Yarış sırasında moral düşmesi olursa nasıl başa çıkıyorsunuz?

Ayakların ağarlaştığı, koşmanın çileye dönüştüğü bu anlara belli bir süre dayanılabilirse vücudumuzun bir çeşit yenilenme yaşayacağını ve duvarı aşacağımızı çoğumuz biliyoruz. Bu sorun illa ki maraton ve ultralarda olacak da değil, ön sıralardaki koşucuların ciddi pacelerle koştukları 7 kilometrelik Nike Run sırasında da bu sorun yaşanabilir. Ancak bu anları atlatabilmek için herkesin kendi kendini motive yöntemleri var. Sizler bu durumda ne yapıyorsunuz? Benim bir çok yarışım bunu halledemediğimden istediğim gibi geçmeyebiliyor. Belki buradan ipuçları çıkartabilirim :slight_smile:

2 Beğeni

Ben durumla mücadele edebilmek adına koşarken müzik dinlemeyi bıraktım.
Artık kendimi dinliyorum. vücudumu, nefesimi dinliyorum.
Aslen sizi moral düşmesini değil duvara çarpmayı tarif etmişsiniz ve genel kanının aksine duvara çarpma bir 7k yarışında dahi yaşanabiliyor.
Koşarken kendimi dinlediğim zamanlarda duvarın yaklaştığını daha kolay hissedebiliyorum ve çarpma olmadan kendimi dizginleyip az hasarla atlatabiliyorum durumu :slight_smile:

1 Beğeni

Ben de dizginlemeyi öğrendim ancak bu sefer de yavaş koşmuş oluyorum :smile:

Ben mesafeyi bölmeyi hedefliyorum. Böyle olunca hem kırılma az oluyor, hem de istediğim süreye yakın bitirebiliyorum. Örnek, yarı maraton koşuyorsam, odak mesafem 10.5 km oluyor. bu geçişi yapınca, kendime “hadi eve dönüyoruz” diyorum, sonra da, kendimi yoklayıp, gücümün geri kalanı ne kadar sürede bitirebileceğimi düşünüyorum. Güçlü hissediyorsam, tempoyu koruyor ve kalanı da bu şekilde bitiriyorum, Gücüm yoksa veya kendime inanmıyorsam, o zaman kalan ikinci yarıyı bitirip bir daha kendimi kontrol ediyorum. Böylece kendimle bol sohbetli bir yarış bitirimiş oluyorum :stuck_out_tongue:

Müzik dinliyorum son zamanlarda. Bu da beni ayrıca motive ediyor.

5 Beğeni

Müzik dinlemeyerek kendi sesini dinlemek belki bir yol olabilir.
Fakat benim tercih ettim, müzik dinleyerek kendime hedefler koymak. Sanki bir rakibim varmış ve ben onunla yarışıyormuşum gibi hissetmeye çalışıyorum. Bu his emin olun, önünüzdeki tüm duvarları yıkacaktır! :smile:

3 Beğeni

Ben genelde finişi düşlemeye çalışırım. Bir fikir bulunup ona tutunurum. Yaptığım antrenmanlar, herhangi bir anı, sevdiğin biri, bir şarkı, herhangi bir şey. Bir ara şunu da yazmıştık.

2 Beğeni

Durumu kabullenmek tavsiyelerden biridir. Ultralarda ben bunu bir adim oteye goturuyorum. Bekledigim anin geldigini, olmasi gerektigi gibi dibe vurdugumu kendime hatirlatiyorum. “Basa gelen cekilir” demeyip “cekilmesi gereken basa gelir” diyorum. Ultracilar arasinda bilinen bir soz vardir: “Ultra kosarken kendini iyi hissediyorsan dert etme birazdan atlatirsin” der. Bunun tersi de dogrudur. Eger dibe vurduysan bundan sonrasi sadece daha iyi olabilir. Ne mi yaparim? Yarisin ara hedeflerinden birine ulasmis olmanin mutlulugu ile kendimi tebrik eder, yuzume bir gulumseme kondurur ve bulundugum anin keyfini cikartirim.

4 Beğeni

24 saatte bunlara hiç ihtiyaç duymadım gerçi.Bu konuda sorunum yokmuş demek ki.

1 Beğeni

uzun yarışlarda moral bozukluğu ve mod düşmesinin en önemli nedenlerinden biride yeterli ve zamanında beslenmemekktir. kan şekerinin düşmesi ve elektrolit dengesizliğinide kendisini bu şekilde hissettirebilir

Merhaba!
Uzun ya da zorlu koşularda tükenmişlik duygusu benim de çok sık yaşadığım birşey. Fiziksel olarak belirgin bir sorunum olmamasına ve hazırlıklı olmama rağmen bazı koşularda bir aşamadan sonra önce mutsuzluk sonra da öfke duygularıyla birlikte kendimi yorgun hissetmeye başlıyorum! Bunu iki nedene bağlıyorum, ya aslında olması gerektiği gibi hazırlanmamışım ve bu tükenmişliğin nesnel bir karşılığı var, ya da durum tamamen psikolojik! Her iki durumda da etkili olan bir çözüm buldum son aylarda: kola!! Daha doğrusu kafein içeren yiyecek ya da içecekler. Bu tür bir tükenmişlik yaşamadan önce bol yeme içme kuralının yanısıra belirli noktalarda kafein desteği gerçekten işe yarıyor. Türkiye’de var mı tam bilemiyorum ama kafeinli enerji jelleri ya da efervesan tabletleri kullanıyorum. Ama tabi bildiğimiz kolalı içecekler en kolayı en sadesi.

3 Beğeni

İznik öncesi etrafımda hem stresli hem de hırslı insanlar görmeye başladım. Koşu Gazetesinde, Noyan Kıran’ın yazdığı güzel bir yazıdan beni çok etkileyen ve bu sefer yarışta mutlaka hatırlayacağım bir bölümü paylaşmak istedim, kendisinden yazısını böldüğüm için özür dilerim.

“Bir koşucu -ya da sporcu- daha hızlı veya daha uzun, veya sadece koşabilmek için dayanıklılık ve süreklilik isteyen bir yolda ilerliyorsa, bunu yaparken kendisini çevreleyen fiziksel şartlardan yakınmıyor veya bunları aşmayı bir başarı kriteri olarak öne sürmüyorsa, finiş çizgisini kaçıncı sırada geçtiğini umursamadan, beden ve ruh sağlığı veya sadece daha iyi bir kendisi için çalışıyorsa, yaptığı işi –zorlanıyor olsa da- kolay gösteriyorsa, yani alçak gönüllü ise o koşucuya zarif diyebiliriz.”

4 Beğeni

Haruki Murakami’nin “Koşmasaydım Yazamazdım” kitabında okuduğum çok güzel bir cümleyi hatırlıyorum koşarken zorlandığım anlarda.

“Pain is inevitable, suffering is optional”

Yukarıda arkadaşlar da belirtmiş, ben hedefleri bölüp, ufaltarak ilerlemeyi tercih ediyorum.Böylelikle, hedefin birine geldiğimde tükenmiş hissediyorsam dahi, bana mental güç ve güven veriyor, kendime getiriyor.

Daha da tükenmiş olduğum durumlarda, “power song” tabir edilen beni gaza getirebilecek şarkıları playlistimde daha sık çalmaya başlıyorum:)

Glikojen tükenmesi ile henüz karşılaşmadım, dolayısıyla duvara çarpmadım.Ancak maraton koşusunda, fiziki olarak kas ve iskelet ağrıları hissettiğimde,zihmini başka tarafa yönlendirmeye çalışıyorum.

Bu şekilde düşen moralimi ve irademi kontrol etmeye çalışıyorum.

Morali arttırmak için:

1- yemek | Birşeyler yiyince, bilhassa şekerli bir tat olduğunda, güzel bir his oluşuyor diyebilirim. Karnın doyması, ‘altım kuru, keyfim yerinde’ tarzı bir rahatlık yaratıyor.

2 - kıyafet değişikliği | Uzun bir yarışta (İznik gibi), drop bag’den çıkaracağınız gıcır bir çift çorap, sevdiğiniz bir t-shirt, ‘işte şimdi geliyorum!’ morali yaratacaktır.

3 - tempo yavaşlatma, yeni bir sisteme girmek | düzen iyi hissettirir. Hızlı tempoda gidip, sürekli durmak zorunda kalmaktansa, yavaş ama istikrarlı bir tempoda gitmek, ‘bu lokomotif ağır ama gidiyor arkadaş!’ duygusu yaşatacaktır. Ayrıca baştan zorlayıp herkesi geçip, sonra geçilmektense; başta uygun tempo gidip, sonra geçmek, çok daha güzel bir his.

4- ezgi tutturmak | müzik dinlemek elbette güzel, ama özellikle BPM’e göre şarkılarınızı ayarlamadıysanız, bazı şarkılar sizi farkında olmadan hızlandırabilir veya yavaşlatabilir. Mutlu giderken, enerjinizin tükendiğini hissedebilirsiniz. Ben kendi adıma dramatik geçen anlarda, o an aklıma gelen bir şarkıyı veya tınıyı kendi nefesime göre mırıldanmayı seviyorum. Tekrar tekrar, o da sitemin bir parçası haline geliyor.

5- Eşlik bulmak | Eğer tek ilerliyorsanız, arkadan gelen birilerine takılmak iyi gelecektir. Maratonda değil belki ama ultralarda sohbet zamanın daha akıcı geçmesini sağlayacaktır.

6- Uzakta bir noktaya bakmak | Koşarken bastığımız yere bakmamız gerekebiliyor ama uzakta bir nokta belirleyip oraya bakmak, güzel oluyor. Hem vakit geçiyor, hem de o noktadan sonra yeni bir nokta belirleyip, yarışı mikro parçalara bölüp yönetebiliyorsunuz.

X Saate bakıp hesap kitap yapmak | Çok ucu ucuna bir istasyona yetişme durumu yoksa, sürekli saate bakıp ‘şu tempoda koşarsam şu vakitte varırım oraya’ hesapları yapmak, ve hesapları sürekli tekrarlamak, stresten başka birşey yaratmayacaktır.

5 Beğeni

Bu kafein olayı benimde başıma geldi.Çekmeköy 60km koşusunda 40. km lerde bir arkadaş bana nescafe classic uzattı hepsini ağzına dök ardından su iç dedi.Kan ter içinde yarısı yere yarısı ağzıma burnuma olmak üzere denedim.Hakikatende bir müddet sonra kendinizi daha iyi hissediyorsunuz kafanız daha iyi çalışmaya başlıyor kendi telkinlerininz daha inandırıcı gelmeye başlıyor.

1 Beğeni

Tüm sıkıntılarına rağmen, gerçekten yaşadığımı hissettiren ender anlardandır… Başa çıkmak bi’ yana, keyfini çıkartırım…

1 Beğeni

Yaptığım antrenmanların beni bu sıkıntılara karşı hazırladığını ve yarışı bitirmeme yetecegini düşünürüm.

Ne kadar moralim bozulursa bozulsun yarışı bitirmek zorunda olduğumu düşünürüm .

Böylesi acıların çekildikçe guzellescegini Düşünürüm maraton esnasında kendime kizarim yeterince hazirlanmadigima kizarim bir daha gelmek istemiyorum derim lakin bitirebilmenin hazzı hepsini örter seneye nerede kalmıştık deyip pişti yapmanın mutluluğu ile her dem yeniden dogarim yarıştan kim sıkılması.

ben şimdiye kadar modum düşmedi düşerse kesinlikle kendimi yarşta gibi hissederdim heralde o zaman modum yükselir :slight_smile: tavsiye ederim arkadaşlar