Antalya Maratonu 2015 ardından

Bir yarışı daha geride bıraktık.
Bizim insanımız her ne kadar eleştiriyi hakaret gibi algılayıp hemen savunmaya geçsede birşeyleri geliştirebilmek adına elimizdekileri eleştirebilmeliyiz diye düşünüyorum.

İstanbul Maratonu, Antalya Maratonu gibi uluslararası organizasyonların bir turizm faaliyeti gibi düşünülmesi ve hatta ülkeyi tanıtıcı bir faaliyet gibi düşünülmesi taraftarıyım.
Hatta İstanbul Maratonunda 42k kayıtlarının yarıdan fazlasının yabancılar olduğunu düşünürsek bunun kesinlikle böyle olması gerektiğini düşünüyorum.

Çok eleştirdiğimiz İstanbul Maratonunda zaman sınırı 5:30 idi. Kuzenim Kasım’da İstanbul’da ilk maratonunu koşmuştu. 5:53 ile bitirmişti yarışı. İstanbul’da 5:30 sonra Polis araçların tarzan ingilizceleri ile yarışçıları zorla kaldırıma atmaya çalışmaları, kontrol noktalarındaki suları arabalarının bagajlarına atmaları falan böyle bir organizasyonda asla yaşanmaması gereken çirkin görüntülerdi. Ama İstanbul’da süre tutan görevliler oldukça özveriliydi ve polislerin zoruyla zaman gösteren saatleri sökselerde, polisler pek anlamadığı için yerdeki çip okuyan sistemi sökmediler ve 6:15 civarına kadar kayıt aldılar. İstanbul Maratonunu bitirenlerin neredeyse %10’u 5 saat üzeri yarışı tamamlamıştı.

Gelelim Antalya Maratonuna. İstanbul Maratonunda 5saati üzeri bitiren kişi sayısı neredeyse Antalya Maratonunda start alan maratoncu sayısına eşitti. Ama ilk 1 km harici şehrin hiçbir ana caddesini kapamayan ve turizm şehrinin ölü sezonunda şehri bir nebzede olsa canlandırabilecek bir organizasyonda zaman sınırı sadece 5saat ??? 5:30 değil. İstanbul’da 5:30 dan sonra ortaya çıkan tarzan ingilizceli polisler burada 5:00’dan sonra ortaya çıktı ve şehri koşucuların işgalinden kurtardı. Kuzenim 5:20 gibi bitiş çizgisine geldiğinde zaman kaydetme sistemi çoktan kapatılmıştı. Özverili bir görevli sağolsun kağıt kalemle gelenlerin sürelerini kaydetmeye çalışıyordu.

Ve işin asıl komik tarafı ise; 5:20’de bitişe gelen kuzenim sadece orada madalya bulabildi. Ne su veren kişiler, nede gıda verenler, ne masaj yapanlar iş başındaydı. Herkes oradaydı ama Cam piramit kilitlenmişti ve tüm görevliler mesaimiz bitti diye sigara molasına geçmişlerdi. Yani 5:00 de tüm personel paydos etmişti ???

New York şehrinin bir sembolü haline gelen ve 2014’de 50bin530 bitireni ile dünyanın en büyük maratonlarından birisi haline gelen New York Maratonunda zaman sınırı 8:30 iken, 500 kişiyi zar zor bulduğun bir organizasyona 5saat sınır koymak neyin kafası? Hadi yerel yönetimlere söz geçiremediniz ve bir Pazar günü sabahın 07:00sinde kapatılan şehrin ara sokaklarını (ilk 1k harici şehrin hiçbir ana caddesi kapanmamıştı) 14:00den daha sonraya kadar kapatmak için izin alamadınız diyelim; peki tüm o masaj yapanların, su dağıtanların, gıda dağıtanların, yani tüm personelin 14:00 olur olmaz mesaisini bitirmek neyin kafası? O kadar sponsor ismi vardı broşürlerde. oradaki personeli 1-2 saat daha iş başında tutmak kaç kuruş masraf açardı ki size?

O yorgunlukla bitiş noktasında su arayan kuzenim bir daha Antalya Maratonuna gelmemeye yemin etti. Maraton bitirip oraya gelmişsin. tüm personel orada ama sen ne su, ne gıda nede masaj alamıyorsun, çünkü hepsi paydos etmiş ve sigara içiyorlar orada. Yüzümüze küfür etselerdi daha çok kıramazlardı kuzenimi. 3:55lik kendi en iyi zamanımı yaptım ama organizasyon sayesinde onun dahi keyfini çıkaramadım.
Bende ilk defa maraton koşacak arkadaşlarıma ve/veya 4:30 üzeri maraton bitirme hedefi/gücü olan arkadaşlarıma Antalya’ya gelmemelerini öğütlüyorum.

Umarım seneye kafa olarak birşeyler değişir.

7 Beğeni

Ben olaya farklı bir tarafından bakacağım.Çok katılmak istediğim bu yarışa ne yazıkki elimde olmayan sebeplerden dolayı katılamadım.Dün yarışın bittiği vakitden itibaren yarışla ilgili bilgi alabilmek için internetin altını üstüne getirdim ama işe yarar hiçbir bilgiye ulaşamadım.Bu mesajı yazdığım zamana kadar hala daha sonuç bilgileri yarışın resmi sitesi dahil hiçbiryerde yok.Sadece birkaç yerel Antalya haber sitesinde yarışı ilk sırada bitirenlerin ismi var; herhangibir süre bilgisi yok.

Ama birçok ulusal sitede maraton etkinliği dahilinde yapılan 200m topuklu ayakkabı koşusuyla ilgili haberler var.Demek ki maratondan daha önemli bu etkinlikler.

Benimde geçen hafta sonu yapılan Trabzon Yarı Maratonu’ya ilgili birşeyler yazmam lazım ama her yazmaya kalktığımda sinirden siliyorum.

2 Beğeni

sonuçlar burada var. http://www.departiming.com/

antalya halkının ilgisizliği çok şaşırttı beni. bir de bazı istasyonlardaki ankara’nın bağları çalan zurnacılarla bayrak sallayan yeniçeriler :smile:

ben yarı maraton dönüşünde son 2 istasyonda su bulamadım. umarım daha sonra su gelmiştir maraton koşanlar için.

Bence koşuya ilgi duymayan, ilgi duymadığı gibi kavramak için dikkatini vermeyen yöneticilerin işi bu durumlar. Ama şikayet etmek anlamlı değil. Onu geçelim. Ama yolu kapanan halktan çok tepki vardı, hatta bir yerde polis araya girdi hakemin üzerine yürüdüler. Peki şehir dışında koşulsa ne olur bu yarışlar, bitiş veya başlangıcı şehirde olsun, 1 saate bitsin mesela. Ya da yarışlar sabah 05;00’de başlasın 09-10’da bitsin? Olmaz mı?

En nihayetinde bir kültür meselesi bu.

Yurtdışında bu tarz yarışlar, şehirde yaşayanlar için bir şölen, keyif olarak görülüyor. Sokaklarda, bariyerlerin arkasından olduğu kadar evlerinin camından tezahürat yapanlar var. Bitiş çizgisinde kendi evinden getirdiği yiyecek-içeceği, çizgiyi geçenlere dağıtanlar var. Kısacası müthiş bir sevgi var.

Biz henüz o noktada değiliz. Sevgiyi değil saygıyı arıyoruz. ‘Tamam desteklemesin, ama önümü de kesmesin’ arzusundayız.

Yarışları şehir dışına taşıma fikrini pek olumlu bulmuyorum. Ancak birbirimizi (ben koşan, sen yabancı) tanıyarak, sevgi-saygı köprüsünü kurabiliriz. Bu yüzdendir ki şehir içinde yaptığımız antrenman koşuları bile insanlara bilinçaltından bir empatiyi kazandırabilir. Yarış günü geldiğinde, ‘a tamam, benim mahallemde de koşanlar var’ diye belki güzel bir aidiyet/sahiplenme duygusu yaşayabilir.

Farkında mısınız, artık ‘koşuyorum’ dediğinizde, ‘öyle mi, adım adım’dan mısın? Bağış topluyor musun?’ gibi sorularla muhatap olabiliyorsunuz. Koşarken bağış toplayın ya da toplamayın, sadece bu soruyu duymak bile koşu ile ilgili çevremizde belirli bir farkındalığın oluştuğunu gösteren güzel bir şey.

Sosyal medyada paylaşılan yarış fotoğrafları, spor mağazalarının vitirnlerindeki koşu ürünleri, vs, güzel bir etkide bulunuyor sürece. Artan yarış ve yarışçı sayısı da gayet olumlu.

En nihayetinde koşuları ve koşanları agresif karşılayan insanlar, yalnızca bizim değil, bizim etkileyebildiğimiz tüm diğer koşmayan insanlarla birlikte ancak tutumlarında değişikliğe gidebilir diye düşünüyorum. Dolayısıyla tüm semtler ve sokaklar koşulmalı!

9 Beğeni

Adım adım cıların yarıştaki saygısızlıklarından diğer koşucuların önünü kesmesinden sol tarafta yayıla yayıla yürümesinden 1 tekerlekli sandalyeli kardeşimizin başında 50 kişi toplaşıp diğer koşanları hiçe saymalarından gereksiz şovlarından o kadar rahatsız oldum ki anlatamam.Bu yarış sadece iyilik organizasyonu ise koşmamıza gerek yok . Hep beraber 10 km yürüyelim olsun bitsin. Koşu adabı /kültürü diye bir şey var ve her şey yazılı olması gerekmez.En azından koşan insanların belli bir kültürde olmasını beklemek sanırım yanlış değil. Yarı maraton koştum ve dönüşte adım adımcıların bu sağa sola yayılmış arkasını önünü kontrol etmez gezen tayfası yüzünden tahminimce 2 dk geç geldim finişe ve yolda da bir sürü tartışma yaşadım. Finişe geldiğimde ellerinde '‘kadına şiddet hayır’ pankartı taşıyan 6 kişi durmuş fotoğraf çektiriyordu artık yapacak bir şey omuzu gömdüm ve kendimi finişe attım. Tabii ki bi sürü tartışma .Yarışımı rezil eden başta Adım adım olmak üzere diğer bilmem ne oluşumları bu yarış ve organizasyonlar hepimizin ortak kullanalım ve lütfen başkalarına saygılı olalım.Konuyu açan arkadaşın anlattıklarına ise sonuna kadar katılıyorum.Ben de maraton koşan arkadaşlarımı finişte beklediğimde değil 5 saat civarı 3 saat civarı gelen arkadaşlarıma bile içecek bulamadım koşup gidip büfeden aldım.Kendi en iyi derecem hariç berbat bir organizasyondu benim açımdan. 2847 numaralı koşucu benim

2 Beğeni

Çok kötü bir organizasyondu. İlk kez katıldım ve bir daha katılmayı düşünmüyorum. Halbuki geçen sene katılan arkadaşlarım çok övmüştü. Bu sene değişen belediye, değişen sponsor organizasyon saçmalıklarında etkili olmuştur mutlaka. Bir kere biz start verildiğini bile anlamadık. Biri konuşuyor ama ne dediği zar zor anlaşılıyordu. Bir tek 10K’cıların geç başlıyacağını anladım. Sonra saygı duruşu yaptık. Neden yaptık bilmiyorum. Sonra milli marşımızı okuduk. Ardından ben etrafımdaki 10K’cılara “sizin start geç olucak geri gidin” demeye başladım. Sonra anladımki her tarafım 10K koşacaklarla dolu. Yanlış yerde olan bendim :frowning: O ara maraton/yarı maraton startı verilmiş. Hiç anlamadım. İnsanlardan izin istiyerek, omuz koyup özür dileyerek önlere ulaşıp koşuya başladım. Hatta 7,8K civarında 10K numaralı bir kadın koşucu gördüm, geri koşuyordu. O da anlamamış ve maratoncularla koşmaya başlamış. Tam bir saçmalık. Aynı şeritte gidip geri gelmekte çok kötü. Hızlı YM’ciler döndüklerinde hep kalabalığın içine girdiler, kendilerine yol açmaya çalıştılar. Yarış sonrası yiyecek, içecek organizasyonu rezildi.

İsmail’in bahsettiği polis tacizini benim arkadaşım da birebir yaşadı. 5:36’da bitirdi maratonu. Ara yollar da açıldığı için dönüşleri de karıştırmış. Polise nerden gideceğini sorduğunda sadece “kaldırıma çık” cevabını almış.

istediğim gibi olmasada 3:53:36 ile en iyi derecemi yaptım ve Antalya defterini kapattım.

3 Beğeni

@necdet Merak etmeyin şehir dışında da koşuyoruz. Arazi koşu yarışlarında şehrin hiçbir sakinini rahatsız etmeden, hiçbir sokağını kapatmadan koşuyoruz. Yol maratonları dünyanın her yerinde bu saatlerde ve de şehirlerin merkezlerinde koşuluyor ama nedense sadece bizim insanımız bundan rahatsızlık duyuyor ?? Nedense sadece bizim insanımız bu tip organizasyonları şehirden kovmak derdine düşüyor. New York Maratonu veya Berlin Maratonu gibi organizasyonlar neredeyse şehrin bir simgesi haline geldiler. Oralarda bu organizasyonları insanlar rahatsız olmasın diye şehrin dışına alın veya sabah 05:00de başlatın dersek adama gülerler.
Zaten hali hazırda ilk km yi saymassak şehrin hiçbir ana caddesi kapatılmamışken,
birçok kavşakda tüm yarış boyunca kontrollü olarak araç geçişlerine izin verilmişken,
bu rahatsızlık niye?

Niye şikayet etmeyelim? Niye eleştirmeyelim?
Hiç kimse şikayet etmesse, hiç kimse eleştirmesse o yöneticiler hatalarını nasıl görecek?
Şehirlerde bu organizasyonlar olmassa bu kültür nasıl oluşacak?

Newyork Maratonunda çok kalabalık olduğu için başlangıç kademeli olarak yapılıyor ve yarış tam 8:30 saat sürüyor ama orada kimse şikayet etmiyor ama nedense bizim insanımız pek kolay rahatsız oluyor.

3 Beğeni

“Arkadaşlar , eğer 4 yanlış 1 doğruyu götürmeseydi bütün cevapları sallayacak insanların yaşadığı bir ülkeden söz ediyoruz :slight_smile: Kesinlikle bir bütünlük algısı veremeyen , şeylerin ve sistemlerin birbirine derinden bağlı kavramlar olduğunu , herşeyin bir şekilde diğerinden etkilendiğini , kolabrasyon ve topyekünlüğün önemini bir türlü anlatamayan , ancak olayları ve formülleri ezberleten bir eğitim sisteminden geçmiş insanların ülkesi.Burada her şey laf olsun diye yapılır , herşeyle dalga geçilir , her şey aşağılanabilir…Kelimenin tam anlamı ile eğer bir yanlış beni etkilemiyorsa aslında çok da önemli değildir, o kadar da çözülmesi gereken bir şey değildir, benim eyleme geçmemi gerektirecek bir şey değildir.Bu ülke " beğenmiyorsan defol git " ülkesidir.Burada önemli olan güzel bir şey yapmak değildir ,önemli olan “benliğin” olduğu gibi kalması ve kişisel çıkarlardır.Anlık bireysel tatmin üzerinden hareket eden tüm eylemler , bunların biraraya tesadüfen gelmiş olması hiç bir zaman saygın bir toplum yaratabilecek ivmeyi kazanamayacak , " şunun şurasında kaç yıllık ömrüm kaldı sanki” algısı nedeniyle Türk Toplumu asla gerçek bir organizasyon düzenleyemeyecektir.Bu işin fıtratında var bu …"

6 Beğeni

Yazdıklarımı sildim, vazgeçtim.

Yanlış biliyosunuz.
Koşuya ve koşanlara saygı duyulması için uğraşan çok fazla kişi yok.
O yüzden benim gibi birisine her yerde rastlayamassanız.

1 Beğeni

[quote=“ismaileren, post:8, topic:576”]

[/quote] Çok taihsiz bir paragraf olmuş.

42.2 km koşu. Zaman limiti 5 saat 30 dk. Yani bir kilometrenin tabak gibi düm düz asfalt bir parkurda 7 dakika 50 saniyede geçilmesi gerekiyor.

Bu hızdan daha yavaş bir hıza sahipseniz bu yarışma içinde maraton koşmak bana son derece anlamsız geliyor. Şayet bu mesafede ortalama hızınız 7:50/km nin üstünde ise yarı maraton yarışına katılmak çok daha doğru olur.

Ayrıca Antalya halkının ilgisi, ilgisizliği, saygı, saygısızlığı üzerine konuşmak ise son derece vakit kaybı. Bu böyledir. Bu üzerinde konuşularak düzelecek bir nokta değil.

2 Beğeni

Mustafa Bey;
Antalya’ya zaman sınırı 5:00 konulmuş. 5:30 değil.
ve maraton koşmayı hıza göre anlamdırmak veya anlamsızlaştırmak bana pek mantıklı gelmedi.
Bence bir kişiye “sen yavaş koşuyorsun, bu yüzden maraton değil, yarı maraton koş” demek doğru değil.

İlgi ve ilgisizliği değiştirmeyi istemek kişiye kalmış birşey. Antalya özelinde değil fakat genel anlamda şahsen ilginin artmasına katkıda bulunmayı seviyorum ve bu sebeple her arkadaş toplantısında koşu muhabbeti açıyorum ilgisiz insanlara. ‘Gene mi ayak muhabbeti?’ tepkileri gelmiyor değil. :smile:

Fakat bundan bağımsız olarak, organizasyon ile ilgili sıkıntıları dile getirmek, organizasyonu daha iyi noktalara taşıyacaktır kanısındayım. Organizasyon komitesi eleştirileri dikkate almaz ise, katılım sayısında düşüş yaşanacak; o zaman ‘yahu neden böyle oldu?’ diye kafalarını kaşıyacaklar.

Bu tavrı tasvip etmiyorum. Asıl bu forumda fikirleri çarpıştıramayacaksak durum gerçekten vahim.

Ben kimseye sen yavaş koşuyorsun demedim, demem de. Koşu hızınız 7:50/km altında ise maraton koşmayın dedim.

Süre konusu şehirlerin hatta ülkenin spora bakışıyla ilgili. Yerel idarelerden izin almak çok zor. Kapalı her yol onlar için halkın şikayet edeceği bir konu. O bakımdan bu kısım aşılamayacağı için @mkumbaraci ya katılıyorum.Fakat 5 Saat çok acımasız onu da kabul ediyorum. Bu durumda 60 yaş üstü koşmasın demek gibi bir şey. Eğer 1 kişi 80 yaşında maraton koşmak isterse o na bu imkan verilmiyor. Iron Man yarışlarını görmüşsünüzdür 18 saatte sürünerek bitiren bir çok insan var ve bu onlar için çok önemli.Keşke biz de böyle olsa demekten başka çok yapacak bi şey olduğunu düşünmüyorum.Yeni herkes bir organizasyonda her istediğini gerçekleştiremiyor maalesef.Ama organizasyon berbattı o ayrı :slight_smile: (Tekrar söyleyelimde kalıcı olsun )

Yarışmaların zaman sınırlamaları ilgili komitelerin tercihidir. Bu 5 saat olabilir, 7 saat olabilir, eğer istenirse 3 saat bile olabilir. Önemli olan bu sürenin önceden belirlenmiş olması ve organizasyonun tüm hareketlerini buna göre planlıyor olmasıdır. 5 saat sınır süresi verip 4 saat 50 dakikada yarışmayı bitiriyorsa organizasyonel bir sorundan bahsedebiliriz, aksi için herhangi bir argüman öne sürmek abes olur.

3 Beğeni

Yarışın sitesindeki bilgi şöyle:

Bütün yarışlar için bitiş noktasının kapanış saati 14.00’dir. Saat 14.00’ten sonra trafik açılır, halen parkurda bulunan koşucular kaldırımdan koşmaya devam edebilirler fakat tasnifleri yapılmamaktadır.

Şimdi hal böyleyken 5 saatin üzerinde bitiren hiç kimsenin söylenmeye hakkı yok. Yarış başlamadan önce bu eleştirileri yapsanız şapka çıkarırdık, desteklerdik. Hatta ben bu detayı yarış öncesi görmediğim/dikkat etmediğim ve yarış öncesi eleştirmediğim için üzüldüm. Ama yarış olup bittikten sonra 5 saatten sonra neden böyle davranıldı demek manalı değil.

Not: Forum kullanıcılarının benden önce davranarak uyardıkları @ismaileren kullanıcısının ifadeleri konusunda ayrıca bir şey yazmıyorum. Ama devam etmemesini rica ediyorum.

4 Beğeni

Start pek iyi olmadı. Keşke herkesi muhtemel derecelerine göre sınıflandırma imkanı olabilseydi isterdim, ama bu koşullarda (Bkz: Türkiye) ve henüz yeni sayılabilecek (aslında on yıl olmuş:) bir organizasyonda “neyse ya” denilebilecek bir durumdu benim için.

Dönüşte son iki ikmal masasında su ve muhtelif nevale bitikti, fakat hemen öncesinde (kırkıncı kilometrede) jel hüpletmediyseniz çok da dert olmasa gerek?

Yirmi yedinci kilometredeki yokuş benim için kırıcı oldu ve otuz üç gibi (sanırım hayatımda ilk kez) duvara çarptım. Aslında coğrafyayla aram okulda da hiç iyi olmamıştı.

Akşamdan cadde üzerine park edilmiş araçların yola çıkmasına polisin de engel olamadığına şahit oldum.

Halkın ilgisi konusunda, bir Türk olarak, umduğumdan fazlasını bulduğumu söyleyebilirim. Kaldığım otelin sahibini ayrı tutuyorum. “İnşallah kazanırsın maratonu,” diyerek uğurlamıştı beni sabah.

İmam, tüccar ve müteahhitten oluşan yöneticileri olan yerlerde ve zamanlarda bazı olumsuzluklar kaçınılmaz olabilir. Bence misal, benim hayatımda spor çok önemliyse, spor yapan bir yönetici tercihi yapmalıyım. Benim tercihlerim kabul görecek çoğunluğa ulaşmıyorsa da insanlara sporu sevdirmeyi uğraş edinmeliyim. Böylece sporcu yönetici seçilmesi ihtimalini arttırmak yönünde daha anlamlı ve gerçekçi bir yol izlemiş olurum.

Bir şeyi sevdirmek istiyorsak mümkün olduğunca pozitif yönlerinden bahsetmeliyiz bence.

Antalya’da enfes bir parkur var arkadaşlar. Olumsuzluklar da var şimdilik, kabul. Fakat hepinizin anlayacağı üzere, onlarca kilometre koşarken kişi kafasını oyalayabilecek şeyler de istiyor. Temiz bir deniz, kumsal, dağlar ve gökyüzü…

Herkese selam!

1 Beğeni

yarış sonrası heyecanı ile biraz agresif davrandım galiba, çevreye verdiğim rahatsızlık için özür dilerim :blush:

@noyan_kiran ilgili komite 5 saat diye karar aldığı için tüm bunlar yaşandı.
O konuda hemfikiriz. Komite kararı 5 saat olsada görevliler 6 saat orada dursun gibi birşeyler istemek elbette abes olur.
Benim eleştirim komitenin bu 5 saat kararına.
Boston Maratonu havasında bu süreyi böylesi kasmak yerine,
bunu turistik ve şehri tanıtan bir organizasyon gibi düşünüp bu süreyi 6 saat yapsalardı bence çok daha güzel olurdu.

Sonuçta 10.uncu yılını tamamlamış bir yol maratonu organizasyonunda sadece 585 maraton kayıdı olması,
bence organizasyonun bir başarısızlığıdır.

Tek derdim ileriye yönelik olarak hataların tespiti ve nasıl iyileştirilebileceği üzerine tartışmaktı.
Sürç-i-lisan eylediysem affola :blush: