Öncelikle herkese merhabalar,
İlk defa bir yarış raporu yazıyorum umarım çok uzun bulmaz ve sıkılmadan okursunuz:)
Cuma öğlen adanadan yola koyulduk
Ben 80km ye, eşimle kardeşim de 10km koşusuna yazıldık. Koşu öncesinde iyi bir hazırlanma yapamadım ne yazık ki. Ama mental olarak son birkaç ay kafamda koşuyu yaptım diyebilirim. Yani fiziksel değilde daha çok mental olarak hazırdım diyebilirim. (Doğru birşey yapmadığımı anlayacaktım yarış sırasında)
(en uzun mesafe geçen sene 60k koşmuştum kapadokyada).
Arazi ile ilgili olarak geçen seneki yarış raporlarını okuyarak kafamda birşeyler şekillendirmiştim ne yazık ki bunlar da çok örtüşmedi yüzleşeceğim gerçekle:)
Gelelim yarış öncesi geceye, @aykutc abinin kitabından aklımda kalan birkaç nottan biriydi uyku sorunu olmaması için önceki günler uykumu iyice alarak gitmiştim tuz gölüne, neyse ki çok iyi yapmışım çünkü çadırda hem konfor hemde rüzgar sesi ile hiç uyuyamadım diyebilirim. (2-3saat)
Sabah erkenden uyanıp hafif bir kahvaltı yaptım ve kahvemi içtim. Son bir kez tuvalete gittiğimde inanılmaz bir kuyruk vardı. (Zaten bundan dolayı da yarış 10-12 dakikalık gecikme ile başlamak zorunda kaldı)
Ve koşu başladı…
Önce sadece 80km lerin çıkması beni rahatlattı. Diğer katagorilerle beraber koşacak olsaydık belki hız konusunda kafamdaki ayarı yakalamam zor olabilirdi. Güzergah önce yumuşak toprak, yumuşak tuz, sulu bir geçiş (burada çok acı çekecektim) ve kristal tuz (sert) tabakadan oluşuyordu.
Tempomu istediğim gibi ayarlamıştım 8.0-9.0 km/s hız ile ilerliyordum. İlk 21 km bu şekilde geçtim hiç bozmadan. Sonrasında işin acı kısmı başladı:)
İç sesim dile gelmeye başladı ve 1km hızlı tempo yürü, sonra 1 km koş düşünceleri girdi. (Tabii sonrasında yürümeler arttı koşu azaldı:))
Aynı üni. zamanı final gecelerinde saati kurup kalkıp çalışırım deyip her uyanmamda saati bir saati ileri almam gibi:)
30.km geldiğimde sürem fena değildi ama artık mental olarak düşmüştüm. Kimseyle aynı tempoyu yakalayamamıştım, yalnızlık çok yıpratıcı oldu böyle bir mesafede yarış boyunca. Önümde yeşil bir t-shirtlü bir koşucu vardı onu tavşan olarak belirledim kendime arkasında aynı mesafeyi korumaya çalıştım.
40.km ye giderken (dropbag noktası) gerçekten iyice sinirlerim altüst olmuştu, ne işim var burada, lanet okumalara felan başladım (klasik)
Sonra içimden eğer ikinci 40km ye 8saatten az bir süre kalırsa 40.km cp noktasında bırakacağımı söyledim. Bu düşünce hoşuma da gitti rahatlattı:) sonra yine @aykutc abi ve kitabında okuduğum mental mücadele kısımları aklıma geldi:)
Neyse cp ye girdiğimde bitik vaziyetteydim. O yeşil t-shirtlü arkadaş da oturmuş masaj yaptırıyordu kendine. Bende hemen ayakkabılarımı çıkardım. Sol ayak parmağımdan biri son 1km de su toplayıp patlamıştı. Neyse ki (bence yarış bitirme nedenlerimden biri) drop bag içerisine yedek ayakkabımı bırakmıştım. Hoka atr 3 leri kenara bırakıp nike pegasusları giydim. Ve saate baktığımda tam olarak 8 saatim vardı. yeşil t-shirt lü arkadaş bana dönüp 5 km hızı yakalarsak bu iş olur dedi. Bir şey diyemedim. Sonra kendi biraz uzanacağını söyledi. Bana da uzan dediler, bende uzanırsam kalkamam dedim ve hemen bir kahve ve muzu indirdikten sonra çıkacağımı söyledim. Yine aynı rotayı koşacak olmak pisikolojik olarak beni resmen bitiriyordu:/
Neyse artık başlamış oldum, canım çok sıkkın devamlı saatimi kontrol ediyorum 5 km altına düşmemek için. Sonra ayağımdaki yara ile sulu geçişe geldiğimde çektiğim acıyı anlatamam. Acıdan artık gözlerim dolmaya başlamıştı ama ne geriye dönebilirdim ne de olduğum yerde durabilirdim. Devam…
Derken inanılmaz bir fırtına başlıyor şaka olmalı diyorum içimden. (Bir adanalı olarak ettiğim küfürlere değinmek istemiyorum:)
Güneş bir çıkıyor bir kayboluyor ayaklarım bir yanıyor bir normale biniyor.
Artık sinirlerim iyice dengesini yitirdi.
Kendime geldikçe hafif koşu temposuna geçiyorum. Sonra yine yürüme. Cp noktlarında saolsun herkes çok olumlu yaklaşıyor ama ben suratsızım. Çünkü vücudumun heryeri ağrıyor. (Buarada cp noktalarında 1kere bile soğuk birşey içememek çok sinir bozucuydu) (çünkü yoktu) (sadece 40.km drop bag noktasında soğuk bir cola içebildim)
Bütün bu git-geller ile 70.km geldiğimde cp noktasındaki arkadaşlar motive etmeye devam ettiler. Ben yine mutsuz acı içerisinde kısa cümleler ile teşekkür ettim. Bütün yarış boyunca cp noktalarında toplam sanırım 15dk zaman geçirmişimdir. (Bitirebilmemdeki diğer nedenlerden biri)
Artık son 10km girmiştim. Etkinlik alanı ufukta, acılar her yerimde, yola devam ediyorum. 10 km mesafenin 2 saat sürecek olmasını düşünmek sinirimi yine bozuyor ve arkasına yine sulu geçişine geldiğimde tekrardan sol ayak parmağımdan cosss diye yanma başlıyor:) artık sinirden gülerek devam ediyorum. Ve güneş batıyor. Kafa lambamı çıkarıp ilk gece koşu deneyimi (daha çok yürüme diyebiliriz) başlamış oluyor. Her adımda çıtırtılar yükseliyor etrafımda, biraz endişeli bakıyorum etrafıma. Artık etkinlik alanın ışıkları yaklaşıyor, alkış seslerini duyuyorum önümdeki koşucular için. Ve son km girdiğimde kafa lambalarıyla diğer koşucuları bekleyenlerden tezahürat sesleri yükseliyor, yüzüm ilk defa gülüyor uzun saatler sonunda. Artık son 500 mt sanki bir kabus sonrası uyanış gibi başlıyorum koşmaya, inanın tamamen bilinçsiz gerçekleşiyor bu koşu, resmen ayaklarım kesiliyor yerden. (Bu tempoyu son 30km de hiçbir zaman yakalayamayan ben) çan sesleri insan sesleri birbirine giriyor, hiç bitmesin istiyorum o anın, bu tempomun.
13 saat 35 dakika ile geçiyorum son noktayı.
Yüzümde tebessüm vücudumun yarısı sancılar içinde boş boş oturuyorum beni bekleyen yakınlarımın yanına. Her 2dk da bir dönüp onlara “çok acı çektim” diyorum gülerek:)
Bu uzun yazıyı dayanabilip okuyanlara ve okumayanlara teşekkür ederim:) (“amatör” bir koşucu adayının yarış raporu)
Volkan Murat Uzun