Big’s Backyard Ultra 2020

Sonuçlar

Terumichi Morishita’ya üzüldüm…

https://www.instagram.com/p/CVObxm-rXQ_/

3 Beğeni


2020 Ağustos’ta Amerika kıtasının en alt noktasından en yüksek noktasına 33saat 32dakika koşarak 29 yıllık rekoru kırmış ve kendi belgeseli olan ayarı kaçıklardan.
Geçen yılın haberi:

3 Beğeni

Son turlarda elinin kırık olmasına karşın belli etmemiş.Pokerde elin belli edilmemesi durumunu gerçek anlamda yaşamış.Yukarıdaki bağlantıda fotoğraf ve söyleşi bulunmakta.

4 Beğeni

Harvey Lewis veganmış :astonished: :four_leaf_clover:

3 Beğeni

Haha, aynı şeyi söyledim podcastte. :slight_smile:

3 Beğeni

Ayarı Kaçanlar 31. bölüm bu ve benzeri yarışlara değiniyor.
27 Kasım’da Backyard Ultra Türkiye ayağının İzmir Urla’da yapılacağını bu bölümde öğrendim.

http://www.mcr-racesetter.com/yarislar/backyard-ultra/

Türkiye yarışında kaç turda biter, bunu belki vakti gelince ayrı başlık ve ankette konuşulabilir.(Heryerde konuşulur da ayrı başlığı hak ediyor, ondan)
Not:Sona kalan kişiler yorulduğunu belli etmiyor, mantıklı. Peki yorulmadığı halde yorgun olduğunu hissettirse ve 5-7 tur böyle devam etse diğer kişinin motivasyonu, konsantresi nasıl olur?(Merak)

4 Beğeni

(henüz ayrı bir başlık olmadığı için buraya devam ediyorum, ama Urla yarışı için başlık açılırsa belki oraya alınabilir)

Merhabalar! Geçen hafta Chartreuse Backyard Ultra’ya katılma şansım oldu. Fransa’daki backyard yarışlarından birisi ve üçüncü defa düzenlendi. Urla yarışına veya daha sonra benzeri etkinliklere katılmayı düşünenlere faydası olabileceği için gözlemlerimi kısaca aktarmak isterim.

Hızlıca etkinlikten bahsetmek gerekirse, Fransa’nın Barkley’i olan Chartreuse Terminorum’u düzenleyen grup tarafından organize ediliyor (içerisinde bazılarımızın tanışmış olabileceği Raidlight’in kurucusu Benoit Laval’da var). Parkur yaklaşık 400 metre irtifada. Başlangıçta önce bir stadın etrafında dönüyor sonra patikaya giriyorsunuz. Patika farklı genişlikte (1 ile 3 kişinin yanyana koşabileceği değişkenlikte), yer yer taşlık ve öncesinde yağmış olan yağmurdan dolayı ufak su ve çamur göletleri barındırıyordu. Taşlara takılmamak için biraz dikkat etmek gerekse de backyardların genelinde olduğu gibi herhangi bir teknik zorluğu bulunmuyor. İrtifa farkı 20 m.

Yarışın katılımcı sınırlaması 200 kişiydi. Bu aslında biraz yüksek bir rakam. Muhtemelen lojistik olarak o kadar kişinin çadır kurmasına uygun bir alan olmadığı için, turlar arasında stadın hemen yanında yer alan kapalı spor salonunu kullandık. Bu konaklama açısından belirli oranda rahatlık sağlıyor. Kendi (katlanabilir) masa, sandalye ve yatağınızı getirebiliyordunuz. Herkesin getirdiğini söyleyemem (örneğin aracım olmadığı için bende yoktu) ama özellikle destekçileri ile gelmiş olan katılımcılar donanımlıydılar. Sanırım Urla yarışında çadır konaklaması olacak, en azından eğimli sandalyenizin olmasını öneririm, rahat edersiniz. Yine belki diğer backyardlardan biraz farklı olarak organizasyon aynı zamanda turlar arasında basit seviyede de olsa patika koşularında alıştığımız şekilde atıştırmalık yiyecek ve içecek sağladı. Özellikle çorba, noodle ve kahve olması desteğiniz yoksa güzel bir avantaj. Bu sanırım yine biraz lojistik sebeplerden, spor salonunda ocak yakmak mümkün değildi ve sadece 4-5 priz vardı (örneğin su ısıtıcı için). Çok net belirtilmemiş ama sanırım Urla’da katılımcılar yiyecek ve içeceklerinden kendileri sorumlu (sormakta fayda var).

Koşunun kendisi aslında oldukça basit. Dışarıdan herhangi bir destek almadan her saat 6.7 km’lik parkuru tamamlıyorsunuz. Baton kullanmak ve müzik dinlemek yasaktı (müzik konusunu Urla için teyit etmekte fayda var). Nisan ayında kayıt olduğumda amacım hem backyard konseptini deneyimleyebilmek hem de sınırlarımı görebilmekti. Yarıştan önceki hafta sonu soğuk algınlığına yakalanınca planlar maalesef değişti. Koşup koşamayacağımdan emin değildim. İki gün öncesinde tam olmasa da büyük oradan kendime gelince, en azından birkaç tur için de olsa etkinliği görebilmek için katılmaya karar verdim. Dağlık bir bölge olduğu için hava sıcaklığı tahmini gece ve gündüz -3 ile 5 derece arasındaydı. Sanırım bir iki derece daha sıcak olmuş olabilir. Urla yarışının ılıman bir iklimde düzenleniyor olması katılımcılar için olumlu bir nokta. Tedbir olarak tüm turlarda burun ve ağzım baffla korunaklı şekilde koştum. Çok rahatsız edici olmadı. İlk turlar yolunda gidince hedefimi 24 saate çektim, 46-48 dakika aralığında, stabil bir şekilde turları tamamladım. Daha çok dağ koşuları koştuğumuz için ironik bir şekilde en hızlı 160 kilometrem olduğunu söyleyebiliriz. Eğer (uzun) yol veya pist koşucusu değilseniz, katılımcıların büyük bir kısmı için de belirli sınırları geçtiğinizde görece en hızlı uzun koşunuz oluyor.

Önceki yorumlarda da bahsedildiği gibi backyard olukça stratejik bir koşu. Tek bir kazanan strateji yok, hayattaki birçok durumda olduğu gibi sizin koşu stilinize ve yarış zamanındaki durumunuza uygun strateji var. Chartreuse’de yaklaşık 200 kişi olduğu için doğal olarak katılımcıların profilleri görece geniş bir aralıktaydı. Örneğin oldukça hızlı koşan (kulüp) sporcular vardı. Bunların bir kısmı (örneğin yarışı uzun süre lider götüren sporcu) parkurun son bir kilometresi haricinde koşarak turları kısa sürede tamamladılar. Bir kısmı ise dönüş noktasına kadar hızlı koşup (başlangıçta stad etrafında dönüldüğü için dönüş noktası orta noktadan daha ilerideydi) sonrasına yürüyerek turları 50 dakikanın üzerinde tamamlamayı tercih etti. Birincisinde daha fazla dinlenme şansınız oluyor, ikincisinde ise daha az soğumuş oluyorsunuz. Eğer hızlı koşamıyorsanız, o zaman sizi makul bir sürede bitiş çizgisine ulaştıracak şekilde tur içerisinde hızlı koşuculara göre daha uzun koşmanız ve sonrasında yürümeniz gerekiyor (veya önce yürümeniz sonra koşmanız veya dönüşümlü olarak yürüyüş ve koşu arasında geçiş yapmanız; hepsini uygulayan sporcular vardı, genel olarak önce koşu sonra yürüyüşün daha yaygın olduğunu söylemek mümkün). Turlar arttıkça doğal olarak yavaşlıyorsunuz, dolayısıyla eğer benzer zaman aralıklarında turları bitirmek istiyorsanız koşu süresi de artmaya başlıyor. Benim özelimde, 35 dakika koşu sonrasında yürüyüş ile başlayan turlar zamanla 35 dakika koşu, sonrasında daha yavaş tempoda koşu ve yürüyüş, son turlarda ise sabit tempoyla koşuya dönüştü. Eğer en fazla turu atmak yerine başka hedefleriniz varsa (100 km, 24 saat vb.) o zaman süre odaklı bir yaklaşım sanırım kötü bir strateji değil. Chartreuse özelinde 12 (80 km), 15 (100 km) ve 24 (160 km) turda bırakan insan sayısındaki sıçramalar bu durumu biraz destekliyor.

Elbette turları benzer zaman aralıklarında bitirmek zorunda değilsiniz. Zamanla tur sürelerini uzatmak mümkün ama bunun doğrudan etkisi dinlenmek / bir şeyler atıştırmak / ihtiyaç gidermek için daha az zamanınızın olması demek. Sürdürülebilirlik azalıyor. Bu noktada aslında destekçiniz olmasının önemli bir farklılık yarattığını söylemek mümkün. Normal patika koşularında bir iki dakikayı çoğu zaman önemsemeyiz, backyard’da ise tam tersi. Çorbanızın hazır olduğunu bildiğinize veya bir şeyler atıştırırken aynı zamanda size masaj yapılabiliyorsa turu 46-48 yerine 50-52 dakikada tamamlayabiliyorsunuz örneğin. Urla’da katılımcı sayısının az olduğunu dikkate aldığımızda destekçisiz koşucu pek olmayacaktır diye tahmin ediyorum.

Diğer bazı noktalar:

  • Bir günden uzun süren koşularda genelde ikinci geceden itibaren uyku problemleri yaşanmaya başlanır. Koşu öğlen saat 12’de başladığı için gece turlarına erken ve zinde geçiş yaptık. Daha erken başlansa belki ilk gece de biraz daha kırıcı olabilirdi.
  • Koşuda yanınızda zorunlu malzeme olan telefon ve gece kafa feneri haricinde bir şey taşımanız gerekmiyor. Sırt çantalı çok az katılımcı vardı. Koşuda genelde kısa aralıklarla az miktarda su içilmesi önerilir ama (en azından hava sıcak olmadığı için) tur aralarında su içmek de yeterli olabiliyor.
  • Tek koşuyorsanız genelde önünüzde veya dönüşlerde yanınızdan geçenler olduğu için pek yalnızlık çekmiyorsunuz. Ufak gruplar olmasına rağmen genel olarak beklediğimden daha fazla yalnız koşan kişi vardı.
  • Doğal olarak kısa sürede parkur ezberleniyor. Ara noktalar arasındaki zamanları temponuza bağlı olarak kolaylıkla tahmin edebiliyorsunuz. Kişisel olarak kullanmadığım için faydası olur mu bilemiyorum ama GPS’li saatleri olanlar vardı. Zaman veya mesafe uyarılarını duyabiliyorsunuz.
  • Herkesin farkında olduğu gibi turlar arttıkça fiziksel olduğu kadar zihinsel dayanıklılığın önemi artıyor. Örneğin kas ağrısı çekiyorsanız her turun başlangıcında yeniden ısınana, sızı biraz azalana kadar dişinizi sıkmanız gerekiyor. Uyku basınca gözünüzün kapanmasına mümkün olduğunca engel olmaya çalışıyorsunuz veya azalan sürede mümkün olduğunca dinlenebilmeye. Bir sonraki tur yeniden… Bu bağlamda Urla’daki takım koşusu biraz garip kaçmış gibi.

Chartreuse Backyard Ultra bu yıl 38. turda bitti. En son ayakta kalan en hızlı koşan olmadı. Önceki yıllarda 41 ve 46. turlarda bitmişti. 85 tur ile karşılaştırınca elbette az ama genel olarak ciddi rekabet olmadığı sürece backyard koşularının büyük kısmının 35-50 saat aralığında tamamlanmasını beklemek sanırım hatalı olmaz. Farklı ve eğlenceli bir konsept gerçekten. Urla katılımcılarına şimdiden başarılar! Sorularınız olursa yazabilirsiniz.

18 Beğeni

@tgirgin deneyim ve gozlemleri harika anlatmis.

Biz de genel anlamda kavram uzerine konusmustuk.

Bu arada Izmir’deki yarisin adi Backyard Urla olabilirmis :wink: Guzel olurdu.

8 Beğeni

Öncelikle çok tebrikler. Bende Urla’da koşmaya gidiyorum ve çok heyecanlıyım,

Yaşadıklarımı burada paylaşacağım bakalım neler olacak:)

Merak ettiğim vücut durup kalktıkça neler hissediyor ? Deneyimleyip görümcem.

3 Beğeni

Merhaba,
Forumu çok sıkı takip etmiyorum demek ki yeni fark ettim bu başlığı. Evet, Farm Olea Backyard Urla olabilirmiş ismi. Bakalım başka neler geliştirilebilir.

6 Beğeni

Peki 1 saati 4’e bölsek, her 15 dakikada 1mil koşmayı zorunlu tutsak?
Aynı yıl sanal olarak bu gerçekleştirilmiş, 63 saat 422km.

Tercihiniz ne olurdu?

  • 1 saat 4 mil koşar, tekrarlarım
  • 15 dakika 1 mil koşar, tekrarlarım
0 oylayan
1 Beğeni