Dilerim konu tekrar alevlenmez
Eyvah eyvah dedim valla
Özel sektörün ana amacı; para kazanmaktır.
Özel sektörü para kazanmaya çalışıyor diye ayıplamak pek akıllıca değil.
Fiat maliyetinin 3 katına otomobil satar, Porsche 30 katına satar.
Hepsinin kendi bileceği iş. Onları eleştirmek boşuna uğraştır.
Sosyal, Kültürel vs çeşitli misyonlar adı altında maliyetine hizmetler vermek devletin görevidir.
Sporu geliştirmek ve yaymak devlet kurumlarının kamuya karşı olan görevlerinden birisidir.
Burada asıl eleştirmemiz gereken şey; Belediye ve benzer kamu kuruluşlarının koşu yarışlarına ve özellikle patika koşu yarışlarına niye ilgi göstermediği olmalıdır.
Mesela şu TAF Yarış Takvimi .
Bu takvimde kamuya hitap eden yarış niye yok diye eleştirmemiz gerekiyor bence.
TAF kendi yarışlarını kamuya niye yeterince duyurmuyor diye eleştirmemiz gerekiyor bence.
İsmail Bey “kamuya hitap eden yarış yok” diyerek ne demek istediniz?
Liste içerisinde belediyelerin kamunun düzenlediği bir çok maraton ve yarı maraton yer alıyor.
Daha dün Konya yarımaratonu’nun afişlerini Adana’da ve televizyonda gördük.
Öte yandan bu başlıkta yer alan fiyatlandırma vs tartışmaları anlamsız bir yere vardı.
Kamuya hitan eden yok derken TAF’ın kendi organize ettiği yarışları kastettim.
Belediyeler sağ olsun. Onların düzenlediği kamuya yönelik yarışlar var.
Yarı maratonların sayısının giderek artması sevindirici.
Gönül isterdi ki; tüm vilayetlerin belediyeleri yarı maraton veya maraton düzenlesin.
Hatta belediyeler patika yarışları düzenlesin.
Örneğin Karadeniz vilayetlerinin belediyeleri kendi bölgelerindeki yaylalarda yarışlar düzenlese şahane olurdu.
Ülkemizde dağ çok. Yapılmak istense yapılabilir aslında.
Mesela Ağrı belediyesi Ağrı dağının etrafında bir yarış yapsa, veya Kayseri Belediyesi Erciyes etrafında veya Ürgüp bölgesinde yarışlar yapsa ne şahane olurdu.
Belediye olarak çok daha kolay sponsor bulurlardı ve çok daha uygun fiyatlara yarış koşabilirdik diye düşünüyorum.
Umarım bu hayallerim bir gün gerçek olur
Özel koşu pisti, yüzme havuzu vs varsa elbette ücretli olmalı ama kamunun asfaltını, arazisini, denizini kullanarak organizasyon yapıp maliyetin beş katı ücret istemek bana ilginç geldi. Madem kar amaçlı organizasyon yapılıyor, belediye veya milli emlaka bedelini ödemeliler. Ayrıca ödenen ücretin faturası düzenlenip kdv ve gelir vergisi ödenmelidir(muhtemelen yapılıyordur).
Organizasyon tarafı hiç para harcamıyor gibi bir algı var nedense, cidden düşünemeyeceğiniz çok garip şeylere acaip paralar gidiyor. Mutfağın diğer tarafını da anlatır biri isterse forumda organizatörlerden kişilerde yer alıyor.
Asıl sorun sponsorluk konusunda dönüyor asıl. Belediye desteği olmadan hiç bir yarış düzenlenemez durumda neredeyse. (Artı gönüllüler)
Niyeyse “para kazanmaya çalışanların mümkün mertebe canlarını yakalım, mümkün mertebe daha az para kazanmalarını sağlayalım” bakış açısı çok yaygın.
Evet, haydi tüm özel organizasyonları az para kazanır hale getirelim.
Peki, özel organizasyonlar “yeterince para kazanamadığımız için bu yarışı düzenlemeyi bırakıyoruz” derlerse elimize ne geçecek ?
Sonuçta kimse babasının hayrına özel teşebbüs yapmıyor.
Hem niye yapsın ki?
Peki bu kayıt ücretleri gerçekten pahalı mı yoksa biz alım gücümüz düştüğü için mi öyle hissediyoruz ?
şöyle bir örnek vereyim.
meşhur UTMB yarışının kayıt ücreti 250€ .
Fransa’da net asgari ücret (vergiler falan düşünce ele geçen) 1250 €.
yarış kayıt ücreti asgari ücretin 5 te 1 i.
Bizim İznik Ultra Trail uzun parkur (şu anda en pahalı yarışımız) (ikisi aynı mesafe) 1750 TL (bizim asgari ücretin 6,5 da 1 i)
görüldüğü üzere oransal olarak bizimkisi daha ucuz.
Kapadokya organizatörü Koray Avrupa’da isim yapmış hemen hemen her yarışa gidip yarış fuarlarında stand açıyor.
ülke ülke gezip yarışını tanıtmaya çalışıyor. ülke ülke gezmek için para harcıyor.
Bazı elit sporcuları getirmek için onlara para harcıyor, konaklama ulaşım masraflarını karşılıyor ve Avrupa’lı elit sporcularla koşma imkanı yakalıyoruz.
Yarış zamanı kolluk güçlerinin koruması olması gerekiyor.
Sağlık birimlerinin olması gerekiyor.
Kamu alanlarından geçmek için izinlerin alınması gerekiyor.
Tüm bunlar için valilik, belediye, il emniyet müdürlüğü, Kültür ve Turizm bakanlığı vb bir sürü kurumdan izin alınması gerekiyor.
bu izinler alınırken resmi veya gayri-resmi bir çok talepler oluyor.
bunların karşılanması gerekiyor.
yarış zamanı bir çok kontrol noktasının ve gönüllünün malzeme, ulaşım vb lojistiğinin sağlanması gerekiyor.
farklı başlangıç noktaları olan yarışlar için koşucuların nakil edilmesi gerekiyor.
yarışı bitiremeyip ara noktalarda bırakanların taşınması gerekiyor.
ve benzeri bir çok masraf kalemi var.
ayrıca tüm masraf kalemlerinin yaklaşık 1 yıl önceden hesaplanması ve bu enflasyon ortamında zarar edilmeyecek bir fiyat belirlenmesi gerekiyor.
onlar tüm bunları yaparken bizim tek yapmamız gereken şey ise; emeğe saygıyı öğrenmek.
Merhabalar herkese.
Son 1 yılda, sanırım hepiniz görüyorsunuz her türlü koşu-trail ücretleri artık ciddi seviyelere ulaşmıştır. Özellikle 2024 yılı için fiyatlarına bakarsanız gittikçe artmaktadır. Zaten koşu ekipman maliyetleri çok çok yükselmişken üstüne bir de bu fiyatlar artık beni ve çevremdeki bir çok koşucuyu, kayıtlı koşucu olarak koşmaktan uzaklaştırıyor. Çevremde 35-40 yıllık defalarca kupa kazanmış koşucular bile artık maliyetlerden dolayı koşulara katılmamaktadır. Özellikle genç koşucuların işi de oldukça zorlaştı. genç arkadaşlarım bu koşulara ulaşım, konaklama, kayıt ücretleri vb sebeplerden dolayı katılamayıp göz göre göre yetenekleri keşfedilmeden hayatlarını sürdürmektedir.
Örneğin sagolassas koşusu kayıt ücreti 90 Euro olarak belirlenmiş. ulaşım, konaklama, yeme içme vs derken sanırım kişi başı bir trail koşusu artık 10.000 TL nin altında olamayacaktır. En son St. Paul koşusu’na istanbuldan gidip katıldım. bana maliyeti herşey dahil 7.300 TL oldu. Organizasyon işlerinin bir çoğunu belediyeler yerine özel şirketlerin el atması maliyetleri bu noktaya getirdi. Nereye kadar sürecek bu artışlar bilmiyorum ama ben artık bir tepki koyup, sesimizi yükseltme taraftarıyım.
yaklaşık 80 kişilik bir koşu grubunun üyesiyim. Artık bu tür yarışlara kayıt olurken indirim talep ediyoruz eğer alamazsak katılmıyoruz. Çünkü zorlaşan bu hayat şartlarında kalan nadir keyiflerimizden biri de elimizden uçup gidecek.
Çok haklısınız.
Gerçi işin mutfağında olanlara da kızamıyorum cp de verilen sular bile ne fiyatlara geldi.
Ben kendi adıma yakın çevremde olan yarışlara katılıyorum. Maksimum bir gece veya hiç konaklamadan yarış sabahında gidiyorum. Yarışmaya katılmak zorunlu mu canım diyecek olanlar çıkabilir ancak hem motivasyon hem de işin keyfi burada
trail yarışlarının genel mantığı bu herhangi bir para ödülü de olmuyor yarışlarda genelde yıpratıcı koşular zaten en yakın yol koşularına gidebiliyoruz bu şartlarda maalesef
Sagalassos ile aynı mesafede bir skyrun olan Tahtalı Skyrun birkaç gün öncesine kadar 1000 TL idi. İki yarışın hitap ettiği koşucu profilleri farklı anlayacağınız. Sagalassos’un skyrunner world series’in parçası olması etkenlerden biri olabilir.
Size naçizane eleştirim şu olacak, St. Paul ilk kayıt ücreti 51k için yanılmıyorsam 1000-1200 lira civarındaydı. Bunu 0’a çeksek bile yapacağınız masraf yine 6000 lira. O kadar da anlamlı bir değişken değil bence diğerlerinin yanında.
Bu konularda organizatör gözünden de fikir edinebilmek için şu podcast bölümlerine göz atılabilir.
Ben açıkçası organizasyonların bu işlerden çok büyük paralar kazandıklarını zannetmiyorum. Asıl ulaşım-konaklama vs… maliyetleri bütçeyi daha çok şişiriyor gibi. 10.000 TL’lik bir bütçe ile yola çıkmak zorundayız diyelim, organizasyon katılım ücretini yarıya düşürse bile bunun bütçedeki payı sınırlı olacaktır.
(Tam bunları yazarken yukarıda @Wade de benzer şeyler yazmış…)
Konuyla ilgili Fatih Topçu’nun (Asla Durma Youtube Kanalı) bugün yayınladığı videoyu izlemekte yarar var:
Yaşar Bey yazınızda anlamadığım bir nokta: Bütün kalemlerin maliyetleri artmışken “malzeme, konaklama, ulaşım, organizasyon” neden tepkinizi organizasyonlara veriyorsunuz anlamakta zorluk çekiyorum.
Bunun alt okuması şu mu? tepki verirsem belki sonuç alabileceğim tek yer organizasyonlar. Bunu böyle mi algılamalıyım? Çünkü bahsi geçen 80 kişilik ekibinizle Nike, Kamil Koç, Pegasus, Shell, BP, Decathlon gibi markalara tepki verseniz nasıl bir dönüş alabileceksiniz?
Öte yandan özel şirketler yerine belediyelerin düzenlediği organizasyonların konudan bihaber olarak organizasyon yapmaya çalıştıkları çok ortada. Şöyle bir temennide bulunabilirim negatif olmamak adına: Dilerim Belediyelerin Spor Dairelerinde konuyla ilgili kişiler görev yapar veya kişiler bu konuda yetkinleşir.
Yarışlara Sponsor desteği ile Katılıyorum Bu konuda yorum yapmaya hakkım var mı bilemiyorum lakin şimdiye kadar edindiğim tecrübeye göre organizasyon katılım ücretleri bu ekonomide gayet normal ve yerinde. Haftada bir pazara gidiyorum ve pazarda harcadığım ücret Bir trail yarış katılım ücretinden çok çok fazla. Diğer arkadaşların verdiği örnekler çok yerinde diğer kalemler aşırı arttı.
Haddime değil ama örnek vermek isterim
Elle tutulur bir trail ayakkabı 4bin₺
İş Görecek Koşu kıyafeti 2-5bin₺ arası
Ulaşım desem 2-5 bin₺ arası
Gittiğin yerde tasarruf edeyim deyip sadece bir çorba içsen 100-200₺
Bunların yanında katılım ücreti birşey değil
Yerli, yurdumda yapılan yarışa euro ile kayıt ücreti mi talep ediyorlar? Güzel iş. Yoksa organizatörler yabancı mı? Bence buna da tepki göstermek gerekir. Yerli organizatörlere destek olup onları ayakta tutmak lazım.
Para / Değer kavramını ayırt etmek gerekiyor,
Bugün dışarda yenilen normalden “ucuz” bir yemek yerken 10 defa düşünün, bu ekonomide herşeyin bir bedeli olduğunu unutmamak lazım.
Yarışların bence şu an yapması gereken her şeyin bedelini ayırması gerekiyor, madalya dahil. Son yıllarda işe yaramayan yarış tshirtlerinin bile ayarı kaçtı, hayır 100 birim veriyorlar bir işe de yaramıyor, hediye bile edilmiyor. Bir şekilde düzene oturması lazım.
Özetle ülkede herşeyin fiyatı saçmalamışken yarışlar çok pahalı demenin gerçekten anlamı yok, değeri arttırmak ya da tercihe bağlamak bir çözüm olabilir.
İddialı olacak ama belediye desteği ve gönüllüler olmasa kimse yarış düzenleyemez şu şartlarla.
Bir iddia değil, gerçek bu.
Katılmadığımız yarışlarda gönüllü olmak gerçekten bu kadar önemli mi? Gerçi öteki türlü organizasyon adam çalıştırmak için para ödeyecek sanırım değil mi? Tek başına gidip gönüllü kontenjanına kayıt olmak da garip olur sanırım.