Merhabalar,
Yaklaşık 7 Yıldır görece düzenli koşu antrenmanı yapan yıllık ortalama 1200-1300 k hacmi olan amatör bir koşucuyum. katıldığım çok sayıda 30 k lı yarışmalardan sonra 2 defa İda Ultra 66 k ve 2 defa Efes Ulta 61 K Parkurunu bitirdim. Artık 100 ler kulübüne girmek istiyorum. Bu mesafeleri önceden koşmuş arkadaşlarımdan ilk kez bu mesafeleri koşacak bir sporcu için yarış önerisi istiyorum. Görece çok sert ve teknik olmayan bir parkur işime gelecektir. İncelemelerimde Marmaris Ultra 100 k dikkatimi çekti. toplam yükseklik kazanımı 3.776 metre ve bu kazanımın %70 i yarışın ilk yarısında.
Bu mesafeleri farklı parkurlarda koşmuş kişiler olarak ilk 100 k için hangi yarışı seçerdiniz.
Bence ülkemizdeki en kolay 100k ve üzeri mesafeli yarış Efes Ultra 120k.
Zaten 60k parkurunu koşmuşsunuz.
O yüzden rahat rahat bitirirsiniz.
Ondan sonra Kapadokya 119k’yı tavsiye edebilirim.
Kapadokya parkur olarak teknik patika içermeyen, zorlanmadan bitirebileceğiniz bir yarış.
Ege sahillerindeki rotalar sert olur. Marmaris, Bodrum, Latmos gibi yarışların parkurları sert ve teknik olur. İlk 100k için Likya yolu bölgesi bu yarışları pek tavsiye etmem.
Teknik olmasın ama yokuş olsa da sorun etmem diyorsanız İDA ultrayı da düşünebilirsiniz.
Marmaris ultra ve Uludağ ultrayı listenizin sonuna alınız.
Ben de benzer bir arayis icerisindeyim.
En son Iznik 90K ile bu hedefe biraz yaklastim. Kapadokya 120K’ya yazildim ve Tuz Golu 160K’yi (duz oldugu icin gerekirse yuruyerek bitirebilecegimi dusunerek) gozume kestirmeye basladim.
Ben de ilk +100K için Efes Ultrayı seçmiştim. Keçi kalesi çıkışı ve inişi dışında kilometreler su gibi akıyor. Kapadokya’da benzer zorlukta ancak gün içindeki sıcak veya geçen seneki gibi - 7 lere inebilen gece soğuğu işi zorlaştırabiliyor.
Birinci -sallıyorum 12 saatte tamamlıyor- , normal insanlar 20 saat…Belli mesafe, süre sonrası koşma yürüyüşe kaysa da güneşin altında geçen süre çok fazla oluyor haliyle.Yürüyerek bitirmek koşarak bitirmekten zor olabilir yada yürüme hızına yavaşlayanın o yıpranmışlıkla 160k için devam etmesi çok çook zorlu olmalı..Keyifli koşular, tuz gölü 80k’da keyifli olabilir.
Haklısınız, o güneş altında yürümek bile kolay olmayacaktır. Planım, koşunun akşam 6’da başlaması sayesinde, gecenin serinliğinde ve güneş yükselene kadar koşunun önemli bir kısmını tamamlamak ve güneşin tepede olduğu kısmı yürü-koş ile geçmek.
80K’yı da değerlendireceğim, teşekkürler.
Selam,
Sizi tanımıyorum, geçmiş koşularınızı, performansınızı bilmiyorum o yüzden yanlış anlamayın. Size tavsiyem Tuz Gölü 160K’yı “gerekirse yürüyerek bitiririm” diye düşünmeyin.
Parkurun düz olması kimseyi yanıltmasın. Kendine has bambaşka zorlukları var. Güneşi herkes söylüyor ama bence insanı en fazla yoran ve mental olarak gardını düşüren gece bir saniye bile soluklanmanıza izin vermeyen şiddetli rüzgar. Beni çıldırtmıştı. Tek bir cp noktası var. Cp ışıklarını en uzak noktadan bile görebiliyorsunuz. “Hah işte şurası yahu” diyorsunuz ama bir türlü ulaşamıyorsunuz. Bu durumu da defalarca yaşıyorsunuz. Gecesi mental açıdan çok zorlayıcı. Gündüz güneşi konuşmaya bile gerek yok. Hele ikinci gece de koşmak zorunda kalmayı düşünemiyorum. Benzer şekilde zemin de bir süre sonra inanılmaz sinir bozucu oluyor. Sert kısmı betonda koşmak gibi. Sürekli dizlerinizi dövüyor. Yumuşak kısmı ise ilerleyen saatler ve yorgunlukla birlikte çok zorlayıcı oluyor.
Ben olsam ilk 100K üzeri yarış için Tuz Gölünü kesinlikle listeye almazdım. @ismaileren in dediği gibi Efes 120K bence de en güzel seçenek
Teşekkürler, bu detaylar çok kıymetli oldu.
Ben çok düz (dümdüz) bir mantık kuruyorum: İznik 90K koşarak, 2780m yükseklik kazanımını da dikkate aldığımda, efektif olarak 90+10x2.8 = 118km (hatta ben +3km fazla koştuğum için, 121km) koşmuşum gibi düşünüyorum. Bunun üzerine, haftalık koşu hacmimi uygun şekilde artırarak 160K’yı hedefleyebilirmişim gibi geliyor.
Haklısınız, gece koşusunun, rüzgarın ve zeminin zorlukları var. Ama hep bir zorluk olacak o mesafelerde ve o mesafelere yokuşlu bir arazide çıkmaktansa, her halükarda karanlıkta koşma kısmı olacağı için, düz ve hayvan vs. tehlikesinin olmadığı bir arazide çıkmak (gece, rüzgar, zemin zorluklarına rağmen) daha anlamlı geliyor bana.
benim bildiğim kadarıyla ülkemizde yarışçıları vahşi hayvanlardan zarar görmüş bir yarış olmadı. O yüzden hayvan kısmını eleyebilirsiniz.
İnişli çıkışlı kompleks yapıya sahip bir yarış parkurunu zihninizde küçük parçalara ayırabilirsiniz. Böylelikle mental olarak daha az zorlanarak yarışı bitirebilirsiniz.
Ama Tuz Gölü gibi yarışlarda yarış bir bütün olarak mental yük haline gelir. Bir koşu bandı üzerinde koşmaktan bir farkı kalmaz.
Mesela bana koşu bandı üzerinde 100k’mı Efes 120k’mı deseler bir saniye düşünmeden Efes 120k derim. Hatta İznik 160k’yı bile koşu bandı üzerinde bir 100k koşmaya tercih ederim.
Dean Karnazes koşu sırasında hayvan saldırısına uğramıştı.
Teşekkürler, çok faydalı bilgiler. Ama sanırım mental yük beni vazgeçirecek bir faktör olmaz.
Tavsiyeniz için teşekkür ederim. Sanırım ida 110 veya marmaris100 k kulağa daha kolay gelse de Efes 120 yi tercih edeceğim. Zaten efeste koşmadığım tek mesafe bu kaldı. Keçi Kalesine de çıkmak lazım değil mi
selam, ida 110 kolay olmayabilir hatta emsallere göre belki zor bile olabilir.
Bugün geldiğimiz noktada, “100K koşma hedefi tamam!” diyerek parkurun kolayını ve zorunu yorumluyor olmamız gerçekten çok acayip. Bence 100K ve üzeri mesafeler, nerede olursa olsun, sabaha kadar konuşulmayı hak eden, kocaman bir “helal olsun” dedirten konular.
Benim de sene sonunda İda 100 koşum var. Umarım hepimiz o günleri sağlıkla görür ve sağlıkla tamamlarız.
Hazırlık sürecinde, Mayıs ayını sakatlık nedeniyle kapalı geçirdim. Bu durum benim için oldukça üzücü, ama umarım bu süreci aşabilirim. Bu yıl Abant, Kapadokya, Kaçkar ve Tuz Gölü gibi görece daha kolay parkurlarda 60K etaplarına katılacağım. Zaten bu sene 2-3 tane 60K koşusu tamamlamıştım.
Bunlara ek olarak, 100K civarındaki bir koşunun yaklaşık 13-16 saat süreceğini düşünerek, bu doğrultuda zaman zaman uzun antrenmanlar yapıyorum. Örneğin; 20K koştuktan sonra 1 saat tek pota basketbol çalışmak ve ardından 2 saat bisiklete binmek gibi. Özellikle iç mekân bisikletinde sabit şekilde 2-3 saat pedal çevirmek, insanı psikolojik olarak oldukça zorluyor.
Ultra trail mesafelerinde, parkurun tamamı genellikle tek parça halinde koşulmuyor. Örneğin, 20 km koşu ardından 3 km tırmanış ya da yürüyüş gibi bölümler oluyor. Bu nedenle, tek parça durmadan yapılan uzun koşulara da dönemsel olarak antrenmanlarımda yer veriyorum; örneğin 30K gibi. Ayrıca, İda öncesinde İstanbul Maratonu’nu da koşacağım.
Bakalım, umarım hep birlikte sağlıkla tamamlarız.
Başarılar dilerim. İda gerçekten yıpratıcı ve sert. Efes İda ya göre daha kolay gibi geliyor. Mert abinin podcastinde söylediği gibi gerçekten ayarı kaçık davranışlar yeni normal olmaya başladı.Umarım sağlıkla tamamlarız
Yukarıda yeteri kadar anlatılmış ama konunun önemine istinaden bir de ben yazayım dedim Tuz gölü kağıt üzerinde kolay görünebilir ama sanıldığı kadar kolay bir parkur değil hatta baya baya zor bir parkur.