Geçtiğimiz hafta ilk kez koşulan Uzunetap’ın organizasyonu Istanbul Ultra Trail 30K yarış raporumuzu ekibimizin kurucularından @CemAriturk yazdı. Cem, upuzun bir aradan sonra tekrar aramıza döndü… hem koştu, hem kaleme aldı… Aranızda koşuya ara vermiş olanlar olabilir, belki sizlere de ilham olabilecek ipuçları da bulabilirsiniz bu yazının içinde…
Uyarı: Aman dikkat raporu okurken biraz sıcaklatabilir, serin bir ortamda okumanızı öneririz…
Sağlıkla, koşuyla kalın. Serin kalın.
Team Run.BO’lar adına,
Merhaba,
Uzun Etap daha başarılı bir organizasyon yapabilirdi. 30 derece sıcakta CP’ler de soğuk su yoktu, üstüne 15 km cpsin de SU BİTTİ. Bekleyin gelecek dendi. İşaretleme konusunda problem yaşadık turuncu renk doğada fark edilir ancak mat turuncu kaybolabiliyordu.Yol geçişlerinde emniyet güçlerinden destek alınıp yol koşucular gelirken kesilebilirdi. Biz arabaların geçmesini bekledik. Bitiş kısmı iyi hazırlanmamıştı. Tuvalet para oturacak yer yok ikram çok az suyu bile rica ile veriyorlardı sonlara doğru vermemeye başladılar en azından sınırsız kullanımda kaynak suyu vardı. Alana giriş parayla oldu. ve yarış sonunda verdiğimiz bu paraya bu organizasyon değmedi
Uzun Etap başaramadı bu sefer.
Hepsi değerlendirmemiz içinde yer alıyor ztn… her yarış raporumuzun altında değerlendirme tablomuzun içinde belirlediğimiz kriterlere göre puanlama ve notlar bölümünde de kritikleri yer alıyor ki organizasyonlarımız gelecekte daha iyiye gidebilsin… Gördünüz, değil mi?
Su sorunu 30K parkurunun 3. CPsinde de yaşanmış ve bence de kesinlikle olmaması gereken bir durum. Yol geçişi konusunda da haklısınız ancak ülkemizde bu tür organizasyonlara yetkili mercilerin bakışı ortada; bir futbol maçı için 8 saat şehir ortasında trafik kesilir ancak 3 saatliğine aralıklı da olsa trafiği durduracak mantalite maalesef yok. Mesire alanına girişte indirim vardı ve yine maalesef Türkiye’de her mesire alanı girişi ücretli. Başlangıç ve bitiş alnındaki sorunların ise sponsor desteklerinin az olması ile ilintili olduğunu düşünüyorum. Parkur işaretlemeleri ise bence oldukça başarılı idi; tereddütte kaldığım her seferde 3-4 saniye içinde bir turuncu bayrak gördüm
Benzer sorunlar, amatör olarak ilgilendiğim ve çeşitli yarışlara katıldığım Türkiye’de federasyonları da bulunan daha köklü diğer spor branşlarının organizasyonlarında da yaşanabiliyor. Aslında sözün özü şu ki ülkemizde spor kültürü maalesef yok. Daha kötüsü ülkemizde spor sadece futbol, basketbol gibi siyaset ve endüstri ile işbirliği içinde ilerleyen ve rekabet kültürü ile popüler kültürden beslenen branşlardan ibaret sanılmakta. Bu nedenledir ki bizim gibi bu yola gönül vermiş amatör sporcuların yapması gereken, bu tür organizasyonlar için verilen emeği yok sayarak yermeden ama daha iyisine ulaşabilmek için eleştirerek katkıda bulunmak sanırım. Unutmamak lazım ki ultramaraton, doğa koşusu, patika koşusu Türkiye’de geçmişi çok kısa ve bizim gibi sorumluluk ve bilinç sahibi amatör sporcuların desteği ile kalkınmakta olan bir branş.
Merhabalar,
Ben de 60K etabını koştum. En çok yürüdüğüm, daha doğrusu yürümek zorunda kaldığım yarış oldu. Amacım çok sevmediğim sıcakta koşma işini deneyimlemek ve kendimi görmekti. Ama bu kadar sıcak olacağını, parkurun da bu kadar açık olduğunu düşünmemiştim. 15K dönüş noktası öncesi ve sonrasında aynı yerden koştuğumuz orman içi yürüyüş yolu, patika kısmı da çok bunaltıcı ve nemliydi.
Kişisel yorumlarım;
-Start öncesi organizasyon mailleri ve bilgilendirmeleri gayet güzeldi.
-Start öncesi zorunlu malzeme kontrolü kalem kalem yapıldı ve kontrol listesi ile kitler dağıtıldı. 60K için kafa feneri ve yedek pilleri zorunlu malzeme olarak bence gereksizdi. Sabah 8 start saati ile cut off süreleri dikkate alındığında kafa feneri ve yedek pillerini gereksiz buldum.
-İşaretleme genelde orman yolunda koşulduğu için çok gerekmediği halde fazlaca iyiydi. Dönüşlerde ise ekstra fazla fazla vardı.
-İstasyonlar elektrikten uzak yerlerde olsa da böylesine sıcak bir havada hep soğuk su aradım. Su soğuk olmayınca içtiğim sudan bir şey anlamıyorum, hararetimi hiç almıyor. 40K ve sonrası istasyonlarda su sıkıntısı vardı. El yüz yıkamaya su istediğimizde suyun az olduğunu, arkadan gelenlere yetmeyeceği için veremeyeceklerini söylediler.
-İstasyonlarda haribo olması çok hoşuma gitti, daha önce hiçbir yarışta görmemiştim.
-Finish alanında soğuk su olması güzeldi. Ama geri kalan finish ikramlarını biraz az buldum.
-Madalya ve tişört güzeldi ama açıkçası 60K koştuğum çok sıcak bir yarışta madalyada parkur ayrımı olması güzel olurdu.
Koştuğuma pişman olmadığım bir organizasyondu, emeği geçen görevli ve gönüllü arkadaşların ellerine sağlık. Aynı tarihlerde tekrarı olacaksa mutlaka start saatinin çok erkene çekilmesi gerekir bence.
Genellikle yanlış anlaşılan bu konuya sizin nezdinizde ufak bir açıklama yapmama müsade edin lütfen.
Kafa feneri ve yedek pilleri başta olmak üzere acil durum battaniyesi vs yarışın zaman limitlerinden ziyade yarışın mesafesi ,zorluğu vs gözününe alınarak koşunun kaybolması ,bir yerden düşüp kımıldayamadığı gibi durumlarda ilk yardım ulaşana kadar acil durumlarda kullanması için istenir.İstenen ise olabilecek en optimum malzemedir. Koşucu daha fazlasını isterse yanında bulundurabilir.Koşucu kaybolabilir ve geceye kalabilir hem kendisi hem ona yardıma gelen kişiler için o kafa feneri hayatidir.Koşucu tuvalet ihtiyacı için parkurdan uzaklaşıp düşüp bir tarafını kırar ve hareket edemediği için hipotermiye girebilir.Parkur dışında olduğu için de kimse görmez ve geceye kalır . El kadar 50 gr.'lık acil durum battaniyesi hayat kurtarır.Acil durum malzemeleri 1 defa kullanılır ama o ana kadar hep gereksiz görülür. Keşke bu tip arazi yarışlarının özellikle uzun mesafelerine katılan herkes zorunlu malzeme dışında da bazı ufak ilk yardım malzemesi yanında bulundursa.
Kısacası zorunlu malzemeye organizasyonun yararına değil koşucunun iyiliğine bir durumdur.
Tıpkı emniyet kemerinin zorunlu olması gibi. İnsanlar emniyet kemeri için polise tepki gösterir sanki acil durumda kendi hayatı için önemli olmayacak .
Cevabınız için teşekkür ederim Serdar Bey, söyledikleriniz çok doğru aslında. Kafa feneri noktasında sizin kadar ayrıntılı düşünmedim ama acil durum battaniyesini aynı sebeplerle -hava sıcaklığına aldırmadan- içimden gelerek, doğruluğuna inanarak taşıdım.
Kafa fenerini sırf zorunlu malzeme olduğu için zoraki taşıdım ama dedikleriniz doğru.
Bu arada yukarıda yazmayı unuttum. Organizasyon 60K ve 100K koşucularına Mobiliz firmasından acil durumlarda organizasyona ulaşmak için yarış boyunca kullanmak üzere kol saati verdi. Kullanmadım ama anlattıklarına göre bas konuş mantığında yetkili kişiye sesli mesaj gönderip alabilen bir saatti. Bileğime 2.saat fazla geldiği için çantada taşıdım. İhtiyaç olmadığından kullanıp deneyimlemedim ama patika ultraları için güzel bir cihaz olduğunu düşünüyorum. Tahminimce de 100-150 gram arası bir cihazdı. Organizasyonu bu yönden de takdir ediyorum.
@Serdar Hocam zamanla bu koşuları tecrübe ettikçe, veya başına kötü bir şey geldiğinde tüm koşucular bu zorunlulukları anlayacaktır. Ben Aydos’da ayağımı kırdığımda ilk aklıma gelen ya tek başıma olsaydım ne olurdu sorusu oldu. O nedenle cep telefonu, düdük, fener ve bir miktar yiyecek tüm patika antrenmanlarımda taşıyorum.
Çok takdir edilesi bir uygulama olmuş tebrikler. Bu arada genele yazdığımı anladığınız için de ayrıca teşekkürler Halil Bey:)
Ülkemizde ki yarışların büyük çoğunluğu yarı yeterlik esasına göre düzenlenir. Yani organizasyon esasen parkur işaretleme ve ara istasyonlarda belirttiği yiyecek ve içeceği bulundurmakla mükellef kabaca . Yurt dışı bazı yarışlarda suyunuzu da yanınızda taşırsınız vs .Koşucularımız aslında bir çok ihtiyacını kendileri gidermek zorunda . Misal kimse istasyona geldiğinde elektrolit tablet diye sormaz ama şu yiyecek bu yiyecek var mı diye sorar . O an tamamen kişisel bir ihtiyaç olduğunu düşünmez /farkına varamaz. Örneğin 30 km lik bir yarışın istasyonunda görevli olduğumda ‘‘Çorba yok mu’’ sitemiyle karşılaştığımda çok şaşırıyorum ki çok sık bu soruyla karşılaşıyorum Dağcılıktan kalma sürekli kamp ocağıyla dolaştığım için cevabım ise hazır yanında hazır çorba varsa hemen yapabilirim oluyor Pek tabii yanında ki çorba olanına henüz rastlamadım
Ben de 30K parkurunu koştum, niyetim sıcakta güzel bir antrenman yapmaktı, haliyle pek fazla beklenti ile gelmedim. Nemli ve sıcak havada koşmaya alışık olduğum halde en zorlandığım koşu oldu, bu hali ile önümüzdeki yıllarda birçok kişi zor bir koşuya katılma beklentisi ile gelecektir. Parkurun yarısına yakın kısmı açık toprak yol koşusu, bir diğer yarısı da gölgeli patika ve yürüyüş yolu. Uzunetap organizasyonlarında sıkça olan aynı çizgide git gel maalesef bu koşuda da vardı. Patika kısmı arttırılabilir ve rota daha keyifli hale getirilebilir.
İşaretleme ,birkaç noktada tereddüte düşmüş olsam da fazlasıyla iyidi. Olabildiğine düz bir parkur. Yol geçişinde kontrol olsa tabi ki harika olur ama bir tehlike oluşturduğunu düşünmüyorum. Soğuk herhangi bir içecek bu koşu için olmazsa olmaz. CP’lerde genel olarak pek beslenmiyorum kendim taşıyorum, o yüzden yeterli yetersiz demem zor ama bitiş alanında minik atıştırmalık bir şeyler iyi olabilir. Buz gibi dilimli karpuz satılıyordu bilsem yanıma para alırdım, sıcağın üstüne çin işkencesi gibi oldu . İşin şakası bir yana gidip cüzdanı aldıktan sonra bile yiyecek bir şey imkanı pek yoktu. Kürsüye çıkan arkadaşları beklerken telef olduk. Görevli/gönüllü arkadaşlar da iletişim konusunda biraz çaba gösterebilir, bitiş alanında su istediğimde ‘‘git şurda çeşme var’’ biraz garip kaçıyor. Zira son CP de bir arkadaş yüzünü yıkarken görevli arkadaşın espirisi de yersizdi ve yanlış anlaşılmaya, gerilime çok elverişliydi.
Başlangıç sonrası fotoğraf ve video çekeceğiz diye kamyonetin tozunu soluyarak koşmak ve seramoni için güneş altında beklemek diğer olumsuz notlar.
Biraz aceleye gelmiş gibi bir izlenim vardı, seneye zoru sevenlerin merakla bekleyeceği bir yarış olacak. 60 ve 100 koşanlara helal olsun, hep sizi andık durduk.
bende 30 k koştum bir önceki hafta sapanca 40k kosunca hali ile zorlandık. sıcak ve nem çok etkili idi yol üzerindeki agaç gölgelerine sığınarak devam ettim . bence işaretlemeler yeterli idi hatta çekmeköy ve polonezköyde antreman yapanlar için çok tanıdık bir parkurdu. Cp ler de bi eksiklik yoktu en azından ben geçerken … herkesin emeğine sağlık…
Dağcılıktan kalma sürekli kamp ocağıyla dolaştığım için cevabım ise hazır yanında hazır çorba varsa hemen yapabilirim oluyor 
. İşin şakası bir yana gidip cüzdanı aldıktan sonra bile yiyecek bir şey imkanı pek yoktu. Kürsüye çıkan arkadaşları beklerken telef olduk. Görevli/gönüllü arkadaşlar da iletişim konusunda biraz çaba gösterebilir, bitiş alanında su istediğimde ‘‘git şurda çeşme var’’ biraz garip kaçıyor. Zira son CP de bir arkadaş yüzünü yıkarken görevli arkadaşın espirisi de yersizdi ve yanlış anlaşılmaya, gerilime çok elverişliydi.