Atina Maratonu tavsiyeler / yarış raporu arıyorum

Herkese merhaba,

Bu yıl Atina maratonu için çok heveslendim. Bulduğum herseye okumaya izlemeye çalışıyorum ancak Türkiye’den katılan, yarış raporu yazana pek rastlamadım. Forumda da aratmama rağmen bir sonuca ulaşamadım. Belki forumda katılan, araştırmış tecrübelerini paylaşmak isteyen vardır diye bir sorayım dedim.

2 Beğeni

Resmi sayfaya bakmışsınızdır.Ben de Atina maratonu ile ilgili Türkçe bir rapor bulamadım.

Genelde mediumda raporlar olabiliyor, bir örneği aşağıda:
Google Araması: medium athens marathon

Koşan arkadaşlarım deneyimlerini merakla bekliyoruz, belki de ilk rapor @nex55 'den gelecek.

1 Beğeni

Çok teşekkür ederim, medium hiç aklıma gelmemişti rapor aramak için :smile:

Bu gidişle ilk rapor benden gelecek sanırım :sweat_smile:

2 Beğeni

en iyi maraton sürenizi yapmak gibi beklentiniz olmasın. Parkur buna etmiyor.
ama ortamı güzel oluyor.
o ortamda olmak için ve parkuru görmek için gidip koşmaya değer.
İstanbul’dan Atina’ya kadar otobüs ile gidebiliyorsunuz. o yüzden ulaşım sıkıntı değil.
ama toplu taşımada yan kesicilik olabiliyor. o yüzden tavsiyem aracınıza yeşilkart sigortası yaparak aracınız ile oraya gitmeniz.

3 Beğeni

Haruki Murakami’ nin Koşmasaydım Yazamazdım adlı kitabında bahsediyor, resmi bir yarış için yazılmış bir yazı değildi hatırladığım ama aynı parkuru koşmuş ve güzelde yazmıştı.

3 Beğeni

Biraz kişisel olacak, kusura bakmayın ama 2017’de koşmuştum, kalfım çektiği için kötü anılarım olsa da kişiselleştirmeden uzak kalmaya çalışarak ama büyük ihtimalle başaramayarak kötü bir parkur olduğunu düşünüyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam ilk 20-30 k hiçbir izleyici olmadan kendi kendinize koşuyorsunuz, (ara ara köyler olsa da) ama elbette Atina candır.

6 Beğeni

Kalimera :slight_smile: İlk yarış raporumu yazarak bir açığı kendimce kapatmaya hazırım :sunglasses:

Öncelikle konuya mı devam edeyim yoksa ayrı yarış raporu olarak mı yazayım bilemedim ama üzerine düşününce bu sayfadaki değerli fikir ve tavsiyelerle birlikte bir arada olsunlar istedim ve buraya yazmaya karar verdim ancak son takdir yönetici ve düzenleyicilerindir.

Hatırlayabildiğimce detaylı olarak yaşadıklarımı ve düşündüklerimi (planladıklarımı) yazmayı planladım ancak bu konuda değişik yarışlardan okumam hariç bir tecrübem yok, eksik kalanları ya da sormak istediklerinizi buradan elimde geldiğince cevaplamaya çalışırım. Özellikle de planlamada masrafları da belirttim ki niyetlenen olursa kendini ayarlasın diye (Rakamları hep € cinsinden yazdım, hem kur değiştikçe yazının geçerliliği uzasın hem de ilerde yazının maksadını aşacak ekonomik konulara girmeyelim diye)

  • Önbilgiler:

Daha önce hiç paylaşamadım, 2019 yılından beri gayet amatörce koşuyorum. 42 yaşıma gelmeden (41’imde tamamlamış oldum) bir maraton bitirmek gibi bir hedefim vardı. Özel bir yarış olsun derken Maraton’un doğduğu (en azından öyle pazarlanan diyerek polemiğe girmekten kaçayım) yerde orjinal rotada koşayım dedim. Sonra @mmustafa beyin tavsiye ettiği kitaba da bakınca “Haruki Murakami” nin de aynı şeyi düşündüğünü gördüm. Aklın yolu bir diyorum :stuck_out_tongue:

İlk maraton için çok uygun bir rota değil Atina, herkes, her yazı böyle diyor. En büyük sebebi irtifa ve sıcak. Yarış sonunda Garmin, toplam irtifa kazanımımı 350m olarak ölçtü. Ben şahsen senelerce treking/tırmanış tecrübeme güvendim. Ama niyetlenenler için yokuşlu patikalarda (ya da belki merdiven) antreman şart. İzmirde yaşadığım için sıcağa iyi kötü alışığım sayılır, bakalım :slight_smile:

  • Antreman Planı

Yarışı, mesafeyi ve tırmanışı hiç küçümsemeden kendime bir plan çizeyim dedim. Bunu düşünmeye başladığımda yarışa yedi aydan uzun bir süre vardı. Garmin saatim olduğu için Connect sayfasına girip antreman planlarına baktım hemen. Daha önce Coach planlarını takip etmiş ve memnun kalmıştım ancak onlar yarımaraton seviyesine kadar. Coach planların avantajı antremanı verdikten sonra nasıl yaptığınıza da bakarak dinamik olarak güncelliyor kendini.

Maraton için bu imkanım olmayınca statik planlara yöneldim. Bu planlar markadan bağımsız standart planlar, 12-14-16 haftalık değişik planlar var. Bu planlarda geçen sakin koşu, interval hızı, rahat kalp seviyemi belirlemek için önce 12 haftalık, “Performans arttırma” planını yaptım. Şimdi 2019’dan beri koşan biri için bu Pace ve nabız değerlerini biliyor olman lazım diye düşünmeniz normal, ben işimi sağlama alıp kendimi bir daha deneyerek (Cooper, threshold testleri) ve kendimi dinleyerek bunları güncelledim diyelim.

İlk planımı sorunsuz bitirip, bir hafta ara verip esas maraton planımı başlattım. Bu arada yeme içmeme de dikkat etmek istiyordum ancak düzenli idman ve yaz tatili derken açlığım giderek artıyordu ki Runger deyimi ile tanıştım :slight_smile: Bu konuda tek yapabildiğim, şekerden kaçınmaya çalışarak, kompleks karbonhidrat ve protein’e yönelmeye çalışmak oldu. Uykumu ise tam istediğim gibi düzenleyebildim. Hergün 23:30-24:00 aralığında uyuyor, 6:00 - 6:30 aralığında da uyanıyordum (haftasonumu daha erken kalkıp uzun koşulara gidiyordum elbette :sweat_smile: ). Bu detayları neden veriyorum, maraton planı gibi uzun soluklu bir plan takip ederken düzenli yaşamak çok önemli, haftanın üç ya da dört günü antreman var ve geri kalan günleri de efektif dinleme ve aileme vakit ayırmakla doldurdum. Haftalık planım süprize yer bırakmayacak kadar doldu, hayatım da hiç olmadığı kadar düzenli oldu.

Bu antreman planını tek bozacak bir şey yaptım, belki de hataydı bilmiyorum ama hiç kafamda canlanmayan mesafeleri görebilmek adına başka bir hayalimi, Tuz gölünü 40Km koşmaya karar verdim. Nasılsa esas hedef yarışıma daha on iki hafta vardı, toparlardım. Planımın çok da uygun olmayan bir yerinde bir pazar uzununu Afyonkarahisar’da gerçekleştirdim. Bu belki ayrı bir yazı konusu ama hayatımın en korkunç deneyimlerinden biriydi, 25-26Km’de hiç bu kadar koşmamıştım farkındalığı, daha önce hiç yaşamadığım bir Runners High durumu, 34Km’de duvara döndü. Hep okuduğum meşhur duvarı deneyimledim. Ne yedim ne içtimse kar etmedi, yürümeye başladım; telefonumu çıkarıp, eşi dostu aradım derken yürüyerek bitirdim Tuz Gölü’nü.

Belki hataydı ama bana çok şey kattı bu deneyim. Artık 30’lu kilometrelerden bahsederken, 4 saati geçkin koşu süresi derken tecrübesiz değildim, kafamda canlanan çok şey vardı. Üstelik sıcakta koşmak konusunu da kapattım gibi hissediyordum, Atina tarihinde hiçbir zaman o kadar sıcak olmamıştı zira :hot_face:

Kasım ayına geldiğimde belki yoruldum belki de sürantrene oldum bilmiyorum, artık daha isteksiz daha zorla çıkmaya başladım her antremana. Özellikle de bu dönemde eşim ve arkadaşlarım çok yardımcı oldular. Uzun soluklu planların en önemli ikinci noktası da destek kesinlikle. Yola çıktığınız motivasyonunuz kaybolmuyor ama mutlaka bir yerde yoruluyorsunuz. O noktada elinizden tutacak dostlar mühim. Mesela, bir pazar sırf üşengeçlikten uzun koşuma çıkmayı bir saat daha erteleyeyim dedim, alarmı kapatıp geri yattığımı farkeden eşimin “yat yat, o maratonu öyle yatarak *** koşarsın” diyerek beni kaldırıp zorla göndermesini, bütün arkadaşlarımın plan programlarına neresi uyuyorsa özellikle de son aylardaki koşularıma eşlik etmelerini ve Kasım ayı boyunca türlü bahanelerle arayıp kontrol etmelerini unutamam.

  • Yarış Bilgileri ve Kayıt

Etkinliğin sayfasında çok bilgi yok ve çok da hızlı güncellenmiyor maalesef. Ancak parkur ve program bilgilerine ulaşabilirsiniz. Çok hızlı özet geçmek istiyorum. İki tip katılım var; ilki temel katılım sadece 45€ ve bizim ülkemizdeki yarışlarda gördüğüm her hizmet ve ürün var. Ancak avrupa birliği vatandaşı değilseniz (misal biz) bu seçenek bize kapalı biz full+full paket almalıyız ki o 100€ temel pakete ek olarak, sırt çantası, havlu, Akropolis müzesine giriş kartı (buna çok sevinmiştim ama akropolis’in kendisi değil sadece müzesinde geçerliymiş. Akropolis’e giriş 10€) ve full Akbil bile bu pakete dahil.

Not: Ekinlik sayfası ne kadar zayıfsa mobil uygulamaları da o kadar iyi, özellikle canlı takip arkadaşlarımın çok işine yaradı. Hem finişte bekleyenler, hem de İzmir’de ailem ve arkadaşlarım beni takip ettiler.

Belki siz maraton değil de 10Km ya da 5Km koşmak istersiniz ya da size eşlik eden bir arkadaşınız ister o seçenekler de biraz daha ucuza mümkün bu etkinlikte.

Rota başlangıç ve bitişin aynı olduğu bir loop değil, Maraton kasabasından başlayarak, Atina’nın Panathenaic stadyumunda (Modern Olimpiyatların ilk yapıldığı, tamamen mermer olan stadyum :heart_eyes:) bitiyor. Başlangıç noktası uzak olduğu için Atinadan servisler kalkıyor, zaten full Akbil’i de ondan veriyorlar sabah o seferlere ulaşabilesiniz diye.

Yarış saat dokuzda start alıyor ve akşamüstü beş buçukta da bitiyor. yani cutoff süremiz sekiz buçuk saat.

  • Seyahat Hazırlığı/Planlama

Benim hedefim erkenden belli olunca bu kısma yeterince vakit ayırabildim. Bu başlıkta @ismaileren bey İstanbul’dan özellikle de karayoluyla ulaşım konusunda değerli tavsiyeler vermişti, ancak ben İzmir’de ikamet ettiğim için, ben paşa paşa havayollarına baktım ki neredeyse her havayolu İstanbul’dan aktarmalı Atina uçuşu yapıyordu. Çözümü bir Yunan firmasında buldum, eski Olimpic Airlines olan Aegean Air İzmir Atina direkt seferler yapıyordu. Cuma akşam gidip, Salı Akşamüstü dönüşlü bir uçuşu gözüme kestirdim. Biletleri haziran ayında alarak hem hesaplı aldım (kişi başı gidiş dönüş 90€) hem de bu bedeli önceden ödeyerek, toplam masrafımı aylara bölmüş oldum. Uçak biletlerini alınca da etkinlik kesinleşmiş adı konmuş bulundu. Arkadaş grubumuzdan sevdiğimiz bir çift de (bilet fiyatını duyunca) koşmasa bile bize eşlik etmek için bilet alınca, konaklamayı dört kişi için bakmaya başladım.

Konaklama için yer bakarken göz önünde bulundurduğum noktalar basitçe:

  1. Servislere yakınlık,
  2. Finişe yakınlık,
  3. Gezilecek yerlere yakınlıktı.

Gözüme Syntagma meydanını kestirdim, istediğim heryere yakındı, booking’de bu civarda bol seçenek vardı. Bu meydana çok yakın mesafede iki odalı bir daire kiraladık. İki aile gideceğimiz için hem rahat ederiz hem de hesaplı olur dedik. Daireyi Haziran ya Temmuz gibi 670€ maliyetle ayırdık.

Sonrası her seyahatta olduğu gibi, nereye gidelim, nerede ne yiyelim araştırmaları ile geçti.

  • Atina ve Yarış Öncesi

Planladığımız gibi Cuma akşamı Atina’ya indik. İzmir Atina seferi çift pervaneli ufak bir uçakla yapılıyor ve biz çok nostaljik bulduk. Ekonomik olsun diye bagaj almamıştık, al valizleri ve sırt çantaları ile beklemeden havaalanından çıktık.

Havaalanından şehre gidişin en kolay yolu tren elbette. Bu noktada henüz full Akbil’im elimde olmadığı için herkes gibi ben de 9€ bilet alarak seyahat ettim. Bütün tren koşucu doluydu buna şaşırmadık ama sonra dört gün boyuca koşucuların Atina’yı nasıl ve ne kadar istila ettiklerine şaşırdık. Sadece Maraton kategorisinin 15000 kontenjanı vardı ve bir önce bu rakama ulaştık kayıtlar kapandı diyen bir eposta almıştım.

Atina’yı İzmirden çok da farklı bulmadım ve yabancılık da çekmedik. Ancak haklarını yemeyeyim gördüğüm en temiz şehirlerden. İnsanlar da oldukça rahat.

Herkesten duyduğunuz gibi mutfakları bize çok yakın ve hatta yemek isimleri de çoğunlukla benzer ancak bu yemeklerde hep ufak tefek farklar var ki bu nüansları yakalamak hepimizin hoşuna gitti. Porsiyonlar bize kıyasla oldukça büyük, söylediğimiz hiç bir yemeği tek kişi yiyemedik. Farklı şeyler tatmak isteğiyle hep az az ortaya söyledik biz de. Ortalama bir kap yemek 10€ idi. Kahvaltıda kruvasan ve sebzeli kiş’lere daldık bol bol. Bunlar da 2,50 - 3 € fiyatlardaydı.

Yarış kitlerinin alındığı alan kaldığımız yere görece uzak kalmıştı, bir tek oraya yürüyemedik. Onun dışında planladığımız her yere yürüyerek gezerek bol bol görerek gitmiş olduk. Ayrıca yarış öncesi ısınma, sonrası soğuma yerine de geçti bence :sweat_smile:

  • Maraton

Herşeyden önce bu yıl 39.su yapılan bu etkinlik takdir edersiniz ki gayet oturmuş, herkes ne yapacağını biliyor ve yeterince tecrübeli. Bir de şunu ekleyeyim, 15000 katılımcı için ~34000 gönüllü var. kafamı ne zaman hangi yöne çevirsem, gülümseyen, cesaretlendiren yardıma hazır birini gördüm.

Ne bu çapta bir organizasyona ne de bir yurtdışı yarışına (Sakız’da koştuğum bir 10K hariç) katılmamıştım, maalesef kıyaslayabileceğim bir yarış/organizasyon deneyimim yok.

Sabah servisler oldukça sık ve seri ilerledi. servis noktalarına ulaşırken, her hallerinden koşucu olan kalabalığı izlemek yeterli oldu :slight_smile: neredeyse hiç bekelemeden servislere bindik ve dolan otobüs anında kalktı. Otobüs harekete geçer geçmez radyo’dan yunanca ve İngilizce kaydedilmiş, yarış bilgileri akmaya başladı. Başlangıç noktasının düzeni, başlangıç blokları, renk kodları, yardım alabileceğiniz noktalar, checkpointler, bunlarda neler bulabileceğiniz, finiş, aklınıza ne gelirse defalarca aktı yaklaşık bir saat boyunca. Bu ilerlediğimiz güzergah çoğunlukla birazdan koşarak döneceğimiz güzergah olduğu için etrafı keşfetmeye koyuldum. @emremurat bey’in uyardığı gerçek burada gözüme çarptı. güzergahın çoğu yerleşim yerlerinden uzak, desteksiz sakin sakin geçecek gibiydi. Gelmeden izlediğim video’larda bu kısımlar sıkıcı olduğu için kesilmişti, neyse ki ben önceden hazırlıklı idim :slight_smile:

Maraton koşmanın felsefi bir anlamı da var bence, saatlerce kendinle kalmak ve fiziksel olarak da bir yola çıkmak, herşeyden önce insanın kendisini daha derin keşfetmesine yol açıyor bence. Ya da benim hüsnükuruntum bilemedim. Herkesin yolculuğu kendine has ne de olsa.

Otobüslerden iner inmez bizi ellerinde kocaman poşetler dağıtan gönüllüler karşıladı ve giymemiz için bize poşetler verdi. Tecrübeliler bilir, sabah ayazında altın değerinde bir ikram bu.

Üzerinizden çıkardığınız kalınları dropbag’e yerleştirip, kargo kamyonlarına verdiğiniz yer de burası. Kamyonlar sıralanmışlar, sıra numaranıza göre dropbag’leir topluyor ve finişe götürüyor, finiş noktasında da gene sıra numaranıza göre sıralanmış şekilde duran aynı kamyondan eşyalarınızı alıyorsunuz, benim üzerimdeki yağmurluğum ufalabildiği için, dropbag vermedim, elimde taşımayı tercih ettim. Nasılsa finişte beni kuru kıyafetlerle karşılayacak eşim ve arkadaşlarım da vardı :slight_smile:

Start alanında ki burası da Maraton stadyumu devamlı anonslar ve müzik eşliğinde başlangıç bloğumu bulmak, tuvalet sırası beklemek, ısınmak derken start zamanı geldi çattı.

Bekleme alanında insanları gözledim bol bol her çeşit insan var. Her seviyede koşucu var. Herkesin hedefi beklentisi farklı. Gözüme çarpan bir diğer konu, neredeyse kimsede başka etkinliğin tshirt’ü şapkası yoktu. Ya Atina maratonu tshirt’ü ya da düz beyaz, kırmızı, mavi neyse bir parça giyip gelmişti. Yurtdışında mı adet böyle ben mi denk geldim bilmiyorum ama farklı geldi bizim yarışlardan.

İlki beşinci kilometreden olmak üzere her iki buçuk Km’de bir istasyon var. Her istasyonda su mutlaka var, ayrıca Powerade, çoğunlukla muz, iki noktada jel, bir kere powerbar istasyonda bulabileceklerinizden. hayatımın en uzun koşusu olmasına rağmen ilk kez hiç su taşımadım, her istasyonda verilen suyun birazını içip, birazıyla serinleyip çöp alanına şişeyi atıp devam ettim. Böyle birşeyi hiç tecrübe etmemiştim, ama çok çok sevdim :slight_smile:

Sağlık görevlileri gönüllülerden değil Kızılhaç’tan (muhtemelen onlar da gönüllüdür ama 34000 içinde bu görevliler yok) bir motor ve kıpkırmızı tulumlu iki kişilik ekipler halinde düzenli olarak yolda hazır bekliyorlar, bir istasyonda sedyeli müdahale ekibi de var. Bir söylemem gereken de sağlık görevlilerinin parkur ilerledikçe sıklaşması ve sayılarının artması idi.

Yol boyunca destek yok ancak yalnız kalmanız da olası değil, 15000 koşucu var demiş miydim ? Ne hızda koşarsanız koşun, her noktada birileri var yanınızda :slight_smile:

Yerleşim yerlerinden geçerken destek inanılmaz, halk sokağa dökülmüş, şamatası bağrışı, çoluk çocuk, müzik derken coşmamak elde değil. 19Km civarında içinden geçtiğim kasabada (adını hatırlamıyorum, hatırlasam telaffuz etmem zaten mümkün değil) dizilmiş irili ufaklı çocukların bir elleri ile çak yaparken hepbir ağızdan “bravo, bravo” diye şarkı tutturması unutulacak manzara değildi benim için. Bir de hep fotoğraflarda görüp de kendim yaşayamadığım pankart konusu var. hatırladığım en komiklerini yazayım bir çırpıda;

  • “Zaten kimin ayak tırnağına ihtiyacı var ki”
  • “Bunu yapan ilk kişinin öldüğünü biliyorsun değil mi ?”
  • ve favorim, “Duvar diye birşey yok”

Son 1Km içinde İsa gibi giyinen birinin taşıdığı yunanca pankartta da “Son çok yakında (The end is near)” yazdığını sonradan öğrenip çok gülmüştüm.

Finiş noktası olarak seçilen stat kesinlikle çok görkemli ve etkileyici ancak esas etkileyici olan kalabalık ve coşkusu, yol ne kadar çoğunlukla sakinse son 10Km hele de son iki kilometre kelimenin tam anlamıyla yıkılıyor. Dereceniz, hızınız hiç önemli değil, size sadece böyle bir işe cesaret edip katıldığınız, bu noktaya geldiğiniz için öyle bir saygı, öyle bir coşku hissettiriyorlar ki kelimelerle ifade edemem.

Son ikiyüz metre kal stada girerken böyle bir coşku, finiş çizgisinin görünmesi, nihayet yarışı tamamladım hissiyatı da zirve yapıyor. İlk maratonunum finişi böylesine bir ortamda ve bu statta olduğu için çok mutluyum. İlk maraton olarak burayı seçmekle doğru bir iş yapmışım dedim.

Şimdi bu noktada, ay çok yokuş vardı, sıcaktı, tecrübesizdim aslında daha iyi de koşardım diyip kendimi olduğumdan iyi gösterme çabasına girmiyorum :slight_smile: İlk ve en iyi maraton derecemi yaptım, hiç de iyi olmayan 5:26’lık derecemle de gurur duyuyorum. :sunglasses:

  • Çıkardığım Dersler:

Hazırlanırken yakaladığım, düzen ve destek en önemli konular bence. Böyle uzun soluklu işe girişirken buna dikkat etmeliyim. Bir de bugüne kadar sadece okuduğum ve ancak son hafta anladığım, sizinle paylaşmak istediğim bir söz var.

Maraton yüzlerce kilometre ve aylarca sürer. Sadece son 42,2 kilometresini kayıt altına alırlar

Dilim sürçtü ise, hatam olduysa affola :slight_smile:

30 Beğeni

Tebrikler, çok güzel bir yarış ve yarış raporu olmuş :clap: :clap: :clap:

2 Beğeni

Tebrikler. Raporu okuduktan sonra gelecek senenin kayıtları açılmış mı diye bakmaya gidiyorum… :slight_smile:

3 Beğeni

tebrikler, çok güzel bir rapor olmuş. Raporu okurken diğer taraftan uçak/otobüs fiyatlarına bakmadım değil… 2010 yılında gitmiştim Atina’ya… yıllar sonra yeniden üstelik maraton koşmak için gitmek harika olur…

3 Beğeni

Yeşil pasaportum gelsin, hemen kayıt oluyorum. İnanılmaz teşvik edici, detaylı bir rapor.
Size zahmet bir de Paris Maratonu koşar mısınız? :wink:

3 Beğeni

Çok keyifle okudum ve pankartlara da ayrıca bayıldım :joy: emeklerinize sağlık

2 Beğeni