Olimpik atlet olabilmenin ilk gerekliliği genlerdir diyebiliriz sanırım. İstediğiniz kadar çalışın ve hatta doping kullanın, genetik yatkınlık yoksa ve üstüne bir de 30dan önce spor geçmişi yoksa belki sub3 gelir ama 2:50den aşağısı mümkün değil bence… ki sub3 bile genetik yatkınlıkla ve sağlık geçmişi ile yakın alakalıdır. Örneğin genetik yatkınlığı (ataları yuksek irtifalarda yaşamış topluluklardan çıkma) olsa bile çocukluğunda ağır zatürre geçirmis veya yoğun sigara kullanımı ile (isterse 10 yıl önce bırakmış olsun) akciğer kapasitesi zarar görmüş insanlar için sub3 bile zorken olimpik seviyeden bahsetmek yanlış olur sanırım.
Bu açıdan bakınca sportif yarışlar adil degildir.
Yanlız, amatör spordan beklenti şudur diyebiliriz. Genetik yatkınlığı olmayan, yakın geçmişinde kendine iyi bakmamış, bakamamış kişilerin elde ettiği başarı, olimpik bir atletin elde ettiği başarı ile ayni hissi doğurabilir. Önemli olan da budur. Kendi PBsini koşan kişinin mutluluk seviyesi, milli seviyede yarışıp, dördüncü gelerek kürsü kaçıran kişinin mutluluk seviyesinden fazla olabilir.
Buna benzer bir konuyu Paris olimpiyatları başlığı altında Mert hocam dile getirmişti.
Branş seçme şansı değil de katılmak zorunda kalsaydım diyelim. Secme şansı deyince ‘e şıkkı hiçbiri’ der çekirdeğimi alır TV karşisinda olimpiyatlari izlerdim ya da daha iyisini yapıp çıkıp dışarıda koşardım. Katılmak zorunda kalsaydım ise, hangi branşı seçerdim bilmiyorum ama bu kesinlikle boks olmazdı