne kadar kaldı?" diye sorup duruyorum. Neyse çok uzatmayayım. Yarışı bitirdim sağ salim. Tavuklu pilav çok güzeldi.
Çok güzel şekilde antrenmanlarıma devam ediyordum. Babamla gelip gitmeye devam ediyorduk. O artık Antalya’da İstanbul’da yarı maratonlara ve maratonlara katılmaya başlamıştı. Ben ise en son Kocaeli’de halk koşusu koşmuştum.
Babam sakatlık geçirince bende koşuyu bıraktım. Yaklaşık 1 sene koşmadı. Ardından tekrar başladı ama ben tamamen bırakmıştım.
Aradan yıllar geçti. Sene 2016 koşu isteği geldi. Çıkıp o koştuğumuz 800 metrelik parkta antrenmanlarıma başladım. Öylesine yine 5 gün koşup 1 hafta koşmuyordum. En sonunda yine bıraktım.
Sene 2018 oldu. Kız arkadaşım tarafından terk edildim. Duvarlar üstüme üstüme gelmeye başladı. Ne yapsam diye düşünürken koşu aklıma geldi. Tekrar koşuya başladım. Bu sefer tam başladım. Babam artık koşmuyordu. Babamın arkadaşları devam ediyordu. Onlarla koşamayacak kadar geri kalmıştım. Kendi halimde koşmaya başladım. Sene oldu 2019. Git gide bu spora aşık olmaya başlamıştım. İnternetten dandik bir nabız ölçerli saat almıştım. Nabzıma bakarak koşuyordum. Amacım yoktu. Neden nabzıma bakıyordum ki?
Her detayını araştırmaya başladım. Pace diye bir şey gördüm. O ney falan derken TomTom’un GPS saatini edinmiştim Koşarken saate falan bakıyorum 7 pace yazıyor. Kendi kendime “ooo çok iyiyim” diyip duruyordum. Kayıtları hala duruyor Daha profesyonel bir şekilde yaklaşmaya başladım. İnterval öğrendim. Kendi kendime uyguluyorum. Sonra gittim Garmin Forerunner 245 saat aldım.
Bir gün yine koşarken babamın arkadaşına rastladım. Tesadüf eseri. Beni gördü. Napıyorsun falan derken Antalya Yarı Maratonuna hazırlandığımı söyledim. Beni ölçmeye başladı. Tempoyu veriyor da veriyor. Koşu sonun da ilk defa 10km 5 pace koşmuştum. Sende ışık var, yarından itibaren beraber koşalım seni ben koşturacağım dedi. Bursa Uludağ Üniversitesi Atletizm pistine gitmeye başladım. Sürekli beraber antrenman yapıyorduk. Her günümüz programlıydı. Hafta da 2 defa interval, 1 gün tempo, 2 gün jog olacak şekilde koşuyorduk. Yarışa son 1 ay kala hazırlanmaya başladım. Hedefim 5:30 başlayıp duruma göre 6 pace devam etmekti. Her gün o abimle denk gelemesekte bana programı whatsapp’tan atıyordu. Bende uyguluyordum.
Yarış günü geldi. Dedi ki " seni ben koşturucam, kendi tempomda gitmeyeceğim. Tek istediğim o kolunda ki saate sakın bakmayacaksın, nabzını görmeyeceksin, tempona bakmayacaksın" dedi. Tamam abi dedim. Yarış başladı. İlk 10km yağ gibi akıyor. 5.km de jel kullandım. Jelleri’de abim taşıyor bende ağırlık yapmasın diye. Hiçbir şekilde yarışta konuşmama izin vermedi. Sen temponu bozma suları sana ben getiricem dedi. Dönüşe geçtik. Yanlışıkla saate baktım. Nabız 180+ geziyor. Ayaklarım uyuşmaya başladı. Karbonhidrat jelimi kullandım. 3 km falan etkisi gelse de koşsam diye bakıyorum. Ağlanmaya başladım. Bırak beni kendi tempon da git abi dedim. Bana bir bağırması vardı, tempom yerine geldi hemen. Fotoğraflarda ne kadar acı çektiğimi gördüm. Berbat çıkmışım.
Yarış bitimine doğru bas gaza dedi. Tabiri caizse bağlı olduğum ipi kopardım adeta. Jelin etkisi son dakika mı geldi anlamadım ki
Yarış bitti. İlk Yarı Maratonumu koştum. Hemde 1 saat 44 dakika da. Hemde son 1 ay hazırlanarak. ,
Yarıştan bir kare. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Sizin de hikayelerinizi bekliyorum.
Bu da grafikleri;